İdlib ve olası 'Yıldırım Harekatı'..
Kuzey Suriye'de yaptığımız üç harekatın da politik hedef ve amacı aynı idi.
Bunlar;
Güvenlik tesisi,
İnsanlık dramının durması,
Sığınmacı sorunu idi.
Askeri hedefler ise terör örgütleriydi.
Genel itibarla yapılan bu üç askeri harekatla hedeflenen politik amaç elde edildi mi.?
Bazı eksiklere rağmen gerçekleşti diyebiliriz.
Şimdi ise yeni, farklı, zorlu bir harekat arifesindeyiz.
Harekatın askeri hedefi görünürde Rejim Güçleri,
Geride ise Rusya ve İran.
Siyasi hedef ve amacımız ne.?
En öncelikli ve önemlisi; “Gözlem Noktalarındaki” askerlerimizin güvenliği,
Rejim Güçlerinin Astana ve Soçi muhtıraları bölgesine çekilmesi,
İdlib kaynaklı sığınmacı akınının durdurulması…
İdlib Sorunu bu noktaya nasıl geldi.?
İran ve Rusya’nin siyasi hedefi İdlib noktasında Rejime alan ve zaman kazandırmak ve akabinde İdlib’i ele geçirerek “nihai ve en kritik” başarıyı kazanmaları idi.
Bunun için Türkiye ile yapılan görüşme ve mutabakatlar oyalama içerdi ve Rejim lehine gelişti.
Hatta “Türk Gözlem Noktaları”nın konumları ve birbirinden kopuk halleri bile bu sinsi planın bir parçası idi.
Bugün geldiğimiz nokta bunun en bariz ispatıdır.
Bugünkü hal, artık Rusya ve İran’la güvenin tükendiği ve niyetlerin bozulduğu haldir. Çünkü şuanki İdlib gerçeği, zaten zar zor ve “varmış gibi” görünen güvenin, aslında hiç olmadığı ve oyalamadan öteye geçmediğinin delilidir.
Peki Türkiye ne yapıyor ve yapacak.?
Politik amaç doğrultusunda askeri ve diplomatik olarak ne yapıyor ve yapacak.?
Yürüttüğü kamu ve arka kapı diplomasi aralıksız devam ediyor ve edecek.
ABD ve Avrupa ile yürütülen diplomasi, denge oluşturmaya ve uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmeye başladı.
Yürütülen bu diplomasinin dolaylı olarak özellikle ABD üzerinden Rusya’ya da etkili olacağını ve Suriye’de “hava sahasının kapatılması” noktasında geri adım attıracağı kanaatindeyim.
Rusya ile heyetler düzeyinde gerçekleşen müzakerelerin de henüz bir sonuç vermediğini ve biten güven nedeniyle vermeyeceğini de düşünürsek; önümüzdeki günlerde "hızlı, zorlu, dikkatli ve etkili" bir harekat başlatmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum.
Hızlı olacak; belki bir ay, belki de daha az bir zamanımız olacak,
Zorlu olacak; çünkü muhatap Rejim Güçleri olacak,
Dikkatli olacak; çünkü hedef sahada “gözlem noktalarındaki” askerlerimizin güvenlik riski var,
Etkili olacak; çünkü Rejim Güçlerinin Soçi Muhtırası sınırları gerisine çekilmesi sağlanacak…
Bu koşullarda yapılması olası bu harekata "Yıldırım Harekatı" desek yanlış olmaz.
Erdoğan ve Türkiye çok kararlı.
Bugün "Türkiye İdlib konusunda her türlü hazırlığını yapmıştır. Bir gece ansızın gelebiliriz. İdlib harekatı bir an meseledir." demesi her an herşeyin olabilirliğini gösteriyor.
Kaldı ki yapılan hazırlıklara baktığımızda önceki harekatlara göre teknik ve stratejik olarak çok daha farklı ve kapsamlı olduğunu da müşahade ederiz.
Özellikle kabine, parti ve bürokrasi konusunda değişiklik konusunun sürekli ertelendiği aşikar.
Ama sanırsam iç ve dış dengeleri ve gelişmeleri takip eden Erdoğan; zamanlama konusunda oldukça hassas ve belki biraz da içeride eteklerden dökülmemiş bir şey kalmasın istiyor gibi…
Yani muhalefetin durumu, belediyelerde ve vekilliklerde olası istifalar, kurulan ve yeni kurulması muhtemel partilerin oluşturacağı hava, FETÖ mücadelesi, darbe söylentileri, ekonomik durumun daha da netleşmesi ve bu hengamede AK Parti ve partililerin göstereceği refleks ve muhtemel kamuoyu algısını gözlemlediği/gözlemleyeceği kanısındayım.
Erdoğan'ın gözlerinde de gördüğüm ve benim de düşündüğüm şudur ki; Bu sene içinde yapılacak AK Parti kongresi sonrası planladığı değişiklikleri ve değişimi realize edecek. Parti yönetimi, kabine ve bürokrasiyi kapsayacak bu değişiklik, oldukça geniş kapsamlı ve reform niteliğinde olacak. Umulmadık isimleri, ummadık kararları içereceği kanaatindeyim.
Özetle beklenen değişim ve reform için yılın ikinci yarısının başını bekleyeceğiz.
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Ebru Aygün