Ben dindar olduğum için egom da dindardır değil mi hocam?

Ben dindar olduğum için egom da dindardır değil mi hocam?

Yıllarca eleştir,
Ver veriştir,
“Onlar gibi olmayacağım” diye ideoloji oluştur;
Sonra da
“Onlar” dediklerinden daha beter bir hale gel…

Hz. Ali’nin, yüzüne tüküren müşriki “nefsim karıştı” diye, öldürmekten vazgeçmesini,
Peygamberimizin, Hz. Hamza’yı öldürten Hint’i bile affetmesini,
Alparslan’ın, Romen Diyojen’i serbest bırakmasını,
Said Nursi’nin, kendisine zulüm ve işkence yapanlara hakkını helal etmesini,
Mevlana’nın şefkatini,
Seyyit Kutub’un, Mevdudi’nin, Ali Şeriati’nin felsefesini örnek ver,
Ama,
Sıra sana gelince,
Ve,
Gücü ele geçirince;
Nefis atına bin, egonun emrine gir ve benden başkaları için tufan de!..
Kastım,
Sadece İslamcılar değil; solcular da, sağcılar da, kendini Milliyetçi/Kürtçü veya başka bilmem neci diye tanımlayanlar da dahil; hepimiz aynı rengin lacivertiyiz!
Çünkü,
Bu bizim, hem bireysel hem toplumsal arazımız…
İlçemizdeki kaymakama kızarız,
Kaymakam oluruz; kızdığımız kaymakama rahmet okuturuz…
Adaletsizliğe isyan ederiz,
Yargıç oluruz; adaletin canına okuruz…
Kiracıyız, ev sahibine kızarız,
Ev sahibi olur; kiracımızın ömrünü tüketiriz.
Ebeveynimize kızarız,
Ebeveyn oluruz; ebeveynimizi mumla aratırız…
Askerde, alt devreyken üst devreye kızarız,
Üst devre biz oluruz; alt devrenin anasını ağlatırız…
(İstisnalar müstesnadır. Eleştirim ortaya karışıktır; alan alır almayansa kendi bilir)
Bu tespit ve eleştiriyi yaparken de;
Asla kendimi azade tutmuyorum…
Ben de bu toplumda yaşıyorum ve aslında benim de pek bir farkım yok.

Ego ve nefis…
Öyle bir şey ki; tarife kelimeler kâfi gelmez.
Hepimiz,
Gücü ele geçirdik mi; egomuz ve nefsimiz Tanrıyı oynamaya başlar.
Nasıl mı?
Söyleyeyim:
Soru sorarız ama hiçbir cevabı beğenmeyiz.
Çünkü,
En doğru cevabı sadece biz biliriz.
Sürekli eleştiririz ama eleştiriye asla tahammül edemeyiz.
Çünkü,
Her şeyin en iyi ve doğrusunu biz biliriz.
İktidarı kötüleriz ama daha iktidar bile değilken bizi kötüleyeni tu kaka ederiz.
Çünkü,
Biz muhalefetiz ve eleştirilmeziz…
Özetle;
Dünya çok kötü derken ve kötülüğü kötülemeyi öne çıkartırken tek hedefimiz var:
Kötü dediğimiz dünyayı ele geçirmek ve sadece üstünlüğümüzü sergilemek…
Asıl trajikomik olan nedir biliyor musunuz?
Hep birlikte böyleyken; “biz, neden böyleyiz” eleştirisi yapmak…
Böyle bireylerden oluşan bir toplumun/topluluğun, yöneticisi/ebeveyni/evladı/patronu/siyasetçisi/çiftçisi/bakkalı/çakkalı/kasabı nasıl farklı olabilir, fark yaratabilir ve değişimden bahsedebilir Allah aşkına!

Allah aşkına önce kendimize sonra etrafımıza bir soralım:
Mesela,
İnsanlara yardım etmeyi neden seviyoruz?
İslamcı der ki:
Peygamberimiz “hayırlılarınız insanlara faydalı olanınızdır” buyurduğu için…”
Yanlış cevap…
Solcusu/sağcısı:
“İnsaniyet gereği…”
Yanlış cevap…
Yardım imkanı olan birey:
“Ne soruyorsun ki! İyilik karşılıksız yapılır” der…
Yanlış cevap…
Doğru cevap,
Aslında bu cevapları verenler de dahil, hepimizin bildiği ama hiçbirimizin dile getiremeyip kıvırdığı cevaptır:
Ego, nefis, üstünlük ve kontrol güdüsünü tatmin…

Sağcımız da solcumuz da,
Dincimiz de dincisizimiz de Makyavelli’yi kötü adam ilan ederiz
Ama ,
Aslında hepimiz birer “çakma Makyavelli’yiz”
Fakat ,
Kendi gerçeğimizin körü olmayı tercih ederiz.
Hepimiz,
Freud’a kızarız, söveriz
Ama,
Aslında hepimiz, Freud Amca’nın işaret ettiği içsel/bilinçaltı bencil ve narsist duyguların esiriyiz
Fakat ,
Freud’u günah keçisi ilan etmeyi severiz.
Tıpkı,
Cibran’ın dediği gibi:
“Tanrı’ya yakarır ama Firavunlara taparız.
Gündüzleri Maria Magdalena'yı 'fahişe' diye taşlar, geceleri rüyasına yatarız.
Muhtaçken,
Merhamet dilenir, şefkat dilenir, para dileniriz
Ama
Kudrete erince; dilencilerden nefret ederiz…
Utancın kitabını yazar, utanmaktan bahseder ama asla utanmayız…
Ağıtlar yakarız ama kendi kulaklarımız duymaz ağıtlarımızı...
Hz. İbrahim olsak; pazarda satarız gönderilen koyunu…
Sürekli din deriz, peygamber deriz ama ne dini dinleriz ne de peygamberi…”

Hal-i pür melalimiz böyleyken,

Neyi demeyi eksik etmeyiz:
Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma…
Hadi len ordan!
Çünkü,
Masum değiliz hiçbirimiz ve şu acı gerçeğimizi, bir türlü kabullenmeyiz:
Bu ayeti/hadisi veya empatize cümleyi en çok diyenimiz en çok ihlal edenimizdir…

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet