Kim bunlar ?
Bir Şeyh Edebali gelmiş: “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” demiş
Bir derviş Yunus gelmiş: “Yaradılanı severiz Yaradandan ötürü” demiş.
Bir Sultan Fatih gelmiş : “Bütün teb’a gazabımdan emin olsun” demiş.
Bir Mehmet Âkif gelmiş: “Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz, gelmişiz dünyaya milliyet nedir, öğretmişiz.” demiş
Bir Mustafa Kemal gelmiş: “Türkiye halkı ırksal veya dinsel ve kültürel yönden birleşmiş, bir diğerine karşı, hürmet ve fedakârlık hisleriyle dolu ve kaderi, geleceği ve çıkarları ortak olan bir toplumdur.” demiş
Bir Nazım Hikmet gelmiş: “Yaşamak… Bir orman gibi kardeşçesine… Bu davet, bu hasret bizim…” demiş
Bir Tayyip Erdoğan gelmiş: “Türk’ü Kürd’ü Çerkez’i Laz’ı ve Alevi’siyle tek vatan, tek millet, tek bayrak” demiş.
Peki, aramızdaki bu oyunbozanlar kim? Yukarıdakilerin hiçbirinden nasip almamış olan bu ne idiğü belirsiz zevat hangi soydan türemiştir?
Eli kanlı katilinden beyni kanlanmış olana varıncaya kadar bu bir avuç “hoca” kılıklı, kişiliği dejenere, adeta milliyetsiz, titriyle kişilik bulmaya çalışan, -sözüm ona- “akademisyen” evsaflı insan müsveddeleri hangi zehirli pınardan beslenmektedir? (vatan ve milliyetperver akademisyenler bu tanımlamanın katiyen dışındadır ve onlara selam olsun)
Hangi alçak mefkûreye hizmet etmektedirler ki basiretleri bu derece bağlanmış, kanları beynine fırlamış, akılları bağırsaklarıyla iletişime geçmiş ve ağızları değil de başka organları konuşur hale gelmiş…
Nereden çıkmıştır bu Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, akademisyen, köşe yazarı, tv sunucusu, sanatkar ve yüzlerce avâne? Hangi düşman ve Türkiye hasımlarının emellerine uşaklık etmektedirler?
Bütün bir millet Mevlana’nın, Mustafa Kemal’in, Fatih’in, Erdoğan’ın peşinden giderken bunlar niçin cami duvarını pisletmeye uğraşırlar?
Biz biliriz ki akrep akrepliğini yapar yani sokar. İnsan insanlığını yapar yani sever. Lakin bunlarınki akreplik değil, arkadan vurmaktır. Zira akrep kendisine saldıranı sokar. Biz bunlara ne zaman saldırmışız ki, hainlik bunlara mahsus bir sıfat haline gelmiştir?
Bunların yaptığını ne Müslüman-Türk ne Müslüman-Kürt yapar.
Bütün bu soruların tek bir cevabı vardır: Cibilliyet…Yani maya…
Mayası bozulmuş olan bir insandan her şey beklemek kabildir. Halis bir toplumun tesisi için evvela bozuk maya temizlenmelidir.
Bir derviş Yunus gelmiş: “Yaradılanı severiz Yaradandan ötürü” demiş.
Bir Sultan Fatih gelmiş : “Bütün teb’a gazabımdan emin olsun” demiş.
Bir Mehmet Âkif gelmiş: “Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz, gelmişiz dünyaya milliyet nedir, öğretmişiz.” demiş
Bir Mustafa Kemal gelmiş: “Türkiye halkı ırksal veya dinsel ve kültürel yönden birleşmiş, bir diğerine karşı, hürmet ve fedakârlık hisleriyle dolu ve kaderi, geleceği ve çıkarları ortak olan bir toplumdur.” demiş
Bir Nazım Hikmet gelmiş: “Yaşamak… Bir orman gibi kardeşçesine… Bu davet, bu hasret bizim…” demiş
Bir Tayyip Erdoğan gelmiş: “Türk’ü Kürd’ü Çerkez’i Laz’ı ve Alevi’siyle tek vatan, tek millet, tek bayrak” demiş.
Peki, aramızdaki bu oyunbozanlar kim? Yukarıdakilerin hiçbirinden nasip almamış olan bu ne idiğü belirsiz zevat hangi soydan türemiştir?
Eli kanlı katilinden beyni kanlanmış olana varıncaya kadar bu bir avuç “hoca” kılıklı, kişiliği dejenere, adeta milliyetsiz, titriyle kişilik bulmaya çalışan, -sözüm ona- “akademisyen” evsaflı insan müsveddeleri hangi zehirli pınardan beslenmektedir? (vatan ve milliyetperver akademisyenler bu tanımlamanın katiyen dışındadır ve onlara selam olsun)
Hangi alçak mefkûreye hizmet etmektedirler ki basiretleri bu derece bağlanmış, kanları beynine fırlamış, akılları bağırsaklarıyla iletişime geçmiş ve ağızları değil de başka organları konuşur hale gelmiş…
Nereden çıkmıştır bu Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, akademisyen, köşe yazarı, tv sunucusu, sanatkar ve yüzlerce avâne? Hangi düşman ve Türkiye hasımlarının emellerine uşaklık etmektedirler?
Bütün bir millet Mevlana’nın, Mustafa Kemal’in, Fatih’in, Erdoğan’ın peşinden giderken bunlar niçin cami duvarını pisletmeye uğraşırlar?
Biz biliriz ki akrep akrepliğini yapar yani sokar. İnsan insanlığını yapar yani sever. Lakin bunlarınki akreplik değil, arkadan vurmaktır. Zira akrep kendisine saldıranı sokar. Biz bunlara ne zaman saldırmışız ki, hainlik bunlara mahsus bir sıfat haline gelmiştir?
Bunların yaptığını ne Müslüman-Türk ne Müslüman-Kürt yapar.
Bütün bu soruların tek bir cevabı vardır: Cibilliyet…Yani maya…
Mayası bozulmuş olan bir insandan her şey beklemek kabildir. Halis bir toplumun tesisi için evvela bozuk maya temizlenmelidir.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.