Kim büyük veya büyüklenmekle büyük olunuyor mu?
İnsan denen varlık fanidir,
Kaçış yok ve her fani de mematîdir.
Böyle geldi ve böyle de gidecektir…
Bunu değiştirebilen oldu mu?
Hayır…
Olabilme ihtimali var mı?
Yine hayır…
Böyleyken,
Yani, fani ve ölümlü olmak mukadderken,
Dinî deyişle; "her nefis ölümü tadacakken";
Kendini büyük sanan insanın daha da büyüklenmesi,
Ve, kendini vazgeçilmez sanması ne garip ve dramatik değil mi!
Bu bağlamda,
Üç sene önce bir fıkra yazmıştım.
Günün anlam ve önemine binaen yeniden yazma gereği hissettim.
Bilirsiniz,
Mısır'ın Hüsnü Mübarek diye bir devlet başkanı vardı.
30 yıl devlet başkanlığı yaptı ve 92 yıl yaşadı.
Sonrası ise malum ve kaçınılmaz son; öldü…
İşte bu Mübarek Hüsnü, sadece bir görev olan devlet başkanlığını yürütürken kendini öyle muktedir, öyle güçlü ve adeta öyle ölümsüz görürmüş ki; büyüklük kibri içinde halkına da çokça zulmedermiş.
Öyle ki; olağan eleştiri ve muhalefet edilmesine bile tahammül edemez; ağır cezalar vererek sustururmuş!
Hal böyle olunca, karşıt fikirde olanlar eleştirilerini fıkralarla dile getirmeye başlamışlar.
Paylaşacağım fıkra da, Mübarek'in kibir-büyüklenme ve mağrur haline bir eleştiri mahiyette…
"Hüsnü Mübarek, bir gün en sadık yardımcısıyla yolculuğa çıkar.
Sohbet ederken bir ara yardımcısına şöyle bir soru yöneltir:
"Söyle bakalım! Ben mi büyüğüm, Cemal Abdünnasır mı?
(Cemal Abdünnasır kendisinden iki önceki devlet başkanı)
Yardımcısı cevap verir:
"Elbette siz büyüksünüz efendim!"
Hangi sebepten büyük olduğunu sorunca da;
Yardımcı, "Abdünnasır İsrail‘den korkardı, siz korkmuyorsunuz" der.
Mübarek devam eder;
"O halde, sana bir soru daha,
Enver Sedat mı büyük, ben mi büyüğüm?"
(Enver Sedat, iktidarı devraldığı başkan)
Yardımcısı, "Tabi ki, siz büyüksünüz" der…
Mübarek, "Peki neden?" der.
Yardımcı;
"Efendim,
Enver Sedat, İhvan-ı Müslimin örgütünden korkardı, siz korkmuyorsunuz!" diye cevaplar...
Büyüklenmenin ve kibrin zirvelerinde dolaşan Hüsnü iyice coşar, yardımcısına döner ve son bir soru daha der;
"Ömer mi büyük, ben mi büyüğüm?"
(Ömer'den kastı da Hazreti Ömer)
Bir an afallayan ve şaşkınlık geçiren yardımcısı toparlanır ve der ki;
"Elbette siz büyüksünüz, efendim"
Mübarek "neden peki?" diye sorunca, yardımcısı oldukça manidar ve zekice bir cevap verir.
"Ömer Allah‘tan korkardı, siz korkmuyorsunuz!..""
***
Günün Sözü Cumhurbaşkanımızdan…
"…Dünyada her kim, bu kardeşinize (kendisini kastediyor) saldırıyorsa, aslında Türkiye'ye saldırıyor demektir.
Dünyada her kim, Ak parti ve Cumhur ittifakını kötülüyorsa aslında, Türkiye'yi hedef alıyor demektir…"
Kaçış yok ve her fani de mematîdir.
Böyle geldi ve böyle de gidecektir…
Bunu değiştirebilen oldu mu?
Hayır…
Olabilme ihtimali var mı?
Yine hayır…
Böyleyken,
Yani, fani ve ölümlü olmak mukadderken,
Dinî deyişle; "her nefis ölümü tadacakken";
Kendini büyük sanan insanın daha da büyüklenmesi,
Ve, kendini vazgeçilmez sanması ne garip ve dramatik değil mi!
Bu bağlamda,
Üç sene önce bir fıkra yazmıştım.
Günün anlam ve önemine binaen yeniden yazma gereği hissettim.
Bilirsiniz,
Mısır'ın Hüsnü Mübarek diye bir devlet başkanı vardı.
30 yıl devlet başkanlığı yaptı ve 92 yıl yaşadı.
Sonrası ise malum ve kaçınılmaz son; öldü…
İşte bu Mübarek Hüsnü, sadece bir görev olan devlet başkanlığını yürütürken kendini öyle muktedir, öyle güçlü ve adeta öyle ölümsüz görürmüş ki; büyüklük kibri içinde halkına da çokça zulmedermiş.
Öyle ki; olağan eleştiri ve muhalefet edilmesine bile tahammül edemez; ağır cezalar vererek sustururmuş!
Hal böyle olunca, karşıt fikirde olanlar eleştirilerini fıkralarla dile getirmeye başlamışlar.
Paylaşacağım fıkra da, Mübarek'in kibir-büyüklenme ve mağrur haline bir eleştiri mahiyette…
"Hüsnü Mübarek, bir gün en sadık yardımcısıyla yolculuğa çıkar.
Sohbet ederken bir ara yardımcısına şöyle bir soru yöneltir:
"Söyle bakalım! Ben mi büyüğüm, Cemal Abdünnasır mı?
(Cemal Abdünnasır kendisinden iki önceki devlet başkanı)
Yardımcısı cevap verir:
"Elbette siz büyüksünüz efendim!"
Hangi sebepten büyük olduğunu sorunca da;
Yardımcı, "Abdünnasır İsrail‘den korkardı, siz korkmuyorsunuz" der.
Mübarek devam eder;
"O halde, sana bir soru daha,
Enver Sedat mı büyük, ben mi büyüğüm?"
(Enver Sedat, iktidarı devraldığı başkan)
Yardımcısı, "Tabi ki, siz büyüksünüz" der…
Mübarek, "Peki neden?" der.
Yardımcı;
"Efendim,
Enver Sedat, İhvan-ı Müslimin örgütünden korkardı, siz korkmuyorsunuz!" diye cevaplar...
Büyüklenmenin ve kibrin zirvelerinde dolaşan Hüsnü iyice coşar, yardımcısına döner ve son bir soru daha der;
"Ömer mi büyük, ben mi büyüğüm?"
(Ömer'den kastı da Hazreti Ömer)
Bir an afallayan ve şaşkınlık geçiren yardımcısı toparlanır ve der ki;
"Elbette siz büyüksünüz, efendim"
Mübarek "neden peki?" diye sorunca, yardımcısı oldukça manidar ve zekice bir cevap verir.
"Ömer Allah‘tan korkardı, siz korkmuyorsunuz!..""
***
Günün Sözü Cumhurbaşkanımızdan…
"…Dünyada her kim, bu kardeşinize (kendisini kastediyor) saldırıyorsa, aslında Türkiye'ye saldırıyor demektir.
Dünyada her kim, Ak parti ve Cumhur ittifakını kötülüyorsa aslında, Türkiye'yi hedef alıyor demektir…"
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Necip UYSAL
Ercan A.