Hep, "Gıda gıda gıda" dedim; Küresel kriz daha da derinleşecek!..
Beyaz Saray'da bir toplantı yapılıyor.
Toplam bütçeleri, belki de 100'den fazla ülkenin ederinden fazla olan 15-20 şirketle…
Sadece ekonomik eder olarak değil; etkinlik/belirleyicilik/popülarite ve küresel ölçek boyutuyla da, dev şirketler.
Biden konuşuyor;
"…1900-1946 yılları arasında 60 milyon insanın öldüğünden bahsediliyor.
O zamandan bu yana liberal bir dünya düzeni oluşturduk.
Bu sırada da çok insan hayatını kaybetti fakat önceki dönemin kaosu yaşanmadı.
Şimdi ise yeni bir dünya düzeni oluşturmalıyız/oluşturuyoruz.
Özgür dünyayı birleştirmeli ve buna liderlik etmeliyiz…"
Ne zaman söylüyor bunları?
Geçen hafta,
Yani NATO/AB/G7 zirvesi öncesinde…
Kendisi şuanda Avrupa'da ve bu toplantılara katılıyor.
Söylediklerinin ana teması farklı mı?
Hayır,
Dilinde, hep Amerikan'ın liderliğinde, otokratlara/kötülere/Putin gibi katillere hadlerini bildirmek var.
Aslında biliyor musunuz; kızım sana diyorum ama gelinim sen anla babında; Putin sana diyorum ama Avrupa sen anla,
Yani, özellikle Almanya ve Fransa sen anla der gibi…
Gibi'si fazla aslında; mesaj gayet açık.
Aynen şöyle diyor;
"Ey Avrupa,
Kendinizi ne sanıyorsunuz,
2. Dünya Savaşında birbirinizi yiyordunuz/yerle bir oluyordunuz/resmen yoklaşıyordunuz,
Ama ben geldim ve bitirdim…
Ve bir düzen kurdum,
Eksiklerine rağmen o düzen sayesinde bugünlere gelip bu güçlere kavuştunuz,
Ama hata ettiniz ve bana, yani Düzenin Efendisine başkaldırmaya başladınız.
Hadi buyurun,
Başınıza bir bela açtım,
Rusya'yı Ukrayna'ya saldırttım,
Böylece hem Rusya'ya hem Çin'e ve hem de tüm Avrupa'ya vuruyorum.
Bensiz çıkın bakalım işin içinden; çıkabilecek misiniz…"
Biden, yani Doların Sahipleri, yani Düzenin Efendisi aynen böyle dedi…
Şimdi, hal ve ahval böyleyken; "Yeni Düzen" yolunda hangi enstrümanlar aktive edilip sahaya sürülmeye başlandı ve başlanacak?
Sürecin uzak geçmiş vetirelerine girmeyeceğim.
Eylem ve aksiyonun başladığı 2020'den hareket edeceğim.
İlk fiziki ve fiili olgu Pandemi idi.
Yani Kovid…
Hani, resim yapmadan önce tuvalin zemini komple beyaza boyanır ve sonra ressam renk ve konu detaylarına başlar ya…
Pandemi de öyle oldu.
Küresel zemin "ölüm/can korkusu"yla boyandı.
Hedeflenen maksat hasıl oldu mu?
Ziyadesiyle…
2022'de, bir ay gecikmeyle de olsa, planlandığı gibi işgal başladı ve Rusya Ukrayna'ya saldırdı.
İlk hedef neydi?
"Enerji arzı" korkusu oluşturmak…
Maksat hasıl oldu mu?
Hem de bir ay bile dolmadan…
Ve, epeyce bir süre daha devam edecek.
Üstelik farklı "kaygı/korku" kalemleri devreye sokularak…
Ama sırada öyle önemli bir şık var ve devreye girmeye başladı ki; hiçbir ülke/halk/coğrafya buna lakayt kalamaz ve umursamazlık edemez.
Nedir bu?
