Küresel ekonomide finansal kriz/kontrollü çöküş ve Dolar/TL!
Düne kadar, "dolar bitiyor/rezerv özelliği sona eriyor/Amerika kendi kendini yiyor" diyenler çark etmeye başladı.
Bu argümanı dillendiren "Rusyacı/Çinci" Avrasyacılardan birkaçının, geçen gün yaptığı yorum beni hiç şaşırtmadı.
Malum,
Amerika'da başlayan bir finans krizi var ve devam ediyor.
Konuyla ilgili uzmanlar dahi bu durumun yakın bir zamanda pek de durulacağını düşünmüyor.
Hatta JP Morgan gibi küresel finansa yön veren bir kuruluşun CEO'su, durumun fırtınaya dönüşebileceğinden bile bahsedebiliyor.
Böyleyken bile FED, "faiz-enflasyon" politikasını sürdürüyor.
Ama 15 gün içinde 400 milyar dolar basarak duruma müdahale etmekten de geri durmuyor.
Biden'a gelince; son derece rahat,
Ne bankaların yaşadığı kriz ve batış ve ne de Kongrede "borç tavanı artırılmaması krizi" sanki umurunda değil.
İşte bizim "Avrasyacı/antidolarcı/Rusya ve Çin sevici" yorumcular buna şaşırıyorlar.
"Bu durumun vahametini biz dahi görebiliyorsak; onlar akıllarını mı yitirmişler de bunu görüp düşünemiyorlar",
Küresel ekonomiye hükmeden bir gücün böylesi bir maceraperestliğe, kötü gidişata ve gidişatın kendi halinde olmasına müsaade etmeleri mümkün mü!
Olsa olsa, "kontrollü bir çöküş" planlıyorlardır…" şeklinde ve bu minvalde yorumlar yapıyorlar.
Nihayet,
Gerçekten nihayet anladınız ya bunu; bu bile oldukça sevindirici bir şey…
Ama bunları söylerken de, Rusya'nın dış ticaretinin yüzde 50'ye yakın kısmını ruble-yuan ile yaptığını söylemekten geri durmuyorlar ve Arabistan'ın Cidde Limanına gelen bir Rus gemisi üzerinden Avrasyacı nostalji ve ironilere de devam ediyorlar.
Arkadaşlar,
5-6 yıldır "Yeni Düzen/Yeni Yüzyıl" diye bir plandan, yeni bir sistemden, Güç ve Akıl Sahiplerinin rotasından bahsediyorum.
Görünüşe aldanmayın, asıl görünmeyene odaklanın diyorum ama anlamak istemiyorsunuz.
Çünkü ideolojik yaklaşımınız realiteyi görmenize mani oluyor.
Ama tespit/teşhis ve analiz öyle olmaz işte…
Daha anlaşılır olması için daha basite indirgeyerek bir örnek vereceğim.
Kuveyt gibi minicik bir ülkenin parası doların üç katı,
Çin gibi küresel hammadde fabrikası mesabesinde ve ihracatta dünyanın bir numarası olan bir ülkenin para biriminin değeri ise doların altıda biri…
Hiç düşündünüz mü; neden/niçin ve nasıl böyle oluyor diye…
Tekrar söylüyorum,
Abartılmasına ve son birkaç aydır köpürtülmesine rağmen Çin parası Yuan'ın rezerv para niteliği sadece yüzde 4 ve dolarınki hala yüzde65-70 mesabesinde…
Arkadaşlar,
Basit bir dille söyleyecek olursam; Arabistan, Amerika'dan/Paranın Sahiplerinden bağımsız ve kendi iradesiyle bırakın Çin'le özgür ve özgün ticaret yapmayı; tuvalete bile gidemez!
Hikayelere inanmayın ve kimse bana masal anlatmasın!
Evet, bir şeyler oluyor; hem de yerküreyi topyekün değiştirecek bir şeyler,
Evet, Finansal Kriz yaşanıyor,
Evet, Küresel enflasyon sürüyor,
Evet, Yeni bir ekonomik sisteme doğru hızla ilerleniyor…
Ama şunu sakın unutmayın;
Tüm bu gidişatın komutası/yönetim merkezi/irade ve inisiyatifi Paranın Sahiplerinde/Amerika'da/Güç ve Akıl Sahiplerinin iradesindedir!
Rusya da, Çin de, Arabistan da, Almanya da, hatta İran da ve hatta Türkiye de bu oyunda figürandır; verilen rolü oynamaya mecbur ve hata mahkumdur.
Biri öne çıkıyor ve birileri geriliyor gibi görünüyorsa, onlar öyle istediği içindir!
Bakınız,
Kim ne derse desin; küresel ekonomi büyük bir resesyona (durgunluğa) doğru hızla ilerliyor, ilerletiliyor.
Çünkü planın bir parçası da resesyon ve yavaşlayan ekonomidir.
Amerika ve Avrupa'da faiz artırılıyor ama bir yandan da krediye erişim zorlaştırılıyor.
Bu neyi getiriyor?
Finansal sıkıntı çeken firmaların daha da sıkıntıya düşmesi ve üretimin yavaşlamasını…
Hepsi bir bilinçle yapılıyor ve devam da edecek!
Dolar/TL'ye ve Türkiye'ye gelince…
Açık konuşmak gerekirse durum pek iç açıcı değil.
Resmi dolar kuru 19,20'lerde iken fiili durum (Tahtakale ve Kapalıçarşı) 19,60'lar civarı yaşanıyor.
Daha ilginç bir şey;
Bankaya para yatırırken verilen faiz yüzde 30 civarı,
Kredi çekecek olursan yüzde 20 civarı faiz…
Bu durumda bankalar zararına çalışıyor dememiz lazım.
Ya da, bankalar insafa geldi ve Ramazan münasebetiyle Allah rızası için parayı ucuza satmaya mı başladı yoksa demeliyiz!
Korkunç bir tutarsızlık ve balonvari iyimserlik içindeyiz!
Arkadaşlar,
Çok üzgünüm, kimse kızmasın ve alınmasın ama bir yerde balon varsa ve o balon şişmeye devam ediyorsa; bir noktada mutlaka patlayacak demektir.
Eşyanın tabiatı bunu gerektirir ve hep de böyle olmuştur.
Yabancı yatırımcılar/kreditörler ve değerlendirme kuruluşları Türkiye'ye karşı son derece ihtiyatlılar ve Türkiye ekonomisiyle ilgili pek de iyimser değiller.
Hele de seçime giderken,
Hele de, ihtimalin yüzde 50-50 olduğu bir seçime giderken,
Hele de, son üç aydaki dış ticaret açığımız 35 milyar doları aşmışken,
Hele de, son bir yıllık cari açık 50 milyar dolara yaklaşmışken,
Ve hele de, Türk siyaseti ve siyasetçileri yaşanmakta olan küresel gelişmeleri pek de doğru okumayıp; Rusya ve Çin yanlısı dış politika tercihinde bulunarak "ışık doğudan gelir" gibi bir fantastik düşünceye kapılmışken; bırakın yabancıları, doğrusu ben bile pek iyimser değilim ve olamıyorum!
Küresel ekonomi, tüm dünyanın dahil olduğu bir network'e dönüşmüşken,
Hiçbir ülke, bu entegrasyondan kendini ayrı ve bağımsız kılamazken,
Türkiye olarak, rezerv para olan dolara sıkı sıkıya muhtaçken, yuan'cı veya ruble'ci/Rusyacı veya Çinci olmamızın bize bir şey kazandırmayacağı, aksine çok şey kaybettireceği aşikardı ve geldiğimiz nokta da maalesef budur.
Defalarca söyledim,
Ekonominin bir dili vardır ve bu dil son derece basit/sade ve yalındır,
Dünyanın ve hele de paranın sahiplerinin gayrına veya aksine bir tavırla Türkiye ekonomisi düzlüğe çıkamaz dedim.
Heterodoks/eklektik/Ortodoks vb. gibi kavramlarla ekonomi yapılmaz/düzeltilemez ve olsa olsa sadece kafa karıştırılır. Kafa karışıklığı ise, deva/çare/em olmaz, var olan kötü gidişatı daha da kötüleştirir diye sürekli yazdım.
Lisanı münasiple/kırmamaya-dökmemeye dikkat ederek,
İç siyasi saiklerden uzak kalmaya ve politize olmamaya çaba sarfederek,
Karar merciinde olanları eleştiriyor, muhaliflere koz veriyor dedirtmemeye çalışarak anlattım da anlattım!
Şöyle şöyle olursa böyle böyle olur,
Şunu yapmazsak zora düşeriz,
Şunları yapmaya devam edersek tıkanırız ama Sayın cumhurbaşkanımızın liderliği ve edindiği tecrübe sayesinde inanıyorum ki, tıkanmayacak ve Türk ekonomisini sıkıntıya düşürmeyecek atraksiyonları yapabiliriz dedim.
Ama gördüğüm tablo ve geldiğimiz nokta pek iç açıcı değil!
Ya, ekonomi ekibi yapılması gerekenleri doğru şekilde yapmadı,
Veya, Sayın cumhurbaşkanının düşünce ve talimatlarının gereği layıkıyla yerine getirilmedi!
Ki, bu nedenle böylesi bir ekonomik negativite ile karşı karşıyayız!
Sonuç:
Çıkmadık candan umut kesilmez derler!
Umarım yöneticilerimiz basiret ve ferasete kavuşur,
Umarım, Erdoğan ekonomik kuralları bihakkın uygulayacak olanları göreve getirir,
Ve umarım, seçimler Türkiye ve Türk Ekonomisi için daha iyiye gidişe vesile olacak bir sonuç verir!
Benden bu kadar…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Bu argümanı dillendiren "Rusyacı/Çinci" Avrasyacılardan birkaçının, geçen gün yaptığı yorum beni hiç şaşırtmadı.
Malum,
Amerika'da başlayan bir finans krizi var ve devam ediyor.
Konuyla ilgili uzmanlar dahi bu durumun yakın bir zamanda pek de durulacağını düşünmüyor.
Hatta JP Morgan gibi küresel finansa yön veren bir kuruluşun CEO'su, durumun fırtınaya dönüşebileceğinden bile bahsedebiliyor.
Böyleyken bile FED, "faiz-enflasyon" politikasını sürdürüyor.
Ama 15 gün içinde 400 milyar dolar basarak duruma müdahale etmekten de geri durmuyor.
Biden'a gelince; son derece rahat,
Ne bankaların yaşadığı kriz ve batış ve ne de Kongrede "borç tavanı artırılmaması krizi" sanki umurunda değil.
İşte bizim "Avrasyacı/antidolarcı/Rusya ve Çin sevici" yorumcular buna şaşırıyorlar.
"Bu durumun vahametini biz dahi görebiliyorsak; onlar akıllarını mı yitirmişler de bunu görüp düşünemiyorlar",
Küresel ekonomiye hükmeden bir gücün böylesi bir maceraperestliğe, kötü gidişata ve gidişatın kendi halinde olmasına müsaade etmeleri mümkün mü!
Olsa olsa, "kontrollü bir çöküş" planlıyorlardır…" şeklinde ve bu minvalde yorumlar yapıyorlar.
Nihayet,
Gerçekten nihayet anladınız ya bunu; bu bile oldukça sevindirici bir şey…
Ama bunları söylerken de, Rusya'nın dış ticaretinin yüzde 50'ye yakın kısmını ruble-yuan ile yaptığını söylemekten geri durmuyorlar ve Arabistan'ın Cidde Limanına gelen bir Rus gemisi üzerinden Avrasyacı nostalji ve ironilere de devam ediyorlar.
Arkadaşlar,
5-6 yıldır "Yeni Düzen/Yeni Yüzyıl" diye bir plandan, yeni bir sistemden, Güç ve Akıl Sahiplerinin rotasından bahsediyorum.
Görünüşe aldanmayın, asıl görünmeyene odaklanın diyorum ama anlamak istemiyorsunuz.
Çünkü ideolojik yaklaşımınız realiteyi görmenize mani oluyor.
Ama tespit/teşhis ve analiz öyle olmaz işte…
Daha anlaşılır olması için daha basite indirgeyerek bir örnek vereceğim.
Kuveyt gibi minicik bir ülkenin parası doların üç katı,
Çin gibi küresel hammadde fabrikası mesabesinde ve ihracatta dünyanın bir numarası olan bir ülkenin para biriminin değeri ise doların altıda biri…
Hiç düşündünüz mü; neden/niçin ve nasıl böyle oluyor diye…
Tekrar söylüyorum,
Abartılmasına ve son birkaç aydır köpürtülmesine rağmen Çin parası Yuan'ın rezerv para niteliği sadece yüzde 4 ve dolarınki hala yüzde65-70 mesabesinde…
Arkadaşlar,
Basit bir dille söyleyecek olursam; Arabistan, Amerika'dan/Paranın Sahiplerinden bağımsız ve kendi iradesiyle bırakın Çin'le özgür ve özgün ticaret yapmayı; tuvalete bile gidemez!
Hikayelere inanmayın ve kimse bana masal anlatmasın!
Evet, bir şeyler oluyor; hem de yerküreyi topyekün değiştirecek bir şeyler,
Evet, Finansal Kriz yaşanıyor,
Evet, Küresel enflasyon sürüyor,
Evet, Yeni bir ekonomik sisteme doğru hızla ilerleniyor…
Ama şunu sakın unutmayın;
Tüm bu gidişatın komutası/yönetim merkezi/irade ve inisiyatifi Paranın Sahiplerinde/Amerika'da/Güç ve Akıl Sahiplerinin iradesindedir!
Rusya da, Çin de, Arabistan da, Almanya da, hatta İran da ve hatta Türkiye de bu oyunda figürandır; verilen rolü oynamaya mecbur ve hata mahkumdur.
Biri öne çıkıyor ve birileri geriliyor gibi görünüyorsa, onlar öyle istediği içindir!
Bakınız,
Kim ne derse desin; küresel ekonomi büyük bir resesyona (durgunluğa) doğru hızla ilerliyor, ilerletiliyor.
Çünkü planın bir parçası da resesyon ve yavaşlayan ekonomidir.
Amerika ve Avrupa'da faiz artırılıyor ama bir yandan da krediye erişim zorlaştırılıyor.
Bu neyi getiriyor?
Finansal sıkıntı çeken firmaların daha da sıkıntıya düşmesi ve üretimin yavaşlamasını…
Hepsi bir bilinçle yapılıyor ve devam da edecek!
Dolar/TL'ye ve Türkiye'ye gelince…
Açık konuşmak gerekirse durum pek iç açıcı değil.
Resmi dolar kuru 19,20'lerde iken fiili durum (Tahtakale ve Kapalıçarşı) 19,60'lar civarı yaşanıyor.
Daha ilginç bir şey;
Bankaya para yatırırken verilen faiz yüzde 30 civarı,
Kredi çekecek olursan yüzde 20 civarı faiz…
Bu durumda bankalar zararına çalışıyor dememiz lazım.
Ya da, bankalar insafa geldi ve Ramazan münasebetiyle Allah rızası için parayı ucuza satmaya mı başladı yoksa demeliyiz!
Korkunç bir tutarsızlık ve balonvari iyimserlik içindeyiz!
Arkadaşlar,
Çok üzgünüm, kimse kızmasın ve alınmasın ama bir yerde balon varsa ve o balon şişmeye devam ediyorsa; bir noktada mutlaka patlayacak demektir.
Eşyanın tabiatı bunu gerektirir ve hep de böyle olmuştur.
Yabancı yatırımcılar/kreditörler ve değerlendirme kuruluşları Türkiye'ye karşı son derece ihtiyatlılar ve Türkiye ekonomisiyle ilgili pek de iyimser değiller.
Hele de seçime giderken,
Hele de, ihtimalin yüzde 50-50 olduğu bir seçime giderken,
Hele de, son üç aydaki dış ticaret açığımız 35 milyar doları aşmışken,
Hele de, son bir yıllık cari açık 50 milyar dolara yaklaşmışken,
Ve hele de, Türk siyaseti ve siyasetçileri yaşanmakta olan küresel gelişmeleri pek de doğru okumayıp; Rusya ve Çin yanlısı dış politika tercihinde bulunarak "ışık doğudan gelir" gibi bir fantastik düşünceye kapılmışken; bırakın yabancıları, doğrusu ben bile pek iyimser değilim ve olamıyorum!
Küresel ekonomi, tüm dünyanın dahil olduğu bir network'e dönüşmüşken,
Hiçbir ülke, bu entegrasyondan kendini ayrı ve bağımsız kılamazken,
Türkiye olarak, rezerv para olan dolara sıkı sıkıya muhtaçken, yuan'cı veya ruble'ci/Rusyacı veya Çinci olmamızın bize bir şey kazandırmayacağı, aksine çok şey kaybettireceği aşikardı ve geldiğimiz nokta da maalesef budur.
Defalarca söyledim,
Ekonominin bir dili vardır ve bu dil son derece basit/sade ve yalındır,
Dünyanın ve hele de paranın sahiplerinin gayrına veya aksine bir tavırla Türkiye ekonomisi düzlüğe çıkamaz dedim.
Heterodoks/eklektik/Ortodoks vb. gibi kavramlarla ekonomi yapılmaz/düzeltilemez ve olsa olsa sadece kafa karıştırılır. Kafa karışıklığı ise, deva/çare/em olmaz, var olan kötü gidişatı daha da kötüleştirir diye sürekli yazdım.
Lisanı münasiple/kırmamaya-dökmemeye dikkat ederek,
İç siyasi saiklerden uzak kalmaya ve politize olmamaya çaba sarfederek,
Karar merciinde olanları eleştiriyor, muhaliflere koz veriyor dedirtmemeye çalışarak anlattım da anlattım!
Şöyle şöyle olursa böyle böyle olur,
Şunu yapmazsak zora düşeriz,
Şunları yapmaya devam edersek tıkanırız ama Sayın cumhurbaşkanımızın liderliği ve edindiği tecrübe sayesinde inanıyorum ki, tıkanmayacak ve Türk ekonomisini sıkıntıya düşürmeyecek atraksiyonları yapabiliriz dedim.
Ama gördüğüm tablo ve geldiğimiz nokta pek iç açıcı değil!
Ya, ekonomi ekibi yapılması gerekenleri doğru şekilde yapmadı,
Veya, Sayın cumhurbaşkanının düşünce ve talimatlarının gereği layıkıyla yerine getirilmedi!
Ki, bu nedenle böylesi bir ekonomik negativite ile karşı karşıyayız!
Sonuç:
Çıkmadık candan umut kesilmez derler!
Umarım yöneticilerimiz basiret ve ferasete kavuşur,
Umarım, Erdoğan ekonomik kuralları bihakkın uygulayacak olanları göreve getirir,
Ve umarım, seçimler Türkiye ve Türk Ekonomisi için daha iyiye gidişe vesile olacak bir sonuç verir!
Benden bu kadar…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Süleyman
Mehmet Hak
Mustafa
Muhammed A.
Kemal B
Zafer T.
Nihat Sivri
Erhan Ak
Ahmet Ser
Ekrem Kalaycı