Cumhurbaşkanı'nın o dönem Başbakan olarak BM Genel Kurulunda  sert eleştiriler getirerek BM'nin artık yeniden yapılanması gereğine ve bugünkü şekliyle devam edemez yaklaşımına vurgu yapmıştım.
Son iki yıl içinde BM konusuna sık sık değindim.
Erdoğan'ın "Dünya beşten büyüktür" sözüne atıfta bulundum.
Gerçekten de öyle…
Bugün yaşanan Koronavirüs salgınında BM yine sınıfta kaldı.
Hatta salgının başlarında Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü, durumun pandemi olmadığını bile söyleyebildi.
Ama zulüm ister bireysel ister küresel olsun, bir noktada kırıma uğruyor ve devam etmiyor.
BM'nin adaletsiz adaletinin de yaldızları döküldü/dökülüyor.
Hem de mikroskobik bir virüs sebebiyle…
Allah'ım sen nelere kadirsin…
Külli irade ve İlahi adalet olgusu öyle büyük ve titizdir ki; zalimi birbirine kırdırır, zulmü zalime çevirir, BM gibi aldatmaca kurumları da bir şekilde bitirir.

İmam-ı Rabbani’nin bir deyişi var;
Hak kuldan intikamını yine kul ile alır,
İlim irfan bilmeyen bunu kul yaptı sanır…
Cümle eşya Halık’ındır kul eliyle işlenir,
Emr-i Bari olmayınca sanma bir çöp deprenir.

Hepimiz görüyoruz, Çin’in başına geleni ve gelecekleri…
BM’de veto ederdi zalimce; zulme karşı alınacak kararı.
Uygur Türklerini inim inim inletir, soykırıma tabi tutarlardı.
Rusya ile beraber mazlumun ahını duymazlar, zalimlikte sınır tanımaz kararlara imza atarlardı.
Keza Amerika, Fransa, İngiltere…
Hadi BM’de karar alın da durdurun bakalım insanlarınızın hastalanmasını, ölmesini…
Kendi kendinize medet edemez haldesiniz…
Bir virüs eliyle ölüyor insanlarınız; ölü gibi bakıyorsunuz cesetlerine…
Belki de ettiğinizi buluyorsunuz.
Neticede etme bulma dünyasındayız…
Siz koskoca Birleşmiş Milletler’i kendi uydunuz, peykiniz, uşağınız, emir eriniz gibi kullanır ve zulmünüzün rasyonalize edilmesine araç  yaparsanız malum son böyle olur.

Adına bakın adına..
"Birleşmiş Milletler"…
Nesi birleşmiş, neresinde milletler…
Adı şanlı, algısı görkemli, kapsamı tüm dünya olan bir teşkilat.
Ama fonksiyonu, beş zalimin zulmünü tolere  ve legalize eden çamaşır makinası gibi…
Aldatan, kandıran, bir şey yapar gibi gözüküp hiçbir şey yapmayan bilakis oyalayan, sallayan, sürüncemede bırakan ve beşli çetenin kanunsuz eylemlerine ve sinsi emellerine zaman kazandıran bir örgüt.

Suriye’de gördük ne yapmadığını,
Libya’da gördük,
Yemen yanarken şahit olduk,
Venezuela’da gözledik,
Irak, Mısır, Somali, Sudan’daki insanlık dramları yaşanırken kılını kıpırdatmadığını gördük.
Bosna Savaşında katliamlara gözünü kapamasını içimiz kanayarak yaşadık.
Bitti artık bitti.
Deniz kurudu.
Birleşmemiş Birleşmiş Milletler Teşkilatı tükendi ve kendi kendini sıfırladı.
Hem de virüs eliyle  bitirdi.
Tıpkı Avrupa Birliği ve diğer bazı uluslararası "insanî" kuruluşlar gibi…
Sömürgeciliğin kod adı haline gelen kurumların miyadı doldu artık.
BM de dahil buna.
Eğer BM beşli çeteye rağmen ve hatta özellikle onların isteksiz istemesiyle revizyona gidip, yeniden yapılandırılmazsa; ölü bir örgüt olarak tarih mezarlığına gömülecektir.
Adı var kendi yok hükmüne geçecektir.


Virüs sonrası Genel Kurul toplantısı yaparak kendi varlığını tartışmaya açmalı ve tüm üye ülkelerin eşit söz ve oy hakkıyla yeni bir formata kavuşmalıdır.

Dünya beşten büyük sözüne itibar edilmeyip, gereği yapılmasa da; "Virüs beşten büyüktür" noktası yadsınamaz bir gerçek olmuştur.

En iyisi mi, ey beşli çete; gelin "seve seve" Birleşmiş milletler teşkilatını kapsayıcı, kuşatıcı, adil ve adaletli şekilde yeniden dizayn edin.

Daha fonksiyoner ve daha etkili hale getirin.
Yoksa "sevmeye sevmeye" ve virüs etkisiyle yapmak zorunda kalacaksınız veya BM yok olup gidecek.
Son otuz yıldır bunun sinyalleri geliyordu.
Bağıra bağıra geldi, bugünler.
Artık yolun sonu; çıkış yok.
Bu BM denen zulüm sevici, zulme susucu, mazlumu ezici, zalimi koruyucu teşkilat, harakiri noktasında.
Ya değişecek,
Ya da değişecek…

Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.

Uyarı: Koronavirüs ile ilgili en güncel bilgileri T.C. Sağlık Bakanlığı bilgilendirme sayfasından takip ediniz..