Çin'de başladı ve Çin'de bitecek..!
En nihayetinde Çin, gücün ve güçlülerin "üs"sü, "üretim merkezi" ve kendini de aşan "arka bahçe" haline geldi.
Herkes halinden memnundu ama hiç kimse haline razı değildi.
Keza Çin de…
Bir strateji olarak; ekonomik boyutla önem, anlam ve yükselen değerlik atfeden Çin, görünürde var olan gücünün nasıl devşirildiğini, ortaya çıktığını ve kimlerin planı sonucu bu noktaya geldiğini unutmuş gibi meydan okurlaştı.
Üretim ve tedarik zinciriyle Çin'de üslenmiş olan "güçler" patlamaya hazır bomba noktasındayken bardağı taşıran son damla da Çin’in bu tavır ve yaklaşımı oldu.
Bugün Korona Çin’de…
Küresel Hakimiyet Savaşı Çin’de başladı.
Tüm dünyanın fatura hesaplaşması Çin’de…
Çünkü hemen her ülke şu veya bu şekilde Çin'le irtibatlı, iletişimli ve bağlantılı.
Gördüğünüz gibi Çin "grip" oldu, küresel sistem ve özellikle ekonomiler kanser…
Dalga dalga yayıldı ve "Pandemi" ilan edildi.
Sizce pandemi, bir virüs etkisinden mi ibaret..!
Hesap bitti mi.?
Hayır.
Hesaplaşma daha yeni başladı.
Ve yarınların dizaynı, yani "Yeni Dünya", yani "Yeni Nesil Kapitalizm" yine Çin üzerinden inşa edilecek.
Hatırlayın birkaç ay önce Trump Hindistan’a gitti.
Burada çok büyük hüsnü kabulle karşılandı.
100 bin kişiye hitap etti.
Hindistan Trump’a ve dolayısıyla "Derin Amerika"ya; "Çin'i bırak Hindistan'a bak" yaklaşımını açık açık gösterdi ve söyledi.
Dikkat edin, artık "virüs kanıksanmaya ve rutinleştirilmeye" başlandı.
ABD ve Avrupa ülkelerinde Çin'e dönük suçlamalar ve virüsün faili ve ölümlerin katili olduğuna dair söylemleri sürekli dillendiriliyor.
Bunlar asla tesadüfi veya can havliyle söylenen sözler değil.
Yapılan planın level'ları ve yapılması gerekenleridir.
Önümüzdeki günlerde bu yaklaşım, sözden eyleme geçecek.
Uluslararası hukuk devreye girecek.
Çin ve Çin’deki güçler al-ver görüşmeleri yapacak.
Ki, yapmaya başladılar da…
Nihayetinde Çin'de başlayan savaş, Çin'in fethiyle yine Çin'de bitecek.
Ne kastediyorum.?
Çin’deki küresel şirketler şu veya bu şekilde el değiştirecek.
Çin’in gücü ve ekonomik etkinliği yarı yarıya düşürülecek; Hindistan ve Japonya’ya kaydırılacak.
Çin’i öyle bir hale getirecekler ki; Çin kaldırdığı başın, başına nasıl bir bela olduğunu yaşayarak görecek.
Çünkü Çin'in Çin'liği kalmayacak ve dişi sökülmüş kaplan gibi, mutasyona uğramış virüs gibi olacak ve kendindenliği elinden alınacak.
"Yeni kapitalist sistem" en vahşi, acımasız, insansız, insanlıksız ve Tanrısız hale gelip, nasıl Çin’de zirveye ulaştıysa; "Yeni Nesil Kapitalist Sistem" de dönüşerek, değişerek, metamorfoza uğrayarak, savaşarak yine Çin merkezli yaratılacaktır.
Ama, bölgesel yeni figür ve aktörlerle,
Yeni coğrafyaların öne çıkmasıyla,
Çin'de temerküz eden ve üs'leşen üretimin farklı ülke ve kıtalara dağıtılmasıyla...
Çin ve diğer bazı küresel aktörler ehilleştirilerek…
"Yeni Nesil Kapitalist Sistem"in Batıcıl ve Batılı mabedleri, teorisyenleri, tetikçileri, havarileri doğudan çıkarılarak…
Bir başka deyişle;
Şimdiye kadar yönetim merkezi Batı, Çin ve doğu ise fabrika idi.
Savaş senaryoları yönetim merkezlerinde oluşturuluyor fabrika sahasında icra ediliyordu.
Komutanlar ve savaş yönetmenleri merkezden gönderiliyor veya savaş, yönetim merkezinden idare ediliyor idi.
Ama yeni dönemde yönetim merkezleri de fabrika sahasına taşınıyor.
Tek merkezde yani Çin'de toplu haldeki fabrikalar farklı iklim, kavim ve isimlerin olduğu coğrafyalara dağıtılıyor.
Yani "Yeni Nesil Kapitalizm" yerinden yönetim tarzına, yani adem-i merkeziyetçiliğe dönüyor.
Dünya, virüse kadar batılılarca batıdan yönetilirken; şimdi yine batılılarca ama doğudan ve batı'laşan, batı'cıllaşan doğuyla yönetilecek.
Bir projeksiyon yapacak olursak;
Birkaç yıl sonra Çin'e bakıp bakıp; "vay be… nereden nereye… O kudretli Çin'in bu hale geleceği söylense, kim inanırdı…" gibi sözler edebiliriz.
"Hindistan'ın böylesi bir güce kavuşacağını rüyamda görsem inanmazdım" diyebiliriz.
"Virüs Japonya’ya yaradı. Japonizasyon denen ekonomik durgunluktan kurtuldu ve eskisinden daha güçlü hale geldi" diye konuşabileceğiz.
Petrol ülkelerinin inişlerini, "Hollanda Hastalığı"na tutulmuş ekonomileriyle, yaşadıkları dramı görebiliriz.
Eğer doğru algılar, gözlemler, analizler, akıl ve akılcı projeksiyonlar yapar ve doğru ata oynarsak; Türkiye'nin, özellikle Avrupa ülkeleri için vazgeçilmez ve önemli bir üretim ve lojistik merkezi olduğunu yaşarız. Aynı sayın Cumhurbaşkanımızında söyleminde olduğu gibi
"Yeni Nesil Kapitalist Sistem"de ve "Yeni Dünya Düzeni"nde daha güçlü, daha stratejik ve daha belirleyici ülke olabiliriz.
Bugün Çin'in uhdesinde bulunan bazı fonksiyonların Türkiye'ye kaydırılması imkan dahilindedir.
Eğer olursa bu durum bizim dahiyane yönetsel aklımızdan, diplomasimizden ve krizi fırsata çevirecek akılcılığımızdan değil; konjonktür ve yeni sistemin, yeni düzenin coğrafyamızı dayatmasından olacaktır.
Ben yine iddia ediyorum ki; "coğrafya kaderdir" ve birileri aksini iddia edebilse de, bu söz ve gerçeklik bugün en anlamlı vetiresindedir.
Bizim coğrafyamız da dünyanın merkezindedir ve yeni sistemin vazgeçilmezidir.
Umarım ve inşallah güncele hapsolmaz, esir olmaz ve krizi yaşarken geleceğe, ufka bakıp "yeniden diriliş" mesabesinde adımlar atarız.
Virüs ve Pandemi zaten yaşanıyor.
Şu veya bu şekilde, bir sonu gelecek.
Aslolan; bugünlerden virüs sonrasının planlarını yapacak, yeni dünyada daha etkin ve saygın yer alabilecek "kurmay zakayı" gösterebilmektir...
Ki bundan tam 100 yıl önce kurulan cumhuriyetimizin seneyi devriyesine kavuştuğumuz bugün;
temenni ettiğim bu kurmay zekanın gösterilebileceğine olan inancım tamdır ve buna mecburuz.
Zira Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarının 100 yıl önce gelecek nesiller yani bizler adına kurduğu hayal, inanıyorum ki bu idi. Bugün 23 Nisan ve bu tarih ulusal egemenliğimizin çocuklarımıza emanet edilmesi gerekliliğinin en açık sembolüdür.
Bu vesileyle bu kutsal emaneti yani cumhuriyetimizi kurup bizlere emanet eden Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını rahmetle anar, geleceğimizin bânisi olan çocuklarımızın bayramını en içten dileklerimle kutlarım.
Bugün iki farklı coşkunun yaşandığı tarihi günlerden birini yaşıyoruz. Şükürler olsun ki bugün Ramazan’ı Şerif ayına da kavuştuğumuz birgün, yani merhamet ayına, yani anlayış ve empati ayına, yani arınma ve diriliş fırsatı olan bu mübarek aya da kavuştuk. Bizi bu mübarek arınma ayına kavuşturan Allah’a hamd olsun ve Resulü Kibriya efendimiz Muhammet Mustafa aleyhisselama ailesine ve ashabına salât ve selam olsun. Ramazan’ı şerifin bereketi ülkemizin din-i mübin-i İslam’ın ve tüm insanlığın üzerine olsun...
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Uyarı: Koronavirüs ile ilgili en güncel bilgileri T.C. Sağlık Bakanlığı bilgilendirme sayfasından takip ediniz..
Herkes halinden memnundu ama hiç kimse haline razı değildi.
Keza Çin de…
Bir strateji olarak; ekonomik boyutla önem, anlam ve yükselen değerlik atfeden Çin, görünürde var olan gücünün nasıl devşirildiğini, ortaya çıktığını ve kimlerin planı sonucu bu noktaya geldiğini unutmuş gibi meydan okurlaştı.
Üretim ve tedarik zinciriyle Çin'de üslenmiş olan "güçler" patlamaya hazır bomba noktasındayken bardağı taşıran son damla da Çin’in bu tavır ve yaklaşımı oldu.
Bugün Korona Çin’de…
Küresel Hakimiyet Savaşı Çin’de başladı.
Tüm dünyanın fatura hesaplaşması Çin’de…
Çünkü hemen her ülke şu veya bu şekilde Çin'le irtibatlı, iletişimli ve bağlantılı.
Gördüğünüz gibi Çin "grip" oldu, küresel sistem ve özellikle ekonomiler kanser…
Dalga dalga yayıldı ve "Pandemi" ilan edildi.
Sizce pandemi, bir virüs etkisinden mi ibaret..!
Hesap bitti mi.?
Hayır.
Hesaplaşma daha yeni başladı.
Ve yarınların dizaynı, yani "Yeni Dünya", yani "Yeni Nesil Kapitalizm" yine Çin üzerinden inşa edilecek.
Hatırlayın birkaç ay önce Trump Hindistan’a gitti.
Burada çok büyük hüsnü kabulle karşılandı.
100 bin kişiye hitap etti.
Hindistan Trump’a ve dolayısıyla "Derin Amerika"ya; "Çin'i bırak Hindistan'a bak" yaklaşımını açık açık gösterdi ve söyledi.
Dikkat edin, artık "virüs kanıksanmaya ve rutinleştirilmeye" başlandı.
ABD ve Avrupa ülkelerinde Çin'e dönük suçlamalar ve virüsün faili ve ölümlerin katili olduğuna dair söylemleri sürekli dillendiriliyor.
Bunlar asla tesadüfi veya can havliyle söylenen sözler değil.
Yapılan planın level'ları ve yapılması gerekenleridir.
Önümüzdeki günlerde bu yaklaşım, sözden eyleme geçecek.
Uluslararası hukuk devreye girecek.
Çin ve Çin’deki güçler al-ver görüşmeleri yapacak.
Ki, yapmaya başladılar da…
Nihayetinde Çin'de başlayan savaş, Çin'in fethiyle yine Çin'de bitecek.
Ne kastediyorum.?
Çin’deki küresel şirketler şu veya bu şekilde el değiştirecek.
Çin’in gücü ve ekonomik etkinliği yarı yarıya düşürülecek; Hindistan ve Japonya’ya kaydırılacak.
Çin’i öyle bir hale getirecekler ki; Çin kaldırdığı başın, başına nasıl bir bela olduğunu yaşayarak görecek.
Çünkü Çin'in Çin'liği kalmayacak ve dişi sökülmüş kaplan gibi, mutasyona uğramış virüs gibi olacak ve kendindenliği elinden alınacak.
"Yeni kapitalist sistem" en vahşi, acımasız, insansız, insanlıksız ve Tanrısız hale gelip, nasıl Çin’de zirveye ulaştıysa; "Yeni Nesil Kapitalist Sistem" de dönüşerek, değişerek, metamorfoza uğrayarak, savaşarak yine Çin merkezli yaratılacaktır.
Ama, bölgesel yeni figür ve aktörlerle,
Yeni coğrafyaların öne çıkmasıyla,
Çin'de temerküz eden ve üs'leşen üretimin farklı ülke ve kıtalara dağıtılmasıyla...
Çin ve diğer bazı küresel aktörler ehilleştirilerek…
"Yeni Nesil Kapitalist Sistem"in Batıcıl ve Batılı mabedleri, teorisyenleri, tetikçileri, havarileri doğudan çıkarılarak…
Bir başka deyişle;
Şimdiye kadar yönetim merkezi Batı, Çin ve doğu ise fabrika idi.
Savaş senaryoları yönetim merkezlerinde oluşturuluyor fabrika sahasında icra ediliyordu.
Komutanlar ve savaş yönetmenleri merkezden gönderiliyor veya savaş, yönetim merkezinden idare ediliyor idi.
Ama yeni dönemde yönetim merkezleri de fabrika sahasına taşınıyor.
Tek merkezde yani Çin'de toplu haldeki fabrikalar farklı iklim, kavim ve isimlerin olduğu coğrafyalara dağıtılıyor.
