İçe kapanmacı yapan siyaset, bize treni kaçırtır!..
Dikkat etmişsinizdir…
Yazılarımda çok zamandır iç siyasete dair yazı/yorum/paylaşım yapmıyorum.
Yok CHP şunu demiş,
Yok efendim MHP şöyle yapmamış,
Ya da filanca parti şöyle eleştirmiş…
Yeter ki; ülkesel menfaatlerimize, küresel ilişkilerimize ve ulusal güvenliğimize halel gelmesin!..
Hep büyük resme odaklı oldum,
Hep "Yeni Dünya Düzeni" ve şekillenme süreci yaşanan "Yeni Yüzyıl"a dikkat çektim.
Aklım/fikrim/hayalim hep "büyük resme" bakmak oldu.
Sıkıcı olma pahasına ısrarla bu konu ve içeriklere parmak basmamın nedeni de bu idi;
Treni kaçırmamak…
Böyle bir lüksümüz yoktu ve yok.
Sağdan soldan/eş-dost/arkadaş/okurlar soruyor;
"Son yaşanan malum gelişmelerle ilgili ne düşünüyorsun" diye…
İnanın, benim için hiçbir değeri/önemi yoktu,
Duruma ilişkin, yazı yazma gereği bile duymadım.
Lakin olayın şekli/rengi değişmeye, "ülkesel menfaatlerimize" uluslararası arenada hasar vermeye başlayana dek…
Ben bu filmi izlemiştim,
Bu filmin figürlerini de çok iyi bilirim.
Birilerinin, bize treni kaçırtmak için "cambaza bak cambaza…" dediğini, çok net görüyorum.
Ve ne acıdır ki;
FETÖ'nün "cemaat/paralel yapı" olarak anıldığı dönemlerde bile; bu ve benzeri konuların tehlikesini ve bizi içe kapanmaya dönüştürmeye matuf adımlar olduğunu dile getirdim.
Ülkeyi 1980 ihtilaline getiren süreç de, aynı içe kapandırmacı tazyikin/oyalamanın ve körleştirmenin bir sonucu idi.
Dikkat edilmeli,
İhmal edilmemeli ve bugünlere gelinmemeliydi.
Hele de iletişim enstrümanlarının "Sosyal Medya" adı altında "sınırsızlaştığı" bir dünyada hiçbirimizin "hoyrat ve aşırı güvenli" bir rehavete girmek gibi lüksü yokken…
El insaf arkadaş el insaf…
Yerküre yangın yeri,
Her coğrafya ve özellikle mücavir coğrafyalar alev alev…
Ama biz 15-20 gündür video/iddialar/kim ne diyecek ne cevap verecek gibi şeylerle meşgulüz.
Defalarca "Sosyal Medya" denen mecranın başa bela oluşundan bahsettim.
Hem de çok boyutla ve çeşitli tehlikelerini dikkate vererek!..
Kimse kızmasın ama bu konunun bu hale gelmesi,
Gündemi meşgul etmesi,
Hatta baş gündem haline gelmesinde iktidarın da vebali büyük.
Gerçekten hafsalam/aklım almıyor.
Allah aşkına…
Amerika'da Başkan Biden'in bile bir "Sosyal Medya" paylaşımı kısa sürede durdurulurken,
Trump'ı zaten söylemeye gerek yok,
Bizde, bunca zaman geçiyor ve "tık" yok.
Sakın ha; yasaklamacı ve despotik refleks önerdiğim düşünülmesin.
Ben bir söylemin/eylemin ve olayın ülkeye zarar vermesi boyutuna dem vuruyorum.
Lütfen başınızı kaldırın ve dünyaya bir bakın!..
Fransa tüm gücüyle Türkiye aleyhtarlığına devam ediyor.
Yunanistan, Almanya,
Keza Mısır,
Hakeza Amerika, Çin, Rusya…
Küresel ekonomi S.O.S. veriyor,
Dünya büyük bir buhranla karşı karşıya…
Biz ise, bir videoyla yatıp, yenisine uyanmaya hazırlanıyoruz.
Dikkatlerden kaçmıştır belki…
Ki kaçmıştır da; çünkü bizim gündemimiz farklı/çok büyük ve ulvi(!) ya!..
ABD başkanı Biden, Koronavirüs'ün kaynağının çıkış noktasının araştırılması için istihbarat birimlerine talimat veriyor. Yarasadan mı geçti yoksa laboratuvarda mı üretildi diye…
Bu ne demek?..
ABD, Çin'e ciddi bir fatura kesmeye hazırlanıyor.
Artık Pandemik süreç küresel boyutta yeni bir evreye giriyor,
Dünya yeni dinamiklere yöneliyor,
Küresel Kaos farklı bir boyut kazanıyor,
Biz ise kaset de kaset!..
Silkinin hanımlar/beyler, silkinin!..
Bu tartışma böyle sürdükçe,
Her geçen gün büyüdükçe,
Herkesi esir aldıkça;
Devlet zarar görüyor,
Devletin kurumları yıpranıyor,
Devlet algısı zayıflıyor,
Millet ölüyor, millet!..
Buradan herkese sesleniyorum.
Oyuna gelmeyin/gelmeyelim.
Treni kaçırıyoruz, yoksa!..
Yoksa bu yüzyıl da kayıp gidecek, elimizden!..
Yine peyk olacağız/peyk kalacağız!..
Atı alan Üsküdar'ı da geçecek, Ön Asya'yı da geçecek ve taaa Çin'e ulaşacak!..
Devlet olmak başka bir şey,
Zor şey,
Devlet adamlığı ise ateşten gömlek giymek gibi bir şey!..
Bu yüzden;
Ülkemizin içe kapanması ve küresel gelişmelere körleşmesine sebebiyet verecek hiçbir olaya/kişiye/olguya fırsat verilmemeli.
Bu, hariçten birisi de olsa,
Bu, devlette yetkili birisi/birileri de olsa,
Ben de/sen de/o da olsa!..
Çünkü bizi bize düşürecek/kısır çekişmeye sokup, geleceğimizi boğacak bir şey, benim için affedilir/masum görülebilir/sıradan değerlendirilebilir bir şey değildir.
Elin oğlu,
Küresel hakimler,
Akıl ve Güç sahipleri,
Sahip oldukları tüm güç ve kudrete rağmen gözünü dünyaya kapatmıyor,
Körleşmiyor,
Oyuna oynaşa dalmıyor,
Ve son tahlilde; kavgalarını hemen bitirebiliyorlarsa;
Bizim gibi, dostu az düşmanı çok olan bir ülke ve milletin "körleşmek" gibi bir hakkı/haddi/lüksü hiç yoktur.
Olmaz/olamaz…
İçe kapanmak/birbirimizle kavga etmek/iç siyasetin şehvetine ve galebe yarışına mağlup olmak bizi bitirir.
Esir yapar/ecir yapar/emir aldırır!..
Sonuç olarak;
Karşımızda müthiş bir yangın varken,
Alevleri göklere yükselirken,
İçinde geleceğimiz/istikbalimiz yanma riskiyle karşı karşıya iken,
Ve o yangını söndürmek,
İstiklal ve istikbalimizi selametle yeni yüzyıla girdirmek mücadelesindeyken,
Bu olayın, oyun ve oynaşına dalmakla işim olmaz.
Küresel ölçekte yaşanan müthiş olaylar karşısında bu küçük hadiselerin bir kıymet ve ifadesinin olmaması lazım.
Bu yüzden de;
Ne Ak Parti'yi tenzih ve tebrie ediyorum,
Ne de, CHP ve diğer muhalif partileri zemmediyorum.
Dün baktığım yerden bakıp; Türkiyecilik yapıyorum ve biline ki; böyle de yapmaya devam edeceğim!..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yazılarımda çok zamandır iç siyasete dair yazı/yorum/paylaşım yapmıyorum.
