15 Temmuz sonrası FETÖ'nün algı operasyonları
Bir olaya, olguya, harekete, grup veya oluşuma bakarken; seviyor ve taraf isek kötü yanlarını görmeyiz, karşıt isek iyi yanlarını görmezden geliriz.
F. Gülen diye bir adam var ve 1980’lerden bu yana ülkemizin gündemini işgal ediyor. Bu adam kimi dönemlerde yer altına çekildi, kimi dönemlerde ise gerçek yüzünü gösterir şekilde görünürlük arz etti.
Özellikle 1990’lardan sonra anormal ve şaşırtıcı bir hızla büyüyerek ülkemizin gündeminde yer aldı.
Geldiğimiz noktada; ülkemizin baş belası haline geldi. 15 Temmuz gecesi ise bu ülkeyi “İşgal” etmek isteyenler namına, köpekçe ihanetlerin en büyüğünü irtikap etti.
Yıllarca bu adamın hasenatı(!), ağlaması-zırlaması, derin ve deruni boyutu, eğitimseverliği, ”İslamiliği” konuşuldu.
İsmi lazım değil olan “bu adam”ın “sevgi, hoşgörü, dinler arası barış” vb. gibi tuzak söylem ve eylemleri sempatiyle karşılandı ve sevildi.
Ama 1980’deki bu adamla 15 Temmuz katili “şizofren” arasında hiçbir fark yok. Bu cani, katil, alçak 30 yıl önce de aynı idi, şimdi de aynı…
İnanın “ağlayarak kandıran”, milletin “şefkat, himmet, merhamet” duygularını sömüren bu adamın dününden bugününe değişen hiçbir şeyi yok.
Değişen sadece bizim algılarımız ve bu alçak katilin “algı operasyonlarına” ve “cilalı imajı”na olan aldanışlarımız.
Adam beyninin arka planındaki vahşeti gizlemek için sürekli duygusal, sevgi içerikli, merhamet vecdi içinde ağlar haliyle bugünlere geldi.
Artık son tahlilde “Güneş balçıkla sıvanmaz” noktasına geldik. Adamın sevgi, uzlaşı, hoşgörü yaldızları dökülerek, vahşet ve katliam kusan silahları, tankları, bombaları ortaya çıktı. Fetullah’a aldananlar için artık bu yalancı “İslamcı”, münafık “aslına rücu etti”.
Tam bu anda bir noktaya dikkat çekmek istiyorum:
Yıllarca bu adamın “göz boyama” işlerine göz kapatıp her şeyinde bir anlam, mana ve adeta mucize(!) arama gafletinde bulunuldu.
Ama artık bu kanlı katil ve “Cemaat”inin (cemaat kavramına kurban olsunlar) PKK-DAEŞ-El Kaide gibi Terör örgütlerinden bir farkı olmadığı ortaya çıktı. Hepsi de kendi örgüt ideolojileri olmayan “Sahibinin Köpekleri” cinayet projeleridir.
Bu FETÖ mensupları daha önce de algılarla oynayarak “sanal bir imajla” kendilerini yaldızlamakta çok mahirdiler. Bu konuda maalesef ki, başarılı da oldular. Duygusal boyutu ön planda olan milletimizi yaptıkları “algı operasyonları” ile aldanma tuzağına düşürdüler.
Şimdi ise sevgi, şefkat, hoşgörü algısını bir kenara atıp, korku ve korkutma konusunda bilişsel bir algı oluşturmaya çalışıyorlar.
“Civciv yumurtadan yirmi günde çıkar”mış, bu tarihte 14 Ağustos’a denk gelirmiş, o tarihte kesin bir şey olacakmış. Yok efendim filanın komşusu “16 Temmuz sabahı kaçarken hizmetçisine dört ay sonra geleceğim evime iyi bak demiş”, elektrikler kesilecekmiş, trafolara saldırı olacakmış, suikastlar olacakmış. Maalesef bu alçak ve etrafındaki beyni kısırlaştırılmış, ruhları iğdiş edilmiş beşeri tapınmacı muti güruhca piyasaya sürülen bu ve benzeri birçok dezenformasyon amaçlı söylenti dilden dile dolaşıyor.
15 Temmuz gecesi katliamı yaşamış halkımız, zaten istim üstünde kızgınlık, vecd ve teyakkuz halinde hayatını sürdürüyor. Millet bu ruh halindeyken, böylesi söylentiler tam da FETÖ’cülerin isteği bir “kaos” ortamını oluşturmaya uygun bir zemin hazırlıyor.
Diyorum ki;
• Devlet ve millet olarak her türlü önlemi almalıyız, müteyakkız olmalıyız, hüsnü zandan uzak ve ciddiyet içinde her türlü tedbiri alarak apansız yakalanmamalıyız. Alınacak tedbir ve önlemler mutlak gerekli ve elzemdir. Amenna…
• Ama bir meczup, şarlatan ve efendisinin sadık uşağı kişinin hezeyanlarına da haddinden fazla değer vererek “ölümü yaklaşan” bu köpeğin ülkemizin psikolojisini bozmasına fırsat vermemeliyiz. Bu adam, sahibi adına havlayan bir köpektir ve tek başına kendisi bir hiçtir ve ihanet görevi bitince tarihin çöplüğüne atılacak bir aparattır.
• Terör Örgütleri en ağır darbeyi aldıklarında “yıkılmadık ayaktayız” görüntüsü oluşturmak için salyalar saçmaya, tehditler savurmaya ve zırvalamaya başlarlar. Bu onların imaj sorunudur ve kuyruğu dik tutma gayretidir. Ama unutulmasın ki; bu köpek “cami duvarına işedi.” Son günlerdeki kudurmuş köpekler gibi ağzı köpürerek ileri sürdüğü şizofrenik iddiaları, efendisine sadakat söylemleri ve havlamaları bu yüzdendir.
• FETÖ köpeğini ülkemize salan arkasındaki güçler bizim “kaza ve kader” algımızı sarsmaya çalışıyorlar. Bunlar beşeri algılarla imani olan ne varsa ona saldırıyor ve o noktada bir “algı yanılması” oluşturmayı hedefleyerek özelliği, niteliği belli olmayan bir karmaşa çıkartma peşindeler.
• Ama unutmamalıyız ki; 15 Temmuz gecesi sokağa çıkan halk “sanal verilerle, soyut algılarla” yaşamadığını, “ecel birdir tegayyür etmez” inancını, gerçek hayatın ve vatanseverliğin sosyal medya üzerinde yazılan sahte ve alçak cümlelerden ibaret olmadığını cümle aleme gösterdi. En önemlisi de, kendimize inancımızı kaybettiğimizi düşündüğümüz anda, kendi kendimize “diriliş, şahlanış ve şehadet”in ne olduğunu bizzat yaşattı.
• 15 Temmuz gecesi yaşanan ihanet ve saldırı, düşmanı hafife almamak gerektiğini hepimize gösterdi. Ama Fethullah denen bir meczubu da, bu kadar büyüterek onun istediği tuzağa düşmememiz gerektiğini de unutmayalım. O adamın asıl amacı kendi popülaritesinin köpürtülmesi ve gündemde tutulmasıdır. FETÖ’nün ihanetini, alçaklığını, sapkınlığını unutmayalım ama onun zırva hezeyanlarına haddinden fazla önem vererek, kendini bir halt sanan böyle bir alçağı havaya sokmayalım. Çünkü şeytana ruhunu satmış olan bu güruhun “Türkiye’de huzursuzluk var, karmaşa var, kimse gece yatağında rahat uyuyamıyor” diye sırtlan yüzlerini gülümsetmeyelim. Bunlar “şuyu vukuundan beterdir” sözüne sarılmış halde dışardan provokatif münafıklıkla, kargaşa çıkartmayı mertçe dövüşmelere tercih eden, ruhu ve beyni “fahişeleşmiş” insan suretli “çukur” yaratıklardır.
• Artık bunlar tek başlarına, sahipleri olmadan, efendilerinden “hoşt” sözünü duymadan icrai bir şey yapamazlar. Sadece çemkirirler ve havlarlar.
• Biz tedbirli olacağız, düşmana aman vermemek için önlemlerimizi alacağız ve gardımızı düşürmeyeceğiz. Gerisinde Rabbimize tevekkül edeceğiz. Biz biliyor ve inanıyoruz ki; “kaderin üstünde bir kader vardır”. FETÖ ve köpeklik yaptıkları efendilerinin bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı vardır ve Rabbimiz düşmanlara ve münafıklara aman vermeyecektir.
F. Gülen diye bir adam var ve 1980’lerden bu yana ülkemizin gündemini işgal ediyor. Bu adam kimi dönemlerde yer altına çekildi, kimi dönemlerde ise gerçek yüzünü gösterir şekilde görünürlük arz etti.
Özellikle 1990’lardan sonra anormal ve şaşırtıcı bir hızla büyüyerek ülkemizin gündeminde yer aldı.
Geldiğimiz noktada; ülkemizin baş belası haline geldi. 15 Temmuz gecesi ise bu ülkeyi “İşgal” etmek isteyenler namına, köpekçe ihanetlerin en büyüğünü irtikap etti.
Yıllarca bu adamın hasenatı(!), ağlaması-zırlaması, derin ve deruni boyutu, eğitimseverliği, ”İslamiliği” konuşuldu.
İsmi lazım değil olan “bu adam”ın “sevgi, hoşgörü, dinler arası barış” vb. gibi tuzak söylem ve eylemleri sempatiyle karşılandı ve sevildi.
Ama 1980’deki bu adamla 15 Temmuz katili “şizofren” arasında hiçbir fark yok. Bu cani, katil, alçak 30 yıl önce de aynı idi, şimdi de aynı…
İnanın “ağlayarak kandıran”, milletin “şefkat, himmet, merhamet” duygularını sömüren bu adamın dününden bugününe değişen hiçbir şeyi yok.
Değişen sadece bizim algılarımız ve bu alçak katilin “algı operasyonlarına” ve “cilalı imajı”na olan aldanışlarımız.
Adam beyninin arka planındaki vahşeti gizlemek için sürekli duygusal, sevgi içerikli, merhamet vecdi içinde ağlar haliyle bugünlere geldi.
Artık son tahlilde “Güneş balçıkla sıvanmaz” noktasına geldik. Adamın sevgi, uzlaşı, hoşgörü yaldızları dökülerek, vahşet ve katliam kusan silahları, tankları, bombaları ortaya çıktı. Fetullah’a aldananlar için artık bu yalancı “İslamcı”, münafık “aslına rücu etti”.
Tam bu anda bir noktaya dikkat çekmek istiyorum:
Yıllarca bu adamın “göz boyama” işlerine göz kapatıp her şeyinde bir anlam, mana ve adeta mucize(!) arama gafletinde bulunuldu.
Ama artık bu kanlı katil ve “Cemaat”inin (cemaat kavramına kurban olsunlar) PKK-DAEŞ-El Kaide gibi Terör örgütlerinden bir farkı olmadığı ortaya çıktı. Hepsi de kendi örgüt ideolojileri olmayan “Sahibinin Köpekleri” cinayet projeleridir.
Bu FETÖ mensupları daha önce de algılarla oynayarak “sanal bir imajla” kendilerini yaldızlamakta çok mahirdiler. Bu konuda maalesef ki, başarılı da oldular. Duygusal boyutu ön planda olan milletimizi yaptıkları “algı operasyonları” ile aldanma tuzağına düşürdüler.
Şimdi ise sevgi, şefkat, hoşgörü algısını bir kenara atıp, korku ve korkutma konusunda bilişsel bir algı oluşturmaya çalışıyorlar.
“Civciv yumurtadan yirmi günde çıkar”mış, bu tarihte 14 Ağustos’a denk gelirmiş, o tarihte kesin bir şey olacakmış. Yok efendim filanın komşusu “16 Temmuz sabahı kaçarken hizmetçisine dört ay sonra geleceğim evime iyi bak demiş”, elektrikler kesilecekmiş, trafolara saldırı olacakmış, suikastlar olacakmış. Maalesef bu alçak ve etrafındaki beyni kısırlaştırılmış, ruhları iğdiş edilmiş beşeri tapınmacı muti güruhca piyasaya sürülen bu ve benzeri birçok dezenformasyon amaçlı söylenti dilden dile dolaşıyor.
15 Temmuz gecesi katliamı yaşamış halkımız, zaten istim üstünde kızgınlık, vecd ve teyakkuz halinde hayatını sürdürüyor. Millet bu ruh halindeyken, böylesi söylentiler tam da FETÖ’cülerin isteği bir “kaos” ortamını oluşturmaya uygun bir zemin hazırlıyor.
Diyorum ki;
• Devlet ve millet olarak her türlü önlemi almalıyız, müteyakkız olmalıyız, hüsnü zandan uzak ve ciddiyet içinde her türlü tedbiri alarak apansız yakalanmamalıyız. Alınacak tedbir ve önlemler mutlak gerekli ve elzemdir. Amenna…
• Ama bir meczup, şarlatan ve efendisinin sadık uşağı kişinin hezeyanlarına da haddinden fazla değer vererek “ölümü yaklaşan” bu köpeğin ülkemizin psikolojisini bozmasına fırsat vermemeliyiz. Bu adam, sahibi adına havlayan bir köpektir ve tek başına kendisi bir hiçtir ve ihanet görevi bitince tarihin çöplüğüne atılacak bir aparattır.
• Terör Örgütleri en ağır darbeyi aldıklarında “yıkılmadık ayaktayız” görüntüsü oluşturmak için salyalar saçmaya, tehditler savurmaya ve zırvalamaya başlarlar. Bu onların imaj sorunudur ve kuyruğu dik tutma gayretidir. Ama unutulmasın ki; bu köpek “cami duvarına işedi.” Son günlerdeki kudurmuş köpekler gibi ağzı köpürerek ileri sürdüğü şizofrenik iddiaları, efendisine sadakat söylemleri ve havlamaları bu yüzdendir.
• FETÖ köpeğini ülkemize salan arkasındaki güçler bizim “kaza ve kader” algımızı sarsmaya çalışıyorlar. Bunlar beşeri algılarla imani olan ne varsa ona saldırıyor ve o noktada bir “algı yanılması” oluşturmayı hedefleyerek özelliği, niteliği belli olmayan bir karmaşa çıkartma peşindeler.
• Ama unutmamalıyız ki; 15 Temmuz gecesi sokağa çıkan halk “sanal verilerle, soyut algılarla” yaşamadığını, “ecel birdir tegayyür etmez” inancını, gerçek hayatın ve vatanseverliğin sosyal medya üzerinde yazılan sahte ve alçak cümlelerden ibaret olmadığını cümle aleme gösterdi. En önemlisi de, kendimize inancımızı kaybettiğimizi düşündüğümüz anda, kendi kendimize “diriliş, şahlanış ve şehadet”in ne olduğunu bizzat yaşattı.
• 15 Temmuz gecesi yaşanan ihanet ve saldırı, düşmanı hafife almamak gerektiğini hepimize gösterdi. Ama Fethullah denen bir meczubu da, bu kadar büyüterek onun istediği tuzağa düşmememiz gerektiğini de unutmayalım. O adamın asıl amacı kendi popülaritesinin köpürtülmesi ve gündemde tutulmasıdır. FETÖ’nün ihanetini, alçaklığını, sapkınlığını unutmayalım ama onun zırva hezeyanlarına haddinden fazla önem vererek, kendini bir halt sanan böyle bir alçağı havaya sokmayalım. Çünkü şeytana ruhunu satmış olan bu güruhun “Türkiye’de huzursuzluk var, karmaşa var, kimse gece yatağında rahat uyuyamıyor” diye sırtlan yüzlerini gülümsetmeyelim. Bunlar “şuyu vukuundan beterdir” sözüne sarılmış halde dışardan provokatif münafıklıkla, kargaşa çıkartmayı mertçe dövüşmelere tercih eden, ruhu ve beyni “fahişeleşmiş” insan suretli “çukur” yaratıklardır.
• Artık bunlar tek başlarına, sahipleri olmadan, efendilerinden “hoşt” sözünü duymadan icrai bir şey yapamazlar. Sadece çemkirirler ve havlarlar.
• Biz tedbirli olacağız, düşmana aman vermemek için önlemlerimizi alacağız ve gardımızı düşürmeyeceğiz. Gerisinde Rabbimize tevekkül edeceğiz. Biz biliyor ve inanıyoruz ki; “kaderin üstünde bir kader vardır”. FETÖ ve köpeklik yaptıkları efendilerinin bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı vardır ve Rabbimiz düşmanlara ve münafıklara aman vermeyecektir.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.