​Teröre karşı yeni dönem 'Yeni Paradigma'

Merhaba sevgili Ogün okurları, sizlere bu yazımda 'Teröre Karşı Yeni Dönemi' ve son durumu son şekli ile sizlere net bir şekilde anlatacağım.
Daha önce pek çok defa  yazıp eleştirmiştim; ABD ve Batı basınında Türkiye, Ak Parti ve Erdoğan aleyhtarı yazıları ve Sayın Cumhurbaşkanı’mıza atfen söylenen diktatör yakıştırmalarını. Güya Türkiye demokratik zeminden uzaklaşıyor ve otoriterleşen bir yöne doğru deviniyordu.

Bu bağlamda, aşağıda dile getireceğim detaylar çerçevesinde aynı yabancı medya ve odakların yeni süreçte, “laik ve seküler” Türkiye’den bahsederek Ortadoğu’ya rol-model olacağına dair beyanları okuyabilirsiniz.

Ne oldu, ne değişti de bunu dile getiriyorum?

Uzun zamandır ABD ile yapılan görüşmeler neticesinde bir mutabakata varıldı ve içinde bulunduğumuz coğrafyada Terörle mücadele konusunda asgari müştereklerde uzlaşıldı. Yapılan bu mutabakat çok farklı neticeler doğuracak bir konsensüs olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yeni ortaklık, yeni bir sürecin, dönemin başlangıcı oldu ve olacak gibi görünüyor.

Bu mutabakat  temelinde Türkiye, ABD’ye incirlik Üssü’nün kullanımının yanında DEAŞ’a karşı müşterek bir mücadeleyi öngörüyor. Ama bunun yanında Türkiye için  oldukça önemli ve farklı konuları da ihtiva ediyor. Türkiye’ye terör içeren olay ve oluşumlara karşı ciddi bir mücadele ekseni oluşturacak imkanları başlatıyor. PKK’nın ve onun siyasi uzantısı HDP’nin beş yıldır hükümetin tüm çabasıyla sürdürmeye çalıştığı Çözüm Süreci’ni sabote etmesine artık taviz vermeyeceğini gösteriyor.

Son bir haftada Suriye’de DEAŞ, Kuzey Irak’ta PKK hedeflerinin Türk Jetleriyle bombalanması ile bambaşka bir döneme girildi. DEAŞ’çılık atfedilip, “paralel yapı”nın da köpürtmesiyle İslam’la alakasız ama “İslamilik atfedilen” bu cani, katil ve Allah’sız örgütle özdeştirilmeye çalışılan AK Parti ve hükümet, yaptığı bu hamleyle, Erdoğan nefretçilerinin elini boşa çıkarttı.

Şimdi bu ABD mutabakatı ve yeni dönemin kodlarına ilişkin tesbitlerimi dile getirmek istiyorum.

DEAŞ nedeniyle Batı nezdinde kendini “meşrulaştırmaya” çalışan PKK bir anda boşluğa düştü. Bunun ötesinde tepelerine inen bombalarla artık Türkiye’nin Kürtlerle çözüm sürecini yürütürken “silaha silah” boyutunun da yeniden devreye girdiğini gördü ve silaha tevessül ettikçe de görmeye devam edecek.

ABD ve Batı nezdinde kendilerince kazandıkları “itibar” PKK-PYD için sona erdi. Artık Kuzey Irak’ta da, Kuzey Suriye’de de bu ikili, terör örgütü muamelesi görmeye başlayacak ki; ABD Beyaz Saray basın sözcülerinin sözleri de bunun en bariz göstergesi.

Türkiye’yi  DEAŞ’la yan yana göstermek isteyenlerin argümanları ellerinden alındı. “paralel yapı” ve onun iç-dış ortakları bakalım bundan sonra ne yapacaklar.

Kuzey Irak’ta Barzani yönetimine karşı oluşturulan ittifakın eli zayıfladı. Ağustos ayında yapılacak seçimlerde Barzani’yi bitirmek isteyen kesim istediğini elde edemeyecek konuma düştü. Çünkü Barzani de yaptığı açıklamayla PKK terör örgütünün şımardığı, gurura kapılarak; Türk Devleti’nin çözüm süreci çabalarını heba ettiğini dile getirerek, aslında kendi konumunu güçlendirdi. 

7 Haziran seçimleri öncesi HDP’nin barajı geçmek için kullandığı AK Parti ve Erdoğan muhalifi söylemleri çöpe gitti.  HDP’nin aslında, hiç de kendini lanse ettiği gibi olmadığı ve bugünlerde yaşadığımız olaylar, PKK’nın askerimizi, polisimizi şehit etmesiyle ortaya çıkan durum, hiç değişmeyip PKK’nın “şehirdeki uşakları” olduğu ortaya çıktı. HDP’ye barajı geçsin  diye veya Erdoğan karşıtlığıyla oy veren kitlenin aslında ne büyük hata ettiklerini görmelerine vesile oldu.

Türkiye aynı anda iki ülkede birden operasyon yaparak, ülke bütünlüğü, birliği ve Türkiye Cumhuriyetinin manevi, askeri gücü konusunda tavizsiz olduğunu ve kabiliyetini gösterdi, gösteriyor ve göstermeye de devam edecektir. Sorunların halli konusunda, “konuşmaksa konuşmak ama silahsa da silah” alternatifini ortaya koyarak “Devlet refleksini” yeniden hatırlattı.

HDP ve ona taraf olan seçmenlere, Kürtlere, bunlara destek veren yazar ve düşünürlere, ülke bütünlüğü ve devletin birincilliğinin olmazsa olmaz olduğunu gösterdi, hatırlattı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Terörün her türüne karşı olduğunu ama mücadele ederken de, “emir verilen” değil de “müştereklerde uzlaşılan” bir ülke olduğunu gösterdi.

Suriye ve Kuzey Irak’ta DEAŞ ve PKK mevzileri bombalanırken, içerde de, DEAŞ, PKK- DHKP-C  boyutunda operasyonlar yaparak temizlik hareketine girişti. Topyekün bir arınmaya başladı, bu konuda taviz olmayacağını gösterdi ve göstermeye devam edecek.

DEAŞ’la yapılan mücadele Suriye’deki Türkmenlerin hakları konusunda daha etkin bir durum yaratacak ve bu konuda Türkiye’nin elini güçlendirecektir. Bunun yanında DEAŞ’tan boşalan alanlar ÖSO tarafından kontrol edilecek olup, PKK’nın
Suriye kolu olan ve Ülkemize her fırsatta samimiyetsizliğini gösteren PYD ve lideri Salih Müslim etkisinden uzak,  geniş bir “güvenli bölge” koridoru oluşması sağlanacaktır. Bununla da, gelen ve gelmesi muhtemel mültecilerin bu alanda konuşlandırılması sağlanacaktır. 

Bundan sonra ne olacak…?

Yeni başlayan bu süreç devam edecek. DEAŞ’a karşı ABD’nin başkanlığında oluşan koalisyon güçleriyle birlikte hareket edilecek. Kuzey Suriye’de PYD-PKK ortaklığına alan bırakılmayacak ve Kuzey Suriye koridoruyla, Kuzey Irak-Akdeniz bağlantısına müsaade edilmeyecektir. Bu bağlamda PKK- PYD eksenli Kürtlerin  çok yakında, “ABD bizi sattı”  gibi söylemleri duyar gibiyim. Çünkü bölgede artık ABD, Türkiye Cumhuriyeti gibi bir devletle müttefiklik mutabakatı içine girdi ve böyle devam edecek gibi görünüyor. Bir devletin başka bir devletle mutabakatı söz konusu olunca, PKK-PYD gibi örgütlerin bir kıymeti harbiyesi olmayacağı gerçeğini hatırlatmak isterim. Kaldı ki; ABD açısından bölgedeki Kürtlerin inanın hiçbir önemi de yoktur. Özellikle Neocan’lar (ABD’deki petrol ve silah tacirlerinin besleyicisi olup devlette güç sahipleri) için Kürtler sadece kullanılıp işleri bitince kenara atılan bir enstrümandan başka birşey değildir. 1980’lerin sonunda Baba Bush, Saddam Hüseyin’e karşı Kürt kartını kullanıp sonra da  ortada bırakarak Saddam’ın zulmüne uğranılmadı mı. Üçyüz bine yakın Peşmerge, Kuzey Irak’tan Türkiye’ye kaçmak zorunda kalmadı mı.. Ama gel bunu bir de, Türkiye gibi alicenap devletine kötü gözle bakan Kürtlere anlat….

HDP yetkilileri tehdit ve uzlaşı söylemleri dillendirmeye, PKK elebaşı teröristleri tehditler savurmaya  devam edeceklerdir. Ama buradan önemle dile getirmek isterim ki; çok yakında PKK’nın elebaşlarından birkaçının cesetleri gelirse hiç şaşırmayalım. Bu arada Kuzey Irak’taki PKK kamplarına bombalamalar sürerken, özellikle güneydoğu illerimizde, şehir ve dağdaki teröristlerin de temizlenmesi sürecek ve çok daha etkin bastırma harekatı olacaktır. Tam da bu esnada HDP’nin Eşbaşkanlarının dillerinde “zeytin dalları” uçuşacaktır.  

