Koalisyon-Erken Seçim-AK Parti
Ne idi en temel argümanları?
AK Parti tek başına iktidar olamamıştı…
Ama o AK Parti % 41 oranla, CHP-MHP toplamı kadar oy almıştı.
Ama nafile… bunun ne önemi vardı ki, çünkü tek başına iktidarı kaybetmişti.
Zaten onlar da seçim çalışmalarında, “oy verin gitsinler” sloganını esas almışlar ve iktidar olalım gibi bir niyette hiç bulunmamışlardı…
Evet, istedikleri oldu…
AK Parti iktidarı kaybetti ama bu “kaybedişle bile” ikisinin toplamı kadar oy aldı.
Seçim akşamı CHP sözcüsünü dinlerken, konuşan kişiye bakılmasa, HDP sözcüsü konuşuyor sanılacak… seçim kazanmışcasına zafer nutku atıyor beyefendi…
Çünkü, AK Parti tek başına iktidarı kaybetmişti…
CHP’nin bir puan düşüşünün , MHP’nin az bir oy artışına rağmen, HDP ile aynı milletvekili sayısı çıkartmış olmasının bir önemi yoktu
Önemli olan AK Parti’nin iktidar olamaması idi..
Seçim öncesinde başlayan ve tamamen yukarıdaki seçim sloganıyla kendini bulan çalışmalar, Muhalefet’e göre semeresini vermişti.
AK Parti’nin kendilerince “başarısızlığı” adeta onların başarısı gibi büyük bir coşkuya neden olmuş ve zafer nutukları irad ettirir hale getirmişti bunları…
Evet, tablo AK Parti için pek de iç açıcı olmadı, çünkü 13 yıllık tek başına iktidar 7 Haziran seçiminde sonlandı.
Fakat beyler, böyle “orantısız” başarı çığlıkları atmanıza gerek yok. Çünkü AK Parti üzerinden kendinizi konumlandırmanız, aslında AK Parti’nin sizi nasıl bir “kompleks”e sokmuş olduğunun en bariz göstergesi oldu.
Şimdi ise, gerçeklerle yüzleşme zamanı geldi.
Nerde, hani sizin % 60’lık blok’unuz, nerde sizin üçlü iktidar oluşturacağı bir birliğiniz, nerde sizin AK Parti üzerine kurduğunuz “oy verin gitsinler” söylemiyle özdeştirdiğiniz husumetinizin …
Sonuç ortada…
“40 çürük yumurtadan bir sağlam yumurta çıkmadı”
Seçim sonrası ilk sınav Meclis Başkanlığı seçimi
Ve;
Başkan, AK Parti’den İsmet Yılmaz…
Erken Seçim
Bugünlerde Cumhurbaşkanı’nın görevlendirmesiyle Koalisyon görüşmeleri başladı, başlıyor. Olası alternatiflere girmeyeceğim. Ben erken seçimle alakalı birkaç şey söylemek istiyorum. Çünkü herkes kendi zaviyesinden bir koalisyon kuruyor, bakanlıkları taksim ediyor, ülkeyi yönetmeye başlıyor.
“Paralel Yapı” medyası, Doğan medyasıyla ağız birliği içinde AK Parti-CHP koalisyonunun faziletlerini sıralamakta…
Bir diğer kesim ise koalisyonun doğalitesinin gereği AK Parti-MHP koalisyonunu köpürtmekte...
Güya, “birinin tabanı AK Parti’yle koalisyonu istiyor, birinin tavanı istekli gibi” cümleler, lafazan ve “patronunun adamı” niteliğindeki “siyaset mühendisleri”nin dilinden düşmüyor.
Konu Erken Seçim’e gelince, başlıyor teraneler; aslında Davutoğlu istemiyor ama Cumhurbaşkanı Erdoğan dayatıyor filan diye…
Beyler, sayın ve çok sevgili kalemşörler, yazarlar, çizerler, toplum ve siyaset mühendisleri..
Halka gitmenin nesi var, coğrafyasında belki de en sağlıklı seçimleri yapabilen ülkede “tekrar seçim” yapmaktan neden imtina edersiniz, ederiz.
Yok efendim, sonuçta değişen ne olacakmış…
Bırakın da değişenin ne olup olmayacağına yine halk karar versin…
Bırakın da halk kendi adına kendi konuşsun, kendi düşünsün…
Kaldı ki; 45 gün içinde koalisyon kurulamadığı takdirde, erken seçim Anayasal bir zorunluluktur.
Bakın Yunanistan’a; AB’nin dayatmasına karşı ne yapalım diye, hemen halkına gitti…
Dayatmacı AB ve onun troykasına karşı halkın fikrini aldı.
Değişen bir şey olmadı mı orda da yoksa?
Yoksa kamuoyu araştırma şirketlerinin dediği gibi mi bir sonuç çıktı orada da?
