Taliban yakında "mücahit"leştirilecek!..
Çift kutuplu dünya…
Bir tarafta Amerika ve NATO, diğer tarafta Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı…
Yıl-1979; Sovyetler Afganistan'a giriyor ve on yıl sürecek Sovyet-Afgan savaşı başlıyor.
Bu savaşta Afganistan'ın ana gücü ne?
Mücahitler,
Yani bugün ana omurgasını Taliban'da gördüğümüz "cihat eden" savaşçılar.
Destekçileri kim?
Neredeyse İran ve birkaç Şii ağırlıklı ülke hariç Arabistan/Pakistan başta olmak üzere tüm İslam ülkeleri ve Amerika/Avrupa…
Hatırlayın, o devirde öyle bir hava oluşmuştu ki; Afgan mücahitleri Müslüman halkların sembolü olmuş, Afgan mücadelesi destansılaşmış; haklarında bizim ülkemizde bile şiirler yazılıyor/marşlar söyleniyor ve ağıtlar yakılır hale gelmişti.
Mücahitler bir nevi İslamî Özgürlük savaşçılarıydı.
Keza Amerika ve Batı…
Rambo filmlerini düşünün,
Ana konu Afganistan ve Sovyetlere karşı mücadelede Amerika/Mücahitler/İslamcı direniş işbirliği idi…
Bu savaş 10 yıl sürdü ve 1989'da sona erdi.
Sonrası peki?
1991'de Sovyetler çatırdadı ve sona erdi.
Bunu neden anlattım?
Afganistan konulu filmin ikincisi çekilmeye başlandı.
Ona parmak basmak istedim.
Yapımcı Amerika,
Daha doğrusu Amerika'nın da arkasındaki "o birileri"…
Başrol oyuncusu yine aynı; Afganistan/Mücahitler (şimdiki adı Taliban) ve İslami direniş.
Baş düşman/filmin kötü karakteri bu defa Çin...
Son iki senedir yazılarımda İslam ülkelerinde kayda değer bir ses çıkmamasına rağmen Amerika'nın Uygur Türklerine/Müslümanlarına dair destekleyici ve Çin'i suçlayıcı tavrının manidar olduğunu söylemiştim.
Çünkü Amerika için kendinden başka kimsenin bir kıymeti harbiyesi yoktur.
Hele de, Müslümanların…
Ama hesap başkaydı, strateji başka, plan başka…
Bugün başlayan "yeni zemin"in taşlarını döşemek içindi, her şey.
Gelelim bugüne…
Plan tıkır tıkır işliyor.
"O birileri", Biden üzerinden farklı bir evreye girildiğini ilan etti.
Böylece sürecin rengi de belli olmaya başladı.
Afganistan üzerinden Çin'e vurmak…
Bunun hazırlık süreçlerinde, olması gereken mıntıka temizlikleri de yapıldı.
Mesela Pandemi; Kovid-19'un Çin'de ortaya çıkması ve dünyaya yayılması…
Bu da, Çin'e karşı bir hazırlık hamlesiydi.
Şimdi şunu diyebilirsiniz; "Sen önceki birkaç yazında ABD karıştırıp gitti ve Türkiye Taliban'la konuşmalı diyorsun. Şimdi ise böyle söylüyorsun…"
Evet kastettiğim tam da bu işte…
Plan tıkır tıkır işliyor.
Çünkü plan "karıştırmak" üzereydi.
Yani karıştırıp yönetmek,
Ve bu sayede gücü Afganistan üzerinde temerküz ettirmek.
Yani, İslam ülke ve halklarını geçmişte Sovyetlere karşı oluşan algıya getirmek.
Ama bu defa "zalim/Uygur Müslümanlarını katleden" Çin'e karşı…
Bu hengamede Türkiye'nin ülkesel menfaatleri gereği ve fazla hasar almamak/zarar görmemek için herkesle konuşması gereklidir düşüncesinin hala ve daima arkasındayım.
Bunu da bir kenara koyalım.
Ne olacağına gelince; paylaşayım sizlerle…
Hatta, bir yıl sonraya projeksiyon yapalım…
Taliban yine eski Talibanlığını yapacak; değişeceğini düşünmüyorum.
Ama Taliban'ın yönetsel radikalizmi, kadın haklarına dikkatsizliği, gaddar bir anlayışa sahip olması filan, oyunu kuran "o birileri" için hiçbir önemi yok.
Dün de olmamıştı; bugün de olmayacak.
Önümüzdeki kesitte Taliban güzellemelerini göreceğiz.
Bırakın sadece İslam ülkelerinde; Batı devletlerinde de göreceğiz.
Hakeza; ülkemiz de dahil pek çok İslam ülkesi ve halkları Taliban'ı yine "Mücahit"leştirecek ve "Zalim Çin'e" karşı, Müslümanların hakkını savunan direnişçiler olarak görmeye başlayacaktır.
Özbekistan/Tacikistan/Arabistan/Katar gibi ülkeler başta olmak üzere, Türkiye de dahil pek çok ülkeye sığınmacı olarak gelenlerin bir kısmının, "Eğit-donat" benzeri programlarla eğitilerek Afganistan'a "cihatçı" olarak gönderileceğini düşünüyorum.
Bugün Afganistan'da olanlar basit bir rejim veya yönetim değişikliği değildir.
Bu sadece aysbergin görünen yüzü…
Asıl olan ise Afganistan gibi kritik bir coğrafyadan Çin'e karşı başlatılacak savaştır.
Diyebilirsiniz ki; "yahu Afganistan'ın eti-budu ne ki, Çin'le savaşabilsin…"
Evet, görüntü öyle…
Ama zaten amaç, Çin'in Afganistan'a yenilmesi değil; Amerika'ya karşı dize gelmesidir.
Ve tıpkı Sovyet-Afgan savaşı sonrasındaki Sovyetler Birliği'nin akıbetine düşmesidir.
Bakınız, Amerika askerini çekti.
Çünkü 20 yıl orada kalarak bugünler için yatırımını yaptı ve bu sürecin sonuna geldi ve çekildi…
Taliban'ın silah atmadan Kabil'e girmesini ve devleti ele geçirmesini tesadüf veya hükümet güçlerinin korkaklığıyla izah edebilir misiniz…
Asla…
Bundan sonra İŞİD'i aynı veya farklı bir isimle Afganistan'da görebileceğiz.
Keza, El Nusra/HTŞ gibi Suriye'de çöreklenmiş "radikal İslamcı örgütleri" Afganistan'da görebileceğiz..
Hakeza, yeni yeni isimlerle yeni-yepyeni örgütlerin kurulduğunu ve "Zalim Çin"le savaşmak için Afganistan'a gidip/konuçlandıklarını göreceğiz.
Eş zamanlı olarak; başta Amerika olmak üzere tüm Batı medyası/Sosyal medyasında Çin aleyhtarı ve Taliban lehtarı algı operasyonları ve propagandaları görebileceğiz.
Amerika'ya göre hava hoş…
Elin taşıyla elin kuşunu vurmak gibi; İslam ülkeleri üzerinden "cihat" diyerek, "ümmet" diyerek, "mücahit" diyerek Müslümanları kullanarak/ cepheye sürerek Çin'i zayıflatacaktır.
Ölen Müslümanlar olacak; Amerika ise bir taşla birkaç kuş vurmuş olacaktır.
Bu yüzden de Taliban'la ilgili Amerika ve Batı kamuoyunda çıkan negatif haber/yorum ve söylemlere aldanmayın.
Yavaştan başlayan algı operasyonu kısa bir süre sonra öyle bir noktaya gelecek ki; ortalık Taliban güzellemelerinden geçilmeyecek.
