Deve erkek mi, dişi mi? yoksa Muaviye ne derse o mu..!
Bir gün Hz. Ali taraftarlarının yoğun olduğu Küfe'den birisi, devesiyle Şam'a gelmiş.
Şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşmış ve:
Ver o dişi deveyi bana, o benim! demiş.
Tartışma büyümüş…
Küfe'den gelen adam; "Bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir" diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar.
Konu Muaviye'ye yansımış.
Halk meydanda toplanmış...
Muaviye, Küfe'den gelenle Şam'da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklamış:
- Bu dişi deve Şamlınındır!
Sonra toplananlara dönmüş ve sormuş:
- Ey Ahali, bu dişi deve kimindir?
Ahali hep birlikte bağırmış:
- Şamlınındır!
Küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, Muaviye onu yanına çağırmış:
- Ey Küfeli, dinle!
Sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir.
Ama sen Küfe'ye dönünce gördüklerini Ali'ye anlat ve de ki:
Şam'da öyle bir ahali var ki, erkekleri de dişileri de onların cinslerine değil, Muaviye'nin ağzına bakarak konuşuyorlar.
O dişiye erkek dese, ya da erkeğe dişi dese, hepsi ona itaat ediyor.
Ona göre, ayağını denk al!"
Profesör ve Öğrencisi…
Profesör bir öğrenciyi kürsüye çağırıp;
Anlat dersi, demiş…
Öğrenci başlamış anlatmaya.
Hoca;
Şimdi kürsünün üstüne çık, devam et…
Öğrenci kürsüye çıkıp devam etmiş.
Hoca;
Kürsünün üstüne bir sandalye koy, üstüne çık devam et.
Öğrenci denileni yapmış…
Hoca;
Şimdi de sandalye üstüne tabureyi koy, devam et..
Öğrenci artık düşmemek için dengesini kontrol ederek konuştukça dediklerinde tutarsızlıklar başlamış…
Hoca dersi bitirmiş ve demiş ki;
"İnsan yükseldikçe dediklerinde tutarsızlıklar olur, çünkü artık beyin söyleneni değil, bulunan yerden düşmemeyi önceler.."
Farklı gibi gelen iki konu ve alınacak dersler…
Alabilirsek tabi…
Aslında hepimiz, kişisel hayatlarımızda şu veya bu boyutta/şekilde hikayelere konu örnekleri o kadar çok yaşıyoruz ki…
Ama kanıksıyoruz, aldırmıyoruz, önemsemiyoruz.
Halbuki "Uydum İmama…" diye sadece namazda söyleriz.
Ama zaman zaman basiretimiz mi bağlanıyor yoksa akıl gözümüz mü kör oluyor; Muaviye’nin ahalisi gibi olabiliyoruz.
Belki de bir inat uğruna…
Yapmıyor muyuz bizler de; erkek deveyi dişi…
İddia etmiyor muyuz; siyahı beyazmış gibi…
Bazen kişisel hırs/menfaat ve tarafgirliğimiz kendimiz bile inanmadığımız konuda inat ve ısrar ettirmiyor mu..!
Aslında hepimiz biliyoruz ki; yükselmek, yükseğe gelmek zordur.
Ama şunu da biliriz ve bilmeliyiz ki; yüksekte kalmak, kalabilmek, yüksekliği koruyabilmek çok daha zordur.
Taviz verdirir,
Mütecaviz oldurur,
Esası kaybettirir,
Dikkati dağıttırır,
Korku yaşatır,
Kaygılandırır,
Ve son tahlilde; hedeften uzaklaştırır, özü unutturur, öncelikler değişir.
Yüksekler araç iken, amacını oluşturur…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Erdoğan Kaya
Bilgehan S.
Yiğit Yosun
Bilgehan S.
Murat Eriş
Mutlu E.
Barış Kılıçaslan
İsmail keloglu