İyice şişirilen araç ve konut balonu sönmeye mi başladı?
Döviz hızla yükseliyordu ve mutlaka bir önlem alınmalıydı.
"Kur Korumalı Mevduat" Uygulaması başlatıldı.
O günün koşullarında doğru muydu?
Evet, doğruydu.
Çünkü kur yükselişinin önüne geçilmeliydi.
Ama bir şartla:
Bu bir ekonomik model gibi düşünülmemeli,
Alevin söndürülmesi için kullanılmalı,
Ve diğer ekonomik parametreler ivedilikle devreye sokulmalıydı.
Yani, "rasyonel ekonomik pratikler" hayata geçirilmeliydi.
Ne yazık ki öyle olmadı ve "Kur Korumalı Mevduat" uygulamasındaki paralar önlenemez şekilde yükselmeye başladı.
Bu kadar mı?
Hayır.
Eş zamanlı ve hatta biraz daha öncesinden başlamak üzere "araç/konut-kira" piyasası anormal şekilde öne çıkmaya ve bu kalemler bir tür yatırım aracı olmaya başladı.
Öyle ki yüz bin TL değerindeki bir araç bir milyona,
Bir milyon değerindeki bir konut dört-beş milyona,
İki bin TL civarındaki kiralar on binler seviyesine yükselmeye başladı.
Bu durum hem ekonomik gidişat ve hem de toplumsal huzur açısından büyük sıkıntılara sebebiyet vermeye başlamıştı ve bu negatif etki kısmen de olsa bugünlere kadar devam etti.
Sonra ne oldu?
Sonra seçim oldu ve yazdığım yazılardan da hatırlayacağınız gibi şaşırtıcı derecede ama benim beklediğim, isabetli bir "Bakanlar Kurulu" oluşturuldu.
Maliye Bakanlığına atanan Mehmet Şimşek, daha devir-teslim yapılırken bugünlerin sinyalini vermişti:
"Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır."
Neydi bu politikalar?
Pek çok gelişmekte olan ve gelişmiş büyük ekonomilerin yaptığı pratikler.
Parasal sıkılaştırma,
Ve enflasyona karşı faiz silahının kullanılması.
Bu politikalar başladı ve uygulanmaya devam ediyor mu?
Evet…
7 Haziran tarihli yazımda olması gerekenleri şöyle sıralamıştım:
1- Beklentinin pozitife yönelmesi/Güven,
2- Faiz politikası/Faiz artışı,
3- Yabancı yatırımcıların çekilmesi,
4- Mali disiplin/Kontrol,
5- Ekonomik denge diplomasisi…
Peki, bugün itibarıyla bu şıklarda zikredilen hususların realizasyonuna dair gelişmeler görüyor muyuz?
Bazı noktalarda eksikler olmasına rağmen evet.
Çünkü bu politikaların bütüncül olarak uygulanması başarının ön şartıdır ve birinden birinin uygulanmaması/eksik uygulanması veya geride tutulması beklenen pozitif soncun gecikmesini ve hatta tıpkı "Kur Korumalı Mevduat Uygulanasında" olduğu gibi mevduatların faize yönelmesiyle bir dönem yatırım aracı görülen "araç/konut/kira" piyasasında durgunluğa ve sonrasında zincirleme bir ekonomik yavaşlamaya sebebiyet verebilir.
Bu konuya neden girdim?
Sayın Cumhurbaşkanımızın Cezayir seyahati dönüşü yaptığı açıklama beni heyecanlandırdı.
Çünkü uygulanan politikalara iktidarın ve Erdoğan'ın tam desteği başarı için çok önemli bir faktördür.
Ne demişti Erdoğan:
"Türk Lirası'nın reel olarak değer kaybettiği süreç sona gelmiştir.
Onun için önümüzdeki dönemde biz uyguladığımız sağlıklı politikalar ve yapısal reformlarla yatırımcı güvenini kazanacağız, halen de kazanıyoruz.
Bu güven fon akışını tetikleyecek. Fon akışı lirada reel değerlemeye sebep olacak.
Bu da dezenflasyonu hızlandıracak, büyümenin aşağı yönlü risklerini sınırlayacak.
Neticede hem makul düzeyde büyüyeceğiz hem enflasyon düşecek bu koşullarda.
Yani faziletli bir döngüye gireceğiz inşallah."
Bu kısmı bu şekilde değerlendirdikten sonra bir noktaya parmak basmak ve özellikle "araç/konut" piyasasında fahiş kazanç bekleyenlere seslenmek istiyorum:
Arkadaşlar!
Araç ve konut üzerinden paraya para katma/rantiyecilik yapma ve keyfe keder kazanıyorum deme dönemi sona ermiştir.
"Aracımı/konutumu satmayayım, biraz daha bekleyip fiyatını artırayım." diyenler için bu hayal artık bitmiştir.
Hatta fiyat artırmasalar bile/düşürseler bile alıcı bulmakta zorlanacaklardır.
Çünkü bu iki alanda maalesef bir durgunluk dönemi başlamıştır.
Neden?
Çünkü parası olan bankaların verdiği yüzde 45 civarı faize yönelecektir/yönelmeye başladı bile…
Ki Merkez Bankasının bu Perşembe 250 puan ve Aralık ayında 250 puan faiz artışı yapacağını da düşünürsek mevduatın bankalara yönelimini varın siz düşünün.
Hâl böyleyken parası olan neden gidip konut alsın veya parasını araca yatırsın.
Kaldı ki beklenti 250 puan ama "Merkez'den sürpriz de gelebilir" diyenler var.
Ekonomi yönetimi ve iktidara bir de uyarım var;
Reformist adımlarda hala eksikler var.
Bunlar daha da geciktirilmemeli!
Yani demem o ki yeni ekonomi politikası sadece Merkez Bankasının faiz artırımı/parasal sıkılaştırmanın devamı ve kamunun gelirlerini artırmak için vergi, resim-harç gibi bazı kalemlerde artış yapmakla sınırlı kalmamalı!
Aksi takdirde, Cumhurbaşkanımızın "…hem makul düzeyde büyüyeceğiz, hem enflasyon düşecek bu koşullarda..." öngörü ve tespitini tehlikeye atmış oluruz!
İç Siyasete Dair Sorular
—İYİ Parti'de başlayan kaynama nereye varacak?
—Kaynama sadece İYİ Partiyle sınırlı mı kalacak yoksa önümüzdeki günlerde DEVA/Gelecek ve hatta Saadet Partisine de sıçrayacak mı?
—Yerel seçimlerden önce veya sonra Ak Parti, MHP'nin desteği olmadan Meclis çoğunluğuna ulaşacak mı?
—Cumhurbaşkanı 50+1 tartışmasını neden ortaya attı?
Neden mi sordum?
Öylesine, aklıma geldi işte…
Tebrikler
Adeta bağırsak temizliği yapan/organize suç örgütlerine göz açtırmayan ve yürüyen atın başına vurmak isteyenler gibi engel olmak isteyenlere rağmen başladığı yolda azimle yürüyen İçişleri Bakanına,
Pirince karışan taşlar misali Emniyet teşkilatımıza karışan kirli memurları temizleyen İstanbul Emniyet Müdürü'ne,
Yargı üzerinde tartışmaların zirve yaptığı şu günlerde hassas bir dengede yürüyen Adalet Bakanı'na,
İsrail'in işlediği katliam ve zulmün durması için gece-gündüz demeksizin koşturan Cumhurbaşkanımız ve Dışişleri Bakanımıza…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
"Kur Korumalı Mevduat" Uygulaması başlatıldı.
O günün koşullarında doğru muydu?
Evet, doğruydu.
Çünkü kur yükselişinin önüne geçilmeliydi.
Ama bir şartla:
Bu bir ekonomik model gibi düşünülmemeli,
Alevin söndürülmesi için kullanılmalı,
Ve diğer ekonomik parametreler ivedilikle devreye sokulmalıydı.
Yani, "rasyonel ekonomik pratikler" hayata geçirilmeliydi.
Ne yazık ki öyle olmadı ve "Kur Korumalı Mevduat" uygulamasındaki paralar önlenemez şekilde yükselmeye başladı.
Bu kadar mı?
Hayır.
Eş zamanlı ve hatta biraz daha öncesinden başlamak üzere "araç/konut-kira" piyasası anormal şekilde öne çıkmaya ve bu kalemler bir tür yatırım aracı olmaya başladı.
Öyle ki yüz bin TL değerindeki bir araç bir milyona,
Bir milyon değerindeki bir konut dört-beş milyona,
İki bin TL civarındaki kiralar on binler seviyesine yükselmeye başladı.
Bu durum hem ekonomik gidişat ve hem de toplumsal huzur açısından büyük sıkıntılara sebebiyet vermeye başlamıştı ve bu negatif etki kısmen de olsa bugünlere kadar devam etti.
Sonra ne oldu?
Sonra seçim oldu ve yazdığım yazılardan da hatırlayacağınız gibi şaşırtıcı derecede ama benim beklediğim, isabetli bir "Bakanlar Kurulu" oluşturuldu.
Maliye Bakanlığına atanan Mehmet Şimşek, daha devir-teslim yapılırken bugünlerin sinyalini vermişti:
"Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır."
Neydi bu politikalar?
Pek çok gelişmekte olan ve gelişmiş büyük ekonomilerin yaptığı pratikler.
Parasal sıkılaştırma,
Ve enflasyona karşı faiz silahının kullanılması.
Bu politikalar başladı ve uygulanmaya devam ediyor mu?
Evet…
7 Haziran tarihli yazımda olması gerekenleri şöyle sıralamıştım:
1- Beklentinin pozitife yönelmesi/Güven,
2- Faiz politikası/Faiz artışı,
3- Yabancı yatırımcıların çekilmesi,
4- Mali disiplin/Kontrol,
5- Ekonomik denge diplomasisi…
Peki, bugün itibarıyla bu şıklarda zikredilen hususların realizasyonuna dair gelişmeler görüyor muyuz?
Bazı noktalarda eksikler olmasına rağmen evet.
Çünkü bu politikaların bütüncül olarak uygulanması başarının ön şartıdır ve birinden birinin uygulanmaması/eksik uygulanması veya geride tutulması beklenen pozitif soncun gecikmesini ve hatta tıpkı "Kur Korumalı Mevduat Uygulanasında" olduğu gibi mevduatların faize yönelmesiyle bir dönem yatırım aracı görülen "araç/konut/kira" piyasasında durgunluğa ve sonrasında zincirleme bir ekonomik yavaşlamaya sebebiyet verebilir.
Bu konuya neden girdim?
Sayın Cumhurbaşkanımızın Cezayir seyahati dönüşü yaptığı açıklama beni heyecanlandırdı.
Çünkü uygulanan politikalara iktidarın ve Erdoğan'ın tam desteği başarı için çok önemli bir faktördür.
Ne demişti Erdoğan:
"Türk Lirası'nın reel olarak değer kaybettiği süreç sona gelmiştir.
Onun için önümüzdeki dönemde biz uyguladığımız sağlıklı politikalar ve yapısal reformlarla yatırımcı güvenini kazanacağız, halen de kazanıyoruz.
Bu güven fon akışını tetikleyecek. Fon akışı lirada reel değerlemeye sebep olacak.
Bu da dezenflasyonu hızlandıracak, büyümenin aşağı yönlü risklerini sınırlayacak.
Neticede hem makul düzeyde büyüyeceğiz hem enflasyon düşecek bu koşullarda.
Yani faziletli bir döngüye gireceğiz inşallah."
Bu kısmı bu şekilde değerlendirdikten sonra bir noktaya parmak basmak ve özellikle "araç/konut" piyasasında fahiş kazanç bekleyenlere seslenmek istiyorum:
Arkadaşlar!
Araç ve konut üzerinden paraya para katma/rantiyecilik yapma ve keyfe keder kazanıyorum deme dönemi sona ermiştir.
"Aracımı/konutumu satmayayım, biraz daha bekleyip fiyatını artırayım." diyenler için bu hayal artık bitmiştir.
Hatta fiyat artırmasalar bile/düşürseler bile alıcı bulmakta zorlanacaklardır.
Çünkü bu iki alanda maalesef bir durgunluk dönemi başlamıştır.
Neden?
Çünkü parası olan bankaların verdiği yüzde 45 civarı faize yönelecektir/yönelmeye başladı bile…
Ki Merkez Bankasının bu Perşembe 250 puan ve Aralık ayında 250 puan faiz artışı yapacağını da düşünürsek mevduatın bankalara yönelimini varın siz düşünün.
Hâl böyleyken parası olan neden gidip konut alsın veya parasını araca yatırsın.
Kaldı ki beklenti 250 puan ama "Merkez'den sürpriz de gelebilir" diyenler var.
Ekonomi yönetimi ve iktidara bir de uyarım var;
Reformist adımlarda hala eksikler var.
Bunlar daha da geciktirilmemeli!
Yani demem o ki yeni ekonomi politikası sadece Merkez Bankasının faiz artırımı/parasal sıkılaştırmanın devamı ve kamunun gelirlerini artırmak için vergi, resim-harç gibi bazı kalemlerde artış yapmakla sınırlı kalmamalı!
Aksi takdirde, Cumhurbaşkanımızın "…hem makul düzeyde büyüyeceğiz, hem enflasyon düşecek bu koşullarda..." öngörü ve tespitini tehlikeye atmış oluruz!
İç Siyasete Dair Sorular
—İYİ Parti'de başlayan kaynama nereye varacak?
—Kaynama sadece İYİ Partiyle sınırlı mı kalacak yoksa önümüzdeki günlerde DEVA/Gelecek ve hatta Saadet Partisine de sıçrayacak mı?
—Yerel seçimlerden önce veya sonra Ak Parti, MHP'nin desteği olmadan Meclis çoğunluğuna ulaşacak mı?
—Cumhurbaşkanı 50+1 tartışmasını neden ortaya attı?
Neden mi sordum?
Öylesine, aklıma geldi işte…
Tebrikler
Adeta bağırsak temizliği yapan/organize suç örgütlerine göz açtırmayan ve yürüyen atın başına vurmak isteyenler gibi engel olmak isteyenlere rağmen başladığı yolda azimle yürüyen İçişleri Bakanına,
Pirince karışan taşlar misali Emniyet teşkilatımıza karışan kirli memurları temizleyen İstanbul Emniyet Müdürü'ne,
Yargı üzerinde tartışmaların zirve yaptığı şu günlerde hassas bir dengede yürüyen Adalet Bakanı'na,
İsrail'in işlediği katliam ve zulmün durması için gece-gündüz demeksizin koşturan Cumhurbaşkanımız ve Dışişleri Bakanımıza…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Gentoure
Ömer F.
Kemal B.
Birol Atıcı
Abdullah
Ünsal
Semih
Erdem İstanbul
Oğuz
Ömer G.