​Anadolu insanı ve İslam anlayışı

Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz. Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz!
​Anadolu insanı ve İslam anlayışı
Anadolu İslamı yalındır, sadedir ve son derece samimidir. Öyle "terminolojik söylem ve gösteriş" içermez. 

Anadolu İslamı dinin nazil olduğu coğrafya’dan daha saygılıdır dine. İslam’ın ibadet boyutunu yaşamayan bile saygıda kusur etmez dini kaidelere ve dini kendi  içinde yaşamak isteyenlere.

Anadolu İslamı hoşgörülüdür ve samimidir. Riya, takiyye ve  münafıklık içermez.

Anadolu İslamı, “bizim bir gayrımüslim komşu vardı, mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın” dedirtecek kadar alicenaptir, ayrılıksızdır ve bütünleştiricidir.

Anadolu İslamı  gayrı Müslim olanlara “senin dinin sana benim dinim bana” hoşgörü, saygı  ve algısına sahiptir.

Anadolu İslamı din, mezhep, ırk ayrımı asla yapmaz. Her yaratılanın “kul”luğunun bilincindedir. 

Anadolu İslamı gerçek tevazu içerir. Kibir içinde bir tevazu ile hareket etmez. Tevazu gösterirken bile utangaçtır.

Anadolu İslamı  Kuran Arapça diye yerde gördüğü Arapça ile yazılmış bir kağıda bile özen gösterir. Kuran’ı göğüs hizasında taşır ve Kustal kitabımızı evin en mutena köşesinde yüksekte muhafaza eder.

Anadolu İslamı Türklerin vakur, dik ve onurlu davranışlarıyla bezenmiş ve Allah’ın Dinini yüceltmeye kendini adamış bir felsefedir.

Anadolu  İslamı klasiktir ve dini dünyevi ve kişisel menfaatlere  alet etmez. Bin yıldır Anadolu insanı kendine has tarzıyla Müslümanlığı en güzel şekilde temsil etmiştir ve etmektedir.

Anadolu İslamı vatanperverdir, hürriyetçidir ve esareti reddeder. Anadolu insanı  için dinle vatan algısı iç içedir ve birbirinden ayrılmaz. 

Anadolu İslamı dinin vatan ve hürriyet mücadelesi uğruna şahadeti şerbet yapar tebessümle içer.

Anadolu İslamı  örnek  niteliktedir,  kul hakkı içerir ve müşfiktir, yardım edicidir ve nemelazımcı değildir.

Coğrafyamız ve Türkler böylesi bir İslam algısı ve kabulüyle yıllarca “İlay-ı kelimetullah” iddiasıyla İslam’ın yüceliğini, güzelliğini ve hoşgörüsünü hedef ittihaz edip dünyaya tebliğ  etmiştir.

Hal böyleyken “new generation” yani  “yeni nesil, cici çocuk” Müslümanlar türedi. Güya bunlar iyi eğitim almış, kendini yetiştirmiş, ezilmiş halkın mazlum çocuklarının devlette hak ettikleri yeri almasını sağlıyorlardı. 

Güya, yıllarca devlet kademelerinden, askeriyeden, yargıdan uzak tutulmuş “halkın çocukları”nın hak ettikleri yerlere gelmesi gerekiyordu.

“Ilımlı İslam” aldatmacısı içinde olan ABD ve Batılıların peyki olan bir “Cemaat”in şizofrenik “kanaat önderi”nin ailelerinden kopartılmış ve adeta hipnotize edilmiş “cici çocuklar”ıyla  başlattığı süreç  -sözüm ona-  İslamın yükselişi ve Anadolu İslam’ının gelişimi idi.

Anadolu İslamı aidiyetindeki  halkın yardım duygusunu yıllarca bu kandırmaca ile sömürdüler.

Anadolu insanının ruhunda tereddütsüz etki yaratan ve onun adeta yumuşak karnı olan “Himmet, hizmet, şefkat” gibi  kavramları sinsice kullanarak bu necip Anadolu’nun  alicenap algısına darbe vurdular.

Sade, yalın ve samimi şekilde İslam telakkisine sahip insanımızı dini  kullanarak oluşturulan bir “riya, takiyye ve iki yüzlülükle” münafıkça dini duygularını zedelediler.

Temiz yüzlü, sadece kitap okuyan, namaz kılan, başı önünde, tabir caiz ise; kimsenin tavuğuna kişt demeyen, ruhunu Fethullah’ın hezeyanına teslim etmiş “cici çocuklar”la halkın idrak, izan, iman ve inancına saldırdılar.

Savaşta bile aman dileyene dokunmayan bu necip halkın, silahsız düşmana bile şefkat gösteren bu milletin evlatlarını bombalarla, tanklarla, hain kurşunlarla katlettiler.

Bunu yapanlar ise; Anadolu İslam’ının hoşgörü, sevgi ve samimiyetinden istifade ederek yetişen  ve liderleri, ruh hastası “Fethullah Sabbah”ın deyimiyle “karıncaya bile kıyamayıp, çakı bile taşımayan cici çocuklar” idi.

Yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun…

Ettiğin tüm beddualar,  hakaretler, lanetler sana dönsün ve senle olsun…

Sen bu milletin dinine saldırdın, inancına saldırdın, şefkatine saldırdın, insafına saldırdın, vatanına saldırdın, evlatlarına saldırdın.

Sen bu milletin “dindar algı”sına halel getirdin, yüce dine saldırdın, İslam gibi ulvi bir inanışı hezeyanik, hastalıklı ve sapkın emellerine alet ettin.

Sen anaların, babaların evlatlarını ailelerinden kopardın, çocukları ebeveynine asileştirdin, bir nesli mahvettin.

Sen tüm dünyaya örneklik teşkil eden “Anadolu İslam”ını suistimal ettin, sömürdün, kullandın.

Sen münafıksın, katilsin, canisin, takiyyecisin, yalancısın, riyakarsın.

Sen Ebu Cehil’den betersin, Ebu Leheb’den betersin, Hasan Sabbah’tan betersin…

Sen müslüman görünümlü Lawrence’sin, münafıklar reisi Abdullah bin Übey’sin, 

Sen  Hz. Peygamberimize Dırar Mescidini kurarak tuzak kuran münafıkların başı Ebu Amir Fasık’sın. Çünkü onlar da “biz sadece iyilik yapmak istiyorduk” diye yeminlerle  münafıklık ederek kurdukları mescidi açmaya Peygamberimizi çağırıp öldürmek istemişlerdi.

Ama Allah onları emellerine ulaştırmadı. Peygamberimize Cebrail (ASM) göndererek o tuzağı haber verdi. Rasulullah da  yapılan  o “Dırar” mescidini yıktırarak “tuzak kuranların tuzağını” boşa çıkarttı.

15 Temmuz da; Yüce  İslamı kullanarak kurduğun  sahte din'inin ve sahte  mehdi'liğinin sonudur.  Senin narsist, bencil  ve kendine tapınmacı, sapkın algına tapınan “cici çocuk”larının da sonudur. 

Artık sana ve senin sapkın “kanaat önderliğine” inananlara da müsamaha yok, acıma yok, merhamet yok…

Çünkü artık herkes bilmeli ki: “zalime şefkat mazluma ihanettir”, bu devlet ve millet size hak ettiğiniz muameleyi yapacaktır.

Artık sen de bugün veya yakın gelecekte tarihin tozlu sayfalarına “senin tabirinle, lanetle” “hain” diye kaydedilecek ve  sonraki nesillerce de lanetle anılacaksın. 

Yazına Merhum N.F. Kısakürek’ten “Şarkımız Bizim” şiiriyle son vermek istiyorum

"Kırılırda bir gün bütün dişliler 
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim 
Gökten bir el yaşlı gözleri siler 
Şenlenir evimiz barkımız bizim 

Yokuşlar kaybolur çıkarız düze 
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze 
Sapan taşlarının yanında füze 
Başka alemlerle farkımız bizim 

Kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman 
Görürler nasılmış, neymiş kahraman 
Yer ve gök su vermem dediği zaman 
Her tarlayı sular arkımız bizim 

Gideriz nur yolu izde gideriz 
Taş bağırda, sular dizde gideriz 
Bir gün akşam olur bizde gideriz 
Kalır dudaklarda şarkımız bizim"

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı