Tehlikenin farkında olamamanın dayanılmaz hafifliği…
Bendeniz ise dilim döndüğünce, kalemim tuttuğunca tehlikeyi anlatma gayretinde oldum. Ülkeyi yönetenlerden ise işin ciddiyetini anlamasını ümit edip, tedbirler almasını beklemekteyim.
Malum birkaç aydır Wuhan virüsü/COVİD-19 ile yatıyor, onunla kalkıyoruz. Geçen sürede öyle komplo teorileri okudum ki, bir insan bunları nasıl yazabilir diyip ağzımın açık kaldığı zamanlara da denk geldim.
Virüsü Çin’in çıkartmadığından tutun da, ABD’nin bir Çinli biyoloğa büyük paralar vererek laboratuvardan çıkartmış olmasına, dünya nüfusunun bu biyolojik savaş ile 500 milyona düşürtüleceğinden tutun da, virüs bahanesiyle ABD’nin Avrupa’ya asker yığdığına, yakında bir dünya savaşı çıkacağından tutunda ABD’nin Çin’i hizaya çekmek için bilinçli olarak bütün bunları yaptığına falan filan…
Lakin bütün bu komplo teorilerinde bir şey hep dikkatten kaçmışa veya bilinçli olarak kaçırtılmışa benziyor.
O da virüsün nerede çıktığı gerçeği.
Bilmeyenler için tekrar edelim, hem de komploya gerek olmayacak kadar bir hakikat olarak: COVİD-19 denilen virüs Çin'in Wuhan şehrinde ortaya çıktı ve yine kesin bilgi virüsü yayan da veya yayılmasını önleyemeyen de Çin.
Şimdi hakikat bu iken, son üç aydır dünyanın geldiği veya getirildiği noktaya dair bazı sorular sormak hakkımız olduğuna inanarak soralım.
1- Wuhan virüsünün yayılmasını müteakip bütün dünya borsaları düşerken Çin borsası nasıl yükselebildi?
2- Çin ile ABD arasında olduğu yazılıp söylenen hatta komplo teorileri düzülen "ticaret savaşları" ne durumda?
3- Doğu Türkistan’da "toplama kampları"nın, "kardeş aile projesi"nin, çocuklar için "toplama kreşleri"nin durumuna ne oldu? Kapatıldı mı, hayat Doğu Türkistan’da normale döndü mü, yoksa dünya virüsle boğuşurken Çin sadistlikte nirvanayı mı yaşıyor?
4- Hong Kong protestolarına veya protestocularına ne oldu? Hong Kong'da durum ne halde?
5- Çin'in bugüne kadar Hollanda’dan bir türlü satın alamadığı STEPPER cihazlarını Hollanda’da virüsün ortaya çıkmasından sonra tıbbî malzemeler karşılığında satın alma yönündeki gelişmeleri nasıl değerlendirmeliyiz? CİP satın alma ve akabinde bunu kopyalamayı istemekten Çin'in gayesi ne olabilir?
6- Virüs, Çin’in Wuhan şehrinde çıkmasına ve buradan dünyaya yayılmasına rağmen, gelinen noktada ülkemizde Çin elçilik veya konsolosluk görevlilerinin ekran ekran gezerek virüsü nasıl bitirdikleri, tıbbî yardımlara hazır oldukları, hatta ve hatta aşısını dahi bulduklarını ilan ile bir nevi dünyaya kendisini “kurtarıcı” olarak lanse etmesi, Avrupa’ya tabip heyetleri göndermesi ve tıbbî malzeme satması nasıl bir ruh halidir?
7- "AŞI KANUNU" diyerek önce Çin halkına biyolojik cip yerleştirerek 24 saat izlemek suretiyle 1,5 milyara yakın nüfusunu dijital hapishaneye tıkmak ne ile açıklanabilir? Projenin Çin'de başarılması durumunda, bunun dünyaya da uygulanacağını tahmin etmek için ne olmak gerekir? Bu suretle her şeyin kontrol edildiği bir dünya yaratmanın gayesi sizce ne olabilir?
8- Uluslararası teşkilatların karar alma mekanizmalarına bol keseden harcamalar ile kendi adamlarının atanmalarını veya kendi sözünden çıkmayacak kişilerin atanmasını sağlamak sizce hiçbir art niyet taşımamakta mıdır?
9- Virüsün yayılması sonrası, sanki hiçbir suçu yokmuş gibi hummalı propagandalarla yurt dışındaki vatandaşlarını Çin’e çağırmak, dahası virüsün riskli olduğu ülkelere seyahatlerin olmaması için spot oluşturmak ile Çin nasıl bir mesaj vermekte?
10- Ocak ayı içerisinde Çin halkı, sosyal medya hesapları üzerinden paylaşımlarında neredeyse isyan etmek üzere iken, bugün Çin'in güllük gülistanlıkmış gibi görünmesini nasıl değerlendirmeliyiz?
11- Bu virüs olayı onca sıkışmışlığına bir çare olarak Çin tarafından çıkartılmış olamaz mı?
Bu ve benzeri soruları çoğaltmak mümkün, lakin okuyucularımızın daha fazla canını sıkmamak için burada keselim.
Sonuç itibariyle; Wuhan virüsü bütün dünyayı etkiler ve insanları evlerine kapatırken, virüsün çıktığı yerin güllük-gülistanlık olması, dahası dünyaya kendisini bir kurtarıcı olarak lanse eden bir Çin gerçeği ile karşı karşıyayız. Bu kurtarıcı olma gerçeğini de Çin maalesef birkaç ülkede başarmış görünmekte.
Madem komplo teorilerine çok meraklı bir toplumuz, buyurun size gerçeğe en yakın bir komplo teorisi:
Çin, Block Chain (Blok Zinciri) kurmak istiyor. Bununla dijital para sistemine geçecek olan Çin, insanlara yerleştireceği cipler sayesinde bütün halkını 24 saat izlemek suretiyle yeni bir dünya düzeni kurmanın hazırlıklarını yapıyor. Bu sayede dünyanın yeni, eleştirilemez, dilediğini dilediği gibi yapabilen hegemon gücü olma projesini hayata geçirecek olan Çin, bu hayalini gerçekleştirmek iüzere çoktan yola revan olmuş durumda. Bu projeyi gerçekleştirmek için de milyarlarca insanının ölebileceği bir savaşı bile göze alacaktır. Xi Jin-ping’in fikir babası Mao Ze-dong’un dediği gibi "böyle bir savaşta nüfusumuzun yarısını kaybetsek bile, biz değil siz düşünün. Geri kalan yarısı ile sizi yine mağlup edebiliriz".
Dünya üzerinde bu acımasızlığı, Çin hariç, hangi devlet göze alabilir ki?
Daha 10 yıl önce Çin yayılmacı siyaset izliyor, yükselip dünyanın tek hegemon gücü olmak istiyor dediğimizde inanmayanlar, muhtemelen buna da inanmayacaklardır.
Bizden demesi, iş işten geçmeden Dünyanın aklını başına devşirmesinde fayda var…
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Evren Yılmaz