Erkan Yılmaz

Erkan Yılmaz

Ölen insan değil, insanlığımız; o da kaldıysa...

Öldürüyoruz…!
Ölen insan değil, insanlığımız; o da kaldıysa...
İnsanlarımız katledilirken, aslında insanlığımızı öldürüyoruz.

Normalsemeye başladık.
Sıradanlaştırdık, rutinimiz haline getirdik.
Hayat bir pamuk ipliğinde…
Kopya çekmem lazımdı” diyor,
Buna engel olanı öldürebiliyor.

Hem de öyle bir hınç ki; önce kurşunluyor, sonra bıçak saplıyor.

Bir başkası iftiralarla insanların hayatını karartıyor, yuvalarını yıkıyor.

Alçaklığı ortaya çıkıp “neden” diye sorulunca; alıyor silahı, geliyor üniversiteye, önüne geleni katlediyor.

Düne kadar merhaba mesafesinde olan arkadaşlarını vahşice öldürebiliyor.

Ders çalışmıyor diye, çocuğunu demir çubukla dövüp, öldürebiliyor.

Bakıcısı, öğretmeni minik yavruyu acımasızca dövebiliyor.

Şiddet ve vahşetinden kaçan eşini sokak ortasında gözünü kırpmadan kurşunluyor, bıçaklıyor.

Görüyor musunuz…
Ne kadar basit değil mi.!
Hayasızca gülüyor bir de…
Seni de öldüreyim mi” diyor,
Neden öldürdün” diye soran muhabire…

Bir de yaşarken öldürdüklerimiz var…
Ötekileştirerek yok ettiklerimiz var.
Hain’leştirerek katlettiklerimiz var,
İhanet içinde” diyerek sildiklerimiz var.
Bizden olmadığı için “şeytanlaştırdıklarımız” var.
Canından bezdirip, hayata lanet ettirdiklerimiz var.!
Toplumsal sinir uçları kabarık…
Agresifleştik,
Kutuplaştık, kamplaştık.
Tarafgirliğimiz öyle bir hal aldı ki,
Caniye cani derken bile düşünüyoruz;
Acaba bizden mi, karşıdan mı…
Ölüme bile üzülürken hesap kitap yapıyoruz;
Acaba bizden mi ötekilerden mı…
En insani yanımızı bile yozlaştırdık.
Katile katil diyemez olduk.

Hani bizim inancımızda, “bir insanı katleden tüm insanlığı katletmiş” gibiydi.

Dicle kenarında bir koyun kaybolsa, Ömer’den sorar Allah onu” derdik.

Hani biz ayırt etmezdik katilin, kötünün, alçağın kim olup olmadığını…

Hani biz yanlışa yanlış, doğruya doğru derdik...!
Hani biz, “neme lazımcı” değildik.
Hani biz, “karıncayı bile” incitmezdik.
Hani biz, “bütün inananlar kardeştir”e inanırdık.
Öldürüyoruz…
Kendimizi öldürüyoruz.
İntihar ediyoruz.
Katil, filanca kişi değil, bizleriz.
Cinayetlere “ah vah yazık oldu, pisi pisine gitti” diyen bizleriz.
Canavarı kendimiz yarattık.
Ve kendi sonumuzu hazırlıyor; yarattığımız caniler…
Söyleyeyim ben;
Gidişat gidişat değil,
Yolumuz yol değil.

Tez zamanda aklımızı başımıza almazsak; Gazab-ı İlahi gelirse, kimse şaşırmasın.

Halil Cibran der ki;

“Ağıtları sen yakarsın ama kendi kulakların duymaz ağıdını,
Bir koyun sürüsünden çalar gibi çalarlar insanlarını,
Ve sen bir koyun sürüsü gibi bakarsın çalınanlarına…
Her kuytulukta bir çocuğun vurulur, aldırmazsın.
Senin bedenine dokunmadıkça hiçbir acıyı duymazsın.
Ama sen kendi acına da yabancısın.
Ölülerine bile dönüp  bakmazsın.”

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı Evden eve nakliyat