Aslolan şehri, terör ve teröristten temizlemektir..
PKK’nın Kuzey Irak kamplarını bombalayarak bölgedeki gücüne çok ciddi zaiyat verdiği ve önceki bombalamalardan çok daha fazla isabet kaydettiğini müşahede ediyoruz.
Bu harekatın diplomatik boyutunun da iyi hazırlanmış olduğu, ABD’nin verdiği destekten fark edilmektedir. Daha önceki yapılan sınır ötesi harekatlarda ABD ve AB ülkeleri teröre karşı mücadeleyi unutur hemen “Türkiye dursun” derlerken, şimdi “Türkiye’nin terörle mücadelesine saygılıyız” gibi destek açıklamaları gelmektedir.
Ama asıl tehlike içerdedir ve asıl mücadelenin ülkemizin şehirlerinde ve kırsalında verilmesi gerekmektedir. Çözüm süreci süresince devletin tüm iyi niyetli çözüm çabaları sürerken, Kürtlere daha müreffeh ve daha iyi bir “günlük yaşam” sağlamaya çalışılırken, PKK sürekli Türkiye içinde kendini paramiliter olarak güçlendirmeye çalıştı ve bu bağlamda ciddi bir lojistik oluşturarak kendisine “yaşam alanları” oluşturdu.
HDP bir siyasi parti gibi görünse de, medyadaki PKKperest yazarları, programcıları ve medya baronları kanalıyla bir nevi reklamasyon içeren PR çalışması yapmayı asli görevi bildi. HDP parlamentodaki gücünü hangi amaçla kullanacağını seçim sonrasi söylem ve eylemlerinde bariz şekilde göstermeye başladı.
Doğu-Güneydoğudaki HDP’li belediyeler adeta PKK’nın şehir örgütlenmesinin karargahları ve teröristlere iaşe-ibate gibi, yani yeme, içme, barınma, silah tedariki ve saldırı planlaması yapılan merkezler haline dönüştü. (Cizre’de teröristlerin hendekleri belediyenin iş makinalarıyla kazmaları buna en bariz örnektir.)
Eşkiya şehirde, sadece terör değil artık terörist de şehirde konaklamakta ve konuşlanmakta. Silahları şehirde, sığınakları şehirde…
Eskiden dağdan gelip şehirlerde veya şehir kırsalında eylem ve saldırı yaparak dağa kaçarlardı. Ama artık kaçış yok, hatta kandil ve diğer dağ hedeflerinin bombalanmasından kaçanlar bile şehirlere kaçarak buralarda saklanıp faaliyete geçmiş durumdalar.
Teröre karşı mücadelede özellikle ABD ile yapılan bu kapsamlı mutabakat sonrası şehirdeki “eşkiya”, PKK’lılarla acilen daha etkin bir mücadele başlatılmalıdır. HDP sözcülerinin de “ateşkes olmalı, müzakere başlamalı” gibi söylemleri içerdeki PKK’yı korumak ve onlarla mücadeleye bir nevi engel olmak gayret ve telaşesinin dışavurumudur. Çünkü onlar için asıl hedef PKK’cıklarını korumaktan başka bir şey değildir.
Çok hızlı şekilde “iç güvenlik” eksenli, kapsamlı, ciddi ve sert bir hareket başlamalı ve sınır ötesine geçme sözü verip de ülke içinde kalıp iyice palazlanan PKK varlıklarının imha ve yok edilmesi amaçlı süreç başlatılmalı ve sürdürülmelidir.
Ülke içinde hareket imkanları kalmamalı, silahlı ve silahsız her türlü hareket kabiliyetleri şiddetle sonlandırılmalıdır.
HDP’li belediyelerle terörist irtibatlar acilen kesilmeli ve buna çanak tutan belediyeler de gereği şekilde muhakeme ve muaheze edilmelidir.
Özellikle Türkiye düşmanlığı konusunda ittifak etmiş terör örgütlerinin bu yeni konsepti yok edilmeli ve teröre destek veren, tolere eden, medyada terörü “özgürlükçülük”müş gibi “makulleştirmeye” çalışan herkesin dikkati çekilmeli ve kanunlar çerçevesinde gerekenlerin yapılmasından kaçınılmamalıdır.
Her kim olursa olsun, askerimizi, polisimizi şehit eden, etmek için her fırsatı kullanan, halkın huzurunu kaçırarak şehirleri terörize eden, buna yardım-yataklık eden, bunu olumlayıcı beyanlarda bulunan, bu konuda yazı yazan, söz söyleyen herkes haddini bilmeli ve/veya devletin yetkileri çerçevesinde bildirilmelidir.
Yeni çıkartılan İç Güvenlik Paketi çerçevesinde “şehre inen eşkıya” terör gruplarına sıfır müsamaha ile gereken neyse o yapılmalıdır. Yüzünü kapatarak, molotofla ve hatta ellerinde silahlarla, şehirleri ateşe verenlere aynıyla ve misliyle mukabelede bulunulmalı ve bedeli ödetilmelidir.
Çözüm için müzakere ve görüşme mi…?
Evet bu da yapılmalı…
Ama bu ihanet şebekelerinin ve Terör örgütünün haddi bildirilip, beli kırılıp, dize getirilip devlete baş kaldırılmayacağını ve devletin gücünü, en şiddetli ve karalı şekilde gösterdikten sonra..
Bu harekatın diplomatik boyutunun da iyi hazırlanmış olduğu, ABD’nin verdiği destekten fark edilmektedir. Daha önceki yapılan sınır ötesi harekatlarda ABD ve AB ülkeleri teröre karşı mücadeleyi unutur hemen “Türkiye dursun” derlerken, şimdi “Türkiye’nin terörle mücadelesine saygılıyız” gibi destek açıklamaları gelmektedir.
Ama asıl tehlike içerdedir ve asıl mücadelenin ülkemizin şehirlerinde ve kırsalında verilmesi gerekmektedir. Çözüm süreci süresince devletin tüm iyi niyetli çözüm çabaları sürerken, Kürtlere daha müreffeh ve daha iyi bir “günlük yaşam” sağlamaya çalışılırken, PKK sürekli Türkiye içinde kendini paramiliter olarak güçlendirmeye çalıştı ve bu bağlamda ciddi bir lojistik oluşturarak kendisine “yaşam alanları” oluşturdu.
HDP bir siyasi parti gibi görünse de, medyadaki PKKperest yazarları, programcıları ve medya baronları kanalıyla bir nevi reklamasyon içeren PR çalışması yapmayı asli görevi bildi. HDP parlamentodaki gücünü hangi amaçla kullanacağını seçim sonrasi söylem ve eylemlerinde bariz şekilde göstermeye başladı.
Doğu-Güneydoğudaki HDP’li belediyeler adeta PKK’nın şehir örgütlenmesinin karargahları ve teröristlere iaşe-ibate gibi, yani yeme, içme, barınma, silah tedariki ve saldırı planlaması yapılan merkezler haline dönüştü. (Cizre’de teröristlerin hendekleri belediyenin iş makinalarıyla kazmaları buna en bariz örnektir.)
Eşkiya şehirde, sadece terör değil artık terörist de şehirde konaklamakta ve konuşlanmakta. Silahları şehirde, sığınakları şehirde…
Eskiden dağdan gelip şehirlerde veya şehir kırsalında eylem ve saldırı yaparak dağa kaçarlardı. Ama artık kaçış yok, hatta kandil ve diğer dağ hedeflerinin bombalanmasından kaçanlar bile şehirlere kaçarak buralarda saklanıp faaliyete geçmiş durumdalar.
Teröre karşı mücadelede özellikle ABD ile yapılan bu kapsamlı mutabakat sonrası şehirdeki “eşkiya”, PKK’lılarla acilen daha etkin bir mücadele başlatılmalıdır. HDP sözcülerinin de “ateşkes olmalı, müzakere başlamalı” gibi söylemleri içerdeki PKK’yı korumak ve onlarla mücadeleye bir nevi engel olmak gayret ve telaşesinin dışavurumudur. Çünkü onlar için asıl hedef PKK’cıklarını korumaktan başka bir şey değildir.
Çok hızlı şekilde “iç güvenlik” eksenli, kapsamlı, ciddi ve sert bir hareket başlamalı ve sınır ötesine geçme sözü verip de ülke içinde kalıp iyice palazlanan PKK varlıklarının imha ve yok edilmesi amaçlı süreç başlatılmalı ve sürdürülmelidir.
Ülke içinde hareket imkanları kalmamalı, silahlı ve silahsız her türlü hareket kabiliyetleri şiddetle sonlandırılmalıdır.
HDP’li belediyelerle terörist irtibatlar acilen kesilmeli ve buna çanak tutan belediyeler de gereği şekilde muhakeme ve muaheze edilmelidir.
Özellikle Türkiye düşmanlığı konusunda ittifak etmiş terör örgütlerinin bu yeni konsepti yok edilmeli ve teröre destek veren, tolere eden, medyada terörü “özgürlükçülük”müş gibi “makulleştirmeye” çalışan herkesin dikkati çekilmeli ve kanunlar çerçevesinde gerekenlerin yapılmasından kaçınılmamalıdır.
Her kim olursa olsun, askerimizi, polisimizi şehit eden, etmek için her fırsatı kullanan, halkın huzurunu kaçırarak şehirleri terörize eden, buna yardım-yataklık eden, bunu olumlayıcı beyanlarda bulunan, bu konuda yazı yazan, söz söyleyen herkes haddini bilmeli ve/veya devletin yetkileri çerçevesinde bildirilmelidir.
Yeni çıkartılan İç Güvenlik Paketi çerçevesinde “şehre inen eşkıya” terör gruplarına sıfır müsamaha ile gereken neyse o yapılmalıdır. Yüzünü kapatarak, molotofla ve hatta ellerinde silahlarla, şehirleri ateşe verenlere aynıyla ve misliyle mukabelede bulunulmalı ve bedeli ödetilmelidir.
Çözüm için müzakere ve görüşme mi…?
Evet bu da yapılmalı…
Ama bu ihanet şebekelerinin ve Terör örgütünün haddi bildirilip, beli kırılıp, dize getirilip devlete baş kaldırılmayacağını ve devletin gücünü, en şiddetli ve karalı şekilde gösterdikten sonra..
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.