Geldikleri gibi gidecekler...
Cumhuriyet Tarihi’nin örneğine şahit olmadığı bir saldırıyla karşı karşıyayız. Tüm terör örgütlerinin ittifak halinde bir saldırısına şahit oluyoruz. Adeta Milli Kurtuluş Savaşında mücadele verdiğimiz gibi birkaç cephede bir düşman saldırısına uğramış bulunmaktayız. ABD ve onun organizasyonuyla oluşturulan FETÖ,PKK, PYD/YPG, İŞİD, DHKP-C işbirliği içinde ülkemizin huzur ve birliğine kastediyorlar.
Yıllardır PKK ile saldırdılar ve ülkemizin başına bela oldular. 2010’lardan itibaren PKK’nın terör eylem kervanına farklı nitelikteki darbe girişimleriyle FETÖ de katıldı.
FETÖ içerde her türlü sinsi ve din referanslı kalleş girişimlerine ve yurtdışında ülkemizi küçük düşürücü, ülkeyi yönetenleri uluslar arası boyutta suçlu gösterici operasyonlara başladılar.
7 Şubat 2002’de MİT Müsteşarını ifadeye çağırarak “yargısal” bir darbe girişiminde bulundular. Başarısız olunca 17-25 Aralık 2013’de Yolsuzluk soslu yine bir Yargı yoluyla Darbe girişimine teşebbüs ettiler. Onda da isteklerine erişemediler. Ama devlet ve millet dini kisveli bu sapkın örgütün terörize niteliğine vakıf olmaya ve bu FETO denen hainin dinle, diyanetle alakası olmayan ve kendini “Tanrı”laştırmak isteyen günümüz “Firavun”u olduğunu anlamaya başladı.
Devlet refleksinin kendilerini imha ve ihraç edeceğini anlayan bu alçak Terör Örgütü bu defa da 15 Temmuz Kanlı Darbe Girişimini başlattılar. Milletin savunması ve ölümcül mücadelesiyle bunda da başarılı olamadılar. Şuanda Devlet kamusal alanda ve özel sektör bünyesinde bu örgüte mensup olanları, yardım yataklık edenleri hızlı ve şiddetle cezalandırmaya ve etkisizleştirmeye başladı.
Ama ülkemizi işgal etmek isteyen ABD menşeili “Üst Akıl ve Nato Gladiyo”su boş durmadı ve durmuyor. Şimdi ise; PKK tandanslı terör saldırılarını artırdılar. Son günlerde Doğu-Güneydoğu illerimizde halka ve emniyet güçlerimize zarar verme amaçlı bombalı saldırılar başlattılar. Hemen her gün yeni bir patlama ve terör saldırısıyla uyanmak zorunda kalıyoruz.
Son günlerde olan bu patlamalar ve saldırı eylemleri terör örgütlerinin nasıl organize şekilde saldırdığını çok net gösteriyor. Aslında FETÖ’nün bütün örgütlerle işbirliği içinde ülkemizin bağımsızlığına kastettiğini hepimiz acıyla yaşıyoruz. Bütün bu eylemsel örgütlerin beyni ise; ülkemizin her türlü gizli sırlarını çalan, alan, devletin kılcallarına kadar yerleşen, beyni, kişiliği ve namusu ABD’de halledilmiş, nesebi gayrı sahih Gülen örgütü FETÖ’dür. Bugünlerde gördüğümüz patlamalar ve terör saldırılarının yer ve zamanlamasını, kullanılan materyaller ve malzemeleri incelediğimizde FETÖ’nün liderliğinde “işbirliği terör” olduğunu hemen görürüz. Çünkü bu patlamalardaki bir amaç da; 15 Temmuz Darbe Girişiminin faillerinin cezalandırılmasına yönelik “milli hafıza”yı ve dikkatleri başka yöne çekmektir. Ülkemizin kendine ve bağımsızlığına yönelen Darbe Girişimi’nin unutturulması gayretidir.
Bunun haricinde son günlerdeki terör faaliyetleri ve patlamalarla ülkemizde iç kargaşa çıkartma eğilimi başta olmak üzere, çok yönlü amaçları apaçık ortadadır. FETÖ istihbarat ve lojistik desteği sağlıyor, PKK, İŞİD, DHKP-C gibi diğerleri de eylemlerin gerçekleşmesine yönelik hareket ediyor.
Seçilen illerimiz ve bölgeler bile sistematik terör saldırısının çok net alametleridir. Yakın zamanda başka şehir ve bölgelerimizde de benzeri faaliyetlere girişmekten geri durmayacaklardır.
Bu süreçte millet olarak, devlet olarak çok uyanık olmalıyız, İttifak etmiş bir terör saldırısıyla karşı karşıya kaldığımızı asla unutmamalıyız. 15 Temmuz sonrası sağladığımız milli duruş ve beraberliğimizi bozmadan ve milletimizin fertleri arasına sokulmak istenen fitneye meydan vermeden bu saldırıları savuşturmalıyız. Başka ülkemiz yoktur, başka vatanımız yoktur.
Bunun bilincinde olmak zorundayız ve bu toprakları savunmak için canımız pahasına her türlü dik duruşu göstermeliyiz ve göstereceğiz.
Bunun yanında FEFÖ üzerinden Avrupa Ülkeleri ve ABD dahil olmak üzere, dünyanın çeşitli yerlerinde ülkemiz aleyhinde medyatik bir algı saldırısı da aralıksız sürmektedir. Alçaklık ve ihanette sınır tanımayan FETÖ mensupları doğup büyüdüğü ülkesini zorda bırakmak için her tür melaneti işlemekten, ülkemiz, milletimiz devletimiz karşıtlığından geri durmamaktadırlar.
Tüm bu iç ve dışta oluşan “İşgal hareketi”ne karşı, 15 Temmuz gecesi yaptığımız savunmayı yapmaya mecbur ve mahkumuz. Başka hiç bir çaremiz yoktur.
FETÖ’cüler devlet kurumlarından temizlenirken hassasiyetle hareket edilmelidir. FETÖ mensubu alçaklar millet nezdinde kırgınlık ve kızgınlık oluşturmak için her tür hile ve desiseyi çeviriyorlar. Asla FETÖ’cü olmayanları FETÖ mensubu gibi algı oluşturmaya çalışıyorlar. Başbakan’ınımızın da sürekli dile getirdiği gibi; “sapla samanı, yaşla kuruyu” birbirine karıştırmadan bu mücadeleyi sürdürmeliyiz. Yeni bir mağdur ve mazlum kitlesi oluşmasına müsaade etmemeliyiz. FETÖ’cülerle mücadele müsamahasız ve en katı şekilde sürdürülmelidir. Buna asla söylenecek bir söz yoktur.
Ama bunu yaparken de manipülasyonlara ve bu sürecin provake ederek halk arasında huzursuzluk ve kargaşa yaratılmasına asla fırsat verilmemelidir. İnanıyorum ki; devletimizin yetkilileri Başbakan’nın bu konudaki titizlik sözlerine itina gösterecek ve durumdan vazife çıkartacak işgüzarlıklara tevessül etmeyeceklerdir. Gizli FETÖ’cülerin masumları suçlu gibi algılatıcı eylemlerine asla müsaade etmeyeceklerdir. Çünkü bu adi,alçak, hainler ihbar ve muhbirliği çok iyi bilirler. İki yüzlülük, takiyye ve yalancılık konusunda çok maharetlidirler.
Demokrasi Nöbetlerinde elinde bayrak nöbet tutarak alçaklıklarını ve ihanetlerini gizlemeye çalışan iki yüzlü FETÖ’cüleri hepimiz gördük ve hala da aramızda görmekteyiz. Bu nedenle Sayın Başbakanın “17-25 Aralık 2013 tarihi milattır” sözünü asla göz ardı etmemeliyiz. Aksi takdirde herkesi bir FETÖ hesaplaşması torbasına sokmanın vahim sonuçları olur ki; bu tam da, FETÖ’cülerin en çok istediği bir şeydir.
Yakın zamanda 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ve FETÖ’nün siyasi ayağına dair ciddi bir hesaplaşmanın olacağı kanaat ve bilgisindeyim. Bu minvalde çalışmaların sürdüğünü ve artık bu alanda da pek çok kişi ve kurumun bedel ödeyeceğini düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın tavizsizliğinin bu alanda da çok ciddi şekilde tezahür edeceğine inanıyor ve biliyorum. Ak Parti Belediyeleri ve Parti Teşkilatlarında da çok ciddi çalışmalar sonucunda FETÖ’cü aykılamasının en katı şekilde olacağı günler başlamak üzeredir. İstanbul, Ankara, Bursa, Kayseri, Konya ve pek çok belediyede çöreklenmiş ve FETÖ ‘ye gizli-açık yıllardır destek ve mensup olanlar çok yakında hesap vermeye başlayacaklardır. Bu olacaktır ve mutlaka olmalıdır. Temizlik bünyenin her uzvunda ve kılcallarına kadar olmalıdır. Tıpkı Cumhurbaşkanı’mızın dediği gibi; “Metastaz olmuş olan bu kanserli kısımların” son noktasına kadar temizlenmesi şarttır.
Bu nedenle önümüzdeki günlerde umulmadık isimlerin, şirketlerin, kurumların FETÖ bağlamında hesaba çekileceğini göreceğiz.
Bu arada kendisinin FETÖ ile hiçbir ilgisi olmadığını düşündüğüm ve bu konuda kendi kişiliğine asla bir söz söylemediğim AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin de yerinde olsam istifa ederdim. Etik olarak en uygun tavrın bu olacağına inanıyorum. Kardeşi Mehmet Dişli ile hukuken ve kanunen aynı kefeye asla konamaz. Buna amenna..
Ama temsil ettiği Parti’nin ve kadronun başının dik olarak bu mücadeleyi sürdürmesi için istifasının gerekli ve şık olacağını düşünüyorum. Şaban Dişli sadece bir örnektir,onun durumunda olan Bakan ve Millet vekilleri, Belediye Başkanları hata İl başkanları varsa onlardan da aynı duyarlılıkları beklemekteyiz, parti gözetmeden.
Öyle bir süreçten geçiyoruz ki; devletin bekası konusunda, şüpheye bile tahammül edilmeyecek bir dönemeçteyiz. İlk cümlemde de söylediğim gibi; tarihin örneğine şahit olmadığı boyutta bir düşman saldırısı ve işgal hareketiyle karşı karşıyayız. Hal böyleyken, hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır ve olamaz.
Canlar yanıyor, kadınlar dul, çocuklar yetim kalıyor. Anneler evlatları için feryat ediyor. Vatan evlatları Şehit oluyor, Gazi oluyor.
Vatan hedefte, topraklarımız hedefte, Cumhurbaşkanı hedefte, meclis hedefte, birlik ve beraberliğimiz hedefte, istiklal ve istikbalimiz hedefte… Kısaca tümden millet ve ülke hedefte…
Uyanık olalım, Uyanık olmalıyız…
Korkmayalım, hazırlıklı olalım, dik olalım, iç ve dış düşmanlara asla taviz vermeyelim.
Allah var gam yok…
Öleceğiz ama asla işgalcilere bu ülkeyi istila ettirmeyeceğiz, Asla teslim olmayacağız.
Bu topraklarda son fert Şehit olmadan buraların işgal edilmeyeceğini tüm dünyaya göstereceğiz.
Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi: “Geldikleri gibi gideceklerdir”.
Bir sonraki Bir Portrede buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım.
Yıllardır PKK ile saldırdılar ve ülkemizin başına bela oldular. 2010’lardan itibaren PKK’nın terör eylem kervanına farklı nitelikteki darbe girişimleriyle FETÖ de katıldı.
FETÖ içerde her türlü sinsi ve din referanslı kalleş girişimlerine ve yurtdışında ülkemizi küçük düşürücü, ülkeyi yönetenleri uluslar arası boyutta suçlu gösterici operasyonlara başladılar.
7 Şubat 2002’de MİT Müsteşarını ifadeye çağırarak “yargısal” bir darbe girişiminde bulundular. Başarısız olunca 17-25 Aralık 2013’de Yolsuzluk soslu yine bir Yargı yoluyla Darbe girişimine teşebbüs ettiler. Onda da isteklerine erişemediler. Ama devlet ve millet dini kisveli bu sapkın örgütün terörize niteliğine vakıf olmaya ve bu FETO denen hainin dinle, diyanetle alakası olmayan ve kendini “Tanrı”laştırmak isteyen günümüz “Firavun”u olduğunu anlamaya başladı.
Devlet refleksinin kendilerini imha ve ihraç edeceğini anlayan bu alçak Terör Örgütü bu defa da 15 Temmuz Kanlı Darbe Girişimini başlattılar. Milletin savunması ve ölümcül mücadelesiyle bunda da başarılı olamadılar. Şuanda Devlet kamusal alanda ve özel sektör bünyesinde bu örgüte mensup olanları, yardım yataklık edenleri hızlı ve şiddetle cezalandırmaya ve etkisizleştirmeye başladı.
Ama ülkemizi işgal etmek isteyen ABD menşeili “Üst Akıl ve Nato Gladiyo”su boş durmadı ve durmuyor. Şimdi ise; PKK tandanslı terör saldırılarını artırdılar. Son günlerde Doğu-Güneydoğu illerimizde halka ve emniyet güçlerimize zarar verme amaçlı bombalı saldırılar başlattılar. Hemen her gün yeni bir patlama ve terör saldırısıyla uyanmak zorunda kalıyoruz.
Son günlerde olan bu patlamalar ve saldırı eylemleri terör örgütlerinin nasıl organize şekilde saldırdığını çok net gösteriyor. Aslında FETÖ’nün bütün örgütlerle işbirliği içinde ülkemizin bağımsızlığına kastettiğini hepimiz acıyla yaşıyoruz. Bütün bu eylemsel örgütlerin beyni ise; ülkemizin her türlü gizli sırlarını çalan, alan, devletin kılcallarına kadar yerleşen, beyni, kişiliği ve namusu ABD’de halledilmiş, nesebi gayrı sahih Gülen örgütü FETÖ’dür. Bugünlerde gördüğümüz patlamalar ve terör saldırılarının yer ve zamanlamasını, kullanılan materyaller ve malzemeleri incelediğimizde FETÖ’nün liderliğinde “işbirliği terör” olduğunu hemen görürüz. Çünkü bu patlamalardaki bir amaç da; 15 Temmuz Darbe Girişiminin faillerinin cezalandırılmasına yönelik “milli hafıza”yı ve dikkatleri başka yöne çekmektir. Ülkemizin kendine ve bağımsızlığına yönelen Darbe Girişimi’nin unutturulması gayretidir.
Bunun haricinde son günlerdeki terör faaliyetleri ve patlamalarla ülkemizde iç kargaşa çıkartma eğilimi başta olmak üzere, çok yönlü amaçları apaçık ortadadır. FETÖ istihbarat ve lojistik desteği sağlıyor, PKK, İŞİD, DHKP-C gibi diğerleri de eylemlerin gerçekleşmesine yönelik hareket ediyor.
Seçilen illerimiz ve bölgeler bile sistematik terör saldırısının çok net alametleridir. Yakın zamanda başka şehir ve bölgelerimizde de benzeri faaliyetlere girişmekten geri durmayacaklardır.
Bu süreçte millet olarak, devlet olarak çok uyanık olmalıyız, İttifak etmiş bir terör saldırısıyla karşı karşıya kaldığımızı asla unutmamalıyız. 15 Temmuz sonrası sağladığımız milli duruş ve beraberliğimizi bozmadan ve milletimizin fertleri arasına sokulmak istenen fitneye meydan vermeden bu saldırıları savuşturmalıyız. Başka ülkemiz yoktur, başka vatanımız yoktur.
Bunun bilincinde olmak zorundayız ve bu toprakları savunmak için canımız pahasına her türlü dik duruşu göstermeliyiz ve göstereceğiz.
Bunun yanında FEFÖ üzerinden Avrupa Ülkeleri ve ABD dahil olmak üzere, dünyanın çeşitli yerlerinde ülkemiz aleyhinde medyatik bir algı saldırısı da aralıksız sürmektedir. Alçaklık ve ihanette sınır tanımayan FETÖ mensupları doğup büyüdüğü ülkesini zorda bırakmak için her tür melaneti işlemekten, ülkemiz, milletimiz devletimiz karşıtlığından geri durmamaktadırlar.
Tüm bu iç ve dışta oluşan “İşgal hareketi”ne karşı, 15 Temmuz gecesi yaptığımız savunmayı yapmaya mecbur ve mahkumuz. Başka hiç bir çaremiz yoktur.
FETÖ’cüler devlet kurumlarından temizlenirken hassasiyetle hareket edilmelidir. FETÖ mensubu alçaklar millet nezdinde kırgınlık ve kızgınlık oluşturmak için her tür hile ve desiseyi çeviriyorlar. Asla FETÖ’cü olmayanları FETÖ mensubu gibi algı oluşturmaya çalışıyorlar. Başbakan’ınımızın da sürekli dile getirdiği gibi; “sapla samanı, yaşla kuruyu” birbirine karıştırmadan bu mücadeleyi sürdürmeliyiz. Yeni bir mağdur ve mazlum kitlesi oluşmasına müsaade etmemeliyiz. FETÖ’cülerle mücadele müsamahasız ve en katı şekilde sürdürülmelidir. Buna asla söylenecek bir söz yoktur.
Ama bunu yaparken de manipülasyonlara ve bu sürecin provake ederek halk arasında huzursuzluk ve kargaşa yaratılmasına asla fırsat verilmemelidir. İnanıyorum ki; devletimizin yetkilileri Başbakan’nın bu konudaki titizlik sözlerine itina gösterecek ve durumdan vazife çıkartacak işgüzarlıklara tevessül etmeyeceklerdir. Gizli FETÖ’cülerin masumları suçlu gibi algılatıcı eylemlerine asla müsaade etmeyeceklerdir. Çünkü bu adi,alçak, hainler ihbar ve muhbirliği çok iyi bilirler. İki yüzlülük, takiyye ve yalancılık konusunda çok maharetlidirler.
Demokrasi Nöbetlerinde elinde bayrak nöbet tutarak alçaklıklarını ve ihanetlerini gizlemeye çalışan iki yüzlü FETÖ’cüleri hepimiz gördük ve hala da aramızda görmekteyiz. Bu nedenle Sayın Başbakanın “17-25 Aralık 2013 tarihi milattır” sözünü asla göz ardı etmemeliyiz. Aksi takdirde herkesi bir FETÖ hesaplaşması torbasına sokmanın vahim sonuçları olur ki; bu tam da, FETÖ’cülerin en çok istediği bir şeydir.
Yakın zamanda 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ve FETÖ’nün siyasi ayağına dair ciddi bir hesaplaşmanın olacağı kanaat ve bilgisindeyim. Bu minvalde çalışmaların sürdüğünü ve artık bu alanda da pek çok kişi ve kurumun bedel ödeyeceğini düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın tavizsizliğinin bu alanda da çok ciddi şekilde tezahür edeceğine inanıyor ve biliyorum. Ak Parti Belediyeleri ve Parti Teşkilatlarında da çok ciddi çalışmalar sonucunda FETÖ’cü aykılamasının en katı şekilde olacağı günler başlamak üzeredir. İstanbul, Ankara, Bursa, Kayseri, Konya ve pek çok belediyede çöreklenmiş ve FETÖ ‘ye gizli-açık yıllardır destek ve mensup olanlar çok yakında hesap vermeye başlayacaklardır. Bu olacaktır ve mutlaka olmalıdır. Temizlik bünyenin her uzvunda ve kılcallarına kadar olmalıdır. Tıpkı Cumhurbaşkanı’mızın dediği gibi; “Metastaz olmuş olan bu kanserli kısımların” son noktasına kadar temizlenmesi şarttır.
Bu nedenle önümüzdeki günlerde umulmadık isimlerin, şirketlerin, kurumların FETÖ bağlamında hesaba çekileceğini göreceğiz.
Bu arada kendisinin FETÖ ile hiçbir ilgisi olmadığını düşündüğüm ve bu konuda kendi kişiliğine asla bir söz söylemediğim AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin de yerinde olsam istifa ederdim. Etik olarak en uygun tavrın bu olacağına inanıyorum. Kardeşi Mehmet Dişli ile hukuken ve kanunen aynı kefeye asla konamaz. Buna amenna..
Ama temsil ettiği Parti’nin ve kadronun başının dik olarak bu mücadeleyi sürdürmesi için istifasının gerekli ve şık olacağını düşünüyorum. Şaban Dişli sadece bir örnektir,onun durumunda olan Bakan ve Millet vekilleri, Belediye Başkanları hata İl başkanları varsa onlardan da aynı duyarlılıkları beklemekteyiz, parti gözetmeden.
Öyle bir süreçten geçiyoruz ki; devletin bekası konusunda, şüpheye bile tahammül edilmeyecek bir dönemeçteyiz. İlk cümlemde de söylediğim gibi; tarihin örneğine şahit olmadığı boyutta bir düşman saldırısı ve işgal hareketiyle karşı karşıyayız. Hal böyleyken, hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır ve olamaz.
Canlar yanıyor, kadınlar dul, çocuklar yetim kalıyor. Anneler evlatları için feryat ediyor. Vatan evlatları Şehit oluyor, Gazi oluyor.
Vatan hedefte, topraklarımız hedefte, Cumhurbaşkanı hedefte, meclis hedefte, birlik ve beraberliğimiz hedefte, istiklal ve istikbalimiz hedefte… Kısaca tümden millet ve ülke hedefte…
Uyanık olalım, Uyanık olmalıyız…
Korkmayalım, hazırlıklı olalım, dik olalım, iç ve dış düşmanlara asla taviz vermeyelim.
Allah var gam yok…
Öleceğiz ama asla işgalcilere bu ülkeyi istila ettirmeyeceğiz, Asla teslim olmayacağız.
Bu topraklarda son fert Şehit olmadan buraların işgal edilmeyeceğini tüm dünyaya göstereceğiz.
Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi: “Geldikleri gibi gideceklerdir”.
Bir sonraki Bir Portrede buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Ebru Aygün