Yani "Yeni Nesil Kapitalizm" yerinden yönetim tarzına, yani adem-i merkeziyetçiliğe dönüyor.
Dünya, virüse kadar batılılarca batıdan yönetilirken; şimdi yine batılılarca ama doğudan ve batı'laşan, batı'cıllaşan doğuyla yönetilecek.
Bir projeksiyon yapacak olursak;
Birkaç yıl sonra Çin'e bakıp bakıp; "vay be… nereden nereye… O kudretli Çin'in bu hale geleceği söylense, kim inanırdı…" gibi sözler edebiliriz.
"Hindistan'ın böylesi bir güce kavuşacağını rüyamda görsem inanmazdım" diyebiliriz.
"Virüs Japonya’ya yaradı. Japonizasyon denen ekonomik durgunluktan kurtuldu ve eskisinden daha güçlü hale geldi" diye konuşabileceğiz.
Petrol ülkelerinin inişlerini, "Hollanda Hastalığı"na tutulmuş ekonomileriyle, yaşadıkları dramı görebiliriz.
Eğer doğru algılar, gözlemler, analizler, akıl ve akılcı projeksiyonlar yapar ve doğru ata oynarsak; Türkiye'nin, özellikle Avrupa ülkeleri için vazgeçilmez ve önemli bir üretim ve lojistik merkezi olduğunu yaşarız. Aynı sayın Cumhurbaşkanımızında söyleminde olduğu gibi
"Yeni Nesil Kapitalist Sistem"de ve "Yeni Dünya Düzeni"nde daha güçlü, daha stratejik ve daha belirleyici ülke olabiliriz.
Bugün Çin'in uhdesinde bulunan bazı fonksiyonların Türkiye'ye kaydırılması imkan dahilindedir.
Eğer olursa bu durum bizim dahiyane yönetsel aklımızdan, diplomasimizden ve krizi fırsata çevirecek akılcılığımızdan değil; konjonktür ve yeni sistemin, yeni düzenin coğrafyamızı dayatmasından olacaktır.
Ben yine iddia ediyorum ki; "coğrafya kaderdir" ve birileri aksini iddia edebilse de, bu söz ve gerçeklik bugün en anlamlı vetiresindedir.
Bizim coğrafyamız da dünyanın merkezindedir ve yeni sistemin vazgeçilmezidir.
Umarım ve inşallah güncele hapsolmaz, esir olmaz ve krizi yaşarken geleceğe, ufka bakıp "yeniden diriliş" mesabesinde adımlar atarız.
Virüs ve Pandemi zaten yaşanıyor.
Şu veya bu şekilde, bir sonu gelecek.
Aslolan; bugünlerden virüs sonrasının planlarını yapacak, yeni dünyada daha etkin ve saygın yer alabilecek "kurmay zakayı" gösterebilmektir...
Ki bundan tam 100 yıl önce kurulan cumhuriyetimizin seneyi devriyesine kavuştuğumuz bugün;
temenni ettiğim bu kurmay zekanın gösterilebileceğine olan inancım tamdır ve buna mecburuz.
Zira Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarının 100 yıl önce gelecek nesiller yani bizler adına kurduğu hayal, inanıyorum ki bu idi. Bugün 23 Nisan ve bu tarih ulusal egemenliğimizin çocuklarımıza emanet edilmesi gerekliliğinin en açık sembolüdür.
Bu vesileyle bu kutsal emaneti yani cumhuriyetimizi kurup bizlere emanet eden Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını rahmetle anar, geleceğimizin bânisi olan çocuklarımızın bayramını en içten dileklerimle kutlarım.
Bugün iki farklı coşkunun yaşandığı tarihi günlerden birini yaşıyoruz. Şükürler olsun ki bugün Ramazan’ı Şerif ayına da kavuştuğumuz birgün, yani merhamet ayına, yani anlayış ve empati ayına, yani arınma ve diriliş fırsatı olan bu mübarek aya da kavuştuk. Bizi bu mübarek arınma ayına kavuşturan Allah’a hamd olsun ve Resulü Kibriya efendimiz Muhammet Mustafa aleyhisselama ailesine ve ashabına salât ve selam olsun. Ramazan’ı şerifin bereketi ülkemizin din-i mübin-i İslam’ın ve tüm insanlığın üzerine olsun...
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Uyarı: Koronavirüs ile ilgili en güncel bilgileri T.C. Sağlık Bakanlığı bilgilendirme sayfasından takip ediniz..
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Ebru Aygün
Nusret savaş
Serkan Gülse
Şefika K.
Arzu Takaş
Doğan rastem
Ömer Kul
Bulgurlu