Ömer Muhtar: Evet

- İnsanları İtalyan Devleti’ne karşı savaşmaya teşvik ettiniz mi?

Ömer: Evet

- İtalya’ya karşı kaç yıl savaştınız?

Ömer: Yaklaşık 20 yıl…

- Yaptıklarından dolayı pişman mısınız?

Ömer: hayır

- İdam edileceğinizi biliyor musunuz?

Ömer: Evet

Hakim şaşırır:

- Sizin gibi birisi için böyle bir son, çok üzücü.
Bunu duyan Ömer Muhtar:

- Tam tersi! Bu, hayatımın sonu için en güzel yol.

Hakim daha sonra, mücahidlerin savaşmaktan vazgeçmeleri için bir emirname yazması karşılığında  O’nu beraat ettirip,  ülke dışına sürgün etmeyi ve bu sayede idamdan kurtulmayı önerir.
. Bunun üzerine Ömer Muhtar, o meşhur sözlerini söyler:

- Her namazda Allah’tan başka İlah olmadığına, Muhammed (s.a.v)’in de O’nun resulü olduğuna şehadet eden parmaklarım, asla yanlış bir şey yazamaz!
Biz asla teslim olmayız.
Ya kazanırız ya da ölürüz!
Sizler bizden sonraki nesillerle de savaşacaksınız.
Bana gelince…;
Ben, cellatlarımdan daha uzun yaşayacağım.

Evet Ömer Muhtar…
Ne yazık ki evet…
Yine saldırdılar, yine geliyorlar.
Sürüler halinde ve kahpece geliyorlar.
Libya’ya tefrika sokarak geliyorlar.
Hafter denen alçak üzerinden geliyorlar.
Senin şanlı direnişine ihanet ettirerek geliyorlar.
Mustafa Kemal ve direnişçi Libyalılara ihanet ediyorlar.
Mehmet Akif’in Çanakkale Savaşı için söylediği gibi;
"Kimi hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela" kabilinden,
Tetikçiler, hırsızlar, arsızlar, psikopatlar toplanmış; cümleten geliyorlar.
Rus’u, Fransız’ı, İngiliz’i, ABD’si, İsrail’i...
Akan salyalarıyla geliyorlar…
Suud’u, BAE’si, Mısır’ı…
Irkına, dinine, kendine hainlikleriyle geliyorlar…

Ama sen mütessir olma.
Huzur içinde yat; ruhun şad olsun…
Çünkü Türkiye var, Anadolu var…
Gelsinler, toptan gelsinler.
“Geldikleri gibi geri gidecekler” diyen Mustafa Kemal’ler hala var.
Türk subayları var,
"Ya İstiklal Ya Ölüm" diyen Türk Ordusu var.
Haine rağmen mazlumu koruyan Anadolu var.
Nur ve huzurla yat Ey Ömer Muhtar.
Bu defa Trablus düşmeyecek…