Ne Amerikancı ne Rusya düşmanıyım; Sadece akılcı ve Türkiyeciyim!..
Son zamanlarda çokça duymaya başladığım bir konuya değinmek istiyorum.
"
—Tüm yalnızlaştırma ve yaptırımlara rağmen, bakın, Rusya hala dimdik ayakta,
—Rus halkı Putin'in arkasında,
—Doların/Batı'nın tahtı sallanıyor,
—Ruble (Rus parası) değer kaybediyordu ama savaşa rağmen toparlanmaya başladı...
"
Bu sözlerle bir altyapı oluşturuluyor ve hemen akabinde asıl söyleyeceklerini söylemeye başlıyorlar.
"
—Amerika ve Batı'dan bize hayır yok,
—Kaldı ki; kendi aralarında bile parçalanmaya başladılar,
—Artık "ışık doğudan yükselecek",
—Bu nedenle de, Türkiye olarak "Rusya/İran/Çin" ile işbirliğine girmeli; dolarsızlaşmış bir yaklaşımla/kendi milli paralarla ticari ilişki oluşturulmalıdır,
—Zaten bu Amerika ve Avrupa, her fırsatta Türkiye'yi dışlayıp, sıkıştırmaya ve hatta darbe bile yapmaya kalkışmadılar mı!..
"
Arkadaşlar,
Doğru okuma ve tespit başkadır, doğruyu savunmak başkadır.
Her ülkenin doğrusu farklıdır.
Amerika ve Batı'nın Türkiye politikası kendilerince doğru ama bize göre yanlış olabilir.
Ki, böyledir de…
Keza, aynı şey Türk-Rus ilişkileri için de geçerlidir.
Ama her şey, bunları söylemek ve eş-dost muhabbetinde konuşmak kadar kolay ve basit değildir.
Konu diplomasi olunca "akıl ve akılcılık" olmazsa olmazdır diye sürekli söylüyorum.
Bu bağlamda ise, "doğru okuma ve doğru tespit"in öne çıktığını görüyoruz.
Müzmin Batıcılık/rotamız sadece Batı demek ne kadar yanlışsa, Rusya/Çin/İran ile ortaklık yapmalıyız yaklaşımı da o kadar yanlıştır.
Hanımlar/Beyler,
Daha önce de söyledim,
Realite ile idealiteyi birbirine karıştırmamak lazım.
Tek kutuplu dünyadan, çok kutuplu ve çeşitlilik içeren bir dünyaya geçiyoruz demek, bana göre oldukça ütopik ve hayallerle gerçekleri karıştırmaktan öte bir şey değildir.
Türkiye'de bir kesim var,
"Emperyalist/Kapitalist/Sömürgeci Batı ve Amerika" diye koro halinde bağırıyor.
Ve üstelik bunu örneklerle delillendiriyor.
Doğru mu?
Bence de doğru…
Peki Rusya/Çin ve hatta İran, Amerika ve Batı'dan geri kalır mı!..
Üstelik bu ülkelerdeki tam bir vahşi kapitalizm,
Emperyalizmin şahı,
Sömürgeciliğin alası!..
Hem de, en başta kendi halkına ve insanına karşı…
Bu ülkelerde halklar uyutuluyor/uyuşturuluyor.
Rusya'nın/Çin'in kamusal zenginliğinin, Allah aşkına kaçta kaçı halka yansıyor ve kendi insanına pay ediliyor.
Amerika ve Avrupa'da cirit atan,
İngiltere'de yüksek paralarla futbol takımları satın alan,
Yatlarla/yalılarla ve lüks içinde Avrupai bir hayatla ortalıkta fink atan oligarklar Rus değil mi…
Ya küresel kapitalist sistemde ana figür haline gelen Çin'li firma ve sahiplerine ne demeli…
Lütfen bir bakın; milyonlarca Çin'linin aylık gelirinin ne kadar olduğuna/nasıl bir hayat sürdüğüne/hatta sefaletine ve bir de zenginleyen Çin devletinin kimleri zenginleştirdiğine bakın…
Defalarca dedim,
Ülkeler arasında ebedi dostluk/düşmanlık olmaz.
Menfaat ilişkisi en geçer yaklaşımdır.
Kim ne derse desin;
Doğru budur veya yanlış odur desin,
Bunları bir kenara koyarak, öncelikle yaşanan realiteyi ve gerçekliği doğru okumak zorundayız.
Bu realite ve gerçeklik gaddarca olabilir,
Vicdansızca yaklaşım içerebilir,
Küresel bir adaletsizlik yaşatabilir,
Amenna ve kabul…
Peki o halde, "dünya zaten çok zalim ve adaletsiz" diye oturup kalacak mıyız,
"…ama bu haksızlık/zulüm…" diyerek sadece konuşacak mıyız!..
Eğer her şeye rağmen doğru okuma ve tespit yapmazsak; hayaller "Tam bağımsızlık", gerçekler ise "Tam yalnızlık" ve ne İsa'ya ne de Musa'ya yaranamamışlıktan öteye geçmez, geçemez!..
Görmek zorunda olduğumuz yaşanan bir realite var ve bunun değişmezi bir "Güç ve Akıl" var,
Bir de dünyanın geri kalanı var.
Eğer ki; Putin ve Rusya, bu "güç ve akla" kafa tutuyor/doların tahtını sallıyor ve kazanacak derseniz; hayal peşindesinizdir ve realiteyi hiç görmüyorsunuz demektir.
Komünizm nostaljistleri,
AntiAmerikancı hamasetçiler,
Ortadoğucu romantikler,
Avrasyacı-tevellüdü ve kafası eski olan yeni nesil ekonomistler, konuşuyor ve yukarıda sıraladığım "kurtuluş reçetesini" sunuyor.
Ben, gerçeklik ve realite öyle değil, yapmayın-etmeyin, sizin bu söyleminiz rüzgara tükürmeye benzer dediğimdeyse; "…bu adam kesin Amerikancı/Avrasya aleyhtarı" suçlamalarına maruz kalıyorum.
Arkadaşlar,
Ben, ne Amerikancıyım ne de Rusya düşmanı,
Ben ne Çin aleyhtarıyım ne de Batı sevici…
Ben, sadece gerçekçiyim ve yaşanan gerçekliği duygusallıktan/romantizmden/diplomatik fanteziden bağımsız şekilde okuyan/tespit eden ve sizlerle öngörülerini paylaşan biriyim.
Ben "doğru budur" demiyorum, "doğru okuyalım/doğru durum tespiti yapalım" diyorum.
İnanın, Rusya ve Putin,
Rus ekonomisi ve Ruble,
Rusya'nın imparatorluk hayalleri, o "Güç ve Akıl Sahiplerinin" yanında solda sıfır kalır.
Keza Çin'in ve fantastik ekonomistlerin/kimi diplomatik yorumcuların "…ama Çin'in elinde iki trilyon dolardan fazla Amerikan tahvili var" diyerek, bunun büyük bir koz olacağını iddia etmelerinin hiçbir hükmü ve önemi yoktur.
Yahu gözünüzü açın ve bir bakın,
Pandemi'nin ortaya çıkışına ve Çin'e maliyetine bir bakın,
Son on beş-yirmi yıldır inceden inceye nalıncı keseri gibi hep kendine yontarak, Kafkaslar/Suriye/Libya vb. gibi coğrafyalarda ilerleyen Putin'in, Ukrayna'yı işgal etmek zorunda kalışına ve yaptırımlara maruz kalarak "yalnızlaşmasına" bakın!..
Bu sözlerim yetmedi mi,
Daha ileri gideyim o halde…
2022'nin ikinci yarısında, şuanda yüzde 70'ler oranında "Putin'in arkasındayız" diyen Rus halkının ne hale geleceğini takip edin ve bugün dediklerimi o zaman bir daha düşünün.
Hala muzaffer bir komutan edasıyla hareket eden, kendi yönetiminde oluşan çatlakları ustaca örtebilen Putin'in, nasıl çaresizleşeceğine dikkat kesilin.
Ve hatta bırakın Rusya ve Putin'i; Türkiye de dahil, hemen her ülkenin Rusya'ya karşı netleşen ve temel gıda maddesi bağlamında bile ticaret yapamayacak hale gelişini iyi görün.
Buna, müzmin ve kronik Amerika düşmanı olan İran'ı da dahil edin ve Rusya'dan nasıl uzaklaştığını seyredin!..
Sonuç:
Zaman, komünist nostaljik fantezilerle hayal kurma ve romantik diplomasi zamanı değildir.
Zaman, Avrasyacılık zamanı hiç değildir.
Acılı ve belki de son 70 yılın en kritik sürecinden geçiyoruz.
Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı bir süreçteyiz.
Güç ve Akıl Sahiplerinin, "Eski hal muhal; ya yeni hal ya izmihlal (yıkılma)" dediği bir zamandayız.
Tek yapmamız gereken, "akıllı ve akılcı" yaklaşımla Türkiye'nin menfaatlerini maksimize etmeye dönük bir düş/düşünüş ve yaklaşımdır.
Bunun yolu da, ancak "doğru okuma ve doğru tespit"ten geçer!..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
"
—Tüm yalnızlaştırma ve yaptırımlara rağmen, bakın, Rusya hala dimdik ayakta,
—Rus halkı Putin'in arkasında,
—Doların/Batı'nın tahtı sallanıyor,
—Ruble (Rus parası) değer kaybediyordu ama savaşa rağmen toparlanmaya başladı...
"
Bu sözlerle bir altyapı oluşturuluyor ve hemen akabinde asıl söyleyeceklerini söylemeye başlıyorlar.
"
—Amerika ve Batı'dan bize hayır yok,
—Kaldı ki; kendi aralarında bile parçalanmaya başladılar,
—Artık "ışık doğudan yükselecek",
—Bu nedenle de, Türkiye olarak "Rusya/İran/Çin" ile işbirliğine girmeli; dolarsızlaşmış bir yaklaşımla/kendi milli paralarla ticari ilişki oluşturulmalıdır,
—Zaten bu Amerika ve Avrupa, her fırsatta Türkiye'yi dışlayıp, sıkıştırmaya ve hatta darbe bile yapmaya kalkışmadılar mı!..
"
Arkadaşlar,
Doğru okuma ve tespit başkadır, doğruyu savunmak başkadır.
Her ülkenin doğrusu farklıdır.
Amerika ve Batı'nın Türkiye politikası kendilerince doğru ama bize göre yanlış olabilir.
Ki, böyledir de…
Keza, aynı şey Türk-Rus ilişkileri için de geçerlidir.
Ama her şey, bunları söylemek ve eş-dost muhabbetinde konuşmak kadar kolay ve basit değildir.
Konu diplomasi olunca "akıl ve akılcılık" olmazsa olmazdır diye sürekli söylüyorum.
Bu bağlamda ise, "doğru okuma ve doğru tespit"in öne çıktığını görüyoruz.
Müzmin Batıcılık/rotamız sadece Batı demek ne kadar yanlışsa, Rusya/Çin/İran ile ortaklık yapmalıyız yaklaşımı da o kadar yanlıştır.
Hanımlar/Beyler,
Daha önce de söyledim,
Realite ile idealiteyi birbirine karıştırmamak lazım.
Tek kutuplu dünyadan, çok kutuplu ve çeşitlilik içeren bir dünyaya geçiyoruz demek, bana göre oldukça ütopik ve hayallerle gerçekleri karıştırmaktan öte bir şey değildir.
Türkiye'de bir kesim var,
"Emperyalist/Kapitalist/Sömürgeci Batı ve Amerika" diye koro halinde bağırıyor.
Ve üstelik bunu örneklerle delillendiriyor.
Doğru mu?
Bence de doğru…
Peki Rusya/Çin ve hatta İran, Amerika ve Batı'dan geri kalır mı!..
Üstelik bu ülkelerdeki tam bir vahşi kapitalizm,
Emperyalizmin şahı,
Sömürgeciliğin alası!..
Hem de, en başta kendi halkına ve insanına karşı…
Bu ülkelerde halklar uyutuluyor/uyuşturuluyor.
Rusya'nın/Çin'in kamusal zenginliğinin, Allah aşkına kaçta kaçı halka yansıyor ve kendi insanına pay ediliyor.
Amerika ve Avrupa'da cirit atan,
İngiltere'de yüksek paralarla futbol takımları satın alan,
Yatlarla/yalılarla ve lüks içinde Avrupai bir hayatla ortalıkta fink atan oligarklar Rus değil mi…
Ya küresel kapitalist sistemde ana figür haline gelen Çin'li firma ve sahiplerine ne demeli…
Lütfen bir bakın; milyonlarca Çin'linin aylık gelirinin ne kadar olduğuna/nasıl bir hayat sürdüğüne/hatta sefaletine ve bir de zenginleyen Çin devletinin kimleri zenginleştirdiğine bakın…
Defalarca dedim,
Ülkeler arasında ebedi dostluk/düşmanlık olmaz.
Menfaat ilişkisi en geçer yaklaşımdır.
Kim ne derse desin;
Doğru budur veya yanlış odur desin,
Bunları bir kenara koyarak, öncelikle yaşanan realiteyi ve gerçekliği doğru okumak zorundayız.
Bu realite ve gerçeklik gaddarca olabilir,
Vicdansızca yaklaşım içerebilir,
Küresel bir adaletsizlik yaşatabilir,
Amenna ve kabul…
Peki o halde, "dünya zaten çok zalim ve adaletsiz" diye oturup kalacak mıyız,
"…ama bu haksızlık/zulüm…" diyerek sadece konuşacak mıyız!..
Eğer her şeye rağmen doğru okuma ve tespit yapmazsak; hayaller "Tam bağımsızlık", gerçekler ise "Tam yalnızlık" ve ne İsa'ya ne de Musa'ya yaranamamışlıktan öteye geçmez, geçemez!..
Görmek zorunda olduğumuz yaşanan bir realite var ve bunun değişmezi bir "Güç ve Akıl" var,
Bir de dünyanın geri kalanı var.
Eğer ki; Putin ve Rusya, bu "güç ve akla" kafa tutuyor/doların tahtını sallıyor ve kazanacak derseniz; hayal peşindesinizdir ve realiteyi hiç görmüyorsunuz demektir.
Komünizm nostaljistleri,
AntiAmerikancı hamasetçiler,
Ortadoğucu romantikler,
Avrasyacı-tevellüdü ve kafası eski olan yeni nesil ekonomistler, konuşuyor ve yukarıda sıraladığım "kurtuluş reçetesini" sunuyor.
Ben, gerçeklik ve realite öyle değil, yapmayın-etmeyin, sizin bu söyleminiz rüzgara tükürmeye benzer dediğimdeyse; "…bu adam kesin Amerikancı/Avrasya aleyhtarı" suçlamalarına maruz kalıyorum.
Arkadaşlar,
Ben, ne Amerikancıyım ne de Rusya düşmanı,
Ben ne Çin aleyhtarıyım ne de Batı sevici…
Ben, sadece gerçekçiyim ve yaşanan gerçekliği duygusallıktan/romantizmden/diplomatik fanteziden bağımsız şekilde okuyan/tespit eden ve sizlerle öngörülerini paylaşan biriyim.
Ben "doğru budur" demiyorum, "doğru okuyalım/doğru durum tespiti yapalım" diyorum.
İnanın, Rusya ve Putin,
Rus ekonomisi ve Ruble,
Rusya'nın imparatorluk hayalleri, o "Güç ve Akıl Sahiplerinin" yanında solda sıfır kalır.
Keza Çin'in ve fantastik ekonomistlerin/kimi diplomatik yorumcuların "…ama Çin'in elinde iki trilyon dolardan fazla Amerikan tahvili var" diyerek, bunun büyük bir koz olacağını iddia etmelerinin hiçbir hükmü ve önemi yoktur.
Yahu gözünüzü açın ve bir bakın,
Pandemi'nin ortaya çıkışına ve Çin'e maliyetine bir bakın,
Son on beş-yirmi yıldır inceden inceye nalıncı keseri gibi hep kendine yontarak, Kafkaslar/Suriye/Libya vb. gibi coğrafyalarda ilerleyen Putin'in, Ukrayna'yı işgal etmek zorunda kalışına ve yaptırımlara maruz kalarak "yalnızlaşmasına" bakın!..
Bu sözlerim yetmedi mi,
Daha ileri gideyim o halde…
2022'nin ikinci yarısında, şuanda yüzde 70'ler oranında "Putin'in arkasındayız" diyen Rus halkının ne hale geleceğini takip edin ve bugün dediklerimi o zaman bir daha düşünün.
Hala muzaffer bir komutan edasıyla hareket eden, kendi yönetiminde oluşan çatlakları ustaca örtebilen Putin'in, nasıl çaresizleşeceğine dikkat kesilin.
Ve hatta bırakın Rusya ve Putin'i; Türkiye de dahil, hemen her ülkenin Rusya'ya karşı netleşen ve temel gıda maddesi bağlamında bile ticaret yapamayacak hale gelişini iyi görün.
Buna, müzmin ve kronik Amerika düşmanı olan İran'ı da dahil edin ve Rusya'dan nasıl uzaklaştığını seyredin!..
Sonuç:
Zaman, komünist nostaljik fantezilerle hayal kurma ve romantik diplomasi zamanı değildir.
Zaman, Avrasyacılık zamanı hiç değildir.
Acılı ve belki de son 70 yılın en kritik sürecinden geçiyoruz.
Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı bir süreçteyiz.
Güç ve Akıl Sahiplerinin, "Eski hal muhal; ya yeni hal ya izmihlal (yıkılma)" dediği bir zamandayız.
Tek yapmamız gereken, "akıllı ve akılcı" yaklaşımla Türkiye'nin menfaatlerini maksimize etmeye dönük bir düş/düşünüş ve yaklaşımdır.
Bunun yolu da, ancak "doğru okuma ve doğru tespit"ten geçer!..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Melih N. R.
Oğuz M.
Ahmet Ay
Mehmet
Mehmet D.
Senra Mökükçü
Ali Kırkağaç
Mutlu A.
A. T.
SALİH AL