Demokrasi oyununda muhalefet ne yapar? Rol mü yoksa gerçek bir muhalefet mi?
İYİ Parti çatırdıyor.
Deva-Gelecek ve Saadet Partisinin varlığı yokluğu belirsiz.
Kendisini "Kürtçü/Kürtlerin savunucusu" olarak konumlayan parti, sadece isim değiştirmekle meşgul…
Ana Muhalefet Partisi CHP ise çok yoğun/çok meşgul/çok heyecanlı…
Neden?
Çünkü değişim oyunu oynuyor…
Gitti Kılıçdaroğlu geldi Özel ama değişen ne?
Sadece isimler…
Özgür Özel'i izlerken, sanki 50 yaşındaki Kılıçdaroğlu'nun suret değiştirmiş halini görür gibiyim.
Özel'in dili değişim diyor ama eylemi "ben değişmedim" diye haykırıyor!
Sanki Genel Başkan değişti ama CHP asla değişmeyecek taahhüdünde…
Adeta ""yok muhalefet" konseptinden taviz vermemek ve iktidar olmamak için yapılması gereken her şeyi yapmaya devam edeceğiz" edasında…
Pek haber izlemem,
Açık oturumlardaki kadrolu yorumcuları dinlemeye bile tahammül edemem.
Ama geçenlerde sosyal medyadan konuşan ve şuanda ismini hatırlamadığım birisi, "demokrasinin ne olmadığından" bahsediyordu.
Michel Chossudovsky diye bir adamın sözlerinden bahsetti.
İlgimi çekti,
Birazcık araştırdım ben de…
Kanadalı bir adam,
Ekonomist ve yazar…
Aykırı damgası yeme pahasına küresel müesses nizama itiraz eden birisi…
CHP başta olmak üzere diğer muhalefet partilerinin muhalefetsizliğini ve "üretilmiş muhalefet" olmak için cansiperane çabalarını görünce, bu adamın demokrasiye dair tespitleri aklıma geldi.
Şöyle diyor:
"Çağımız kapitalizminde bir demokrasi illüzyonu (yanılsama/kandırmaca) vardır.
Demokrasi… (Sihirli sözcük)
Güya oyunu ver, her şey istediğin gibi olsun.
İşte bu bir illüzyondur,
Bu sahte bir şeydir ama kitleler illüzyonla yönetilir zaten.
Yerleşik toplumsal düzeni tehdit etmediği sürece, muhalefet, egemen elitlerin çıkarına kullanılan bir araçtır.
Amaç (egemen elitlerin amacı) muhalefeti bastırmak değildir, muhalefetin sınırlarını belirlemektir. Muhalif hareketi şekillendirmek ve kalıba sokmaktır."
Şimdi arkanıza yaslanın ve en sağından en soluna/en marjinalinden en kitleseline kadar Türkiye muhalefetine bir bakın ve adamın söyledikleriyle kıyaslayın.
Fark var mı? Yok…
"İşte tam budur" diyeceğimiz şekilde cuk oturuyor değil mi!..
Hele bir de Erdoğan gibi siyaset kurdu birisinin hakim güç olduğunu dikkate alıp, muhalefet partilerinin pozisyon/konum ve eylemine bakarsak; gördüğümüz muhalefet, kedinin oynadığı fareden farksız desek abartmış olmayız.
Dikkat edin; Erdoğan muhalefetten hiç rahatsız değil.
Neden?
Çünkü sınırlarını kendi belirlediği muhalefetsiz muhalefete neden dokunsun ki…
Erdoğan sadece devleti ve partisini yönetmiyor,
Muhalefeti de yönetiyor.
Yönetmekten de öte; hatta dizayn bile ediyor…
Üstelik toplumsal algının yön ve yörüngesinin belirlenmesi de cabası…
Kimi anlarda muhalefet iyice cılızlaşınca,
Oynatılan siyasal çelik-çomak yüzde 50'lik muhalif toplumsal tabanı tatmin etmemeye başlayınca,
Erdoğan, ya kendi partisi içinde klikler oluşturuyor,
Ya da, herkesin konuşmaktan geri duramayacağı yeni ve farklı gündemleri/magazinel içerikleri veya herkesi esir alacak popüler konuları olağan akışında olan şeylermiş gibi sahneye sürüyor…
Peki, bunlar olurken muhalefet ne yapıyor?
Sözün şehvetiyle,
Eleştirinin hamasetiyle,
Gündeme gelen/getirilen konuların ateşiyle,
Saman alevi gibi,
Ve adeta "İyi ki Erdoğan var! Ne zaman zayıflasak/zorda kalsak imdadımıza yetişiyor!" dercesine, giydirilen muhalefet kaftanıyla verilen role kendini kaptırmışçasına konuşuyor, koşuyor ve muhalefetsiz muhalifliğin nasıl yapıldığını en güzel şekilde/en etkili oyunla ve büyük bir sahicilikle gözler önüne serip güya ümit vadediyor!
Aslında ne oluyor?
Mucizevi/insan onuruna en çok yaraşan ve henüz alternatifi oluşturulamamış diye lanse edilen ama aslında yanılsatılan/kandırılan/uyutulan bir beşikten farksız, egemenlerin hakimiyetinden başka bir şeyi amaçlamayan demokrasi denen sistemde, muhalefet denen güneş parladıkça parlıyor ve güya iktidarı sallayarak halkın menfaatleri için çabalıyor!
Hadi oradan,
Sizin, …mış gibi yaptığınız muhalefeti sevsinler!..
Göze Batan Bir Tespit
CHP Kurultayından sonra Ekrem İmamoğlu'nun Özgür Özel'le beraber adeta bir eşbaşkan gibi olduğu konuşuluyor,
Bu doğru mu?
Hayır değil…
Bence daha ötesi; Ekrem İmamoğlu üstbaşkan…
Referans, İmamoğlu'nun İBB'de Özgür Özel'i karşılaması ve yapılan basın toplantısında yaşanan görüntü…
Sanki karşılayan CHP Genel başkanı,
Karşılanan ise bir şehrin belediye başkanı gibiydi…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Deva-Gelecek ve Saadet Partisinin varlığı yokluğu belirsiz.
Kendisini "Kürtçü/Kürtlerin savunucusu" olarak konumlayan parti, sadece isim değiştirmekle meşgul…
Ana Muhalefet Partisi CHP ise çok yoğun/çok meşgul/çok heyecanlı…
Neden?
Çünkü değişim oyunu oynuyor…
Gitti Kılıçdaroğlu geldi Özel ama değişen ne?
Sadece isimler…
Özgür Özel'i izlerken, sanki 50 yaşındaki Kılıçdaroğlu'nun suret değiştirmiş halini görür gibiyim.
Özel'in dili değişim diyor ama eylemi "ben değişmedim" diye haykırıyor!
Sanki Genel Başkan değişti ama CHP asla değişmeyecek taahhüdünde…
Adeta ""yok muhalefet" konseptinden taviz vermemek ve iktidar olmamak için yapılması gereken her şeyi yapmaya devam edeceğiz" edasında…
Pek haber izlemem,
Açık oturumlardaki kadrolu yorumcuları dinlemeye bile tahammül edemem.
Ama geçenlerde sosyal medyadan konuşan ve şuanda ismini hatırlamadığım birisi, "demokrasinin ne olmadığından" bahsediyordu.
Michel Chossudovsky diye bir adamın sözlerinden bahsetti.
İlgimi çekti,
Birazcık araştırdım ben de…
Kanadalı bir adam,
Ekonomist ve yazar…
Aykırı damgası yeme pahasına küresel müesses nizama itiraz eden birisi…
CHP başta olmak üzere diğer muhalefet partilerinin muhalefetsizliğini ve "üretilmiş muhalefet" olmak için cansiperane çabalarını görünce, bu adamın demokrasiye dair tespitleri aklıma geldi.
Şöyle diyor:
"Çağımız kapitalizminde bir demokrasi illüzyonu (yanılsama/kandırmaca) vardır.
Demokrasi… (Sihirli sözcük)
Güya oyunu ver, her şey istediğin gibi olsun.
İşte bu bir illüzyondur,
Bu sahte bir şeydir ama kitleler illüzyonla yönetilir zaten.
Yerleşik toplumsal düzeni tehdit etmediği sürece, muhalefet, egemen elitlerin çıkarına kullanılan bir araçtır.
Amaç (egemen elitlerin amacı) muhalefeti bastırmak değildir, muhalefetin sınırlarını belirlemektir. Muhalif hareketi şekillendirmek ve kalıba sokmaktır."
Şimdi arkanıza yaslanın ve en sağından en soluna/en marjinalinden en kitleseline kadar Türkiye muhalefetine bir bakın ve adamın söyledikleriyle kıyaslayın.
Fark var mı? Yok…
"İşte tam budur" diyeceğimiz şekilde cuk oturuyor değil mi!..
Hele bir de Erdoğan gibi siyaset kurdu birisinin hakim güç olduğunu dikkate alıp, muhalefet partilerinin pozisyon/konum ve eylemine bakarsak; gördüğümüz muhalefet, kedinin oynadığı fareden farksız desek abartmış olmayız.
Dikkat edin; Erdoğan muhalefetten hiç rahatsız değil.
Neden?
Çünkü sınırlarını kendi belirlediği muhalefetsiz muhalefete neden dokunsun ki…
Erdoğan sadece devleti ve partisini yönetmiyor,
Muhalefeti de yönetiyor.
Yönetmekten de öte; hatta dizayn bile ediyor…
Üstelik toplumsal algının yön ve yörüngesinin belirlenmesi de cabası…
Kimi anlarda muhalefet iyice cılızlaşınca,
Oynatılan siyasal çelik-çomak yüzde 50'lik muhalif toplumsal tabanı tatmin etmemeye başlayınca,
Erdoğan, ya kendi partisi içinde klikler oluşturuyor,
Ya da, herkesin konuşmaktan geri duramayacağı yeni ve farklı gündemleri/magazinel içerikleri veya herkesi esir alacak popüler konuları olağan akışında olan şeylermiş gibi sahneye sürüyor…
Peki, bunlar olurken muhalefet ne yapıyor?
Sözün şehvetiyle,
Eleştirinin hamasetiyle,
Gündeme gelen/getirilen konuların ateşiyle,
Saman alevi gibi,
Ve adeta "İyi ki Erdoğan var! Ne zaman zayıflasak/zorda kalsak imdadımıza yetişiyor!" dercesine, giydirilen muhalefet kaftanıyla verilen role kendini kaptırmışçasına konuşuyor, koşuyor ve muhalefetsiz muhalifliğin nasıl yapıldığını en güzel şekilde/en etkili oyunla ve büyük bir sahicilikle gözler önüne serip güya ümit vadediyor!
Aslında ne oluyor?
Mucizevi/insan onuruna en çok yaraşan ve henüz alternatifi oluşturulamamış diye lanse edilen ama aslında yanılsatılan/kandırılan/uyutulan bir beşikten farksız, egemenlerin hakimiyetinden başka bir şeyi amaçlamayan demokrasi denen sistemde, muhalefet denen güneş parladıkça parlıyor ve güya iktidarı sallayarak halkın menfaatleri için çabalıyor!
Hadi oradan,
Sizin, …mış gibi yaptığınız muhalefeti sevsinler!..
Göze Batan Bir Tespit
CHP Kurultayından sonra Ekrem İmamoğlu'nun Özgür Özel'le beraber adeta bir eşbaşkan gibi olduğu konuşuluyor,
Bu doğru mu?
Hayır değil…
Bence daha ötesi; Ekrem İmamoğlu üstbaşkan…
Referans, İmamoğlu'nun İBB'de Özgür Özel'i karşılaması ve yapılan basın toplantısında yaşanan görüntü…
Sanki karşılayan CHP Genel başkanı,
Karşılanan ise bir şehrin belediye başkanı gibiydi…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Serkan K.
Mustafa
Oğuz
Abdullah
Gürkan
Gül
Kemal
Hakan M.
Erdem
İsmail