CHP sevinmesin, tabanı kayıyor.. MHP 1999'da yapmış olduğu hatayı yapmamalı
Aslında bu “geride bırakma” ifadesini sadece oy verme işlemi açısından belirtmek doğru olur. Zira 7 Haziran seçimleri sonuçları ve tartışmaları itibariyle hiç de öyle “geride bırakılacak” gibi durmuyor.
• AK Parti’nin 2002 yılından bu yana neredeyse bir nesilde alışkanlık haline gelmiş seçim zaferlerinden biri olup olmayacağı,
• CHP ve MHP’nin nihayet belirli bir program çerçevesinde ekonomiye ve insana dair oluşturduğu vaatlerinin vatandaşta olumlu etki yapıp yapmayacağı,
• HDP’nin % 10’luk seçim barajının altında kalması veya üstüne çıkması durumunda, seçim sonuçlarının Türkiye’yi hangi iktidar senaryoları ile karşı karşıya bırakacağı gibi temel sorular üzerinde tamamlanan seçim süreci, sonuçları itibariyle bu sorulara gerekli cevabı vermiş ancak beraberinde yeni sorular getirmiştir.
Çözüm Süreci’ne Milliyetçi kesim tepki göstermiştir. Dindar Kürt Oylar ile Cumhurbaşkanı’na tepki gösteren beyaz Türkler HDP’ye kaymıştır.
13 yıllık kesintisiz tek parti iktidarını sürdüren AK Parti, neredeyse tüm seçim bölgelerinde oy kaybı yaşamıştır. Ancak bu oy kaybında, ekonomik ve sosyal alanda birçok konuya politika geliştiren parti programının vatandaş tarafından benimsenmemesinden çok Kürt vatandaşlarımızın HDP’ye olan eğilimi ile çözüm sürecinin milliyetçi taban üzerinde oluşturduğu çekinceler etkili olmuştur. Seçim sonuçları üzerine yapılan analizler, % 49’dan %41’e gerileyerek 8 puan kaybeden AK
Parti oylarının 4-5 puanının HDP’ye 2-3 puanının ise MHP’ye kaydığını göstermektedir.
Bürokratların ve yerel siyasetçilerin yanlış uygulamaları, AK Parti'ye oy kaybettirmiştir.
AK Parti’nin oy kaybına neden olan diğer bir husus ise özellikle taşra bölgelerde, kimi il ve ilçe parti yöneticileri ile parti yanlısı bürokratların umarsızca ve açık bir şekilde hukuku yok sayarak yaptıkları uygulamalardır…
Bu noktada seçmen ya MHP’yi tercih ederek ya da seçime katılmayarak tepkisini ortaya koymuştur. Seçime katılım oranı % 85 ile en son yapılan yerel seçimlere (%90) göre daha düşük kalmıştır.
Ancak, her şeye rağmen, AK Parti’nin ekonomik ve sosyal politikalarına karşı ekonomik çevrelerde ve vatandaşlarda genel bir memnuniyetin olduğu da söylenebilir. Çünkü aksi durumda, HDP modasını da arkasına almış AKP karşıtlığının çok daha fazla oy kaybına neden olması gerekirdi.
CHP tabanı kaybediyor...
Biraz düşünen, sosyal demokratlar için, CHP tarafında ise tam bir çıkmaz söz konusu. Oldukça hareketli bir ön seçim süreci ve ön seçime sadık kalan aday listeleri ile birlikte bu zamana kadar görülmemiş yoğunluktaki propaganda çalışmalarına rağmen ancak yüzde 25 oy alabildi.
İstanbul, İzmir, Adana ve Mersin gibi büyükşehirlerde HDP’ye önemli ölçüde oy kaybeden CHP, bunun telafisini klasik oy deposu kıyı kentlerde oylarını artırarak gerçekleştirdi. Ancak, şu gerçek bir kez daha görüldü ki CHP’nin muhafazakar Anadolu açılımı tam bir başarısızlığa uğradı.
Ayrıca, artık Türkiye Partisiyiz diyen HDP’deki gelişmelei yakından takip etmeli CHP kurmayları. Bu hareket, tabanı olan bir hareket. Ecevit’in DSP’si gibi lidere endeksli bir hareket değil. Kanaatimizce, HDP artık CHP’nin rakibi olacak siyasi arenada.
Şimdiden, bir çok marjinal grup, kendini HDP çatısına attı bile...
MHP İktidar olma şansını kullanamadı ancak, yeni bir şans kapısını çaldı…
Çoğu çevreler tarafından seçimin iki galibinden biri olarak gösterilen MHP, ikinci kez merkez sağ olma fırsatını kullanamadı. Dahası parti programı ve söylemlerini ideolojik kısıttan çıkaramadığı sürece de bu fırsatları kullanamayacak.
Halbuki etkili bir aday listesi ve alışılmışın dışında etkili bir parti programı ile seçim çalışmaları yürütülmüş ve bunun semeresi de miting meydanlarına yansımıştı. Ancak, fasit ideoloji çemberi MHP’nin bir alternatif olmasının önüne geçmiştir.
Ancak, sağduyulu kesimlerin gönlünde, AK Parti-MHP koalisyonu geçmektedir...
MHP, tıpkı 1999 yılında yaptığı gibi, yanlış bir tercihte bulunmaz, Milli İttifak'ın yanında yer almalıdır.
1999’da ne olmuştu?
Hatırlarsanız, o dönemde, DYP Genel Başkanı Tansu ÇİLLER, Bahçeli'ye Başbakan olma teklifi götürmüştü…
O da, DSP ile beraber hareket etmişti...
Sonuç ise, 3 Parti'de 2002 seçimlerinde hüsrana uğramış, memleket krizlerden başını alamamıştı.
HDP Türkiye Partisi olmalı
Seçimin göreceli diğer galibi HDP ise % 7-8 civarındaki kemikleşmiş oyuna ilaveten şimdilik ikna ettiği AK Parti ve CHP oyları ile barajı aşmış ve kendisini AKP iktidarını kaybettirecek tek çare olarak gören kimi çevrelerin oyları ile % 13 gibi sürpriz oy oranını yakalamıştır.
Ve Türkiye partisi olmaya adaydır. Bu nedenle, Türkiye Partisi olmaya çalışmalı, söylemlerini yumuşatmalıdır. Ülkede sadece kürt sorunu olmadığını göstermelidir.
Erken seçim tabloyu değiştirmez…
Sonuç olarak genel seçimde vatandaş koalisyon görevi vermiştir. 13 yıllık tek parti iktidarının artık amacını aşan icraatlarına karşı uyarıda bulunmuş, kendisine çeki düzen vermesini istemiştir. Bu aşamada hiçbir partinin “biz koalisyonda yokuz” deme lüksü yoktur. Olası bir seçim tekrarının da sonuçlar üzerinde belirgin bir değişiklik yapmayacağı göz önüne alındığında, sorumluluk sahibi liderlerin ve kadroların bu ülkeye aylarca sürecek seçim kaybı yaşatma lüksü yoktur.
Uzlaşın mesajı geldi...
Vatandaş koalisyon görevini tevdi etmiştir ve bu görev, biz o kadroyla olmayız bu kadroyla yapmayız şeklinde ülkeyi çıkmaza sokmak yerine gerektiğinde hesap soracak bir sorumlulukta işbirliğine giderek yerine getirilmelidir.
• AK Parti’nin 2002 yılından bu yana neredeyse bir nesilde alışkanlık haline gelmiş seçim zaferlerinden biri olup olmayacağı,
• CHP ve MHP’nin nihayet belirli bir program çerçevesinde ekonomiye ve insana dair oluşturduğu vaatlerinin vatandaşta olumlu etki yapıp yapmayacağı,
• HDP’nin % 10’luk seçim barajının altında kalması veya üstüne çıkması durumunda, seçim sonuçlarının Türkiye’yi hangi iktidar senaryoları ile karşı karşıya bırakacağı gibi temel sorular üzerinde tamamlanan seçim süreci, sonuçları itibariyle bu sorulara gerekli cevabı vermiş ancak beraberinde yeni sorular getirmiştir.
Çözüm Süreci’ne Milliyetçi kesim tepki göstermiştir. Dindar Kürt Oylar ile Cumhurbaşkanı’na tepki gösteren beyaz Türkler HDP’ye kaymıştır.
13 yıllık kesintisiz tek parti iktidarını sürdüren AK Parti, neredeyse tüm seçim bölgelerinde oy kaybı yaşamıştır. Ancak bu oy kaybında, ekonomik ve sosyal alanda birçok konuya politika geliştiren parti programının vatandaş tarafından benimsenmemesinden çok Kürt vatandaşlarımızın HDP’ye olan eğilimi ile çözüm sürecinin milliyetçi taban üzerinde oluşturduğu çekinceler etkili olmuştur. Seçim sonuçları üzerine yapılan analizler, % 49’dan %41’e gerileyerek 8 puan kaybeden AK
Parti oylarının 4-5 puanının HDP’ye 2-3 puanının ise MHP’ye kaydığını göstermektedir.
Bürokratların ve yerel siyasetçilerin yanlış uygulamaları, AK Parti'ye oy kaybettirmiştir.
AK Parti’nin oy kaybına neden olan diğer bir husus ise özellikle taşra bölgelerde, kimi il ve ilçe parti yöneticileri ile parti yanlısı bürokratların umarsızca ve açık bir şekilde hukuku yok sayarak yaptıkları uygulamalardır…
Bu noktada seçmen ya MHP’yi tercih ederek ya da seçime katılmayarak tepkisini ortaya koymuştur. Seçime katılım oranı % 85 ile en son yapılan yerel seçimlere (%90) göre daha düşük kalmıştır.
