İskoçya Başbakanı Hamza Yusuf!..
Görünen tablo şu;
Amerika'da başlayan finansal kriz/bankacılık krizi yetkili ve ilgili kurumların müdahale ve önlemlerine rağmen durmuyor.
Durmadığı gibi, Avrupa merkezli ama etki alanı küresel boyutta olan birkaç büyük bankanın batma riski hala gündemde…
Başka?
İlginç bir gelişme sonrası Arabistan Şanghay İşbirliği Örgütüne katılma kararı alıyor.
An itibariyle "diyalog ortaklığı" denen bu süreç, yıl ortasında "tam üyeliğe" dönüşecekmiş!
The Economist, çeyrek doları logar kapağı yapmış ve "What's wrong whith the banks/Bankaların sorunu ne, bankaların ne derdi var?" diye sorarak, Amerika'da başlayan bankacılık krizine dair manidar bir manşet atmış.
Eğer ki;
"Aslında ne oluyor/olacak?, Ne planlanmış/yapılmak istenen ne?" demek yerine; görünene göre hüküm verir/yorum yapar ve sonuç çıkartmaya çalışırsak çok yanılırız.
Nasıl mı?
Özellikle Arabistan'ın Şangay İşbirliği Örgütü'ne katılmasını örnek gösteren/zahire göre hükmeden yorumcular, buradan hareketle yine dolar üzerinden bitiş/tükeniş/sona eriş senaryoları yazmaya başladılar.
Bir de, The Economist kapağını örnek göstererek, "dolar kanalizasyona atılıyor/değersizleşiyor" deyip; üstüne üstlük, Kenya Cumhurbaşkanı'nın, "Elinizdeki dolarlardan kurtulun, birkaç hafta içinde piyasalar çok farklı olacak…" sözünü delil göstermeleri yok mu; gerçekten akla ziyan, gerçeklikten kopuk ve küresel gelişmelerden yoksun bakış açısı bu olsa gerek demekten kendimi alamıyorum!
Arkadaşlar,
Arabistan, sizce bu kararı kendi özgür ve bağımsız iradesiyle mi aldı?
Evet diyorsanız şunu soruyorum o halde; Arabistan denen devletin, kurulduğu 1932'den beri özgür ve bağımsız bir iradesi hiç olmuş mu?
Yoksa, Arabistan 1970'lerde petrodolar sistemini başlatmak için kendisine çöken ve emrivaki yapan ve petrolü sadece dolarla sattırmaya başlayan Amerika'dan/Paranın Sahiplerinden intikam mı alıyor?
Evet öyle diyorsanız,
Veya Arabistan'ı özgür ve bağımsız bir ülke olarak görüyorsanız; sizlere söyleyecek sözüm yok.
Görmek istediğiniz gibi görün, gördüğünüz gibi amel edin ve gelişmeleri de öyle yorumlamaya devam edin!
Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu misali; yakın zamanda neyin ne olmadığı zaten ortaya çıkar ve çıkacaktır da…
Bir başka husus;
The Economist/Time/Der Spiegel gibi dergilerin bu manşetleri atarken, Paranın Sahipleri/Güç ve Akıl Sahipleri dediklerimizden bağımsız/spontane ve olağan gelişmeler çerçevesinde davrandıklarını düşünüyor veya böyle bir rastgeleliğe inanıyor musunuz?
"Evet öyle!" diyorsanız; gerçekten şaşarım size!
Kenya Devlet Başkanı kim arkadaşlar,
Bu adam kim de, küresel ekonomi ve dolara dair açıklamalarda bulunuyor?
Sizce bu adam, kendi başına bu kelam ve söylemleri edebilir mi!
Yapmayın/etmeyin; komik duruma düşüyorsunuz!
Arkadaşlar,
Son birkaç yazımda küresel sisteme dair yeni vetireyi anlatmaya çalıştım.
Bu bağlamda, yaşananları sadece bir kriz/finansal kriz olarak görmeyin.
Yaşananlar çok daha büyük bir değişim ve dönüşümün ayak sesleridir.
2. Dünya Savaşından sonra küresel finans sistemini kuranlar, şimdi, yeni bir finansal sisteme doğru hızla ilerliyor.
Doğal olarak, yeni bir sistemin tesisi için, mevcut sistemin "SOS" vermesi lazımdı ve vermeye başladı/başlatıldı.
İşin özeti aslında bu…
Olayı, Batı/Amerikan Ekonomik sisteminin çökmesi ve Doğunun yükselişi/Şanghay İşbirliği Örgütünün tercih edilmesi gibi sakın düşünmeyin.