Yoksa bu anlı şanlı araştırma şirketlerinin öngördüğü gibi, %49’a %51 gibi kıl payı bir sonuç mu çıktı?
Sonuçlar ortada…
Ve hiçbir şey değişmez diyenlere inat bir sonuç çıktı Yunanistan’da ortaya; % 61’e, % 39…
Bırakın gidelim seçime, korkmayın halktan, çekinmeyin milletin reflekslerinden ve basiretinden…
Hani hepiniz, tüm muhalefet, 7 Haziran sonrası hep bir ağızdan haykırıyordunuz ya, “halkın iradesi böyle tecelli etti, saygı duymak lazım diye”, çünkü; size göre, AK Parti kaybetmişti ya… Yine haykırınsanıza; “seçimlerden korkmayın, halkın iradesi tecelli eder ve bu halk ne yaparsa doğru yapar” diye…
Kaldı ki; aynı sonuç da çıksa, yine sizin isteğiniz olacak, “biz demiştik bir şey değişmeyecek diye” gibi söylemlerinizle, ukala bilgiçliğinizi dillendireceksiniz…
Sonuç olarak da “halka rağmen, halk için” şeklinde kavramsallaştırılan, halk için, halk adına şeklindeki tavırlarınızı bırakın ve halka gitmekten korkmadan, yeniden, yeni bir sonuç için rahatlıkla “Erken Seçim” deyin, söyleyin, çekinmeyin…..
Ha… yoksa, siz halka mı güvenmiyorsunuz? Yoksa “halk anlamaz eğriden doğrudan” gibi bir “entel” dürtülerle “halk yerine de biz düşünürüz”şeklinde “ beyaz türk bilgeliğinde” misiniz…?
Ama, merak etmeyin, emin ve rahat olun ki; bu halk, nasıl 7 Haziran seçiminde sağduyusunu gösterdiyse, yeni bir seçimle de, yine aklı selimini gösterecektir. Hatta, sizlere rağmen….
Şimdi de AK Parti ve Partililere birkaç sözüm var:
Seçim sonuçlarına bakınca en yakın takipçisine 16 puan fark atmış bir Parti gibi değil de; sanki “ezik” bir sonuç alınmış gibisiniz. AK Parti’nin kısmi ve küçük bir yol kazasından yola çıkarak “zafer kazanmış muzaffer komutan” edasıyla, konuşan ve koalisyon denklemlerinde, “kırmızı çizgiler” dile getiren muhalefet lider ve temsilcilerine karşı garip bir sessizlik içindesiniz. Silkinin ve kendinize gelin. “Ezik” değil, dik durma vaktidir.
Sen 13 yıldır bu ülkede büyük hizmetler yapmış bir partisin. İvedilikle kendine gelmeli ve sana dayatılmaya çalışılan “yalancı yenilgi piskoz”undan” ayılmalısın. Kimsenin “küstahça” şart öne sürmesine mahkum değilsin ve inanmadığın dayatmalara asla imkan tanımamalısın.
Çok ciddi özeleştiri yapmalı, hatalarını gözden geçirmeli, eksiklerini gidermeli ve AK Parti’nin ruhuna uygun davranmalısın.
Sesi çok çıkan, çok bağıran, koşullar öne süren, aslında asıl kaybedendir. Böylesi bir muhalefet partilerinin olduğu ortamda sana verilmiş % 41 oyun sorumluluğu içinde, dik, diri, onur ve gururla davranmalısın. Yoksa şu halin sana oy vermiş kitlelere karşı bir zafiyet gibi görünmektedir.
AK Parti olarak; 13 yıldır yaptığı hizmetlere yakışır şekilde, koalisyon görüşmeleri yapmalı ve hiçbir dayatmaya papuç bırakmamalıdır. “Kerameti kendinden menkul kimi çevrelerin” koalisyon formülleri dayatmalarına karşı tavizsiz şekilde dik ve diri durmalıdır. Çünkü: -sözüm ona- Ak parti’nin “başarısızlığından başarı devşirmeye” çalışan muhalefet, senin bu “şaşkınlığını ve makuliyetini” zafiyet olarak algılayacak ve küstah bir müstebit tavır içinde tahakküm zihniyetine girecektir.
Halkın % 41 oyunu almış bir partiye hiç kimse dayatma yapamaz ve AK Parti buna asla izin vermemelidir de. Bu bağlamda; içinden geçmekte olduğumuz bu koalisyon görüşmeleri sürecinde, inandığı çizgide yürüyerek gerekli her tür çabayı göstermeli, aksi takdirde gidilen yolun nihai noktasının, yine halk olduğunun bilinci ve rahatlığıyla, aklı selimle “dik ama diklenmeden” tavizsiz şekilde, milletin menfaatleri cihetinde hareket etmelidir.
