İmamoğlu-İBB soruşturmasının asıl amacı nedir?..
Aralık başında, "iktidarın erken seçim senaryosu" demiştim.
Şimdi revize ediyorum ve "Baskın Seçim" diyorum.
Neden?
Çünkü kendisini iktidar kalmaya mecbur ve mahkum hisseden iktidarın nefesi Haziran-2023'e yetişmeyecek.
Herkes bunun farkında,
Ama iktidarın kendisi, en çok farkında…
Ekonomi için, elde kullanılabilir bir enstrüman kalmadı.
Beterin beteri olan "Dövize Endeksli Mevduat" sistemi de, devreye alındığına göre…
Kritik nokta da burada.
Burası zurnanın zırt dediği nokta.
Nasıl anladım?
İktidarın gözlerine bakınca anladım.
Eğer ki bir gözde ışıltı varsa, zaten bakan bunu görür.
Ve eğer ki, "gözlerime bak, ışıltıyı gör" deniyorsa; ışıltı kaldığına kendisi de inanmıyor demektir.
Ve hatta, ekonomi iktidarın gözlerindeki ışıltıya kalmışsa; deniz kurumuş demektir.
Durum böyle olunca ne oluyor?
İktidar hırçınlaşıyor,
Ama bunu gizlemeye çalışır bir zoraki tebessümü de ihmal etmeden…
Bir yandan da bol keseden dağıtıyor,
İşçiye veriyor, memura verecek, öğrenciye veriyor, öğretmene verecek…
Neden?
Çünkü aldıklarının daha büyük olduğunu kamufle etmek için.
Bu noktada iktidarda başka hesaplar da var.
Nedir derseniz?
Mesela muhalefetin Cumhurbaşkanı adayını söylemiyor olması iktidarın canını çok sıkıyor.
Sürekli kaşıyorlar ve söyletmeye çalışıyorlar.
Ama muhalefet, sanki şeytan azapta gerektir misali, elini açık etmiyor.
Ama iktidar boş durur mu?
Asla…
Ve hamleyi yapıyor,
İstanbul Büyük Şehir Belediyesine dönük soruşturmayı başlatıyor.
Yani, hedef İmamoğlu…
Hemen "ben de öyle düşünüyordum" demeyin.
Çünkü iktidarın hesabı farklı.
İmamoğlu'nu öne çıkartmak, daha da güçlendirmek, güncel popülaritesini artırmak için…
Bu saldırının İmamoğlu'nu zayıflatmayıp bilakis güçlendireceğini iktidar iyi biliyor.
Amaç da bu zaten;
Karşı blok güçlüyse ve güçleniyorsa aralarında ihtilaf çıkartmak.
Ama bu ve benzeri tüm dayatma, ısrar ve kaşımalara rağmen muhalefet akıllı ve kurnaz bir siyasetle gerçek adayını gizliyor.
Bu durumda iktidara düşen ise muhalefet cephesinde öne çıkan bazı figürleri daha da parlatarak, "muhalefette çatlak var" algısı yaratmak.
Çünkü iktidarın zamanı dar.
Hem baskın seçime hazırlanıyor,
Çünkü buna mecbur.
Hem de muhalefetin hazırlığını bilmiyor,
Çünkü adayını bile kestiremiyor.
Bu ise canını sıkıyor.
Bu yüzden, demem o ki; iktidarın İmamoğlu soruşturması, İmamoğlu'nu görevden almak, kayyum atamak, belediyeyi ele geçirmek niyetiyle yaptığı bir hamle değildir.
Tamamen muhalefet blokunda çatlak oluşturma hedeflemesidir.
Yaptıkları bu hamlenin, İmamoğlu'nu daha öne çıkartacağını öyle iyi biliyorlar ki…
Ne değişir ve/veya bu hamleler neyi değiştirir?
Gidişatı değiştirmez.
Malum sonu değiştirmez.
Bence iktidar, bir zamanlar halka okuduğu ve oy devşirdiği Rahmetli Sezai Karakoç şiirinin, "Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır" mısrasını kendi kendine okumaya başlamalı!..