Tüm bu harekat olurken, Türkiye devlet şefkatini de esirgemeyecek,  şiddet ve terörden uzak kalmaya çalışan tüm vatandaşlara ve özellikle doğu- güneydoğudaki devletine sadık olan Kürt vatandaşlarına  devlet olmanın gereği  kucaklayıcı, bağışlayıcı ve eşitlikçi şekilde adilane  yanını gösterecektir.

DEAŞ’a karşı koalisyon güçleriyle birlikte verilecek müşterek mücadeleyle, Türkiye’nin İslam dininin ölümlere, katliamlara ve Teröre imkan vermediğini, ve İslam dininin caniliğe gerekçe teşkil  edilemeyeceğini  tüm dünyaya göstermiş olacaktır. İslam dinini alet ederek katliam yapanların terörist ve katil olduğunu ve bunun dinde  hiçbir suretle yeri olmadığını göstermiş olacaktır. Erdoğan’nın; “terör ve teröristin dini dili ırkı olmaz, terör terördür, terörist de teröristtir ve İslam dini  hiç kimseye öldürme hakkı vermez” diye sürekli söylediği İslam düsturunu tüm dünyaya yeniden ve uygulamalı göstermiş olacaktır.

Bu yeni dönemde, Türkiye’nin  bu farklı  hamlesiyle sadece bölgemizdeki terör örgütleri DEAŞ, PKK, PYD açığa düşmedi. Bunların yanında ABD Neocon’ları da, savaş yanlısı ve Türkiye düşmanlığı içeren argümanlarını kaybettiler. Ortadoğu’yu kana bulayan, huzurunu kaybettiren ve hatta bölgemizdeki Terör örgütlerini kurup, faaliyete geçiren ABD’nin bu katil kesiminin de aktivasyonu zayıfladı. ABD seçimleri yaklaşırken Demokrat yönetimin bu hamlesi; Türkiye’nin bölgedeki varlığının önemini yeniden öne çıkarttı.

Son günlerde Suriye ve Kuzey Irak’la ilgili bu gelişmeler olurken, devlet Paralel Yapı’yla mücadeleyi de unutmuş değil. Yapılan bu mutabakat çerçevesinde, Gülen  ve örgütüyle ilgili de çok ciddi gelişmelerin olacağını düşünüyorum. ABD, Türk Devleti’yle yaptığı terörle mücadele mutabakatı çerçevesinde,  PKK ile “Türk devletinin teröre karşı mücadele hakkına saygı duyuyoruz” söyleminde olduğu gibi, “Fethullah Terör örgütü”yle de mücadelesi konusunda ciddi katkı sağlayacağına inanıyorum. Bu kulvarda da çok yakında  oldukça ciddi ve sürpriz gelişmeler olacaktır kanaatindeyim. Çünkü “paralel yapı” terörü, Türkiye’ye  zarar ve ihanet konusunda yukarda bahsettiğimiz örgütlerden daha tehlikelidir. Bu bağlamda “düşmanınım düşmanı dostumdur” felsefesiyle hareket ederek, her türlü kalleşliği irtikap edecek niteliktedir. Düne kadar düşman kitle gördükleri  Terör gruplarıyla ittifak etmekten imtina etmeyecek derecede adileşebilecek özelliktedirler. Ki; Suruç’ta şehit edilen iki polisimizin katlinin de arkasında bunların olduğu duyumu  göz ardı edilemez. Bu nedenle de; Paralel Yapı Türkiye’ye zarar verme konusunda silahlı terör örgütlerinden çok daha beter ve öte özellik taşımaktadır. Bu nedenle de, yapılan bu mutabakatta Türk Devleti yetkililerin terörle mücadele konusunda, “Fethullah Terör Örgütü”nü asla göz ardı edeceklerini sanmıyorum.

Bütün bunlardan dolayı son olarak diyorum ki;  düne kadar Türkiye, Erdoğan ve Ak Parti hakkında, otoriterleşme, diktatörlük,  eksen kayması ve hatta DEAŞ’çılık gibi söylemlerde bulunan Batı  ve ABD yetkilileri ve gazetelerinin; çok yakında Türkiye’ye, Ak Parti’ye ve Erdoğan’a övgü dolu yazılarını duyabiliriz. “Ortadoğu’da demokrasinin teminatı, İslamist Terörizmin panzehiri, Arap coğrafyasının laik- seküler model ülkesi” gibi, “güçlü lider, ülkesinin ekonomik ve demokratik geliştiren lider, DEAŞ’a karşı sarsılmaz irade Erdoğan” gibi söylemleri –şimdiden söyleyeyim- duyarsanız sakın şaşırmayın.

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere sağlıcakla kalın sevgili Ogün okurları…

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı