İstifa etme ülküsü ve kutsallığı

İstifa etme ülküsü ve kutsallığı

Belki gerçekten umduğunu bulamadığı,
Belki de başka bir partiyle iş pişirdiği için,
Kafaya koymuş; seçildiği partiden istifa edecek…
Halbuki tek cümle yeterli;
“Falanca parti milletvekilliğinden istifa ediyorum.”
Ama arkadaş,
Öyle süslü, kocaman, ulvi laflar ediliyor ki; olsa olsa, sanki suçluluk duygusunun ikrar ve itirafı…
“…Milletime hizmet…
Kutsal görev…
Hak yok vazife var…
Ülküm…
Kutsal sorumluluk…
Milletin yüce menfaatleri…

Bir de “Aziz Türk Milletine…” hitabıyla başlamaları yok mu; gel de kafayı yeme…
Sanırsın ki;
Mondros Mütarekesine katılmış,
Ülkenin işgaline engel olamamış,
Ve büyük bir kedere gark olmuş da; harakiri yapacak…
Bre Muhterem!
Neyin kutsalı,
Hangi siyasetin kutsalı…
Hatta siyasetin iğdiş etmediği kutsal mı kalmış da böyle afili cümlelerle veda ilanı yapıyorsun!

Hani, “dün dündür, bugün de bugün” dese,
“Dün öyle düşünüyordum bugün de böyle” dese,
Ya da, “Aynı size benziyorum ve işime böyle geliyor” dese,
Yahut da,
Hiçbir şey demese; kim ne diyecek ki kendisine…

Bu ülke öyle tebrikçi bir ülke ki;
Aday olursun; alkışlanırsın,
Seçilirsin; alkışlanırsın,
İstifa edersin; alkışlanırsın,
Başka partiye geçersin; alkışlanırsın.
Hal ve ahali böyleyken,
İstifa etmek de Türk siyasetinin fıtratında varken,
Neden eziliyor-büzülüyor, süslü laflar kurma zahmetine giriyor; “ülküm/kutsal sorumluluk/millete hizmet” gibi cümleleri kurma gereği hissediyorsun ki…
Koy dibine gitsin be vekilim…
Her daim başımızı tacısın,
İstifa etmezken de, ederken de; elbet vardır bir bildiğin…
Her dem çok yücesin…
Merak etme ve hatta atasözlerini filan çok ipleme;
Karaman’ın koyunu, sonra çıkmaz oyunu,
Hiç takma, takılma; kederlenmiş gibi de yapma…
Tasalanma,
Ahali, yine verir oyunu…

**********

Kim Kime
Siyasal Mühendislik Çekiyor?
Acaba diyorum,
Birileri, muhalefetin kendi irade ve inisiyatifiyle iktidara karşı ittifak edemediğini görünce işe el mi attı yoksa?
Nasıl mı?
İktidar, idari tasarruflarla ve yargı üzerinden yapılan yolsuzluk operasyonları ile muhalefeti silkeliyor.
Muhalefet partilerinden çıt yok.
Kendi gündemleriyle meşguller ve her biri ayrı telden çalıyor.
Bir araya gelemiyor ve iktidara karşı birliktelik arzeden bir duruş sergileyemiyorlar.
Tam bu esnada,
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ gözaltına alınıp tutuklanıyor. Muhalif parti liderleri birer birer İstanbul Adliyesinin önüne koşuyor.
Sanki, “Ulan! Sıra bize mi geliyor yoksa!” dercesine…
Böyleyken,
Şu soru akla gelmez mi:
Birileri,
İktidara, “Durmak yok yola devam! Silkele!” deyip; muhalefete karşı siyasal mühendislik yaptırırken,
Aslında, “Ey muhalefet! Acilen birleşin ve ittifak edin! Yoksa birer birer indirileceksiniz!” göndermesi yaparak; iktidara karşı siyasal mühendislik mi yaptırıyor?

**************

Otel Yangını ve Suçlu Kim Dalaşı
Suçlu iktidar mı?
Hayır,
Suçlu belediye mi?
Hayır,
Suçlu kanun ve yönetmelikler mi?
Hayır,
Suçlu denetimciler mi?
Hayır,
Suçlu tesis sahibi mi?
Hayır….
Peki kim suçlu o halde?
Utanmasak,
Suçlu, yanarak, zehirlenerek, 12. kattan atlayarak ölenler diyeceğiz!
Çünkü ölmeselerdi böyle bir gündem olmayacak,
Tartışma yapılmayacak,
Ve yangın hemen kapatılacaktı!
Yeniden soruyorum;
Suçlu kim?
Laf salatası çok ama gerçek bir cevap yok, değil mi!
Yok tabi…
Çünkü cevap verebilecek kadar masum birimiz yok,
Kalmadı çünkü!..

Halil Cibran versin cevabı:
“Ey Kavmim!..
Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.
Acıyla karıldı harcın ama sen acıya da yabancısın.
Dönüp de bakmazsın ölülerine…
Sen kendi acına da yabancısın.
Kadınların siyah giyer, kederle solar tenleri ama onları görmezsin.
Her kuytulukta bir çocuğun vurulur, aldırmazsın.
Merhamet dilenir, şefkat dilenir, para dilenirsin,
Ve nefret edersin dilencilerden…
Utancı bilir ama utanmazsın.
Ağıtları sen yakarsın ama kendi kulakların duymaz kendi ağıtını,
Bir koyun sürüsünden çalar gibi çalarlar insanlarını ve sen bir koyun gibi bakarsın çalınanlarına.
Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın…


Günün Üç Sözü
—Bazı ülkelerde insanlar tesadüfen ölür ama Türkiye’de insanlar tesadüfen yaşar.
—Elin oğlu yapay zeka geliştiriyor,
Türkiye ise çakal zeka esaretinden kurtulamıyor!
DEM Parti milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklamasına dair şöyle demiş:
“…Büyük bir garabet.
Özdağ'ı burada yıllarca eleştirdim ama Özdağ'ın gözaltına alınması ve tutuklanmasına karşı çıkıyorum…”
Yani?
Yanisi şu:
Kurtla kuzu birlikte kaçıyor ise ormandaki yangın çok büyük demektir.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • Egemen
    Kaleminize sağlık
  • M.B.
    Sayın Üstat,kaleminize, yüreğinize sağlık...
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet