Omurgasız canlılar, omurgasız insancıklar..
İskelet sistemi bulunmaz. Vücudun dik durmasını sağlayan başka yapılar bulunur.
Dolaşım sisteminde açık dolaşım görülür.
Çeşit sayısı çok fazladır.
Karada ve suda yaşarlar.
Doku, organ ve sistem oluşumu görülmez.
Duyu, sinir ve kas hücreleri yoktur.
Tenya, Kılkurdu gibi Solucan türü vardır
Ve birçoğu parazittir.
İnsanlarda ve hayvanlarda hastalık yaparlar.
Deniz hıyarı, Deniz yılanı gibi Derisidikenliler vardır.
Vücutlarında baş yoktur.
Sindirim sistemi ağız ve anüs olmak üzer iki açıklıklıdır.
Çıyan ve Kırkayak da, bir tür omurgasızdır.
Vücutları halkalardan yapılmıştır.
Çıyanda 30, Kırkayakta 200 kadar ayak vardır.
Hele bir de, Sölentereler türü vardır ki;
Tek tek veya koloniler halinde yaşarlar.
Onlarda tek bir açıklık vardır ve hem ağız hem anüs görevi görür.
Salyangoz da, Omurgasızların Yumuşakça türündendir.
Bazılarının ağzında dişli bir dil bulunur.
Sindirim sistemleri iyi gelişmiştir.
Bir de Omurgasız denen insan türü vardır.
Biyoloji dersinde anlatılan Omurgasız Canlılardan çok daha gelişkindir.
Her şekle girerler.
İskelet sistemleri aşınmış ve artık eğilmekten başları yere değer hale gelmiştir.
El öpmekten k.ç yalamaktan haz duyarlar.
Vücutlarının dik duramamasından asla şikayetçi değillerdir.
Her şekle, renge ve kılığa girmeyi maharet ve işini bilmek, kabını kalaylamak olarak görürler ve bununla iftihar ederler.
Midesi beynini işgal etmiştir.
Aklı ve vicdanı işlevsizleşmiştir.
Havada, karada, denizde ve hatta hemen her yerde hayatta kalabilirler.
Bunların da, sindirim sistemleri çok gelişmiştir.
Doymak nedir bilmezler.
Deniz hıyarı gibi sanki vücutlarında baş yoktur, sadece 360 derece dönebilen başa benzer robotik bir aparat taşırlar.
Bunların tüm varlığı ağız ve anüsten ibarettir.
Hatta bir türü vardır ki; ağzı ve anüsü aynıdır.
Yedikleri yerden şey ederler.
Salyangozlar gibi, adeta dişli dilleri vardır.
Dillerinden zehir akar ve dilleriyle ısırırlar.
Yalamadan yutarlar.
Dünyayı yeseler doymazlar.
Tenya ve kıl kurdu gibidirler,
Parazit olarak yaşarlar ve mikropturlar.
Hastalık yaparlar.
Çıyan ve kırkayak gibi her durum ve ortamda işini yürütecek görünmez, sayısız ayaklara sahiptirler.
Bildiğimiz Omurgasız canlılardan daha çok türleri vardır.
Akademik, bürokratik, siyasi, ekonomik, sosyolojik, yerel genel, ulusal, uluslararası….
Saymakla bitmez.
Hele bir de eğitimlileri vardır ki; yumuşakçalara, solucanlara, eklembacaklılara taş çıkartırlar.
En tehlikelileri bunlardır.
Alemi aptal kendilerini akil sanırlar.
Bilimsel omurgasızdır bunlar.
Ünvanları, dış kabuklarıdır ve onlarla varlık bulurlar.
İç organları, sadece karın ve mideden ibarettir.
Koca koca makamlarda otururlar, büyük büyük laflar ederler, aleme nizam verirler.
Kişilikleri iğdiş edilerek başkalaşıma uğramışlardır.
Kalp ve beyinleri kısırlaşmıştır.
Aynı zamanda, bukalemundan da rol kapmışlardır.
Şekilden şekile, renkten renge girmek en doğal refleksleridir.
Oluşturdukları sahte ve sinsi imajlarla avını elde etmek en büyük maharetleridir.
Tüm bu nedenlerle Omurgalı’lardan ürker ve uzak dururlar.
Benzerlerini hemen tanırlar ve çok kısa zamanda kaynaşırlar.
Sayıları öyle çoğalmıştır ki; artık omurgalılar bunların kirine maruz kalmamak için köşelere sinmiş haldedir.
Bunların surat şeklindeki yüzlerine tükürsen, sövsen, kızsan umurlarında bile olmaz.
Yeter ki işkembelerine halel gelmesin.
Elde ettikleri hiçbir şey bunları tatmin etmez.
Hep daha fazlasını isterler.
Kan emici özelliklidirler.
Vampirden beterdirler.
En çok sevdikleri leblebidir.
Bu yüzden, leblebi karakterliler de denir.
Midelerine zeval gelmesin diye, zavallı insanların malını, mülkünü, canını hiç umursamazlar.
Bilim, ilim, birikim, din, iman, vatan, millet, devlet gibi değerler onlar için kandırma araçlarıdır.
Elde edene dek; her türlü atraksiyon mubahtır.
Nankörlük, vefasızlık ve pislik onlar için sıradandır.
Güçten beslenirler ve güce tapınırlar.
Tanrıdan korkmazlar ama midelerinin boş kalmaması için şeytanla bile ortaklık kurarlar.
En iyi yaptıkları hareket; bin türlü takla kabiliyetleridir.
Onların tek sermayesi yedikleridir ama sonları da b.ktur.
Çünkü, hiçbir “Omurgasız İnsan” yoktur ki; b.kunda boğulmasın.
Dolaşım sisteminde açık dolaşım görülür.
Çeşit sayısı çok fazladır.
Karada ve suda yaşarlar.
Doku, organ ve sistem oluşumu görülmez.
Duyu, sinir ve kas hücreleri yoktur.
Tenya, Kılkurdu gibi Solucan türü vardır
Ve birçoğu parazittir.
İnsanlarda ve hayvanlarda hastalık yaparlar.
Deniz hıyarı, Deniz yılanı gibi Derisidikenliler vardır.
Vücutlarında baş yoktur.
Sindirim sistemi ağız ve anüs olmak üzer iki açıklıklıdır.
Çıyan ve Kırkayak da, bir tür omurgasızdır.
Vücutları halkalardan yapılmıştır.
Çıyanda 30, Kırkayakta 200 kadar ayak vardır.
Hele bir de, Sölentereler türü vardır ki;
Tek tek veya koloniler halinde yaşarlar.
Onlarda tek bir açıklık vardır ve hem ağız hem anüs görevi görür.
Salyangoz da, Omurgasızların Yumuşakça türündendir.
Bazılarının ağzında dişli bir dil bulunur.
Sindirim sistemleri iyi gelişmiştir.
Bir de Omurgasız denen insan türü vardır.
Biyoloji dersinde anlatılan Omurgasız Canlılardan çok daha gelişkindir.
Her şekle girerler.
İskelet sistemleri aşınmış ve artık eğilmekten başları yere değer hale gelmiştir.
El öpmekten k.ç yalamaktan haz duyarlar.
Vücutlarının dik duramamasından asla şikayetçi değillerdir.
Her şekle, renge ve kılığa girmeyi maharet ve işini bilmek, kabını kalaylamak olarak görürler ve bununla iftihar ederler.
Midesi beynini işgal etmiştir.
Aklı ve vicdanı işlevsizleşmiştir.
Havada, karada, denizde ve hatta hemen her yerde hayatta kalabilirler.
Bunların da, sindirim sistemleri çok gelişmiştir.
Doymak nedir bilmezler.
Deniz hıyarı gibi sanki vücutlarında baş yoktur, sadece 360 derece dönebilen başa benzer robotik bir aparat taşırlar.
Bunların tüm varlığı ağız ve anüsten ibarettir.
Hatta bir türü vardır ki; ağzı ve anüsü aynıdır.
Yedikleri yerden şey ederler.
Salyangozlar gibi, adeta dişli dilleri vardır.
Dillerinden zehir akar ve dilleriyle ısırırlar.
Yalamadan yutarlar.
Dünyayı yeseler doymazlar.
Tenya ve kıl kurdu gibidirler,
Parazit olarak yaşarlar ve mikropturlar.
Hastalık yaparlar.
Çıyan ve kırkayak gibi her durum ve ortamda işini yürütecek görünmez, sayısız ayaklara sahiptirler.
Bildiğimiz Omurgasız canlılardan daha çok türleri vardır.
Akademik, bürokratik, siyasi, ekonomik, sosyolojik, yerel genel, ulusal, uluslararası….
Saymakla bitmez.
Hele bir de eğitimlileri vardır ki; yumuşakçalara, solucanlara, eklembacaklılara taş çıkartırlar.
En tehlikelileri bunlardır.
Alemi aptal kendilerini akil sanırlar.
Bilimsel omurgasızdır bunlar.
Ünvanları, dış kabuklarıdır ve onlarla varlık bulurlar.
İç organları, sadece karın ve mideden ibarettir.
Koca koca makamlarda otururlar, büyük büyük laflar ederler, aleme nizam verirler.
Kişilikleri iğdiş edilerek başkalaşıma uğramışlardır.
Kalp ve beyinleri kısırlaşmıştır.
Aynı zamanda, bukalemundan da rol kapmışlardır.
Şekilden şekile, renkten renge girmek en doğal refleksleridir.
Oluşturdukları sahte ve sinsi imajlarla avını elde etmek en büyük maharetleridir.
Tüm bu nedenlerle Omurgalı’lardan ürker ve uzak dururlar.
Benzerlerini hemen tanırlar ve çok kısa zamanda kaynaşırlar.
Sayıları öyle çoğalmıştır ki; artık omurgalılar bunların kirine maruz kalmamak için köşelere sinmiş haldedir.
Bunların surat şeklindeki yüzlerine tükürsen, sövsen, kızsan umurlarında bile olmaz.
Yeter ki işkembelerine halel gelmesin.
Elde ettikleri hiçbir şey bunları tatmin etmez.
Hep daha fazlasını isterler.
Kan emici özelliklidirler.
Vampirden beterdirler.
En çok sevdikleri leblebidir.
Bu yüzden, leblebi karakterliler de denir.
Midelerine zeval gelmesin diye, zavallı insanların malını, mülkünü, canını hiç umursamazlar.
Bilim, ilim, birikim, din, iman, vatan, millet, devlet gibi değerler onlar için kandırma araçlarıdır.
Elde edene dek; her türlü atraksiyon mubahtır.
Nankörlük, vefasızlık ve pislik onlar için sıradandır.
Güçten beslenirler ve güce tapınırlar.
Tanrıdan korkmazlar ama midelerinin boş kalmaması için şeytanla bile ortaklık kurarlar.
En iyi yaptıkları hareket; bin türlü takla kabiliyetleridir.
Onların tek sermayesi yedikleridir ama sonları da b.ktur.
Çünkü, hiçbir “Omurgasız İnsan” yoktur ki; b.kunda boğulmasın.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.