Doç.Dr. Ömer Kul

Doç.Dr. Ömer Kul

Önemine Binaen: Doğu Türkistan'a gönderilecek heyet..

Önemine Binaen: Doğu Türkistan'a gönderilecek heyet..
2 Ağustos 2019 tarihinde bu köşede "Gitmeli mi gitmemeli mi?" başlıklı bir yazı kaleme almış ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 14. G20 zirvesi kapsamında Japonya seyahati sonrası Çin'e de resmi bir ziyarette bulunduğunu, görüşmeler esnasında Çin tarafının Doğu Türkistan'daki kamplar ve genel durumla ilgili "bir heyet" gönderin teklifinin olumlu karşılandığını yazmıştık.

Sayın Dışişleri Bakanımız Mevlut Çavuşoğlu'nun bu işle ilgilenmesi talimatı bizzat Cumhurbaşkanı tarafından kendisine verilmişti. Sayın Çavuşoğlu da 31 Temmuz'da yaptığı açıklamada "Çin'in daveti üzerine yaklaşık 10 kişilik bir heyetin bölgeye gönderileceğini" ifade etmişti.

Bu durumla alakalı kaleme aldığımız yazıda ise özetle; gidecek olan heyetin, daha önce bölgeye gitmiş olan heyetlere uygulanan prosedürlere benzer bir durumla karşılaşılacak ise, gitmenin hiçbir anlamı olamayacağını, asıl yaşananları değil, Çinli yetkililerin heyetin gözünü boyamak ve yaşananlardan ziyade Çin devletinin aşırı insan hakları ihlallerini örtbas etmek üzere kurgulanmış bir seyahat olacak ise hiç gidilmemesi gerektiğini, şayet gidilecekse nelere dikkat edilmesi veya nelerin talep edilmesine dair bir durum değerlendirmesi yapmış ve eklemiştik;

"Çin'in değirmenine su taşıyacak herhangi bir iş yapmamak kaydıyla, Çin'in devlet eliyle Doğu Türkistan'da yaşattığı insan hakları ihlallerinin artık "sağır sultan" tarafından duyulduğunu "Amerika'yı yeniden keşfe" ihtiyaç duyulmayacak kadar her şeyin alenen ortada olduğunu" ifade etmeye çalışmıştık.

Daha sonraki süreçte ise Çinli yetkililerin konuya ve heyete dair, "Doğu Türkistan ifadesi kullananlar gibi kişilerin heyete olmaması" yönündeki şerh koyan beyanatlarında olduğu gibi, heyete dair bazı kısıtlamalar yapmak istemesiyle karşılaşmıştık.

Son dönemlerde ise gidecek heyetin belirlenmesine dair çalışmaların hızlandığını, bazı isimlerin ortada dolaşmaya başladığını, herkesin elinde farklı listelerin bulunduğunu, hatta "heyete seni de dahil edelim" şeklinde insanlara "ulufe" dağıtıldığına da maalesef tesadüf ettik.

Henüz resmi heyet basına deklare edilmemişken, kimin gönderilmesi veya kimin gönderilememesi hususunda, buradan isimler üzerinden bir polemik oluşturacak değiliz. Bununla birlikte, gelinen noktada, heyetin gereksizliğini, Çin tarafından iyi bir hazırlık yapılarak tiyatronun çoktan, yüzlerce defa prova edildiğini öncelikle ifade etmeliyim.

Yine de bu heyetin istedikleri yere, istedikleri şartlarda gitmelerinin önü açılmayacaksa, dahası bu açılsa bile görüşülecek insanların heyetin dönmesini müteakip başlarına gelebilecek akıl-almaz muhtemel zulümler yüzünden rahatça konuşamayacaklarını, bilhassa topluma mal olmuş Abdurrehim Heyit veya İlham Tohti gibi kişilerin heyetle beraber ülkemize getirilmesine izin verilemeyeceğini, görüşülecek kişilerin ailelerini de alıp çıkmadıktan sonra heyetin sadece turistik bir ziyaret yapabileceğini üzülerek tekrar ifade etmeliyim.

Bundan daha da kötüsü, Doğu Türkistan'da kamplara dair birçok bilginin artık alenen ortaya çıkıp, Çin devleti eliyle işlenen onca insan hakları ihlalleri belgeleriyle beraber ortada iken, bu heyetin neyi ortaya koymak üzere bölgeye gittiğini de zihnim de canlandırmaya çalışıyorum.

Şahsen beni asıl korkutan hususun, Doğu Türkistan'daki insanlık ayıbı kampların deşifre olmasını müteakip, Doğu Türkistan dışında inşa edilen ve 500.000 kadar insanın bu kaplara taşınması sonrası yaşananlar olmuştur.

Bu türden kampların nerelerde inşa edildiği, kimlerin kamplara taşındığı, kamplardaki hayatın nasıl olduğu, o insanların bir daha ailelerine kavuşup-kavuşamayacağının bir muamma olduğu, dahası Çin'de alenen yapılmaya başlanan "organ ticareti"nin bu türden kamplarda tedrici olarak hasta edilen insanlardan temin edildiğine dair ciddi kuşkular bulunmaktadır.

Heyetin Doğu Türkistan dışında inşa edilen bu kampları ziyaret etme isteği Çinli yetkililere teklif edilmeli, verdikleri cevap kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

Gidecek Heyetin zor bir vazife ile karşı karşıya olduklarını, vicdanı sorumluluklarını akıllarından çıkarmamaları gerektiğini bu vesile ile ifade edelim.

Bu hususta son olarak şunu da ifade etmeliyim ki; Çin devleti şayet samimi olsaydı ve bölgede bizim anlattığımız veya yazdığımız gibi hususların olmadığı noktasında kendisine güvenseydi; tek yapması gereken, heyetin sadece Çin'in "bunlar birer iftiradır" dediği hususlara, "bunlar sadece icebergin görünen kısmıdır, durum daha da vahimdir" diyen insanları davet ederdi.

Oluşturulacak heyetin; insani, dini, milli ve vicdani bir görev ifa edeceğini unutmadan, gerçekleri öğrenme kararlılığından taviz vermeden, sağ-salim gidip gelmesini diliyorum.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı