Soma faciası ve biz!..

Merhaba Ogün okurları bu hafta'nın Portre'si, hepimizin yüreğinde kapanmayacak yaralar açan Soma faciası...
Lafı uzatmadan Bir Portre gözü ile Soma ...

Evet sevgili okurlar, Soma’da bir felaket yaşadık, çok büyük bir facia, büyük acılar, ölümler yaşadık. Yaşanılan felaketin acısı tarifsiz, dayanılır gibi değil, sözün bittiği yer, elden birşey gelmemesini acziyeti içinde, sadece ölenlere rahmet, kalanlara sabır dileyebildiğimiz bir felaket.

Devlet üç gün Resmi Yas ilan etti. Sadece devlet değil, tüm millet olarak hepimiz yasa girdik, insan olan herkes bu insanlık dramına üzüldü, ağladı, yüreklerimiz yandı. Kaybettiğimiz madencilerin hepsine Rabbimden Rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun, Allah helaliyle, onuruyla, emeğiyle rızkını kazanmak yolunda canlarını kaybeden bu vatandaşlarımıza rahmet eylesin. Geride kalanlarına sabır diliyorum. Ben bugün bu hadiseden dolayı yaşamış olduğumuz dramla ilgili olarak, halkımızın, medyanın, siyasilerin tavırlarlarına dair düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Halkımızın tutumu ve yaklaşımı: Alicenap halkımız bu hadisede de, metanetini kaybetmedi. Merhumların aileleri bile metanetini kaybetmeden üzüntü ve acısını yaşadı, hep birlikte aynı acıyı yüreklerimizde hissettik. Türkiye’nin doğusu, batısı, güneyi kuzeyi bu drama ağladı, feryat etti. Müslümanı, gayrı müslimi, herkes bu faciaya başsağlığı diledi, üzüntüyü paylaştı. Hepsinden Allah razı olsun. Van depreminde alicenaplığını gösteren halkımız, bu hadisede de, yine aynı vakurluk ve acıyı paylaşmak konusunda büyüklüğünü gösterdi.

Medyanın yaklaşım ve tutumu: Maalesef medyamızın bir kısmı bu acılı hadisede de iyi sınav vermedi. Acı üzerinden yine, demogoji ve ajitasyona davranarak, bu elim olayı süpeküle etti. Hele de sosyal medyada kimi yazılanlar acımıza acı kattı. Büyük bir sorumsuzluk içinde yazdıklarıyla, paylaştıklarıyla, ailelerin acısını paylaşmaktan ziyade, olayı saptırmaya çalıştılar. Hayatı boyu, bir kömür ocağı ve kömür görmemiş insanlar, hayatı boyu işçilik nedir, emek nedir bilmeyenler bu olay üzerinden ahkam keserek, devlete, hükümete hakaretler yağdırdı.

Hadisenin henüz ateşi bile sönmeden, Başbakana, Hükümete verip veriştirmeye başladılar. Acıdan rant devşirmeye çalışmak kadar ahlaksızca yazılarla olayı farklı noktalara getirmeye çalıştılar, çalışıyorlar. Acılı ailelere mikrofon uzatarak, olayın sorumluluğunu nefret ettikleri kişi ve kurumlara yükletici, yönlendirici beyan ve sorular sormak densizliğini yaptılar, yapıyorlar. Evlerinde oturarak, rutin konformist hayatlarını sürdürerek, konuyla ilgili yorumlar yaparak acıya acı kattılar.

Atılan twitlere bakmaya bile insanın eli varmıyor. Öyle bir hale gelmişiz ki; kendimize oluşturduğumuz karşıt cepheye sövmek için bu ölümleri bile kullanmaktan imtina edilmiyor, bu acılar bile ahlaksızca ve vicdansızca kullanılıyor maalesef. İçeriklerde insani hiçbir motif olmayan eylem ve söylemlerle; hükümete nasıl söverim, nasıl zorlarım, nasıl konuyla hükümeti ilişkilendiririmin gayreti içindeler. Bunların içindeki kin ve garezle, Hükümet ve Erdoğan düşmanlığı öyle bir noktaya gelmiş ki; bu hadisenin acı bilançosunu ve boyutunu bile densizce, ajite ederek vicdanları sukut etmiş haldeler.

Medyanın bu halini izlerken büyük şaşkınlık içinde inanın şok yaşıyorum. Kurtuluş savaşı vermiş bir millet olarak biz bu hallere nasıl geldik diye düşünüyorum, üzülüyorum. Nefret söylemi bizi nasıl bir canavara dönüştürmüş ki; kendi kendimizin de ölümlü bir fani olduğumuzu unutarak, ölümler üzerinden, nefretimizi kusabiliyoruz. Allah ıslah etsin ve tez zamanda kalplerdeki mühürleri çözsün diyorum ancak… Ey yazılı, görsel basın ve sosyal medya; sınıfta kaldınız bu tavrınızla… Yazıktır, günahtır, ahlaksızlıktır. Yapmayın böyle, etmeyin, çünkü bu yaptığınızla, Allah’ın bile gücüne gidecek bir tavır ve söylem içindesiniz.