AK Parti tek başına iktidar olamamıştı…
Ama o AK Parti % 41 oranla, CHP-MHP toplamı kadar oy almıştı.
Ama nafile… bunun ne önemi vardı ki, çünkü tek başına iktidarı kaybetmişti.
Zaten onlar da seçim çalışmalarında, “oy verin gitsinler” sloganını esas almışlar ve iktidar olalım gibi bir niyette hiç bulunmamışlardı…
Evet, istedikleri oldu…
AK Parti iktidarı kaybetti ama bu “kaybedişle bile” ikisinin toplamı kadar oy aldı.
Seçim akşamı CHP sözcüsünü dinlerken, konuşan kişiye bakılmasa, HDP sözcüsü konuşuyor sanılacak… seçim kazanmışcasına zafer nutku atıyor beyefendi…
Çünkü, AK Parti tek başına iktidarı kaybetmişti…
CHP’nin bir puan düşüşünün , MHP’nin az bir oy artışına rağmen, HDP ile aynı milletvekili sayısı çıkartmış olmasının bir önemi yoktu
Önemli olan AK Parti’nin iktidar olamaması idi..
Seçim öncesinde başlayan ve tamamen yukarıdaki seçim sloganıyla kendini bulan çalışmalar, Muhalefet’e göre semeresini vermişti.
AK Parti’nin kendilerince “başarısızlığı” adeta onların başarısı gibi büyük bir coşkuya neden olmuş ve zafer nutukları irad ettirir hale getirmişti bunları…
Evet, tablo AK Parti için pek de iç açıcı olmadı, çünkü 13 yıllık tek başına iktidar 7 Haziran seçiminde sonlandı.
Fakat beyler, böyle “orantısız” başarı çığlıkları atmanıza gerek yok. Çünkü AK Parti üzerinden kendinizi konumlandırmanız, aslında AK Parti’nin sizi nasıl bir “kompleks”e sokmuş olduğunun en bariz göstergesi oldu.
Şimdi ise, gerçeklerle yüzleşme zamanı geldi.
Nerde, hani sizin % 60’lık blok’unuz, nerde sizin üçlü iktidar oluşturacağı bir birliğiniz, nerde sizin AK Parti üzerine kurduğunuz “oy verin gitsinler” söylemiyle özdeştirdiğiniz husumetinizin …
Sonuç ortada…
“40 çürük yumurtadan bir sağlam yumurta çıkmadı”
Seçim sonrası ilk sınav Meclis Başkanlığı seçimi
Ve;
Başkan, AK Parti’den İsmet Yılmaz…
Erken Seçim
Bugünlerde Cumhurbaşkanı’nın görevlendirmesiyle Koalisyon görüşmeleri başladı, başlıyor. Olası alternatiflere girmeyeceğim. Ben erken seçimle alakalı birkaç şey söylemek istiyorum. Çünkü herkes kendi zaviyesinden bir koalisyon kuruyor, bakanlıkları taksim ediyor, ülkeyi yönetmeye başlıyor.
“Paralel Yapı” medyası, Doğan medyasıyla ağız birliği içinde AK Parti-CHP koalisyonunun faziletlerini sıralamakta…
Bir diğer kesim ise koalisyonun doğalitesinin gereği AK Parti-MHP koalisyonunu köpürtmekte...
Güya, “birinin tabanı AK Parti’yle koalisyonu istiyor, birinin tavanı istekli gibi” cümleler, lafazan ve “patronunun adamı” niteliğindeki “siyaset mühendisleri”nin dilinden düşmüyor.
Konu Erken Seçim’e gelince, başlıyor teraneler; aslında Davutoğlu istemiyor ama Cumhurbaşkanı Erdoğan dayatıyor filan diye…
Beyler, sayın ve çok sevgili kalemşörler, yazarlar, çizerler, toplum ve siyaset mühendisleri..
Halka gitmenin nesi var, coğrafyasında belki de en sağlıklı seçimleri yapabilen ülkede “tekrar seçim” yapmaktan neden imtina edersiniz, ederiz.
Yok efendim, sonuçta değişen ne olacakmış…
Bırakın da değişenin ne olup olmayacağına yine halk karar versin…
Bırakın da halk kendi adına kendi konuşsun, kendi düşünsün…
Kaldı ki; 45 gün içinde koalisyon kurulamadığı takdirde, erken seçim Anayasal bir zorunluluktur.
Bakın Yunanistan’a; AB’nin dayatmasına karşı ne yapalım diye, hemen halkına gitti…
Dayatmacı AB ve onun troykasına karşı halkın fikrini aldı.
Değişen bir şey olmadı mı orda da yoksa?
Yoksa kamuoyu araştırma şirketlerinin dediği gibi mi bir sonuç çıktı orada da?
Yoksa bu anlı şanlı araştırma şirketlerinin öngördüğü gibi, %49’a %51 gibi kıl payı bir sonuç mu çıktı?
Sonuçlar ortada…
Ve hiçbir şey değişmez diyenlere inat bir sonuç çıktı Yunanistan’da ortaya; % 61’e, % 39…
Bırakın gidelim seçime, korkmayın halktan, çekinmeyin milletin reflekslerinden ve basiretinden…
Hani hepiniz, tüm muhalefet, 7 Haziran sonrası hep bir ağızdan haykırıyordunuz ya, “halkın iradesi böyle tecelli etti, saygı duymak lazım diye”, çünkü; size göre, AK Parti kaybetmişti ya… Yine haykırınsanıza; “seçimlerden korkmayın, halkın iradesi tecelli eder ve bu halk ne yaparsa doğru yapar” diye…
Kaldı ki; aynı sonuç da çıksa, yine sizin isteğiniz olacak, “biz demiştik bir şey değişmeyecek diye” gibi söylemlerinizle, ukala bilgiçliğinizi dillendireceksiniz…
Sonuç olarak da “halka rağmen, halk için” şeklinde kavramsallaştırılan, halk için, halk adına şeklindeki tavırlarınızı bırakın ve halka gitmekten korkmadan, yeniden, yeni bir sonuç için rahatlıkla “Erken Seçim” deyin, söyleyin, çekinmeyin…..
Ha… yoksa, siz halka mı güvenmiyorsunuz? Yoksa “halk anlamaz eğriden doğrudan” gibi bir “entel” dürtülerle “halk yerine de biz düşünürüz”şeklinde “ beyaz türk bilgeliğinde” misiniz…?
Ama, merak etmeyin, emin ve rahat olun ki; bu halk, nasıl 7 Haziran seçiminde sağduyusunu gösterdiyse, yeni bir seçimle de, yine aklı selimini gösterecektir. Hatta, sizlere rağmen….
Şimdi de AK Parti ve Partililere birkaç sözüm var:
Seçim sonuçlarına bakınca en yakın takipçisine 16 puan fark atmış bir Parti gibi değil de; sanki “ezik” bir sonuç alınmış gibisiniz. AK Parti’nin kısmi ve küçük bir yol kazasından yola çıkarak “zafer kazanmış muzaffer komutan” edasıyla, konuşan ve koalisyon denklemlerinde, “kırmızı çizgiler” dile getiren muhalefet lider ve temsilcilerine karşı garip bir sessizlik içindesiniz. Silkinin ve kendinize gelin. “Ezik” değil, dik durma vaktidir.
Sen 13 yıldır bu ülkede büyük hizmetler yapmış bir partisin. İvedilikle kendine gelmeli ve sana dayatılmaya çalışılan “yalancı yenilgi piskoz”undan” ayılmalısın. Kimsenin “küstahça” şart öne sürmesine mahkum değilsin ve inanmadığın dayatmalara asla imkan tanımamalısın.
Çok ciddi özeleştiri yapmalı, hatalarını gözden geçirmeli, eksiklerini gidermeli ve AK Parti’nin ruhuna uygun davranmalısın.
Sesi çok çıkan, çok bağıran, koşullar öne süren, aslında asıl kaybedendir. Böylesi bir muhalefet partilerinin olduğu ortamda sana verilmiş % 41 oyun sorumluluğu içinde, dik, diri, onur ve gururla davranmalısın. Yoksa şu halin sana oy vermiş kitlelere karşı bir zafiyet gibi görünmektedir.
AK Parti olarak; 13 yıldır yaptığı hizmetlere yakışır şekilde, koalisyon görüşmeleri yapmalı ve hiçbir dayatmaya papuç bırakmamalıdır. “Kerameti kendinden menkul kimi çevrelerin” koalisyon formülleri dayatmalarına karşı tavizsiz şekilde dik ve diri durmalıdır. Çünkü: -sözüm ona- Ak parti’nin “başarısızlığından başarı devşirmeye” çalışan muhalefet, senin bu “şaşkınlığını ve makuliyetini” zafiyet olarak algılayacak ve küstah bir müstebit tavır içinde tahakküm zihniyetine girecektir.
Halkın % 41 oyunu almış bir partiye hiç kimse dayatma yapamaz ve AK Parti buna asla izin vermemelidir de. Bu bağlamda; içinden geçmekte olduğumuz bu koalisyon görüşmeleri sürecinde, inandığı çizgide yürüyerek gerekli her tür çabayı göstermeli, aksi takdirde gidilen yolun nihai noktasının, yine halk olduğunun bilinci ve rahatlığıyla, aklı selimle “dik ama diklenmeden” tavizsiz şekilde, milletin menfaatleri cihetinde hareket etmelidir.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.