"Gıda sıkıntısı"na dayalı "açlık ve temin/tedarik" korkusu…
NATO zirvesinde dikkatinizi çekmiştir,
Biden başta olmak üzere, basın toplantısı yapan her lidere "gıda arzı konusunda konuştunuz mu/sıkıntı nedir ve neler yaşanacaktır" diye sorular soruldu.
Bu kısma dikkatinizi çekmek istiyorum,
"Bakın, burası çok önemli!.."
Arkadaşlar,
Rusya ve Ukrayna'ya rağmen gıda üretim/tedarik ve arzında bir önceki yıla göre kayda değer bir düşüş yok.
Ama ilginç şekilde sürekli konuşuyoruz ve gündemden düşmüyor.
Sadece Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde değil, pek çok Avrupa ülkesinde de bazı gıda kalemlerinde sıkıntılar baş göstermeye başladı.
Mesela şeker,
Şaşırtıcı şekilde fiyat artışı yaşanıyor.
Neden?
Yani üretim mi azaldı/alıcı mı arttı/tüketim mi fazlalaştı?
Hayır ama garip şekilde astronomik fiyat artışları ve üstelik tedarik endişesi ortaya çıkmaya başladı.
Normal bir durum mu?
Hiç değil…
Tıpkı gübrede olduğu gibi,
Tıpkı, kendisi küçük ama araçlar için olmazsa olmaz düzeyde büyük önemi haiz "çip"lerde olduğu gibi,
Tıpkı, petrol fiyatlarındaki artışta olduğu gibi,
Ve tıpkı, doğalgaz konusunda olduğu gibi, "gıda kalemlerinde" de bilinmez/meçhul ve öngörülmez bir durum yaşanıyor.
Daha da yaşanacak mı?
Daha bunlar ne ki…
Hem de yaşatılacak…
Bu dediğime dikkat kesilin; "ya-şa-tı-la-cak"…
Arkadaşlar,
İnsan denen mefhumu, provoke etmek için de/manipüle etmek için de/algı operasyonları için de en önemli silah "ölüm ve açlık" korkusudur.
Birkaç defa dedim ve yine diyorum;
Korkunun aştıramayacağı çizgi attıramayacağı adım yoktur.
Hadi diyelim, halk ve ülke olarak bazı sıkıntılara biz şerbetliyiz.
Keza fiyat artışlarına, yani enflasyona da…
Geri kalmış ve gelişmekte olan diğer ülkeler de alışık diyelim,
Ama Avrupa ülkelerinde baş gösterecek "Enerji ve Gıda" krizinin nelere sebebiyet vereceğini düşünebiliyor musunuz…
Biz düşünmesek de, Düzenin Efendisi emin olun ki; çok çok öncesinde düşünmüştür ve bu nedenle, Pandemi sonrası "Enerji ve Gıda" konusunda sıkıntıları başlatmıştır.
Bir öngörüde bulunacak olursak;
Gıda konusunda ortaya çıkan/daha da çıkacak olan korku, kaygı ve sıkıntı, ülkeleri hızla stokçulaştırmaya ve içe kapandırmaya yöneltecektir.
Ülkeler, tüketim fazlası ürünleri bile satmaktan imtina eder hale gelecektir.
Bu durum ve oluşan psikoloji, tıpkı tedarik ve edinim kaygısı oluşunca bireylerin alabildiği kadar ekmek almaya yönelmesi gibidir.
Neticede toplumlar bireylerden,
Toplumsal psikoloji ise bireylerin psikolojisinden oluşmaktadır.
Hele de, "edinim kaygısı ve kıtlık korkusu"nun genelleşmesiyle, kitlelerde "sürü psikolojisi" algısının hakim olacağını düşünürsek; varın gerisini siz hesaplayın!..
Çünkü Allah bile aç kalma durum ve riski ortaya çıktığında, yenmesi haram olan bir şeyden ölmeyecek kadar yenebileceğini uygun görmüşse,
Ve, yapan bilir, bilen konuşur yaklaşımı temel bir esas ise,
İnsan denen varlığın "açlık" söz konusu olduğunda, ne hallere düşebileceğini Pandemi döneminde "eve kapanma" zamanlarında gördüysek; "gıda maddelerinde" ortaya çıkacak sıkıntının nelere mal olabileceğini tahayyül bile edemezsiniz.
Sonuç:
Arkadaşlar,
Ben de güzel şeyler yazmak istiyorum.
Kötü şeyleri söylemekten yoruldum.
Felaket tellalı gibi oldum neredeyse…
Yağan karın ahengini, yağmurun sesini, gelmekte olan baharın müjdesini yazmayı ve paylaşmayı ben de çok isterim.
Sevgi/barış/huzur pıtırcığı cümleler kurmayı ben de çok isterim.
Ama üzgünüm,
Yok yok yok…
Düzenin Efendisi, kurduğu düzeni yıkıyor ve "yeni düzeni" kuruyor.
Bunun için de, her türlü enstrümanını sahaya sürdü/sürüyor.
Özellikle de, bundan sonra "gıda kozunu" kullanacak ki; başlattığı "kontrollü kaos" istediği raddeye/kıvama ve düzeye gelebilsin.
Yeni Düzen planında artık hedef, sadece devletler ve yöneticiler değil; artık, hedefte halklar ve doğrudan bireyler de var.
Ve ne acıdır ki; insanın ürkmesi hiçbir mahlukun ürkmesine benzemez.
Hep demez miyiz; Allah kimseyi açlıkla imtihan etmesin diye…
Maalesef, öylesi bir imtihan sürecine girdik ve gelen gün dünden daha kötü gelecek!..
Bu nedenle,
Son birkaç aydır, defalarca söylediğim/uyardığım/ikaz ettiğim gibi,
Yine ve yeniden,
Üstüne basa basa/hemen/acilen/şimdi,
Vahit Kirişçi gibi, tarımı/tarlayı/tarım bakanlığını/tarımın bilimselliğini iyi bilen uzman bir hocamızın bakanlığa gelmesinin de avantajıyla;
—Tarımsal planlama başlamalı ve temel gıda kalemlerinde ülkesel yeterlik sağlanacak şekilde üretim odaklı yaklaşım oluşturulmalıdır.
—Bu plan çerçevesinde, ekim-dikim-hasat süreçleri kolaylaştırılmalı, teşvikler getirilmeli ve yeni ekim sezonunda başlatılmalıdır.
—Teşvik uygulama konusunda denetimler artırılmalı; suistimale asla mahal verilmemeli/gerçek üreticinin önü açılmalıdır.
—Ekim-dikim yapılmayan ve atıl halde bulunan hazine arazileri, gerçekten çiftçilik yapmak/üretmek ve milli gıda rezervine katkı sağlayacaklara, hızla açılmalıdır.
Son olarak;
Söylemden ibaret olmayan şekilde, özellikle "ekmek" başta olmak üzere; temel gıda kalemlerinde, israf önleme seferberliği başlatmalıyız.
"Bir ekmekten ne olur ki…" diye basite almayın.
Zincirleme etkisiyle beraber öyle büyük bir yekun teşkil ediyor ki; neredeyse ithal edilen kısımdan daha fazladır.
Bu nedenle de, bugünden tezi yok israf önleme ve tasarruf seferberliği başlamalı/başlatılmalıdır!..
Not:
Tam, Rusya'ya yaptırımlar başlamışken Arabistan'da petrol tesislerine yapılan saldırı ve Ukrayna'nın döşediği deniz mayınlarının Karadeniz'de hareketlenip/kıyıdaş ülkeler için risk teşkil edeceği söylendikten sonra, bugün İstanbul Boğazında, yetkililerce eski tip olduğu söylenen bir mayının görülmesi, sizce tesadüf müdür?..
Acaba bu mayınlar (eski tip/30 kiloluk/120 kiloluk vb. gibi) önümüzdeki günlerde artacak mı?
Serseri mayın gibi Karadeniz'de dolaşacak mı?
Hatta bazı tanker veya kuru yük gemisi bu mayınlar nedeniyle patlayacak mı?
Bu arada, mayınları acaba gerçekten Ukrayna mı döşedi?
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Toplam bütçeleri, belki de 100'den fazla ülkenin ederinden fazla olan 15-20 şirketle…
Sadece ekonomik eder olarak değil; etkinlik/belirleyicilik/popülarite ve küresel ölçek boyutuyla da, dev şirketler.
Biden konuşuyor;
"…1900-1946 yılları arasında 60 milyon insanın öldüğünden bahsediliyor.
O zamandan bu yana liberal bir dünya düzeni oluşturduk.
Bu sırada da çok insan hayatını kaybetti fakat önceki dönemin kaosu yaşanmadı.
Şimdi ise yeni bir dünya düzeni oluşturmalıyız/oluşturuyoruz.
Özgür dünyayı birleştirmeli ve buna liderlik etmeliyiz…"
Ne zaman söylüyor bunları?
Geçen hafta,
Yani NATO/AB/G7 zirvesi öncesinde…
Kendisi şuanda Avrupa'da ve bu toplantılara katılıyor.
Söylediklerinin ana teması farklı mı?
Hayır,
Dilinde, hep Amerikan'ın liderliğinde, otokratlara/kötülere/Putin gibi katillere hadlerini bildirmek var.
Aslında biliyor musunuz; kızım sana diyorum ama gelinim sen anla babında; Putin sana diyorum ama Avrupa sen anla,
Yani, özellikle Almanya ve Fransa sen anla der gibi…
Gibi'si fazla aslında; mesaj gayet açık.
Aynen şöyle diyor;
"Ey Avrupa,
Kendinizi ne sanıyorsunuz,
2. Dünya Savaşında birbirinizi yiyordunuz/yerle bir oluyordunuz/resmen yoklaşıyordunuz,
Ama ben geldim ve bitirdim…
Ve bir düzen kurdum,
Eksiklerine rağmen o düzen sayesinde bugünlere gelip bu güçlere kavuştunuz,
Ama hata ettiniz ve bana, yani Düzenin Efendisine başkaldırmaya başladınız.
Hadi buyurun,
Başınıza bir bela açtım,
Rusya'yı Ukrayna'ya saldırttım,
Böylece hem Rusya'ya hem Çin'e ve hem de tüm Avrupa'ya vuruyorum.
Bensiz çıkın bakalım işin içinden; çıkabilecek misiniz…"
Biden, yani Doların Sahipleri, yani Düzenin Efendisi aynen böyle dedi…
Şimdi, hal ve ahval böyleyken; "Yeni Düzen" yolunda hangi enstrümanlar aktive edilip sahaya sürülmeye başlandı ve başlanacak?
Sürecin uzak geçmiş vetirelerine girmeyeceğim.
Eylem ve aksiyonun başladığı 2020'den hareket edeceğim.
İlk fiziki ve fiili olgu Pandemi idi.
Yani Kovid…
Hani, resim yapmadan önce tuvalin zemini komple beyaza boyanır ve sonra ressam renk ve konu detaylarına başlar ya…
Pandemi de öyle oldu.
Küresel zemin "ölüm/can korkusu"yla boyandı.
Hedeflenen maksat hasıl oldu mu?
Ziyadesiyle…
2022'de, bir ay gecikmeyle de olsa, planlandığı gibi işgal başladı ve Rusya Ukrayna'ya saldırdı.
İlk hedef neydi?
"Enerji arzı" korkusu oluşturmak…
Maksat hasıl oldu mu?
Hem de bir ay bile dolmadan…
Ve, epeyce bir süre daha devam edecek.
Üstelik farklı "kaygı/korku" kalemleri devreye sokularak…
Ama sırada öyle önemli bir şık var ve devreye girmeye başladı ki; hiçbir ülke/halk/coğrafya buna lakayt kalamaz ve umursamazlık edemez.
Nedir bu?
"Gıda sıkıntısı"na dayalı "açlık ve temin/tedarik" korkusu…
NATO zirvesinde dikkatinizi çekmiştir,
Biden başta olmak üzere, basın toplantısı yapan her lidere "gıda arzı konusunda konuştunuz mu/sıkıntı nedir ve neler yaşanacaktır" diye sorular soruldu.
Bu kısma dikkatinizi çekmek istiyorum,
"Bakın, burası çok önemli!.."
Arkadaşlar,
Rusya ve Ukrayna'ya rağmen gıda üretim/tedarik ve arzında bir önceki yıla göre kayda değer bir düşüş yok.
Ama ilginç şekilde sürekli konuşuyoruz ve gündemden düşmüyor.
Sadece Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde değil, pek çok Avrupa ülkesinde de bazı gıda kalemlerinde sıkıntılar baş göstermeye başladı.
Mesela şeker,
Şaşırtıcı şekilde fiyat artışı yaşanıyor.
Neden?
Yani üretim mi azaldı/alıcı mı arttı/tüketim mi fazlalaştı?
Hayır ama garip şekilde astronomik fiyat artışları ve üstelik tedarik endişesi ortaya çıkmaya başladı.
Normal bir durum mu?
Hiç değil…
Tıpkı gübrede olduğu gibi,
Tıpkı, kendisi küçük ama araçlar için olmazsa olmaz düzeyde büyük önemi haiz "çip"lerde olduğu gibi,
Tıpkı, petrol fiyatlarındaki artışta olduğu gibi,
Ve tıpkı, doğalgaz konusunda olduğu gibi, "gıda kalemlerinde" de bilinmez/meçhul ve öngörülmez bir durum yaşanıyor.
Daha da yaşanacak mı?
Daha bunlar ne ki…
Hem de yaşatılacak…
Bu dediğime dikkat kesilin; "ya-şa-tı-la-cak"…
Arkadaşlar,
İnsan denen mefhumu, provoke etmek için de/manipüle etmek için de/algı operasyonları için de en önemli silah "ölüm ve açlık" korkusudur.
Birkaç defa dedim ve yine diyorum;
Korkunun aştıramayacağı çizgi attıramayacağı adım yoktur.
Hadi diyelim, halk ve ülke olarak bazı sıkıntılara biz şerbetliyiz.
Keza fiyat artışlarına, yani enflasyona da…
Geri kalmış ve gelişmekte olan diğer ülkeler de alışık diyelim,
Ama Avrupa ülkelerinde baş gösterecek "Enerji ve Gıda" krizinin nelere sebebiyet vereceğini düşünebiliyor musunuz…
Biz düşünmesek de, Düzenin Efendisi emin olun ki; çok çok öncesinde düşünmüştür ve bu nedenle, Pandemi sonrası "Enerji ve Gıda" konusunda sıkıntıları başlatmıştır.
Bir öngörüde bulunacak olursak;
Gıda konusunda ortaya çıkan/daha da çıkacak olan korku, kaygı ve sıkıntı, ülkeleri hızla stokçulaştırmaya ve içe kapandırmaya yöneltecektir.
Ülkeler, tüketim fazlası ürünleri bile satmaktan imtina eder hale gelecektir.
Bu durum ve oluşan psikoloji, tıpkı tedarik ve edinim kaygısı oluşunca bireylerin alabildiği kadar ekmek almaya yönelmesi gibidir.
Neticede toplumlar bireylerden,
Toplumsal psikoloji ise bireylerin psikolojisinden oluşmaktadır.
Hele de, "edinim kaygısı ve kıtlık korkusu"nun genelleşmesiyle, kitlelerde "sürü psikolojisi" algısının hakim olacağını düşünürsek; varın gerisini siz hesaplayın!..
Çünkü Allah bile aç kalma durum ve riski ortaya çıktığında, yenmesi haram olan bir şeyden ölmeyecek kadar yenebileceğini uygun görmüşse,
Ve, yapan bilir, bilen konuşur yaklaşımı temel bir esas ise,
İnsan denen varlığın "açlık" söz konusu olduğunda, ne hallere düşebileceğini Pandemi döneminde "eve kapanma" zamanlarında gördüysek; "gıda maddelerinde" ortaya çıkacak sıkıntının nelere mal olabileceğini tahayyül bile edemezsiniz.
Sonuç:
Arkadaşlar,
Ben de güzel şeyler yazmak istiyorum.
Kötü şeyleri söylemekten yoruldum.
Felaket tellalı gibi oldum neredeyse…
Yağan karın ahengini, yağmurun sesini, gelmekte olan baharın müjdesini yazmayı ve paylaşmayı ben de çok isterim.
Sevgi/barış/huzur pıtırcığı cümleler kurmayı ben de çok isterim.
Ama üzgünüm,
Yok yok yok…
Düzenin Efendisi, kurduğu düzeni yıkıyor ve "yeni düzeni" kuruyor.
Bunun için de, her türlü enstrümanını sahaya sürdü/sürüyor.
Özellikle de, bundan sonra "gıda kozunu" kullanacak ki; başlattığı "kontrollü kaos" istediği raddeye/kıvama ve düzeye gelebilsin.
Yeni Düzen planında artık hedef, sadece devletler ve yöneticiler değil; artık, hedefte halklar ve doğrudan bireyler de var.
Ve ne acıdır ki; insanın ürkmesi hiçbir mahlukun ürkmesine benzemez.
Hep demez miyiz; Allah kimseyi açlıkla imtihan etmesin diye…
Maalesef, öylesi bir imtihan sürecine girdik ve gelen gün dünden daha kötü gelecek!..
Bu nedenle,
Son birkaç aydır, defalarca söylediğim/uyardığım/ikaz ettiğim gibi,
Yine ve yeniden,
Üstüne basa basa/hemen/acilen/şimdi,
Vahit Kirişçi gibi, tarımı/tarlayı/tarım bakanlığını/tarımın bilimselliğini iyi bilen uzman bir hocamızın bakanlığa gelmesinin de avantajıyla;
—Tarımsal planlama başlamalı ve temel gıda kalemlerinde ülkesel yeterlik sağlanacak şekilde üretim odaklı yaklaşım oluşturulmalıdır.
—Bu plan çerçevesinde, ekim-dikim-hasat süreçleri kolaylaştırılmalı, teşvikler getirilmeli ve yeni ekim sezonunda başlatılmalıdır.
—Teşvik uygulama konusunda denetimler artırılmalı; suistimale asla mahal verilmemeli/gerçek üreticinin önü açılmalıdır.
—Ekim-dikim yapılmayan ve atıl halde bulunan hazine arazileri, gerçekten çiftçilik yapmak/üretmek ve milli gıda rezervine katkı sağlayacaklara, hızla açılmalıdır.
Son olarak;
Söylemden ibaret olmayan şekilde, özellikle "ekmek" başta olmak üzere; temel gıda kalemlerinde, israf önleme seferberliği başlatmalıyız.
"Bir ekmekten ne olur ki…" diye basite almayın.
Zincirleme etkisiyle beraber öyle büyük bir yekun teşkil ediyor ki; neredeyse ithal edilen kısımdan daha fazladır.
Bu nedenle de, bugünden tezi yok israf önleme ve tasarruf seferberliği başlamalı/başlatılmalıdır!..
Not:
Tam, Rusya'ya yaptırımlar başlamışken Arabistan'da petrol tesislerine yapılan saldırı ve Ukrayna'nın döşediği deniz mayınlarının Karadeniz'de hareketlenip/kıyıdaş ülkeler için risk teşkil edeceği söylendikten sonra, bugün İstanbul Boğazında, yetkililerce eski tip olduğu söylenen bir mayının görülmesi, sizce tesadüf müdür?..
Acaba bu mayınlar (eski tip/30 kiloluk/120 kiloluk vb. gibi) önümüzdeki günlerde artacak mı?
Serseri mayın gibi Karadeniz'de dolaşacak mı?
Hatta bazı tanker veya kuru yük gemisi bu mayınlar nedeniyle patlayacak mı?
Bu arada, mayınları acaba gerçekten Ukrayna mı döşedi?
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Bülent Erdarendeli
Ahmet Kara
İ. B.
S. T.
Zafer
Sırrı Erdem
Feyzullah T.
Yusuf
Zafer A.
Murat Öz