İddia ediyorum ki; Arabistan'a "git, ŞİÖ ile konuş/görüş ve katıl" dediler, onlar da bunu yaptılar.
Bu konuyla ilgili detay gelişmeleri ileriki yazılarımda anlatacağım sizlere ama eminim ki; Arabistan, Paranın Sahiplerinin "yeni düzen planlarına" harfiyen riayet ediyor ve bunun realizasyonu için önemli bir aparattır!
Yoksa, pek çok ülkeden daha büyük bir ekonomik hacme sahip olan petrol şirketi ARAMCO'nun, başına ne getirilebileceğini çok iyi bilirler!
Arabistan'ın, İngiltere ve Amerika'daki paralarına sorgusuz sualsiz el koyulacağının çok iyi bilincindedirler!
Bu arada,
İskoçya'da Pakistan asıllı bir Müslüman başbakan oldu.
Keza, Londra Belediye Başkanı da bir Müslüman.
Bunların yanında ABD Başkan Yardımcısı Harris, hepinizim malumu bir Hintli,
İngiliz Başbakanı da bir Hint kökenli…
Buradan iki sonuç çıkartılabilir;
Birincisi, bu gelişmelerin hiçbirisi tesadüfen/kendiliğinden ve doğal seyrinde olmamaktadır.
İkincisi,
Müslüman olanların Batılı devletlerde yönetici olabilmesinden hareketle; Batı'nın/Amerika'nın, yani Güç ve Akıl Sahiplerinin din/dil/ırk boyutunu aşan bir perspektif ve projeksiyonu var demektir.
Biraz da özeleştiri babında şunu söylemek istiyorum.
Başta İslam ülkeleri olmak üzere Batı harici dünyada, toplumsal/ülkesel ve yönetsel tembellikleri örtmek, geri kalmışlıklarına kılıf bulmak ve iç siyasette galebe çalmak için kullanılan "Batı emperyalisttir/İslam düşmanıdır ve her zaman dış güç olarak içimizi karıştırmaktadır" söz ve söylemi, kısmı bir doğruluk payı olsa da; şehir efsanesinden öte geçemeyen, züğürt tesellisinden başka bir şey değildir!
Kimse kusura bakmasın;
Sen sadece yat,
Sen hiçbir şey üretme,
Çalışma, çabalama ve gayret etme,
Düşman gördüklerinin her şeyine muhtaç ol,
Seninle ilgili güzel söz ettiklerinde gururlan, eleştirdiklerinde ise "bunlar İslam düşmanı zaten" de,
Sen, ağzından İslam'ı düşürme ama pratikte İslam'ın hiçbir esas ve pratiğine uyma,
Sonra da kalkıp; "Bu batı var ya bu batı" diye başlayıp, komplo teorileri üret ve kendi halkını/insanlarını kandırarak kişisel güç ve siyasal kudret konsolidasyonuna git!
Bir şey söyleyeyim mi; o beğenmediğimiz Batı, bizim bu yaklaşım/söz ve tavırlarımıza sadece gülüyor ve eminim oldukça aşağılayıcı bir gözle de bakıyorlardır!
Sonuç:
Çalışmak yerine sürekli konuşursak,
İslamik bencilliğe devam edersek,
Batı/Amerika düşmanlığı üzerinden enerjimizi tüketirsek,
Ve hatta,
Kendi halklarımızı bile "din/dil/etnisite vb. gibi" özellikler üzerinden ayrıştırmaya ve ötekileştirmeye devam edersek;
Ne Batı'nın yapmaya çalıştığı şeyi anlarız,
Ne Batı'nın parasına muhtaç olmaktan kurtuluruz,
Ve, ne de kendi kararını veren/inisiyatif kullanan/hür ve özgür davranabilen bir devlet haline gelebiliriz!
Oyunda figüran,
Görünene göre ahkam kesen, dünyayı doğru okuyamayan ve en doğru kendisiymiş gibi davranan,
Önce para, sonra emir alan,
Geri kalan, az gelişmiş olan ama lafa gelince kimseden geri kalmayan,
Gelişmekte olan bir ülke olmaktan öte bir konuma ulaşamayan,
Ağustos Böceğinden farksız; birbirini yiyen, İsrail'deki hükümet krizlerine sevinen, sui misali misal edinen ülkeler/toplumlar/devletler olmaktan asla kurtulamayız!
Benden söylemesi…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Amerika'da başlayan finansal kriz/bankacılık krizi yetkili ve ilgili kurumların müdahale ve önlemlerine rağmen durmuyor.
Durmadığı gibi, Avrupa merkezli ama etki alanı küresel boyutta olan birkaç büyük bankanın batma riski hala gündemde…
Başka?
İlginç bir gelişme sonrası Arabistan Şanghay İşbirliği Örgütüne katılma kararı alıyor.
An itibariyle "diyalog ortaklığı" denen bu süreç, yıl ortasında "tam üyeliğe" dönüşecekmiş!
The Economist, çeyrek doları logar kapağı yapmış ve "What's wrong whith the banks/Bankaların sorunu ne, bankaların ne derdi var?" diye sorarak, Amerika'da başlayan bankacılık krizine dair manidar bir manşet atmış.
Eğer ki;
"Aslında ne oluyor/olacak?, Ne planlanmış/yapılmak istenen ne?" demek yerine; görünene göre hüküm verir/yorum yapar ve sonuç çıkartmaya çalışırsak çok yanılırız.
Nasıl mı?
Özellikle Arabistan'ın Şangay İşbirliği Örgütü'ne katılmasını örnek gösteren/zahire göre hükmeden yorumcular, buradan hareketle yine dolar üzerinden bitiş/tükeniş/sona eriş senaryoları yazmaya başladılar.
Bir de, The Economist kapağını örnek göstererek, "dolar kanalizasyona atılıyor/değersizleşiyor" deyip; üstüne üstlük, Kenya Cumhurbaşkanı'nın, "Elinizdeki dolarlardan kurtulun, birkaç hafta içinde piyasalar çok farklı olacak…" sözünü delil göstermeleri yok mu; gerçekten akla ziyan, gerçeklikten kopuk ve küresel gelişmelerden yoksun bakış açısı bu olsa gerek demekten kendimi alamıyorum!
Arkadaşlar,
Arabistan, sizce bu kararı kendi özgür ve bağımsız iradesiyle mi aldı?
Evet diyorsanız şunu soruyorum o halde; Arabistan denen devletin, kurulduğu 1932'den beri özgür ve bağımsız bir iradesi hiç olmuş mu?
Yoksa, Arabistan 1970'lerde petrodolar sistemini başlatmak için kendisine çöken ve emrivaki yapan ve petrolü sadece dolarla sattırmaya başlayan Amerika'dan/Paranın Sahiplerinden intikam mı alıyor?
Evet öyle diyorsanız,
Veya Arabistan'ı özgür ve bağımsız bir ülke olarak görüyorsanız; sizlere söyleyecek sözüm yok.
Görmek istediğiniz gibi görün, gördüğünüz gibi amel edin ve gelişmeleri de öyle yorumlamaya devam edin!
Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu misali; yakın zamanda neyin ne olmadığı zaten ortaya çıkar ve çıkacaktır da…
Bir başka husus;
The Economist/Time/Der Spiegel gibi dergilerin bu manşetleri atarken, Paranın Sahipleri/Güç ve Akıl Sahipleri dediklerimizden bağımsız/spontane ve olağan gelişmeler çerçevesinde davrandıklarını düşünüyor veya böyle bir rastgeleliğe inanıyor musunuz?
"Evet öyle!" diyorsanız; gerçekten şaşarım size!
Kenya Devlet Başkanı kim arkadaşlar,
Bu adam kim de, küresel ekonomi ve dolara dair açıklamalarda bulunuyor?
Sizce bu adam, kendi başına bu kelam ve söylemleri edebilir mi!
Yapmayın/etmeyin; komik duruma düşüyorsunuz!
Arkadaşlar,
Son birkaç yazımda küresel sisteme dair yeni vetireyi anlatmaya çalıştım.
Bu bağlamda, yaşananları sadece bir kriz/finansal kriz olarak görmeyin.
Yaşananlar çok daha büyük bir değişim ve dönüşümün ayak sesleridir.
2. Dünya Savaşından sonra küresel finans sistemini kuranlar, şimdi, yeni bir finansal sisteme doğru hızla ilerliyor.
Doğal olarak, yeni bir sistemin tesisi için, mevcut sistemin "SOS" vermesi lazımdı ve vermeye başladı/başlatıldı.
İşin özeti aslında bu…
Olayı, Batı/Amerikan Ekonomik sisteminin çökmesi ve Doğunun yükselişi/Şanghay İşbirliği Örgütünün tercih edilmesi gibi sakın düşünmeyin.
İddia ediyorum ki; Arabistan'a "git, ŞİÖ ile konuş/görüş ve katıl" dediler, onlar da bunu yaptılar.
Bu konuyla ilgili detay gelişmeleri ileriki yazılarımda anlatacağım sizlere ama eminim ki; Arabistan, Paranın Sahiplerinin "yeni düzen planlarına" harfiyen riayet ediyor ve bunun realizasyonu için önemli bir aparattır!
Yoksa, pek çok ülkeden daha büyük bir ekonomik hacme sahip olan petrol şirketi ARAMCO'nun, başına ne getirilebileceğini çok iyi bilirler!
Arabistan'ın, İngiltere ve Amerika'daki paralarına sorgusuz sualsiz el koyulacağının çok iyi bilincindedirler!
Bu arada,
İskoçya'da Pakistan asıllı bir Müslüman başbakan oldu.
Keza, Londra Belediye Başkanı da bir Müslüman.
Bunların yanında ABD Başkan Yardımcısı Harris, hepinizim malumu bir Hintli,
İngiliz Başbakanı da bir Hint kökenli…
Buradan iki sonuç çıkartılabilir;
Birincisi, bu gelişmelerin hiçbirisi tesadüfen/kendiliğinden ve doğal seyrinde olmamaktadır.
İkincisi,
Müslüman olanların Batılı devletlerde yönetici olabilmesinden hareketle; Batı'nın/Amerika'nın, yani Güç ve Akıl Sahiplerinin din/dil/ırk boyutunu aşan bir perspektif ve projeksiyonu var demektir.
Biraz da özeleştiri babında şunu söylemek istiyorum.
Başta İslam ülkeleri olmak üzere Batı harici dünyada, toplumsal/ülkesel ve yönetsel tembellikleri örtmek, geri kalmışlıklarına kılıf bulmak ve iç siyasette galebe çalmak için kullanılan "Batı emperyalisttir/İslam düşmanıdır ve her zaman dış güç olarak içimizi karıştırmaktadır" söz ve söylemi, kısmı bir doğruluk payı olsa da; şehir efsanesinden öte geçemeyen, züğürt tesellisinden başka bir şey değildir!
Kimse kusura bakmasın;
Sen sadece yat,
Sen hiçbir şey üretme,
Çalışma, çabalama ve gayret etme,
Düşman gördüklerinin her şeyine muhtaç ol,
Seninle ilgili güzel söz ettiklerinde gururlan, eleştirdiklerinde ise "bunlar İslam düşmanı zaten" de,
Sen, ağzından İslam'ı düşürme ama pratikte İslam'ın hiçbir esas ve pratiğine uyma,
Sonra da kalkıp; "Bu batı var ya bu batı" diye başlayıp, komplo teorileri üret ve kendi halkını/insanlarını kandırarak kişisel güç ve siyasal kudret konsolidasyonuna git!
Bir şey söyleyeyim mi; o beğenmediğimiz Batı, bizim bu yaklaşım/söz ve tavırlarımıza sadece gülüyor ve eminim oldukça aşağılayıcı bir gözle de bakıyorlardır!
Sonuç:
Çalışmak yerine sürekli konuşursak,
İslamik bencilliğe devam edersek,
Batı/Amerika düşmanlığı üzerinden enerjimizi tüketirsek,
Ve hatta,
Kendi halklarımızı bile "din/dil/etnisite vb. gibi" özellikler üzerinden ayrıştırmaya ve ötekileştirmeye devam edersek;
Ne Batı'nın yapmaya çalıştığı şeyi anlarız,
Ne Batı'nın parasına muhtaç olmaktan kurtuluruz,
Ve, ne de kendi kararını veren/inisiyatif kullanan/hür ve özgür davranabilen bir devlet haline gelebiliriz!
Oyunda figüran,
Görünene göre ahkam kesen, dünyayı doğru okuyamayan ve en doğru kendisiymiş gibi davranan,
Önce para, sonra emir alan,
Geri kalan, az gelişmiş olan ama lafa gelince kimseden geri kalmayan,
Gelişmekte olan bir ülke olmaktan öte bir konuma ulaşamayan,
Ağustos Böceğinden farksız; birbirini yiyen, İsrail'deki hükümet krizlerine sevinen, sui misali misal edinen ülkeler/toplumlar/devletler olmaktan asla kurtulamayız!
Benden söylemesi…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Hakan albayrak
Ekrem Şevik
Cemal KAŞIK
Şenay Dudek
Ahmet Yüzbaşıoğlu
Fırat
Mehmet Hak
Emin
Hasan Pekcan
Tamer T.