Tam vaktidir!..
Şimdi revize ediyorum ve "Baskın Seçim" diyorum.
Neden?
Çünkü kendisini iktidar kalmaya mecbur ve mahkum hisseden iktidarın nefesi Haziran-2023'e yetişmeyecek.
Herkes bunun farkında,
Ama iktidarın kendisi, en çok farkında…
Ekonomi için, elde kullanılabilir bir enstrüman kalmadı.
Beterin beteri olan "Dövize Endeksli Mevduat" sistemi de, devreye alındığına göre…
Kritik nokta da burada.
Burası zurnanın zırt dediği nokta.
Nasıl anladım?
İktidarın gözlerine bakınca anladım.
Eğer ki bir gözde ışıltı varsa, zaten bakan bunu görür.
Ve eğer ki, "gözlerime bak, ışıltıyı gör" deniyorsa; ışıltı kaldığına kendisi de inanmıyor demektir.
Ve hatta, ekonomi iktidarın gözlerindeki ışıltıya kalmışsa; deniz kurumuş demektir.
Durum böyle olunca ne oluyor?
İktidar hırçınlaşıyor,
Ama bunu gizlemeye çalışır bir zoraki tebessümü de ihmal etmeden…
Bir yandan da bol keseden dağıtıyor,
İşçiye veriyor, memura verecek, öğrenciye veriyor, öğretmene verecek…
Neden?
Çünkü aldıklarının daha büyük olduğunu kamufle etmek için.
Bu noktada iktidarda başka hesaplar da var.
Nedir derseniz?
Mesela muhalefetin Cumhurbaşkanı adayını söylemiyor olması iktidarın canını çok sıkıyor.
Sürekli kaşıyorlar ve söyletmeye çalışıyorlar.
Ama muhalefet, sanki şeytan azapta gerektir misali, elini açık etmiyor.
Ama iktidar boş durur mu?
Asla…
Ve hamleyi yapıyor,
İstanbul Büyük Şehir Belediyesine dönük soruşturmayı başlatıyor.
Yani, hedef İmamoğlu…
Hemen "ben de öyle düşünüyordum" demeyin.
Çünkü iktidarın hesabı farklı.
İmamoğlu'nu öne çıkartmak, daha da güçlendirmek, güncel popülaritesini artırmak için…
Bu saldırının İmamoğlu'nu zayıflatmayıp bilakis güçlendireceğini iktidar iyi biliyor.
Amaç da bu zaten;
Karşı blok güçlüyse ve güçleniyorsa aralarında ihtilaf çıkartmak.
Ama bu ve benzeri tüm dayatma, ısrar ve kaşımalara rağmen muhalefet akıllı ve kurnaz bir siyasetle gerçek adayını gizliyor.
Bu durumda iktidara düşen ise muhalefet cephesinde öne çıkan bazı figürleri daha da parlatarak, "muhalefette çatlak var" algısı yaratmak.
Çünkü iktidarın zamanı dar.
Hem baskın seçime hazırlanıyor,
Çünkü buna mecbur.
Hem de muhalefetin hazırlığını bilmiyor,
Çünkü adayını bile kestiremiyor.
Bu ise canını sıkıyor.
Bu yüzden, demem o ki; iktidarın İmamoğlu soruşturması, İmamoğlu'nu görevden almak, kayyum atamak, belediyeyi ele geçirmek niyetiyle yaptığı bir hamle değildir.
Tamamen muhalefet blokunda çatlak oluşturma hedeflemesidir.
Yaptıkları bu hamlenin, İmamoğlu'nu daha öne çıkartacağını öyle iyi biliyorlar ki…
Ne değişir ve/veya bu hamleler neyi değiştirir?
Gidişatı değiştirmez.
Malum sonu değiştirmez.
Bence iktidar, bir zamanlar halka okuduğu ve oy devşirdiği Rahmetli Sezai Karakoç şiirinin, "Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır" mısrasını kendi kendine okumaya başlamalı!..
Tam vaktidir!..
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Feride
rabia