Arınmak iyidir; Ya ar/lanma kalmamışsa…
Bu sıralar, bazı iktidar yetkilileri "arınmaktan" bahsediyor.
Yani TDK'daki anlamına göre;
Temizlenmekten,
"Katışıksız, katkısız ve arı hale gelmek"ten…
Hoşuma gitti doğrusu…
Ama "Hah işte; nihayet akılları başlarına gelmiş, arınacaklar" diye düşündüğümden değil…
Kendi ağızlarından,
Açık kaynaklar üzerinden,
Aleni ve aşikar şekilde,
Kirlendiklerini ve kirlettiklerini itiraf ve ikrar ettikleri için…
Peki, diyelim ki istediler,
Ve, arınmaya start verdiler…
Ama
Ar yitmişse,
Arlanma bitmişse,
Arsız baş tacı arsızlık hitse,
Yani, ar damarı çatlamışsa;
Nasıl olacak bu arınma?...
Biraz fıkralandıralım konuyu;
"Birisi hırsızlık yaparken suçüstü yapılır.
İfade vermez ve sadece "Avukatımı bekliyorum" der.
Polis kızgınlık, şaşkınlık ve biraz da merakla sorar;
"Suçüstü yakalandın. Avukatın ne yapabilecek ki?"
Hırsız;
"Vallahi ben de onu merak ediyorum."
Vallahi ben de, bu arınmanın nasıl olacağını merak ediyorum…
Burada bir handikap daha var.
Velev ki oldu,
Velev ki, bahse konu "arınma-arıtma işlemi" başladı diyelim.
Arınma için, kirlenmemiş arı-duru bir irade, temiz kalabilen bir el lazım.
Sizce de, böyle bir el kaldı mı?
2018 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde de,
Ankara-İstanbul-Balıkesir Belediye Başkanlarını istifaya zorlayarak benzeri bir hamle yapılmıştı.
İstifalar sonrası arınıldı mı, arınma oldu mu?
Yoksa kamuoyu bu durumu, "seçim öncesi arınmacılık oyunu" olarak mı gördü?
Arınmaktan mülhem,
Bir de, tarihi bir anekdot geldi aklıma…
Hem de iktidarın can evinden,
En büyük nostaljisinden,
Hayran olduğu, hayal kurduğu devirlerden,
Osmanlı Devleti ve Kanunî döneminden…
Rivayet olunur ki;
Kanunî Sultan Süleyman,
Kanun yaparken, Avrupa kanunlarından da istifade eder.
Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi buna çok kızar.
Sultanı eleştirir ve tenkit eder.
Tam o esnada,
Sultan, İstanbul'un su ihtiyacı için hazırlattığı "kırk çeşme projesi"ni gururla anlatmaktadır.
Bunu duyan Zenbilli daha da kızar ve der ki;
"Sen, toplumsal yapıya uymayan kanunları Avrupa'dan getirdiğin cihetle, İstanbul'a öyle bir bok sıçtın ki; o getirdiğin suların cümlesi, üzerinden akıp geçse yüz senede temizleyemez…"
Pardon,
Arınmaktan mı bahsediyorduk…
Fatih Kısaparmak ne diyormuş peki;
"Ar damarı, ar damarı,
Şimdi olmuş kâr damarı…
Ar damarı çatlayanlar,
Bi' gün elbet yer şamarı…"
Yani TDK'daki anlamına göre;
Temizlenmekten,
"Katışıksız, katkısız ve arı hale gelmek"ten…
Hoşuma gitti doğrusu…
Ama "Hah işte; nihayet akılları başlarına gelmiş, arınacaklar" diye düşündüğümden değil…
Kendi ağızlarından,
Açık kaynaklar üzerinden,
Aleni ve aşikar şekilde,
Kirlendiklerini ve kirlettiklerini itiraf ve ikrar ettikleri için…
Peki, diyelim ki istediler,
Ve, arınmaya start verdiler…
Ama
Ar yitmişse,
Arlanma bitmişse,
Arsız baş tacı arsızlık hitse,
Yani, ar damarı çatlamışsa;
Nasıl olacak bu arınma?...
Biraz fıkralandıralım konuyu;
"Birisi hırsızlık yaparken suçüstü yapılır.
İfade vermez ve sadece "Avukatımı bekliyorum" der.
Polis kızgınlık, şaşkınlık ve biraz da merakla sorar;
"Suçüstü yakalandın. Avukatın ne yapabilecek ki?"
Hırsız;
"Vallahi ben de onu merak ediyorum."
Vallahi ben de, bu arınmanın nasıl olacağını merak ediyorum…
Burada bir handikap daha var.
Velev ki oldu,
Velev ki, bahse konu "arınma-arıtma işlemi" başladı diyelim.
Arınma için, kirlenmemiş arı-duru bir irade, temiz kalabilen bir el lazım.
Sizce de, böyle bir el kaldı mı?
2018 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde de,
Ankara-İstanbul-Balıkesir Belediye Başkanlarını istifaya zorlayarak benzeri bir hamle yapılmıştı.
İstifalar sonrası arınıldı mı, arınma oldu mu?
Yoksa kamuoyu bu durumu, "seçim öncesi arınmacılık oyunu" olarak mı gördü?
Arınmaktan mülhem,
Bir de, tarihi bir anekdot geldi aklıma…
Hem de iktidarın can evinden,
En büyük nostaljisinden,
Hayran olduğu, hayal kurduğu devirlerden,
Osmanlı Devleti ve Kanunî döneminden…
Rivayet olunur ki;
Kanunî Sultan Süleyman,
Kanun yaparken, Avrupa kanunlarından da istifade eder.
Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi buna çok kızar.
Sultanı eleştirir ve tenkit eder.
Tam o esnada,
Sultan, İstanbul'un su ihtiyacı için hazırlattığı "kırk çeşme projesi"ni gururla anlatmaktadır.
Bunu duyan Zenbilli daha da kızar ve der ki;
"Sen, toplumsal yapıya uymayan kanunları Avrupa'dan getirdiğin cihetle, İstanbul'a öyle bir bok sıçtın ki; o getirdiğin suların cümlesi, üzerinden akıp geçse yüz senede temizleyemez…"
Pardon,
Arınmaktan mı bahsediyorduk…
Fatih Kısaparmak ne diyormuş peki;
"Ar damarı, ar damarı,
Şimdi olmuş kâr damarı…
Ar damarı çatlayanlar,
Bi' gün elbet yer şamarı…"
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.