Ancak, her şeye rağmen, AK Parti’nin ekonomik ve sosyal politikalarına karşı ekonomik çevrelerde ve vatandaşlarda genel bir memnuniyetin olduğu da söylenebilir. Çünkü aksi durumda, HDP modasını da arkasına almış AKP karşıtlığının çok daha fazla oy kaybına neden olması gerekirdi.
CHP tabanı kaybediyor...
Biraz düşünen, sosyal demokratlar için, CHP tarafında ise tam bir çıkmaz söz konusu. Oldukça hareketli bir ön seçim süreci ve ön seçime sadık kalan aday listeleri ile birlikte bu zamana kadar görülmemiş yoğunluktaki propaganda çalışmalarına rağmen ancak yüzde 25 oy alabildi.
İstanbul, İzmir, Adana ve Mersin gibi büyükşehirlerde HDP’ye önemli ölçüde oy kaybeden CHP, bunun telafisini klasik oy deposu kıyı kentlerde oylarını artırarak gerçekleştirdi. Ancak, şu gerçek bir kez daha görüldü ki CHP’nin muhafazakar Anadolu açılımı tam bir başarısızlığa uğradı.
Ayrıca, artık Türkiye Partisiyiz diyen HDP’deki gelişmelei yakından takip etmeli CHP kurmayları. Bu hareket, tabanı olan bir hareket. Ecevit’in DSP’si gibi lidere endeksli bir hareket değil. Kanaatimizce, HDP artık CHP’nin rakibi olacak siyasi arenada.
Şimdiden, bir çok marjinal grup, kendini HDP çatısına attı bile...
MHP İktidar olma şansını kullanamadı ancak, yeni bir şans kapısını çaldı…
Çoğu çevreler tarafından seçimin iki galibinden biri olarak gösterilen MHP, ikinci kez merkez sağ olma fırsatını kullanamadı. Dahası parti programı ve söylemlerini ideolojik kısıttan çıkaramadığı sürece de bu fırsatları kullanamayacak.
Halbuki etkili bir aday listesi ve alışılmışın dışında etkili bir parti programı ile seçim çalışmaları yürütülmüş ve bunun semeresi de miting meydanlarına yansımıştı. Ancak, fasit ideoloji çemberi MHP’nin bir alternatif olmasının önüne geçmiştir.
Ancak, sağduyulu kesimlerin gönlünde, AK Parti-MHP koalisyonu geçmektedir...
MHP, tıpkı 1999 yılında yaptığı gibi, yanlış bir tercihte bulunmaz, Milli İttifak'ın yanında yer almalıdır.
1999’da ne olmuştu?
Hatırlarsanız, o dönemde, DYP Genel Başkanı Tansu ÇİLLER, Bahçeli'ye Başbakan olma teklifi götürmüştü…
O da, DSP ile beraber hareket etmişti...
Sonuç ise, 3 Parti'de 2002 seçimlerinde hüsrana uğramış, memleket krizlerden başını alamamıştı.
HDP Türkiye Partisi olmalı
Seçimin göreceli diğer galibi HDP ise % 7-8 civarındaki kemikleşmiş oyuna ilaveten şimdilik ikna ettiği AK Parti ve CHP oyları ile barajı aşmış ve kendisini AKP iktidarını kaybettirecek tek çare olarak gören kimi çevrelerin oyları ile % 13 gibi sürpriz oy oranını yakalamıştır.
Ve Türkiye partisi olmaya adaydır. Bu nedenle, Türkiye Partisi olmaya çalışmalı, söylemlerini yumuşatmalıdır. Ülkede sadece kürt sorunu olmadığını göstermelidir.
Erken seçim tabloyu değiştirmez…
Sonuç olarak genel seçimde vatandaş koalisyon görevi vermiştir. 13 yıllık tek parti iktidarının artık amacını aşan icraatlarına karşı uyarıda bulunmuş, kendisine çeki düzen vermesini istemiştir. Bu aşamada hiçbir partinin “biz koalisyonda yokuz” deme lüksü yoktur. Olası bir seçim tekrarının da sonuçlar üzerinde belirgin bir değişiklik yapmayacağı göz önüne alındığında, sorumluluk sahibi liderlerin ve kadroların bu ülkeye aylarca sürecek seçim kaybı yaşatma lüksü yoktur.
Uzlaşın mesajı geldi...
Vatandaş koalisyon görevini tevdi etmiştir ve bu görev, biz o kadroyla olmayız bu kadroyla yapmayız şeklinde ülkeyi çıkmaza sokmak yerine gerektiğinde hesap soracak bir sorumlulukta işbirliğine giderek yerine getirilmelidir.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.