Yok CHP şunu demiş,
Yok efendim MHP şöyle yapmamış,
Ya da filanca parti şöyle eleştirmiş…
Yeter ki; ülkesel menfaatlerimize, küresel ilişkilerimize ve ulusal güvenliğimize halel gelmesin!..
Hep büyük resme odaklı oldum,
Hep "Yeni Dünya Düzeni" ve şekillenme süreci yaşanan "Yeni Yüzyıl"a dikkat çektim.
Aklım/fikrim/hayalim hep "büyük resme" bakmak oldu.
Sıkıcı olma pahasına ısrarla bu konu ve içeriklere parmak basmamın nedeni de bu idi;
Treni kaçırmamak…
Böyle bir lüksümüz yoktu ve yok.
Sağdan soldan/eş-dost/arkadaş/okurlar soruyor;
"Son yaşanan malum gelişmelerle ilgili ne düşünüyorsun" diye…
İnanın, benim için hiçbir değeri/önemi yoktu,
Duruma ilişkin, yazı yazma gereği bile duymadım.
Lakin olayın şekli/rengi değişmeye, "ülkesel menfaatlerimize" uluslararası arenada hasar vermeye başlayana dek…
Ben bu filmi izlemiştim,
Bu filmin figürlerini de çok iyi bilirim.
Birilerinin, bize treni kaçırtmak için "cambaza bak cambaza…" dediğini, çok net görüyorum.
Ve ne acıdır ki;
FETÖ'nün "cemaat/paralel yapı" olarak anıldığı dönemlerde bile; bu ve benzeri konuların tehlikesini ve bizi içe kapanmaya dönüştürmeye matuf adımlar olduğunu dile getirdim.
Ülkeyi 1980 ihtilaline getiren süreç de, aynı içe kapandırmacı tazyikin/oyalamanın ve körleştirmenin bir sonucu idi.
Dikkat edilmeli,
İhmal edilmemeli ve bugünlere gelinmemeliydi.
Hele de iletişim enstrümanlarının "Sosyal Medya" adı altında "sınırsızlaştığı" bir dünyada hiçbirimizin "hoyrat ve aşırı güvenli" bir rehavete girmek gibi lüksü yokken…
El insaf arkadaş el insaf…
Yerküre yangın yeri,
Her coğrafya ve özellikle mücavir coğrafyalar alev alev…
Ama biz 15-20 gündür video/iddialar/kim ne diyecek ne cevap verecek gibi şeylerle meşgulüz.
Defalarca "Sosyal Medya" denen mecranın başa bela oluşundan bahsettim.
Hem de çok boyutla ve çeşitli tehlikelerini dikkate vererek!..
Kimse kızmasın ama bu konunun bu hale gelmesi,
Gündemi meşgul etmesi,
Hatta baş gündem haline gelmesinde iktidarın da vebali büyük.
Gerçekten hafsalam/aklım almıyor.
Allah aşkına…
Amerika'da Başkan Biden'in bile bir "Sosyal Medya" paylaşımı kısa sürede durdurulurken,
Trump'ı zaten söylemeye gerek yok,
Bizde, bunca zaman geçiyor ve "tık" yok.
Sakın ha; yasaklamacı ve despotik refleks önerdiğim düşünülmesin.
Ben bir söylemin/eylemin ve olayın ülkeye zarar vermesi boyutuna dem vuruyorum.
Lütfen başınızı kaldırın ve dünyaya bir bakın!..
Fransa tüm gücüyle Türkiye aleyhtarlığına devam ediyor.
Yunanistan, Almanya,
Keza Mısır,
Hakeza Amerika, Çin, Rusya…
Küresel ekonomi S.O.S. veriyor,
Dünya büyük bir buhranla karşı karşıya…
Biz ise, bir videoyla yatıp, yenisine uyanmaya hazırlanıyoruz.
Dikkatlerden kaçmıştır belki…
Ki kaçmıştır da; çünkü bizim gündemimiz farklı/çok büyük ve ulvi(!) ya!..
ABD başkanı Biden, Koronavirüs'ün kaynağının çıkış noktasının araştırılması için istihbarat birimlerine talimat veriyor. Yarasadan mı geçti yoksa laboratuvarda mı üretildi diye…
Bu ne demek?..
ABD, Çin'e ciddi bir fatura kesmeye hazırlanıyor.
Artık Pandemik süreç küresel boyutta yeni bir evreye giriyor,
Dünya yeni dinamiklere yöneliyor,
Küresel Kaos farklı bir boyut kazanıyor,
Biz ise kaset de kaset!..
Silkinin hanımlar/beyler, silkinin!..
Bu tartışma böyle sürdükçe,
Her geçen gün büyüdükçe,
Herkesi esir aldıkça;
Devlet zarar görüyor,
Devletin kurumları yıpranıyor,
Devlet algısı zayıflıyor,
Millet ölüyor, millet!..
Buradan herkese sesleniyorum.
Oyuna gelmeyin/gelmeyelim.
Treni kaçırıyoruz, yoksa!..
Yoksa bu yüzyıl da kayıp gidecek, elimizden!..
Yine peyk olacağız/peyk kalacağız!..
Atı alan Üsküdar'ı da geçecek, Ön Asya'yı da geçecek ve taaa Çin'e ulaşacak!..
Devlet olmak başka bir şey,
Zor şey,
Devlet adamlığı ise ateşten gömlek giymek gibi bir şey!..
Bu yüzden;
Ülkemizin içe kapanması ve küresel gelişmelere körleşmesine sebebiyet verecek hiçbir olaya/kişiye/olguya fırsat verilmemeli.
Bu, hariçten birisi de olsa,
Bu, devlette yetkili birisi/birileri de olsa,
Ben de/sen de/o da olsa!..
Çünkü bizi bize düşürecek/kısır çekişmeye sokup, geleceğimizi boğacak bir şey, benim için affedilir/masum görülebilir/sıradan değerlendirilebilir bir şey değildir.
Elin oğlu,
Küresel hakimler,
Akıl ve Güç sahipleri,
Sahip oldukları tüm güç ve kudrete rağmen gözünü dünyaya kapatmıyor,
Körleşmiyor,
Oyuna oynaşa dalmıyor,
Ve son tahlilde; kavgalarını hemen bitirebiliyorlarsa;
Bizim gibi, dostu az düşmanı çok olan bir ülke ve milletin "körleşmek" gibi bir hakkı/haddi/lüksü hiç yoktur.
Olmaz/olamaz…
İçe kapanmak/birbirimizle kavga etmek/iç siyasetin şehvetine ve galebe yarışına mağlup olmak bizi bitirir.
Esir yapar/ecir yapar/emir aldırır!..
Sonuç olarak;
Karşımızda müthiş bir yangın varken,
Alevleri göklere yükselirken,
İçinde geleceğimiz/istikbalimiz yanma riskiyle karşı karşıya iken,
Ve o yangını söndürmek,
İstiklal ve istikbalimizi selametle yeni yüzyıla girdirmek mücadelesindeyken,
Bu olayın, oyun ve oynaşına dalmakla işim olmaz.
Küresel ölçekte yaşanan müthiş olaylar karşısında bu küçük hadiselerin bir kıymet ve ifadesinin olmaması lazım.
Bu yüzden de;
Ne Ak Parti'yi tenzih ve tebrie ediyorum,
Ne de, CHP ve diğer muhalif partileri zemmediyorum.
Dün baktığım yerden bakıp; Türkiyecilik yapıyorum ve biline ki; böyle de yapmaya devam edeceğim!..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Ömer
Ömer Tufan
Mutlu E.
Şaban
Erkrem
Mehmet Ç
Şenay Düdek
Emin Eğri
Hüseyin
M. A.