Aslında bu kardeşimizi konuk yapıp ismini de sizlere verecektim ancak konumu nedeni ile şimdilik ismini açıklamamayı uygun buldum, ancak önemli olan zaten ismi yada konumu değil, bana anlattığı hukuksal çekinceler ve uyarıları.

Konuyu daha fazla uzatmadan bu sevgili kardeşimin tarafıma yolladığı yazıyı hiç değiştirmeden sizlere aktarıyorum. Bana derseniz ki bu yazının içeriğine ne kadar katılıyorsun? Esasen bir çok bölümüne katılmamak mümkün değil inanıyorum ki bu kardeşimizin bu uyarı yazısını, Sayın Adalet Bakanımız dahil bir çok hukukçu da dikkate alacaktır. Ayrıca bu kardeşimiz iktidara muhalif değil tam tersi Sayın Cumhurbaşkanımız ve AK Parti hükümetinin tamamen yanında biridir. Sözü uzatmadan yazıyı paylaşalım sizlere.

“Sevgili ağabey biliyorum ki Sayın Cumhurbaşkanımızın ve AK Parti’nin yanında olan birisiniz, bu neden ile çok önemli bazı konuları sizinle paylaşıp, bu konulara acilen dikkat edilmesi gerektiğine inanıyorum, aksi takdirde ileride çok büyük sıkıntılar yaşanabilir. Bunu ben hükümetimiz yetkilileri ile paylaşamadım, kendim paylaşmak yerine sizin kanalınız ile paylaşabileceğimi düşündüm.

Türkiye'de son zamanların en acımasız bir terör örgütü ile savaş halindeyiz. Bu savaşın en büyük kahramanı Sayın Cumhurbaşkanımız. İradesi ve lider kişiliği ile Devlet içinde başka bir yapı kurmaya çalışanları ‘inlerine gireceğiz’ ifadesiyle ortadan kaldırmaya çalışıyor. Operasyonlar hızla devam ediyor. Büyük kısmında da başarı ile tamamlandı. Ancak, benim dikkatimi çeken bir durum söz konusu; Sayın Cumhurbaşkanı paralel yapı denen bu lanet yapıyı, yeni kadro atamalarıyla ortadan kaldırmaya çalışıyor. Peki, emniyet ve yargıda yapılan kadro değişiklikleri şimdiki zamanda lehe işliyor ancak ileride ne olacak? Burada iki ana problem var bence çözümlenmesi gerekiyor;

1. Problem; Ticari hayat veya memuriyet hayatında geçinemeyen insanların birbirlerine belki de hiç alakası yokken paralel yaftası yapıştırması. Tabi bu konuyu Devletimiz bir şekilde kişilerin geçmişteki hayatını araştırarak ortaya çıkarabilir. Ancak, suçlanan bir kimsenin yapılanma ile alakası olmadığını anlatabilme süresi mahkeme önünde en az 6 ay. Bu her şeyden önce Devletin dış dünyada prestij kaybıdır. Bu problemin aşılabileceği konusunda bence kuşku yok ancak dikkatli ve özenli davranmak insan haklarının üst düzeyde korunmasını sağlayacak yeniliklerin yapılması gerekliliği kanaatindeyim.

2. Problem; Bana göre en ağır olan problem bu. Şöyle ki; yargı ve emniyet içinde yapılan kadrolaşmalara bakıldığında; en ağırlıklı olan atamalar geçmişte kendilerini ülkücü olarak tabir eden kişilerin atanmasıdır. Bir kısım da sosyal demokrat olarak tabir edilen şahısların atamasının yapılmasıdır. Örnek olarak Yüksek Mahkeme olan Yargıtay'a yapılan atamalara bakıldığında, yeni atanan ülkücüler kendi istedikleri başkanların seçilmeden bütün daire seçimlerini kilitlemeye çalışmışlardır.

Şimdi sorulacak soru şu? 

İleride herhangi bir oy kaybı ya da iktidardan düşme durumunda ne olacak? yapılan bu kadrolaşmalar tarafından Sayın Cumhurbaşkanı ve AK Parti mensuplarına nasıl bir bakış açısı sergilenecek?

Bu soruyu sormamdaki amaç paralel yapı ile ilgili olarak emniyet ve anayasal düzen savcılarının yaptığı soruşturmalar. Anayasal düzen savcıların (ki bu şahısların % 90 ı AK Parti'ye geçmişte sempati duymayan insanlar) yaptıkları soruşturmaları 2005 yılından başlatmış ve sürdürmektedirler. Halbuki; bu paralel yapı denen terör örgütünün varlığı 17 Aralık 2013 tarihi itibari ile ortaya çıkmış ve bütün Türkiye (Paralel Yapı'ya Allah sevgisi ile yardım edenler dahil) bu örgütü 2013 yılında tanımıştır.

2013 yılı Aralık ayı öncesine bakıldığında; Türkiye'de yaşayan herkes buna Sayın Cumhurbaşkanımız da dahil olmak üzere Fethullah Gülen denilen terör başına sempati duymakta idi. Hükümetle iç içe çalışan bu yapıya dahil olmak isteyen bir sürü iş adamı ve memur da kapıda beklemekte yardım yarışları devam etmekteydi. AK Partili bakanlar dahil Amerika seyahat programlarına Pensilvanya’yı koymakta ve örgütün yaptığı tüm faaliyetlere katılmakta idiler. Bu 2013 öncesinin acı portresiydi. Ta ki Sayın Cumhurbaşkanı'nın biz hata ettik onları tanımamışız ifadesine kadar. 

Bu açıklamaların sonucunda benim şahsi korkum Devletim adınadır. 2005 den beri yapılan bu soruşturmalar AK Partiye sempati duymayan ve 65 olan emeklilik yaşına kadar koltuklarında olacak şahısların herhangi bir güç ve iktidar kaybında Sayın Cumhurbaşkanı ve AK Partiye gönül veren her şahıs hakkında ileride bu soruşturmaları açmalarıdır. Çünkü, 2013 yılından önce terör örgütüne saygı ve sevgi duyulmasını sağlayan bir iktidar vardı diyecekler. Bu terör örgütünün ülkeye yerleşmesini ve desteğini siz sağladınız diyecekler. Diyecekler ve yapacaklar. Kim bilir belki de bu soruşturmaların bu tarihten başlatılması dahi bilinçli olarak yapılmıştır. Bu benim şahsi korkum. Kanaatimce bu işle çalışan şahısların terör örgütüne bir milat koyması lazım. Bu milat da bana göre 17 Aralık 2013 tarihidir. Bu tarihten sonra örgüte hizmet eden her şahsın cezalandırılması esastır. Ama bu tarihten önce sempati ve sevgi duyanların hatası ileride herhangi bir güç kaybında nasıl karşılanır? Bu sorunun cevabı, bence yukarıda çok açık bir şekilde belli.

Evet sevgili okurlarım ve sevgili yetkililer, kardeşimiz ciddi bir konuyu dile getiriyor, takdir sizlerin bende bu konuyu sizlere yorumsuz ulaştırıyorum.

Bir sonraki yazımızda da son zamanlardaki emniyet içerisindeki uzun süredir devam eden çalkalanmaları dilimiz vardığınca dile getireceğim, haftaya buluşmak ümidi ile sağlacak ile kalınız derken 2015 yılının bittiği ve 2016 girmek üzere olduğumuza göre sizlere sağlıklı huzurlu, barış, kardeşlik içerisinde olacağımız bir 2016 yılını yüce Allah’tan niyaz ediyorum.