Ogünhaber ve Ogün Gazetesi, benim 5 yıldan fazla bir zamandır takip ettiğim bir haber sitesidir. 
Her şeyi güzel ama en çok nesini beğeniyorum diye sorarsanız..
Milli İrade’den yana taraf olmasını. 
Demokratlığını. 
Dik duruşunu. 
Herkesin bırakıp kaçtığı zamanda, milli irade cephesinde olmasını..
Ogünhaber’in bu onurlu duruşu bana, hayatını izzetli bir şekilde geçiren bir ihtiyarın hikayesini aklıma getirdi.

Onurlu insanlar, izzetle ölümü,  izzetle yaşamaya tercih eden insanlardır.

Dostlar Peygamberimiz, bir hadisinde, “Kudret ve iradesiyle yaşadığım Allah’a yemin ederim ki, sizden birinin ipini alıp dağa giderek odun toplaması sonra sırtına yükleyip getirerek satıp parasını yemesi, onun için bir şey verip vermeyeceği belli olmayan insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır. Ve bir toprak parçası alıp ağzına koyması, onu için haram bir şeyi ağzına koymasından daha hayırlıdır.” (Ahmed b. Hanbel’ den) buyuruyor.

Bu Hadis-i Şerif, benim aklıma Hatem’i Tai’nin bir hikayesini getirdi. Tabii, önce kim bu Hatem’i Tai, dediğinizi duyar gibiyim.

Hatem’i Tai, Arabistan'da Tay kabilesinin reisi ve cahiliye devrinin ünlü şairlerindendir. Ne zaman doğduğu bilinmeyen Hatem-i Tai'nin ölüm tarihi de kesin değildir. Ancak, tahminlere göre Peygamber Efendimiz'in (sav) doğumundan yedi yıl sonra (578) öldüğü sanılmaktadır. Dolayısıyla "Cahiliye Devri" olarak adlandırılan dönemde yaşamış ve İslam güneşinin doğuşunu görmek kendisine nasip olmamıştır. Ünlü bir şair olmakla beraber, mert kişiliğiyle ön plana çıkmış ve bu özelliğiyle daha çok tanınmıştır.

Hatem, cömertlikleriyle övünen Arapların menkıbelerinde önemli bir yer teşkil etmektedir. Söz konusu menkıbelerde cömertlik ve kahramanlıklar üzerinde ehemmiyetle durulan konuları teşkil eder. Bu menkıbelerin birinde Hatem'in cömertliğini konu alan bir hadise anlatılmaktadır:

Hatem develerini güderken, yardım edebileceği birilerini aramaktadır. Bu sırada yanına tanımadığı süvariler gelerek, kendilerini misafir edebilmesi için yemeğinin olup olmadığını sorarlar. O da güttüğü develeri göstererek, bu kadar deveyi gördükleri halde, hala ne diye yemeğimin olup olmadığını soruyorsunuz, diye karşılık verir ve üç deveyi misafirlerine ikram eder. Bu misafirler, o dönemin ünlü şairlerinden Abid b. Ebras, Bişr b. Ebu Hazim ve Nabiga ez-Zübyani olup, gördükleri misafirperverliğinden dolayı şiirleriyle Hatem'i överler. Bunun üzerine güttüğü bütün develeri bu şairlere vermek suretiyle her birinin payına doksan dokuz adet deve düşer.

İşte böyle cömert biridir Hatem.  Misafirperverlikte o kadar ileri gider ki, sırf kendisine misafir gelsin diye geceleri ateş yaktığı bile, gören gelsin diye, olmuştur.

İşte bu Hatemi Tai’den bir kıssa anlatılır, 
“Bir zaman, dünyaca sehâvetle (cömertlik) meşhur Hâtem-i Tâî, mühim bir ziyafet veriyor. Misafirlerine gayet fazla hediyeler verdiği vakit, çölde gezmeye çıkıyor. Bakar ki, bir ihtiyar fakir adam, bir yük dikenli çalı ve gevenleri beline yüklemiş, cesedine batıyor, kanatıyor. Hâtem ona dedi:

"Hâtem-i Tâî, hediyelerle beraber mühim bir ziyafet veriyor. Sen de oraya git; beş kuruşluk çalı yüküne bedel beş yüz kuruş alırsın."

O muktesit (Tasarruf sahibi)  ihtiyar demiş ki: "Ben bu dikenli yükümü izzetimle çekerim, kaldırırım; Hâtem-i Tâî'nin minnetini almam."

Sonra Hâtem-i Tâî'den sormuşlar: "Sen kendinden daha civanmert, aziz kimi bulmuşsun?"

Demiş: "İşte o sahrâda rast geldiğim o muktesit ihtiyarı benden daha aziz, daha yüksek, daha civanmert gördüm. 

Evet, şimdi düşünün bu izzetli ihtiyarı, bir tarafta hediyelerle beraber ziyafetler, diğer tarafta diken çekecek, 5 kuruş kazanacak. Ama O Hatem’in zilletini kabul etmiyor. Ben bu dikenleri çekerim, Hatem’in zilletini çekemem diyor.

Tıpkı Hadisi Şerif’de buyurulduğu gibi.. 

Evet, ne istiyorsak, O’ndan isteyelim. Hak razı olursa, Halkları da razı edecek O’dur.

Kalın sağlıcakla, sevgili dostlarım...
Onurlu bir yaşam versin Allah hepimize...
Bu vesile ile, genel seçimler Ülkemize hayırlar getirsin, İstikrarımız devam etsin..Ülkemiz büyüsün İnşaallah..