"Acil ateşkes ve müzakere masası… Önşartsız ateşkes…"

Hadi oradan…!
Ermenistan Azerbaycan'a saldırır kimseden gık çıkmaz.
Azerbaycan meşru müdafaa hakkını kullanınca o meşhur-ünlü "Uluslararası Toplum" koro halinde bağırırlar;
"Acil Ateşkes…"
Geçin bunları geçin.
Minsk Grubu diye bir oluşum var.
1990-92 Ermenistan-Azerbaycan Savaşı sonrası kuruldu.
Güya aradaki sorunları çözecek.
30 yıl geçti, defalarca toplantılar yapıldı.
Sonuç; Sorunu unutturmak, Ermenistan elinde esir Azeri toprakları kaderine ve Ermenistan insafına terketmek.

Azerbaycan'ın kesinlikle durmaması, seri ve hızla ilerlemeye devam etmesi lazımdır.
Ermenistan kontrolündeki yedi bölgeyi mutlaka geri almalı 30 yıllık sorunda ön almalıdır.
ABD-Rusya ve Avrupa Birliği arasında konuyla ve Ermenistan'la ilgili oluşan fikir ayrılığını iyi kullanmak zorundadır.

Hele de Rusya ve Ermenistan Başbakanı Paşinyan arasında bir mesafe oluşmuşken; bunu hızlı şekilde değerlendirmek ve birkaç gün sonrası için elini güçlendirmek tek çaredir.

Bu nedenle de; Azerbaycan'ın ateş filan kesmemesi ve yıllardır ihmal edilen hakkını, -sözüm ona- Uluslararası Hukuk denen hukuksuzlukla kaybettiklerini geri almalıdır.

"Gidemediğin yer senin değildir" diye bir söz var.
Azerbaycan da gidecek, girecek, alacak ve orada kalacaktır.
Tek çare budur.
Öyle uluslararası hukuk, Avrupa, Amerika, Birleşmiş Milletler kararları filan…
Geçin bunları, geçin.
Düşünün;
Birleşmiş Milletler ilki 1993'de olmak kaydıyla, Ermenistan'ın elinde bulunan Azeri topraklarının iadesi yönünde karar aldı.

Dinledi mi Ermenistan..!
Asla…
Geldiğimiz nokta; artık gücün varsa, gücün yetiyorsa ancak kendi hakkını alabilirsin.
Hakkın olanı…
Öyle diplomatik reverans, sonuçsuz zerafet, başkalarının insafına teslimiyet sadece sonuçsuzluk ve mağduriyet doğurur ve artırır.

Ama, şu sorular da aklımı karıştırmıyor değil…
Rusya ve ABD daha ne kadar sessiz kalacak.?
Ermeni Lobisi ne yapacak.?
Fransa ve Macron ne zaman diklenecek.?
İslam ülkesi İran, daha ne kadar Ermenistan'a destek olacak.?
Bu fiili durum oluşmadan önce kapalı kapılar ardında neler konuşuldu, nasıl bir pazarlık oldu.?
Bu durumun Doğu Akdeniz, hatta Libya veyahut da Suriye'deki durumla alakası var mı.?
Ermenistan karışacak ve Başbakan Paşinyan düşecek mi.?
Son olarak: kazanan yine kasa mı, yani Rusya mı olacak.?