Ne oluyor? Neden oluyor? Ama kesin bir şeyler oluyor!
Bir şeyler oluyor…
Galiba önemli bir şeyler ki Cumhurbaşkanına göre "Yumuşama" Özgür Özel'e göre "Normalleşme" adımları atılmaya başladı.
Bayram değil seyran değil şaşkınlığı içindeyken,
Yoksa acaba "Seçim Etkisi" mi derken; bizler gibi gazete okuru, haber izleyicisi, yorum dinleyicilerinin "hiçbir şey olmuyorsa kesin bir şeyler oluyordur" diyeceği türden şeyler olmaya başladı.
İktidar partisi aynı,
Cumhurbaşkanı aynı; kamu idaresinde görünür bir değişiklik yok.
Ama yargı ve yargısal süreçlere dair adeta mızrak çuvala sığmıyor kabilinden gelişmeler oluyor!
Bir İçişleri Bakanı gidiyor diğeri geliyor,
Kimi görevlerde bazı isimler görevden alınıp yenileri atanıyor.
Bu yeni atananlar oldukça popüler ve medyatik işlere imza atıyor,
Ama daha yapılan işlerin dumanı tüterken bu defa değişen isimler de değiştiriliyor.
Neden?
Alakasız ama iktidar açısından bazı çok önemli isimler bir çete soruşturmasına dahil edilmeye çalışıldığı söyleniyor,
"Gizli tanık" kavramı yeniden gündemimizi meşgul ediyor,
Ülkü Ocakları eski genel başkanı cinayeti ile ilgili eleştirilen bir iddianame açıklanıyor ve akabinde sadece yargıda olabilecek deliller medyaya yansıyarak bir "kontrol dışılık" yüzeye vurmaya başlıyor.
Tam bu esnada bir de Cumhurbaşkanımız yargı özelinden kamu yönetimine dair oldukça dikkat çeken bir cümle kurmaz mı; gel de şaşırma!
Aynen şöyle diyor:
"Ülkenin selameti yerine belli zümrenin menfaatini gözeten dar kadrocu anlayışların adalet teşkilatı dahil devlet kurumlarında yuvalanmasına izin vermeyeceğiz."
Doğru bir söz mü?
Kesinlikle evet!..
Ama sözün doğruluğu kadar, önemli başka bir şey daha var burada;
Neden şimdi söyleme ihtiyacı hissetti?..
Ben-sen-o söylese çok da önemli değildi.
Ki yıllardır da söylendi;
Devletin dini adalettir,
Devlette, bir ideoloji-mezhep-tarikat-cemaat kümelenmesi/zümreleşmesi veya "dar kadrocu anlayış" büyük tehlikedir denildi,
Hele de böylesi kadroculuğun-çoğunlukçulaşmanın yargıda olması hukuk kavramının rafa kaldırılmasıdır ve bu durum herkes için hatta ve hatta iktidar için bile tehlike barındırır diye açık açık vurgulandı,
Ama pek umursanmadı,
Dinlenmedi!
Fakat demek ki bir şey oldu ve oluyor.
Artık devran mı değişti, rüzgar mı tersine döndü yoksa zamanın ruhu değişti de yeni bir siyasal konsepte mi girildi; bizler için muamma ama birilerinin bir şeyleri bildiği ve olanların tesadüfen olmadığı aşikar!..
Ki Cumhurbaşkanı'nın üstüne basa basa, açık ve net bir şekilde bu cümleyi söyleme gereği hissetmesi boşuna değil!
Neden?
Bilmiyorum!
Zaten bilsem de söylemezdim!
Ama sanırım, ezberi kazanma üzere olanların kaybetmesi çorap söküğü misalidir,
Birbirine düşmesi ve birbirini yemesi mukadderdir.
Tarih, hep böylesi bitişlere sahnedir!
En iyisi mi, ben Hamlet'ten bir bölüm ve ona atfen Can Yücel'in dediklerini paylaşıp konuyu bitireyim:
Horatio: Nereye varacak bunların sonu?
Marcellus: Çürümüş bir şeyler var şu Danimarka Krallığında…
Can Yücel ise şöyle diyor:
"Türkiye'nin Manimarkası'nda bir şeyler kokuyor!
Kimine göre tuz, kimine göre et,
Hamlet!
Hamleeeeet!"
Başlıktaki sorumuza dönersek:
Ne oluyor?
Kesin bir şeyler oluyor.
Neden oluyor?
Gelişmelere ve bir organize suç örgütü soruşturmasıyla ortaya çıkan yelpaze genişlemesin bakın…
Bir taşla çok kuşun hedeflendiği belirsiz bir ortam var.
Ve, olay bir suç örgütü davası olmanın çok ötesine geçti veya geçirildi.
Hedef Cumhur İttifakı ve Türkiye denerek "Fetövari Kumpas"tan bahsediliyor.
Hal ve tablo bu iken,
Acaba diyorum,
Aslında olayın kendisi mi bir kumpas…
Aklıma Başkanın Adamları (Wag the Dog) isimli film geldi.
Ana konu şu;
Bir skandal olmuş,
Başkan zorda ve herkes birbirinin açığını arıyor.
Bu durumdan kurtulmak ve kamuoyunu değiştirmek için bir şey yapılması gerek.
Beyaz Saray'ın sihirbaz danışmanı devreye giriyor ve bir kurgusal savaş çıkartıyor.
Hatta inandırıcı olması için de gerçek bir film yönetmeni kullanılıyor.
Kurgulanan savaş oyunu tüm medyaya servis ediliyor.
Sonra?
Yaşanan gerçek skandal gündemden düşüyor ve gerçek olmayan kumpas savaş gerçektenmiş gibi gündem oluyor!..
Galiba önemli bir şeyler ki Cumhurbaşkanına göre "Yumuşama" Özgür Özel'e göre "Normalleşme" adımları atılmaya başladı.
Bayram değil seyran değil şaşkınlığı içindeyken,
Yoksa acaba "Seçim Etkisi" mi derken; bizler gibi gazete okuru, haber izleyicisi, yorum dinleyicilerinin "hiçbir şey olmuyorsa kesin bir şeyler oluyordur" diyeceği türden şeyler olmaya başladı.
İktidar partisi aynı,
Cumhurbaşkanı aynı; kamu idaresinde görünür bir değişiklik yok.
Ama yargı ve yargısal süreçlere dair adeta mızrak çuvala sığmıyor kabilinden gelişmeler oluyor!
Bir İçişleri Bakanı gidiyor diğeri geliyor,
Kimi görevlerde bazı isimler görevden alınıp yenileri atanıyor.
Bu yeni atananlar oldukça popüler ve medyatik işlere imza atıyor,
Ama daha yapılan işlerin dumanı tüterken bu defa değişen isimler de değiştiriliyor.
Neden?
Alakasız ama iktidar açısından bazı çok önemli isimler bir çete soruşturmasına dahil edilmeye çalışıldığı söyleniyor,
"Gizli tanık" kavramı yeniden gündemimizi meşgul ediyor,
Ülkü Ocakları eski genel başkanı cinayeti ile ilgili eleştirilen bir iddianame açıklanıyor ve akabinde sadece yargıda olabilecek deliller medyaya yansıyarak bir "kontrol dışılık" yüzeye vurmaya başlıyor.
Tam bu esnada bir de Cumhurbaşkanımız yargı özelinden kamu yönetimine dair oldukça dikkat çeken bir cümle kurmaz mı; gel de şaşırma!
Aynen şöyle diyor:
"Ülkenin selameti yerine belli zümrenin menfaatini gözeten dar kadrocu anlayışların adalet teşkilatı dahil devlet kurumlarında yuvalanmasına izin vermeyeceğiz."
Doğru bir söz mü?
Kesinlikle evet!..
Ama sözün doğruluğu kadar, önemli başka bir şey daha var burada;
Neden şimdi söyleme ihtiyacı hissetti?..
Ben-sen-o söylese çok da önemli değildi.
Ki yıllardır da söylendi;
Devletin dini adalettir,
Devlette, bir ideoloji-mezhep-tarikat-cemaat kümelenmesi/zümreleşmesi veya "dar kadrocu anlayış" büyük tehlikedir denildi,
Hele de böylesi kadroculuğun-çoğunlukçulaşmanın yargıda olması hukuk kavramının rafa kaldırılmasıdır ve bu durum herkes için hatta ve hatta iktidar için bile tehlike barındırır diye açık açık vurgulandı,
Ama pek umursanmadı,
Dinlenmedi!
Fakat demek ki bir şey oldu ve oluyor.
Artık devran mı değişti, rüzgar mı tersine döndü yoksa zamanın ruhu değişti de yeni bir siyasal konsepte mi girildi; bizler için muamma ama birilerinin bir şeyleri bildiği ve olanların tesadüfen olmadığı aşikar!..
Ki Cumhurbaşkanı'nın üstüne basa basa, açık ve net bir şekilde bu cümleyi söyleme gereği hissetmesi boşuna değil!
Neden?
Bilmiyorum!
Zaten bilsem de söylemezdim!
Ama sanırım, ezberi kazanma üzere olanların kaybetmesi çorap söküğü misalidir,
Birbirine düşmesi ve birbirini yemesi mukadderdir.
Tarih, hep böylesi bitişlere sahnedir!
En iyisi mi, ben Hamlet'ten bir bölüm ve ona atfen Can Yücel'in dediklerini paylaşıp konuyu bitireyim:
Horatio: Nereye varacak bunların sonu?
Marcellus: Çürümüş bir şeyler var şu Danimarka Krallığında…
Can Yücel ise şöyle diyor:
"Türkiye'nin Manimarkası'nda bir şeyler kokuyor!
Kimine göre tuz, kimine göre et,
Hamlet!
Hamleeeeet!"
Başlıktaki sorumuza dönersek:
Ne oluyor?
Kesin bir şeyler oluyor.
Neden oluyor?
Gelişmelere ve bir organize suç örgütü soruşturmasıyla ortaya çıkan yelpaze genişlemesin bakın…
Bir taşla çok kuşun hedeflendiği belirsiz bir ortam var.
Ve, olay bir suç örgütü davası olmanın çok ötesine geçti veya geçirildi.
Hedef Cumhur İttifakı ve Türkiye denerek "Fetövari Kumpas"tan bahsediliyor.
Hal ve tablo bu iken,
Acaba diyorum,
Aslında olayın kendisi mi bir kumpas…
Aklıma Başkanın Adamları (Wag the Dog) isimli film geldi.
Ana konu şu;
Bir skandal olmuş,
Başkan zorda ve herkes birbirinin açığını arıyor.
Bu durumdan kurtulmak ve kamuoyunu değiştirmek için bir şey yapılması gerek.
Beyaz Saray'ın sihirbaz danışmanı devreye giriyor ve bir kurgusal savaş çıkartıyor.
Hatta inandırıcı olması için de gerçek bir film yönetmeni kullanılıyor.
Kurgulanan savaş oyunu tüm medyaya servis ediliyor.
Sonra?
Yaşanan gerçek skandal gündemden düşüyor ve gerçek olmayan kumpas savaş gerçektenmiş gibi gündem oluyor!..
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.