İşletmeci Firmanın Tutum ve Davranışları: İşletmeci Firma büyük bir aymazlık içinde davranmaktadır. Gördüğümüz kadarıyla üzerine düşen vecibeleri yerine getirmeyerek çalışan yüzlerce insanı tehlikeye atmış ve maalesef bu kadar canların ölümüne sebebiyet veren bir ihmalle hareket etmiştir. Hal böyleyken de; hala çıkıp kendi sorumluluğunun olmadığını gösterme gayreti içindedir. Canlar gittikten sonra, söyleyeceğiniz sözler boştur, hiçbirşey ifade etmeyecektir. Birkaç dolar daha fazla kazanmak için, iş güvenliği ve işçi sağlığı açısından almadığın önlemlerin mesuliyeti üzerinizdedir.

İnanıyorum ki; ocaktaki bütün madenciler çıkartıldıktan sonra, bu konuda olası ihmallerin bedeli her şekilde sorulacaktır. Bu ülke sahipsiz değildir, bu insanlar kimsesiz değildir. Yapılan ihmal, kimsenin yanına kar kalmayacaktır. Kimse ettiğiyle kalmayacaktır. İnanıyorum ki; bu yürek yakan felaket sonrası kamu ve özel sektör firmaları, çalışanların iş güvenliğine daha dikkat edecekler ve ocakların girişindeki “önce işçi sağlığı” yazılı tabela, sadece zorunluluk gereği asılmaktan öteye geçecektir. Daha düşük maliyet ve daha fazla kar uğruna yok sayılan, çalışanların, can güvenliği ilk ve en önemli olgu haline gelecektir. Aksini yapan firmalar ve yetkilileri; idari, mali ve yargısal en ağır cezalarla tedip edilecektir.

Devletin ve hükümetin tutum ve davranışı; Devlet, hükümet facianın ilk anından itibaren olaya dahil olmuş ve ocakta mahsur kalan işçilerin canlı kurtarılması için, bütün kurum ve organlarıyla bölgeye gelmiş, kurtarma faaliyetlerine başlamıştır. Ama ne yazık ki; yürekleri yakan acılar önlenememiştir. Bu noktada devlete ve hükümete büyük sorumluluk daha yeni başlamaktadır. Ailelerin acısını azaltacak ve onların kimseye muhtaç olmadan yaşamını sağlayacak düzenlemelerin ivedilikle yapılması gerekmektedir.

Devletin bu ve benzeri sektörler üzerindeki denetimi, daha düzgün yapılmalı, insani ve ahlaki olarak vecibeler tam yerine getirilmelidir. Bu konuda devlet daha zecri tedbirler almalı ve hatta denetçileri de denetlemelidir.

Denetim elamanlarının sayısı artırılmalı ve bu personelin, kişisel ahlak, insana saygı ve görevlerinin gereğini, toleranssız, kayırmasız ve gereği gibi yapmaları konusunda eğitilmeli ve kanuni tedbirler alınmalıdır. Çünkü en iyi mevzuatları bile yapsanız, bunu uygulayan insan unsuru, ahlaklı, vicdanlı ve insani olmadıktan sonra inanın hiçbirşey ifade etmeyecektir. Devletin bu acı hadiseden ibret alarak, süratle olayı soruşturmaya başlaması, yargısal ve idari inceleme süreci uzatılmadan, ihmaller ortaya çıkartılmalıdır. Bunun sonucunda firmaya, devlete, denetçilere dair sorumlular bulunmalı ve şiddetle cezalandırılmalıdır ki; bundan sonra herkes görev ve sorumluluklarının bilincinde olacak şekilde davranmalı, böylesi acılar bir daha yaşanmamalıdır.

Siyasi Partiler ve siyasetçilerin tutum ve yaklaşımları: Bu konuda da maalesef yine sınıfta kaldık. Siyasiler yine kayıkçı kavgasını öne çıkartarak ulusal birlik içinde, bu acı olaya yaklaşım sergileyemediler. İlk günlerdeki sağduyulu yaklaşımlar, ilerleyen günlerde siyasi rant edinmek amaçlı suçlamalara dönüştü. Muhalefet, iktidarı suçlayarak hadiseye sorumlu arama gayretine girdi. Bu noktadaki söylem ve eylemler, sadece ailelerin acılarını artırıp, onları tahrik etmekten başka birşey değildir. Oradaki çalışmalar sürerken bile, aileler ve ocakta mahsur kalanların çıkartılması çalışmasından ziyade, Başbakan’a nasıl yükleniriz, nasıl zorlarız, nasıl suçlarız gayreti ön plana çıktı.

Siyasiler tek yürek halinde, birlik ve beraberlik sergileyemediler. Onlar da tıpkı medyanın yaptığı gibi olayı çarpıtma, saptırma gayreti ve tutumu içine girdiler. Daha, mahsur kalanlar çıkartılmadan, olayın acısı sürerken, olayın nedenlerine dair net tesbitler bile yapılmadan, bel altı vuruşlarla Başbakan’a hakaret dolu söylemler ön plana çıktı. Halbuki bu tutum ve davranışlar ancak yangına körükle gitme olup ateşe odun taşımaktır. Sadece acıya acı katmaktır. Siyasilerin daha sağduyu ve soğukkanlı bir tavırla, sorumluluk bilinciyle, daha yapıcı, daha bilinçli ve daha olgun bir eylem ve söylem içinde olmaları gereklidir. Çünkü; ortada cari bir vaka var ve ateşleri göklere yükseliyor. Sebebi belirsiz haldeyken bile, suçlu aramaya kalkmak ahmaklığı içinde olmak sadece halkı tahrik eden bir yaklaşımdır. Halkı, sırf siyasi muhalifler aleyhine tahrik etmek ise, hiç de ahlaki ve doğru bir yaklaşım değildir.

Bu elim hadise sonrası, milletimizin dayanışmasını gösteren tutum ve davranışları da takdir ve tebrik ediyorum. Ailelerin acısına su serpen onlara ellerinden geldiğince acılarını azaltacak, bu amaçla imkanları nisbetinde olumlu şeyler yapma gayreti içinde olan, kişi, kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyorum. Aslında olması gereken de budur. Tek yürek, tek yumruk halinde öncelikle bu enkaz kaldırılmalı ve sonrasında ise sorgulamalar başlamalı ve sorumlular hesap vermelidir.

Ailelerin borçlarını silen bankalara, telefon ve internet hizmeti konusunda kolaylık ve imkan sağlayan firmalara takdirlerimi iletiyorum. Bu konuda destek sağlamayı taahhüt eden spor klüplerine, büyük firmalara, TOBB başta olmak üzere diğer sivil toplum kuruluşları ve işletmeleri tebrik ediyorum. Bu konuda sorumlu davranan, mesuliyet duygusu içinde acıyı azaltmaya matuf eylem ve söylem içinde olan, halkımızın sukunetine katkı sağlayan ve Soma’da hayatını kaybeden işçilerimizin ailelerine maddi manevi destek olmaya çalışan herkese teşekkürlerimi sunuyorum.  Böylesi elim bir olay karşısında, suçlu aramaktan önce, suçlamalardan bulunmaktan ziyade, elinden gelen desteği, gayreti ve onların acılarını azaltacak çalışmaları yürüten herkesi bu olayı ajite edip vicdansızca çarpıtanlara örnek gösteriyorum.

Sevgili okurlarım; Elimizi vicdanımıza koyarak hareket etmeliyiz. Evet ölenleri geri getiremeyiz, söyleyecek söz bulamadığımız bir noktadayız. Yukarıdaki bazı eleştirileri yaparken sanılmasın ki; olayı hafife alan bir hadsizlik içindeyiz. Asla… Olay yüreklerimizi kanattı, kanatıyor, canlarımızı yaktı, yakıyor. Ama bu olaydan yola çıkarak, olayı adeta bir bahane gibi düşünüp, kişisel kin ve emellere alet etmek de bambaşka bir izansızlık vicdansızlık ve Allah’sızlıktır demekten de kendimi alamıyorum.

Gelin el birliğiyle, bu felaketin acılarını hafifletmeye çalışalım,
Gelin hep beraber, bir ve tek yürek olalım,
Gelin bu acı olayı, hiçbirşeye alet etmeden acılı ailelere destek olalım,
Gelin bu olayın nedenlerini, niçinlerini, daha tarafsız ve daha soğukkanlı değerlendirelim,
Gelin bu hadiseyi çarpıtmadan, ajite etmeden ve müsamahasız eleştirelim!..

Rabbim ölen işçilerimize Rahmet etsin, kalanlara sabrı cemil versin, dualarımız sizinle ey emeğiyle rızkını kazanmaya çalışan büyük “kahramanlar”……

Yüce Yaradanın Ülkemizde de Dünya'da da böyle acılar yaşatmaması dileği ile haftaya biraz da olsun tebessüm edeceğimiz Bir Portre'de buluşmak üzere sağlıcakla kalın..

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı