Ayasofya Fatih'ini bekliyor..

Değerli maksadistihdam ve Ogünhaber okurları, geçen yazımızda, AK Parti, Saadet Partisi ittifakından bahsetmiştik.
Farklı farklı illerde toplam 90.000 oy ile 23 vekil çıkarabilirdi AK Parti..

Bu nedenle böylesi hayati bir noktada, görünen o ki yine “enaniyet” devreye girdi..

“Eneler etlendi, enikledi, ene ejderini ezmek gerek”

Bir buz parçası hükmündeki enaniyeti insaniyet ve İslamiyet havuzunda eritmek gerekti..

Olmadı.
Olmayacak gibi görünüyor.
Hayırlısı,
Bu gün ikinci büyük hatırlatmamı yapıyorum..
Bu da Fatihin emaneti,
Fethin sembolü,

“Mahsun Mabed Ayasofya”

Bakın Yahya Kemal Ne diyor?.
“Gezintilerimde bir hakikat keşfettim. Bu devletin iki manevi temeli vardır: Fatih'in Ayasofya minaresinden okuttuğu ezan. Selim'in Hırka-i Saadet önünde okuttuğu Kur'an ki hâlâ okunuyor!”

Osmanlı’nın 600 yıl hüküm sürmesindeki iki manevi temel..

Ayasofya’da ezan

Hırka-i sadette Kur’an

Bir dönemi, milliyetçi muhafazakar kesimlerin kızılelması olmuş iki ideal..


Ayasofya Camii, 1930’lu yılların başında restorasyon çalışmaları sebebiyle halka kapatıldı. Bu bir tâmirattan ziyade kimlik değiştirme faaliyetiydi aslında. 3 senelik süre zarfında Ayasofya’nın tekrar kiliseye çevrilme fikri gündeme geldi fakat civardaki Hıristiyan halkın sayıca az olmasından ve ülke içerisinde vukûa gelebilecek büyük tepkilerden çekinilmesinden dolayı teklif kabul görmedi. Sonrasında Camii’nin minarelerinin yıkılması kararlaştırıldı, lakin böyle bir hareket sonucu kubbenin de çökeceği farkedilince 15 Yüzyıl boyunca ibadethane olan Ayasofya müzeye çevrildi. Duvarlardan Hulefâ-i Râşidin’in isimleri indirildi, üstü sıvayla kaplı olan resimler meydana çıkarıldı.

Ayasofya defteri büyük bir ümitle 1950’li yıllarda tekrar açıldı. Zira yeni yönetim Ezan-ı Muhammedîye’yi (asm) aslına çevirmişti. Bu dönemde Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri (ra) de Adnan Menderes’e bir mektup yazarak Ayasofya’nın tekrar Cami olması gerekliliğini şöyle belirtmişti:

“Eskilerin lüzumsuz keyfî kanunları ve su-i istimalleri neticesiyle, belki de tahrikleriyle zuhur eden Ticanî meselesini ve ağır cezalarını dindar Demokratlara yüklememek ve âlem-i İslâm nazarında Demokratları düşürmemenin çare-i yegânesi kendimce böyle düşünüyorum:

Nasıl Ezan-ı Muhammedîye’nin (asm) neşriyle Demokratlar on derece kuvvet bulduğu gibi, öyle de, Ayasofya’yı da beş yüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmektir.”

Yine başka bir yerde; 

Hem Demokrat’a Ezan-ı Muhammedî gibi çok kuvvet vermek ve Risâle-i Nur’un neşrine müsaadesi gibi çok taraftar olmak ve âlem-i İslâm’ı, hattâ bir kısım Hıristiyan Devletlerini de memnun etmek için, Ayasofya’yı müzahrefattan temizleyip ibâdet mahalli yapmaktır. Ben ise; bu mes’ele için, otuz sene siyaseti terk ettiğim halde, bu nokta hatırı için Namık Gedik’i görmek istedim ve geldim. Adnan Bey, Namık Gedik ve Tevfik İleri gibi zâtların hatırı için başka yere gitmedim. (E.LAHİKASI)”
diyor..

Bakın bu da Fatih’in Vasiyeti: 
Fatih Sultan 1 Haziran 1453 de Ayasofya için bir vakıf kurar ve aşağıdaki vakıf senedini yazdırır:

“İşte bu benim Ayasofya Vakfiyem, dolayısıyla kim bu Ayasofya’yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini tebdil ederse onu iptal veya tedile koşarsa, fasit veya fasık bir teville veya herhangi bir dalavereyle Ayasofya Camisi’nin vakıf hükmünü yürürlükten kaldırmaya kastederlerse, aslını değiştirir, füruuna itiraz eder ve bunları yapanlara yol gösterirlerse ve hatta yardım ederlerse ve kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkarlar, camilikten çıkarırlar ve sahte evrak düzenleyerek, mütevellilik hakkı gibi şeyler ister yahut onu kendi batıl defterlerine kaydederler veya yalandan kendi hesaplarına geçirirlerse ifade ediyorum ki huzurunuzda, en büyük haram işlemiş ve günahları kazanmış olurlar.

Bu sebeple, bu vakfiyeyi kim değiştirirse, Allah’ın, Peygamber’in, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen laneti onun ve onların üzerine olsun, azapları hafiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasın.

Kim bunları işittikten sonra hala bu değiştirme işine devam ederse, günahı onu değiştirene ait olacaktır. Allah’ın azabı onlaradır. Allah işitendir, bilendir”

Valla, ben bu vakfiyeyi okuyup ta tüyleri titremeyen bir müslüman bilmiyorum..

Evet, buradan AK Parti yetkililerine, MHP yetkililerine hatta izan sahibi CHP’lilere sesleniyorum..

Fatih’in ruhunu sevindirip, duasını almak istiyorsanız,
İslam alemi’nin dualarını arkanıza almak istiyorsanız,
Seçim programınıza,
Ayasofya’nın ibadete açılmasını koyunuz..
Benden hatırlatması..

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı Evden eve nakliyat