Hukuk kanırtılıyor adalet kanatılıyor!
Siyasetin hukuku kanırttığı,
Hukukun da adaleti kanattığı bir süreçteyiz…
Öyle kirli bir seçim sürecine girdik ki;
Demokrasinin yönetsel yöntemi olan seçimi kazanmak için siyaset dışı, kirli ve bel altı olan her türlü enstrümanın sahaya sürüldüğüne şahit oluyoruz.
"Ama daha önce de oluyordu" diyebilirsiniz,
Ama emin olun bu olanların ve bundan sonra olacakların yanında daha öncekiler nedir ki diyeceksiniz!
Yaptırdığı anketler, partisel gözlemler ve sınırsızca ve sorumsuzca kullandığı devlet imkanlarına rağmen oylarını artıramayan iktidar yeni yol ve yöntemlere başvurmaya başladı ve maalesef bunun arkası gelecek gibi…
Çünkü iktidar, kendisini iktidarda kalmaya mahkum ve mecbur hissediyor!
Buna bir de, iktidar içi taht kavgalarını eklersek ve saray içi kliklerin "seçimi ancak böyle kazanırız" şeklinde dile getirdikleri ekstrem tezlerini Erdoğan'a kabul ettirmeye ve böylece bir diğerine galebe çalmaya çalıştıklarını düşünürsek; önümüzdeki altı ay öyle çok şeye gebe ki…
İmamoğlu'na mahkumiyet çıktı,
Çıktı mı çıkartıldı mı?
Bence hukuk kanırtıldı, adalet kanatıldı ve bu mahkumiyet kararı çıkartıldı!
Bununla kalınacak mı?
Hayır.
Çünkü İBB merkezli yeni bir soruşturma başlatıldı.
Amaç ne?
Muhalefet blokunda çatlak oluşturmak,
Yani aşamıyorsan, yenemeyeceksen ve meşru yollarla bitiremiyorsan; böl-parçala ve öyle bitir…
Muhalefet bölünüyor mu peki?
Bence tam tersi,
Daha bir safları sıklaştırıyor…
Hatta, var olan dahili ihtilaflar azalıyor; hizip ve parti içi muhalif refleksler susmak zorunda kalıyor.
Bu neyi getirecek?
İktidarca, devlet aygıtının daha çok kullanımını ve siyaset dışı baskı, suçlama ve ithamlar gün be gün artacak!
Ocak'tan sonra İstanbul Belediyesi haricinde diğer muhalif belediyelerle de ilgili dosyaların siyasi bir silah gibi kullanıldığını hep birlikte göreceğiz.
Dosya içeriğinin ne olduğunun veya olmadığının bir önemi yok,
Ana amaç; ikna edemiyorsan kafa karıştır!
İktidar ali kıran baş kesen gibi davranmaktan imtina etmeyecek.
Adeta "devlet benim" dercesine yargısız infazlara girişecek, kafa kopartma söylemleri cirit atacak ve hukuk bir sindirme kılıcı gibi sahne alacak!
Kısaca ve özetle;
Yalanmış, doğruymuş,
Hakmış, haksızlıkmış,
Hiçbirine bakılmadan her türlü kirli, karanlık ve vicdansız enstrümanlar ortalığa saçılacak!
Yani, seçime kadar her türlü abartının dibine vurulacak!
Peki buna rağmen, seçime az kala, anketlerde iktidar hala kazanamayacak gibi görünürse ne olacak?
En tehlikeli ve korktuğum süreç de bu zaten!
Gemi azıya almış olan ve "bedeli ne olursa olsun, tek çaremiz kazanmak" diyen iktidarın, siyaseti siyasetsizleştirme sürecine girme ihtimal çok yüksektir!
Girer mi; girer,
Çünkü, henüz ve seçim süreci daha başlamamışken yaptıklarına bakınca, ne yapabileceklerini, neyi göze alabilirliklerini maalesef görebiliyoruz!
İddialı bir iddia olarak düşünebilirsiniz,
Ama bence düşünmeyin.
Eğer ki, iktidar kesin kaybedeceğini görürse,
İktidarını devam ettirmek ve devleti muhalefete bırakmamak için seçimi ertelemek de dahil; her türlü alternatifi kullanmaktan imtina etmeyecektir!
Çünkü bir cürmün cezasının büyüklüğünü, en iyi cürmü işleyen bilir.
Günah galerin ne kadar büyükse,
Kaybetmek ve hesaba çekilmekten de o derece korkarsın ve yakalanmamak için her yola başvurursun!
Bu nedenle,
Ben seçime kadar geçecek altı ayda yaşanacaklardan korkuyorum.
Bence siz de korkmalısınız!
Günün Sözü Kendimden
Hukuku kanırtan ve adaleti oyanlar, hukuk ve adaletten en çok korkanlardır!
Gel de gülme
Erdoğan'dan Muhalefete:
"Bizansvari taht oyunlarını bizim üzerimizden yürütmeye çalıştıklarını görünce üzülüyoruz."
Bilinçaltının dışavurumu mu,
Yoksa "kişi kendinden bilir" özdeyişinin teyiti mi…
Oldukça manidar
İmamoğlu'ndan Erdoğan'a:
"Onun kabusu oldum…"
Bunu duyunca Murat Kekilli'nin şarkısı aklıma geldi.
"Bir şiir yazarım, bir türkü söylerim
Bir sen olurum, bir ben ölürüm
Düşlerinde büyürüm,
Kabusun olur ölürüm…"
Nostaljik manidarlık
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na:
"İmamoğlu'nun Saraçhane mitingini sosyal medyadan duymuş…"
Hayır hayır,
Bu bilgi yanlış.
Doğrusu şu;
Eniştesinden öğrenmiş…
Arjantin ve Dünya Kupası Final Maçı
Arjantin Devlet başkanı Fernandez:
"Ülkemde ekonomik kriz var. Bu haldeyken, Katar'a maç izlemeye gitmem"
Böyle demiş ve maçı evinde izlemiş…
Ayıp etmiş,
Çok cahilce…
Yahu Fernandez,
Devletin itibarından tasarruf edilir mi hiç(!)
Biraz Türkiye'yi örnek al,
Bak bize,
Kriz mıriz ipliyor muyuz; devletimizin itibarını özel uçaklarla göklere çıkartıyoruz!
İtibar göklerdedir, Katar'a gitmekle olur…
Türk Milli Takımı 34 bin nüfuslu San Marino'ya bile yenilse,
Dünya Kupası finallerine katılamamış bile olsak; devlet başkanımız açılış maçına da final maçına da gitti ve Türkiye'nin itibarından tasarruf etmedi(!)
Hukukun da adaleti kanattığı bir süreçteyiz…
Öyle kirli bir seçim sürecine girdik ki;
Demokrasinin yönetsel yöntemi olan seçimi kazanmak için siyaset dışı, kirli ve bel altı olan her türlü enstrümanın sahaya sürüldüğüne şahit oluyoruz.
"Ama daha önce de oluyordu" diyebilirsiniz,
Ama emin olun bu olanların ve bundan sonra olacakların yanında daha öncekiler nedir ki diyeceksiniz!
Yaptırdığı anketler, partisel gözlemler ve sınırsızca ve sorumsuzca kullandığı devlet imkanlarına rağmen oylarını artıramayan iktidar yeni yol ve yöntemlere başvurmaya başladı ve maalesef bunun arkası gelecek gibi…
Çünkü iktidar, kendisini iktidarda kalmaya mahkum ve mecbur hissediyor!
Buna bir de, iktidar içi taht kavgalarını eklersek ve saray içi kliklerin "seçimi ancak böyle kazanırız" şeklinde dile getirdikleri ekstrem tezlerini Erdoğan'a kabul ettirmeye ve böylece bir diğerine galebe çalmaya çalıştıklarını düşünürsek; önümüzdeki altı ay öyle çok şeye gebe ki…
İmamoğlu'na mahkumiyet çıktı,
Çıktı mı çıkartıldı mı?
Bence hukuk kanırtıldı, adalet kanatıldı ve bu mahkumiyet kararı çıkartıldı!
Bununla kalınacak mı?
Hayır.
Çünkü İBB merkezli yeni bir soruşturma başlatıldı.
Amaç ne?
Muhalefet blokunda çatlak oluşturmak,
Yani aşamıyorsan, yenemeyeceksen ve meşru yollarla bitiremiyorsan; böl-parçala ve öyle bitir…
Muhalefet bölünüyor mu peki?
Bence tam tersi,
Daha bir safları sıklaştırıyor…
Hatta, var olan dahili ihtilaflar azalıyor; hizip ve parti içi muhalif refleksler susmak zorunda kalıyor.
Bu neyi getirecek?
İktidarca, devlet aygıtının daha çok kullanımını ve siyaset dışı baskı, suçlama ve ithamlar gün be gün artacak!
Ocak'tan sonra İstanbul Belediyesi haricinde diğer muhalif belediyelerle de ilgili dosyaların siyasi bir silah gibi kullanıldığını hep birlikte göreceğiz.
Dosya içeriğinin ne olduğunun veya olmadığının bir önemi yok,
Ana amaç; ikna edemiyorsan kafa karıştır!
İktidar ali kıran baş kesen gibi davranmaktan imtina etmeyecek.
Adeta "devlet benim" dercesine yargısız infazlara girişecek, kafa kopartma söylemleri cirit atacak ve hukuk bir sindirme kılıcı gibi sahne alacak!
Kısaca ve özetle;
Yalanmış, doğruymuş,
Hakmış, haksızlıkmış,
Hiçbirine bakılmadan her türlü kirli, karanlık ve vicdansız enstrümanlar ortalığa saçılacak!
Yani, seçime kadar her türlü abartının dibine vurulacak!
Peki buna rağmen, seçime az kala, anketlerde iktidar hala kazanamayacak gibi görünürse ne olacak?
En tehlikeli ve korktuğum süreç de bu zaten!
Gemi azıya almış olan ve "bedeli ne olursa olsun, tek çaremiz kazanmak" diyen iktidarın, siyaseti siyasetsizleştirme sürecine girme ihtimal çok yüksektir!
Girer mi; girer,
Çünkü, henüz ve seçim süreci daha başlamamışken yaptıklarına bakınca, ne yapabileceklerini, neyi göze alabilirliklerini maalesef görebiliyoruz!
İddialı bir iddia olarak düşünebilirsiniz,
Ama bence düşünmeyin.
Eğer ki, iktidar kesin kaybedeceğini görürse,
İktidarını devam ettirmek ve devleti muhalefete bırakmamak için seçimi ertelemek de dahil; her türlü alternatifi kullanmaktan imtina etmeyecektir!
Çünkü bir cürmün cezasının büyüklüğünü, en iyi cürmü işleyen bilir.
Günah galerin ne kadar büyükse,
Kaybetmek ve hesaba çekilmekten de o derece korkarsın ve yakalanmamak için her yola başvurursun!
Bu nedenle,
Ben seçime kadar geçecek altı ayda yaşanacaklardan korkuyorum.
Bence siz de korkmalısınız!
Günün Sözü Kendimden
Hukuku kanırtan ve adaleti oyanlar, hukuk ve adaletten en çok korkanlardır!
Gel de gülme
Erdoğan'dan Muhalefete:
"Bizansvari taht oyunlarını bizim üzerimizden yürütmeye çalıştıklarını görünce üzülüyoruz."
Bilinçaltının dışavurumu mu,
Yoksa "kişi kendinden bilir" özdeyişinin teyiti mi…
Oldukça manidar
İmamoğlu'ndan Erdoğan'a:
"Onun kabusu oldum…"
Bunu duyunca Murat Kekilli'nin şarkısı aklıma geldi.
"Bir şiir yazarım, bir türkü söylerim
Bir sen olurum, bir ben ölürüm
Düşlerinde büyürüm,
Kabusun olur ölürüm…"
Nostaljik manidarlık
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na:
"İmamoğlu'nun Saraçhane mitingini sosyal medyadan duymuş…"
Hayır hayır,
Bu bilgi yanlış.
Doğrusu şu;
Eniştesinden öğrenmiş…
Arjantin ve Dünya Kupası Final Maçı
Arjantin Devlet başkanı Fernandez:
"Ülkemde ekonomik kriz var. Bu haldeyken, Katar'a maç izlemeye gitmem"
Böyle demiş ve maçı evinde izlemiş…
Ayıp etmiş,
Çok cahilce…
Yahu Fernandez,
Devletin itibarından tasarruf edilir mi hiç(!)
Biraz Türkiye'yi örnek al,
Bak bize,
Kriz mıriz ipliyor muyuz; devletimizin itibarını özel uçaklarla göklere çıkartıyoruz!
İtibar göklerdedir, Katar'a gitmekle olur…
Türk Milli Takımı 34 bin nüfuslu San Marino'ya bile yenilse,
Dünya Kupası finallerine katılamamış bile olsak; devlet başkanımız açılış maçına da final maçına da gitti ve Türkiye'nin itibarından tasarruf etmedi(!)
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Bega