Ülkemizde bile "Taliban mücahitleriyle" Çin'e karşı savaşmanın kutsiyeti anlatılacak ve "şahadet" için, "şehitlik" için bölgeye gidenler olacaktır.
Bu aynı zamanda "dinsel bir itibar ve prestij" olarak pazarlanacaktır.
Pek çok İslam ülkesinde yaşanan ekonomik sıkıntılar ve kronik hale gelmiş durgunlukların da bu zemini hazırlamak için özellikle oluşturulduğu kanaatindeyim.
Çünkü ekonomik sıkıntıya düşmüş insanı, yani çaresiz insanı en riskli ve tehlikeli işlere bile koşturabilirsin.
Kendi ülke/toplum ve çevresinde ötelenmiş/dışlanmış insanları "ulvi/yüce/manevi/uhrevi" söylemlerle gaza getirmek kolaydır.
Başta ülkemiz olmak üzere Ortadoğu coğrafyasına bakın; bu psikoloji ve cinnet halindeki insanların çokluğunu görün…
Anasının-babasının-karısının ciddiye almadığı ve üstelik İslam'ı da kulaktan dolma ve teslimiyetçi yaklaşımla bildiğini sanan insanlara "Şehit olacaksınız/cennette hurileriniz olacak/peygambere komşu olacaksınız" müjdesini verin ve sonra da "maaşın olacak/kimseye muhtaç olmayacaksın/bugün yüzüne bakmayan ailen bile, sen onlara para gönderdiğin için seni ciddiye alacaklar" imkanını sunun ve görün bakalım; binlerce insan bu kampanyaya katılıyor mu, katılmıyor mu…
Kısaca ve özetle;
Hiçbir şey göründüğü gibi değildir.
Her şey planın bir parçasıdır.
Ve maalesef, bizler figüran olmuştuk; yine olacağız.
Bundan da kaçış yoktur.
Çok değil; bir sene sonra bu yazımı hatırlayacaksınız!..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Bir tarafta Amerika ve NATO, diğer tarafta Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı…
Yıl-1979; Sovyetler Afganistan'a giriyor ve on yıl sürecek Sovyet-Afgan savaşı başlıyor.
Bu savaşta Afganistan'ın ana gücü ne?
Mücahitler,
Yani bugün ana omurgasını Taliban'da gördüğümüz "cihat eden" savaşçılar.
Destekçileri kim?
Neredeyse İran ve birkaç Şii ağırlıklı ülke hariç Arabistan/Pakistan başta olmak üzere tüm İslam ülkeleri ve Amerika/Avrupa…
Hatırlayın, o devirde öyle bir hava oluşmuştu ki; Afgan mücahitleri Müslüman halkların sembolü olmuş, Afgan mücadelesi destansılaşmış; haklarında bizim ülkemizde bile şiirler yazılıyor/marşlar söyleniyor ve ağıtlar yakılır hale gelmişti.
Mücahitler bir nevi İslamî Özgürlük savaşçılarıydı.
Keza Amerika ve Batı…
Rambo filmlerini düşünün,
Ana konu Afganistan ve Sovyetlere karşı mücadelede Amerika/Mücahitler/İslamcı direniş işbirliği idi…
Bu savaş 10 yıl sürdü ve 1989'da sona erdi.
Sonrası peki?
1991'de Sovyetler çatırdadı ve sona erdi.
Bunu neden anlattım?
Afganistan konulu filmin ikincisi çekilmeye başlandı.
Ona parmak basmak istedim.
Yapımcı Amerika,
Daha doğrusu Amerika'nın da arkasındaki "o birileri"…
Başrol oyuncusu yine aynı; Afganistan/Mücahitler (şimdiki adı Taliban) ve İslami direniş.
Baş düşman/filmin kötü karakteri bu defa Çin...
Son iki senedir yazılarımda İslam ülkelerinde kayda değer bir ses çıkmamasına rağmen Amerika'nın Uygur Türklerine/Müslümanlarına dair destekleyici ve Çin'i suçlayıcı tavrının manidar olduğunu söylemiştim.
Çünkü Amerika için kendinden başka kimsenin bir kıymeti harbiyesi yoktur.
Hele de, Müslümanların…
Ama hesap başkaydı, strateji başka, plan başka…
Bugün başlayan "yeni zemin"in taşlarını döşemek içindi, her şey.
Gelelim bugüne…
Plan tıkır tıkır işliyor.
"O birileri", Biden üzerinden farklı bir evreye girildiğini ilan etti.
Böylece sürecin rengi de belli olmaya başladı.
Afganistan üzerinden Çin'e vurmak…
Bunun hazırlık süreçlerinde, olması gereken mıntıka temizlikleri de yapıldı.
Mesela Pandemi; Kovid-19'un Çin'de ortaya çıkması ve dünyaya yayılması…
Bu da, Çin'e karşı bir hazırlık hamlesiydi.
Şimdi şunu diyebilirsiniz; "Sen önceki birkaç yazında ABD karıştırıp gitti ve Türkiye Taliban'la konuşmalı diyorsun. Şimdi ise böyle söylüyorsun…"
Evet kastettiğim tam da bu işte…
Plan tıkır tıkır işliyor.
Çünkü plan "karıştırmak" üzereydi.
Yani karıştırıp yönetmek,
Ve bu sayede gücü Afganistan üzerinde temerküz ettirmek.
Yani, İslam ülke ve halklarını geçmişte Sovyetlere karşı oluşan algıya getirmek.
Ama bu defa "zalim/Uygur Müslümanlarını katleden" Çin'e karşı…
Bu hengamede Türkiye'nin ülkesel menfaatleri gereği ve fazla hasar almamak/zarar görmemek için herkesle konuşması gereklidir düşüncesinin hala ve daima arkasındayım.
Bunu da bir kenara koyalım.
Ne olacağına gelince; paylaşayım sizlerle…
Hatta, bir yıl sonraya projeksiyon yapalım…
Taliban yine eski Talibanlığını yapacak; değişeceğini düşünmüyorum.
Ama Taliban'ın yönetsel radikalizmi, kadın haklarına dikkatsizliği, gaddar bir anlayışa sahip olması filan, oyunu kuran "o birileri" için hiçbir önemi yok.
Dün de olmamıştı; bugün de olmayacak.
Önümüzdeki kesitte Taliban güzellemelerini göreceğiz.
Bırakın sadece İslam ülkelerinde; Batı devletlerinde de göreceğiz.
Hakeza; ülkemiz de dahil pek çok İslam ülkesi ve halkları Taliban'ı yine "Mücahit"leştirecek ve "Zalim Çin'e" karşı, Müslümanların hakkını savunan direnişçiler olarak görmeye başlayacaktır.
Özbekistan/Tacikistan/Arabistan/Katar gibi ülkeler başta olmak üzere, Türkiye de dahil pek çok ülkeye sığınmacı olarak gelenlerin bir kısmının, "Eğit-donat" benzeri programlarla eğitilerek Afganistan'a "cihatçı" olarak gönderileceğini düşünüyorum.
Bugün Afganistan'da olanlar basit bir rejim veya yönetim değişikliği değildir.
Bu sadece aysbergin görünen yüzü…
Asıl olan ise Afganistan gibi kritik bir coğrafyadan Çin'e karşı başlatılacak savaştır.
Diyebilirsiniz ki; "yahu Afganistan'ın eti-budu ne ki, Çin'le savaşabilsin…"
Evet, görüntü öyle…
Ama zaten amaç, Çin'in Afganistan'a yenilmesi değil; Amerika'ya karşı dize gelmesidir.
Ve tıpkı Sovyet-Afgan savaşı sonrasındaki Sovyetler Birliği'nin akıbetine düşmesidir.
Bakınız, Amerika askerini çekti.
Çünkü 20 yıl orada kalarak bugünler için yatırımını yaptı ve bu sürecin sonuna geldi ve çekildi…
Taliban'ın silah atmadan Kabil'e girmesini ve devleti ele geçirmesini tesadüf veya hükümet güçlerinin korkaklığıyla izah edebilir misiniz…
Asla…
Bundan sonra İŞİD'i aynı veya farklı bir isimle Afganistan'da görebileceğiz.
Keza, El Nusra/HTŞ gibi Suriye'de çöreklenmiş "radikal İslamcı örgütleri" Afganistan'da görebileceğiz..
Hakeza, yeni yeni isimlerle yeni-yepyeni örgütlerin kurulduğunu ve "Zalim Çin"le savaşmak için Afganistan'a gidip/konuçlandıklarını göreceğiz.
Eş zamanlı olarak; başta Amerika olmak üzere tüm Batı medyası/Sosyal medyasında Çin aleyhtarı ve Taliban lehtarı algı operasyonları ve propagandaları görebileceğiz.
Amerika'ya göre hava hoş…
Elin taşıyla elin kuşunu vurmak gibi; İslam ülkeleri üzerinden "cihat" diyerek, "ümmet" diyerek, "mücahit" diyerek Müslümanları kullanarak/ cepheye sürerek Çin'i zayıflatacaktır.
Ölen Müslümanlar olacak; Amerika ise bir taşla birkaç kuş vurmuş olacaktır.
Bu yüzden de Taliban'la ilgili Amerika ve Batı kamuoyunda çıkan negatif haber/yorum ve söylemlere aldanmayın.
Yavaştan başlayan algı operasyonu kısa bir süre sonra öyle bir noktaya gelecek ki; ortalık Taliban güzellemelerinden geçilmeyecek.
Ülkemizde bile "Taliban mücahitleriyle" Çin'e karşı savaşmanın kutsiyeti anlatılacak ve "şahadet" için, "şehitlik" için bölgeye gidenler olacaktır.
Bu aynı zamanda "dinsel bir itibar ve prestij" olarak pazarlanacaktır.
Pek çok İslam ülkesinde yaşanan ekonomik sıkıntılar ve kronik hale gelmiş durgunlukların da bu zemini hazırlamak için özellikle oluşturulduğu kanaatindeyim.
Çünkü ekonomik sıkıntıya düşmüş insanı, yani çaresiz insanı en riskli ve tehlikeli işlere bile koşturabilirsin.
Kendi ülke/toplum ve çevresinde ötelenmiş/dışlanmış insanları "ulvi/yüce/manevi/uhrevi" söylemlerle gaza getirmek kolaydır.
Başta ülkemiz olmak üzere Ortadoğu coğrafyasına bakın; bu psikoloji ve cinnet halindeki insanların çokluğunu görün…
Anasının-babasının-karısının ciddiye almadığı ve üstelik İslam'ı da kulaktan dolma ve teslimiyetçi yaklaşımla bildiğini sanan insanlara "Şehit olacaksınız/cennette hurileriniz olacak/peygambere komşu olacaksınız" müjdesini verin ve sonra da "maaşın olacak/kimseye muhtaç olmayacaksın/bugün yüzüne bakmayan ailen bile, sen onlara para gönderdiğin için seni ciddiye alacaklar" imkanını sunun ve görün bakalım; binlerce insan bu kampanyaya katılıyor mu, katılmıyor mu…
Kısaca ve özetle;
Hiçbir şey göründüğü gibi değildir.
Her şey planın bir parçasıdır.
Ve maalesef, bizler figüran olmuştuk; yine olacağız.
Bundan da kaçış yoktur.
Çok değil; bir sene sonra bu yazımı hatırlayacaksınız!..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Sttık Acar