Köyün birinde bir mezar soyguncusu varmış.
Cenaze gömüldükten bir gün sonra mezara gidildiğinde görmüşler ki; mezar soyulmuş.
Bütün ziynet eşyaları çalınmış.
Köylü bu mezar soyguncusunu bilirmiş bilmesine de, bir türlü yakalayamazmış.
Gel zaman git zaman bu böyle sürüp giderken mezar soyguncusu ölüm döşeğine düşmüş ve oğlunu çağırarak:
-Bak oğlum. Ben bu güne kadar sizin rızkınızı mezar soyarak çıkardım.
Şimdi ölüp gidiyorum.
Arkamdan tüm köylü bayram yapacak.
Bir kişi bile "Allah rahmet eylesin" demeyecek. "oh bee öldü de kurtulduk" diyecekler, diye itirafta bulunmuş.
Bu olay oğlanın çok gücüne gitmiş.
Babasına:
-"Baba sana söz veriyorum herkes arkandan rahmet okuyacak" demiş.
Ve derken, mezar soyguncusu  vefat etmiş.
Bütün köylü bayram ediyor tabi…
Birkaç gün sonra köyde yine bir cenaze.
Ama köylünün içi rahat.
Cenaze tüm ziynetiyle beraber gömülmüş. Nasılsa soyguncu yok ya, artık…
Bir gün sonra mezarlığa gidildiğinde, herkesin şaşkınlıktan gözleri faltaşı gibi açılmış..!!!
Mezar yine soyulmuş ve eskisinden farklı olarak, bir de cenazenin karnına koca bir kazık çakılmış.
Köylüler bunu görünce:
-"Yahu, Allah Rahmet eylesin; A. Efendi de mezar soyardı ama hiç olmazsa kazık çakmazdı", demişler.

Dünyanın ahvalini nasıl da güzel özetliyor değil mi…
10 yıl öncesinde  George W. Bush diye bir kovboy ABD başkanı idi.
Amerika’da yapılan bir ankete göre, son elli yılın "en kıt zekalı" başkanı olarak açıklandı.
Hatası, zaafı, kötü yönetimi ve gafları ile sahnedeydi.
"Beyaz saray nasıldır" diye soran öğrenciye "Beyazdır" cevabı verecek kadar….
ABD'liler  ve dünya daha beteri gelmez derlerdi.
Ama ne oldu…
Geldi geldi; daha da beteri  geldi.
Donald Trump gibi bir başkan geldi.
16 yıl önce sarkastik şekilde Simpson'lar çizgi filminde başkan yapılan Trump bugün ABD başkanı.
Sözleri, söylemleri, hataları, gafları ve dünyaya verdiği zararlarla Bush'a rahmet okuttuğuna hepimiz şahit oluyoruz.

Bush pisliyordu, şimdiki ise pislemekle kalmıyor, bir de üzerine tüy dikiyor.
Fransa'da Sarkozy diye bir başkan vardı.
Şimdi ise Macron.
Neredesin ey Sarkozy diyor Fransızlar ve Avrupa…
Keza Rusya…
Geçmişinde Deli Petro'lar, Stalin'ler, Lenin'ler, Brejnev'ler vardı.
Şimdi ise Putin.
Güncellenmiş ve modifiye edilmiş bir Stalin sanki…
Psikopatik, sosyopat, sinsi ve dedelerinden çok daha sözüne güvenilmez birisi.
Ortadoğu ve dünya önceki Rus liderlere rahmet okuyor…
Çin devlet başkanı Jinping Mao'yu mumla aratıyor.
İngiltere…
Blair vardı, Thatcher vardı…
İyi başbakanlardı.
Sonra  David Cameron diye biri geldi.
Kötüydü ve bundan beteri gelmez deniyordu.
May geldi ve şimdi de Johnson…
İngiliz halkı da dahil tüm dünya bu isimleri görünce; "David Cameron ne başbakandı be" diye rahmetle yad ediyor.
Bir de ülkeler var.
Mesela Suriye…
Oğul Esad baba Esad'a rahmet okutuyor.
Hama, Humus’da kendi halkına katliam yapan baba Esad lanetleniyor ve ölürken rahmet bile dilenmiyordu.
Oğul Esat ülkesini kan gölüne çevirdi. Herkes perişan halde.
"Rahmetli Hafız Esad da zalimdi ama hiç olmazsa Suriye'de iç savaş yoktu" deniyor.
Keza Irak ve Saddam…
Yaşanan kaos, karmaşa, kan ve gözyaşını görünce;
"Saddam da zalimdi ama onun zamanında bile bu kadarı olmamıştı" deniyor.
Libya'ya bakınca; ülke Kaddafi'ye rahmet okutacak bir sefalet ve zulmette…
Suudi Krallar eleştirilir ve İslam dünyasının Truva atları denirdi.
Veliaht Kral Prens Salman'ı görünce; baba Kral, nasıl muhterem ve müşfik kalıyor, farkında mısınız.
Bu örnekleri  çoğaltmak çok mümkün.
Çünkü gelen gideni aratıyor, hep.
Beterin beteri geliyor, beterden beterini yaşatıyor.
Bundan sonra ABD başta olmak üzere herhangi bir ülkede kim başkan olursa olsun şaşırtıcı olmayacaktır.
Çünkü dünün zalimleri, küresel soyguncuları, kifayetsizleri, devlet adamlığından nasiplenmemişleri, farklı isim ve etiketlerle; revize edilmiş ve cilalanmış "yeni nesil kazıklarla" insanlığa bela olmak için geliyorlar ve gelecekler gibi…
Sadece kazıkla mı…!
Ölen soyguncunun oğlunun bile yaptığına rahmet okutacak "yeni-yepyeni" donanım, sömürgecilik ve zulümle…
Mesela virüs gibi biyolojik silahla,
Atom bombasına rahmet okutacak kimyasal silahlarla,
Hibrit savaş teknikleriyle,
İnsanı yok sayan ve insansızlığı öngören strateji ve taktiklerle,
İnsanların, devletlerin, milletlerin beynine, ruhuna, ciğerine kazık çakacak pervasızlıkla,
Gerçeği örten, yaratılmış gerçeklikle,
Topyekün ve küresel imhayı göze alabilmiş bir canavarlıkla geliyorlar ve gelecekler…
Yaşa ki, göresin…