Bahçeli-Erdoğan: Muhabbetimiz şiddet-i adavettendir…

13 yıl sonra…
Geç oldu… Güç oldu…
En nihayetinde;
Erdoğan, DEM Parti İmralı Heyetiyle görüştü…
DEM erdi muradına… Ama Bahçeli çıkmadı kerevetine…
Hatırlayın…
Cevap aranan tek soru:
“Bahçeli’nin “Öcalan Çıkışından” Erdoğan’ın haberi var mı?”…
Artık netleşti gibi… Erdoğan’ın haberi yokmuş gibi…
O yüzden…
İktidar cenahından gelen açıklamalar… Çemberin ne içinden ne dışındandı…
Üstelik içten içe bir sitem ve kızgınlık kokuyordu…
Buna rağmen,
Bahçeli neden “Öcalan Hamlesini” başlattı?
Birincisi;
İktidar cenahınca hazırlanan oyun planının sahaya sürülmesini engellemek…
İkincisi:
a) Belirleyici rolünü kaybetmemek,
b) Siyasi finalini, PKK sorununu bitiren lider olarak yapıp, tarihe mal olmak…
Bu esnada…
Bahçeli’den Erdoğan’a direk veya “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” kabilinden…
İki mesaj gittiğini düşünüyorum.
Birincisi; Endişelenme… İktidarda kalacaksın…
İkincisi; Ben de CHP’ye karşıyım… Bak; neler söylüyorum neler… Siyaseten, sen de istediğini söyleyebilirsin…
Ama
CHP’yi, kriminalize ve marjinalize etme içerikli oyun planı, derin öngörülmezlikler içeriyor…
Uygulamaya geçirirsen… Devlete zarar verme riski… Ve başarısızlık ihtimali çok yüksek…
O yüzden… Bana bırak… Ben halledeceğim…
Tüm bunlara rağmen…
Artık hangi müteharrik unsur galip geldiyse geldi…
İktidar Cenahı veya İktidar tandanslı derin bir klik Erdoğan’ı ikna etmiş olmalı ki… Oyuna start verildi…
Acaba…
Bahçeli’nin hastalanması mı etkili oldu? Belki… Ama yine de bilemem…
Neyse… Olan oldu… 19 Mart Süreci… Ve İmamoğlu göz altısı…
Fakat… İşler pek de İktidar Cenahı siyaset mühendislerinin düşündüğü gibi gitmedi…
Toplumsal öfke bardağı taştı…
İktidar cenahı bu kadarını beklemiyordu ve epeyce bir şaşkınlık oluştu…
Tam bu sırada…
Bir gayretle… Koca Kurt ayaklandı…
Sürecin tavsatıldığını düşünmüş olmalı ki; İktidar ve Erdoğan’a mesaj üstüne mesaj…
Tutuksuz yargılama esas olması… Yargının bağımsız ve tarafsız davranması… Ve yaşam hakkının her şeyin önünde tutulması…
Sanki…
“Demedim mi Erdoğan, demedim mi sana
Bu İstanbul yutar adamı…
Demedim mi Erdoğan, demedim mi söyle
Bu oyun planı yıkar adamı”… Dercesine…
Artık top Erdoğan’da idi…
Ve bir şeyler söylemek-yapmak zorunda gibiydi…
Son grup konuşması… Müthiş bir Bahçeli övgüsü…
DEM Parti İmralı Heyeti ile görüşeceğini söylemesi... Sonrasında görüşmenin gerçekleşmesi…
Tamamen… Bahçeli için tazelenmiş bir hassasiyet reveransı…
Neden?
Bahçeli’nin hiç demode olmayan kozu… Erken Seçim yüzünden…
Bahçeli inandı mı?
Tabi ki hayır…
Hatta Bahçeli’nin tilt olduğu iki gazetecinin gözaltına alınmasına…
Ve 100’den fazla tutuklu delikanlının serbest bırakılmasına rağmen…
Görüşme sonrası… Bahçeli’nin verdiği jet mesaj…
Ciddi uyarı ve göndermeler içeriyor…
Tabi, CHP’ye veryansın müştereği ihmal edilmeden…
Uzun bir açıklama…
Ana omurga “Terörsüz Türkiye Gayesi”…
İktidar eleştirisi ve verilmek istenen mesajlar…
Bahçeli aslında ne demek istedi?
Okuduğumdan anladığım şudur:
Bizim duruşumuz samimi, sabırlı, duyarlı, dürüst, yapıcı mahiyetli siyasi ve millidir.
Biz hep böyleydik; hala da aynı noktadayız.
DEM Parti heyetiyle yapılan görüşme hem içerik hem ilerleyiş hem de simgesel ifade bakımından takdire şayandır.
Bu cümleyi, böyle düşündüğüm için değil; teşvik ve icbar bağlamında söyledim.
Çünkü hala ikna değilim…Tabir caizse; yetmez ama şimdilik idare eder…
DEM Parti’nin tutarlı açıklamaları ve gerçekçi adımlarından memnunum.
Henüz bir zigzaklarını görmedim…
Siz Cumhurbaşkanısınız… En üst karar merci…
Karşılıklı güven, empati ve hoşgörü çemberi esastır.
Benim güvenilir olmam yetmez. Aynı güveni ben de hissetmeli ve görmeliyim.
Sizden beklentimiz müstesna, muteber ve mütekâmil şekilde muamelede bulunmanızdır…
Meselenin sahibi Türkiye Cumhuriyeti devletidir.
Hep söylediğim gibi… Ben, siyasi saiklerle bu süreci başlatmadım… Devlet adına/namına hareket ettim ve ediyorum…
Bugüne kadar biraz oyalayıcı ve geciktirici davrandığın hepimizin malumu…
Ama…
Benim de sabrımın bir sınırı var…
Terörsüz Türkiye gayesi… Tavsamadan ve daha fazla uzamadan gerçekleşmelidir…
Üslup zarif ve edebi… Devlet muaşereti çerçevesinde…
Ama bence,
Son derece net-açık ve sert mesajlar…
Sanki ve özetle; “Artık, tavsatma ve geciktirmeye karşı sıfır tolerans” der gibi…
Ara Tespit…
Ne kadar çok övgü… O kadar çok samimiyetsizliktir…
Bahçeli ve Erdoğan… Birbirinden bahsederken… Müfrit mültefitler…
İkisinin metin yazarı… Övgüsel yergide üstat gibiler…
Olsaydı Devr-i Tanzimat… Namık Kemal ve Ziya Paşa idiler…
Ya samimiyet?..
Harabat ve Tahrib-i Harabat kadar…
Süresiz tatildeydi… Hala da dönmemiş gibi…
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Herhangibiri
egemen