Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken; sen 'Hiç' ol...
"Ne kıracağınız rekorları ne de elde edilecek bilimsel verileri düşünüyorsunuz.
Tek isteğim, sağ salim dünyaya geri dönebilmekti. Bazen ne kadar küçük olduğumuzu görmek için gerçekten çok yükseklere çıkmamız gerekiyor."
ABD'nin New Mexico eyaletindeki Roswell uzay üssünden özel bir kapsül ve tulum içinde çıktığı 38 bin 700 metreden Dünya'ya atlayan Avusturyalı Ekstrem Sporcusu Felix Baumgartner diyor bu sözleri…
Saatte bin 342 kilometre hıza ulaşarak ses duvarını aşan ve 39 bin metreyi 10 dakikada bitirip dünyaya ayak basan Baumgartner diyor.
Neredeyse bir fani’nin yükselebileceği en yükseğe çıkıp, en ekstrem bir aktiviteyle, "tek ve özel" olabilirlik kazanan Baumgartner diyor…
Yani bir "hiç"iz diyor.
Ne kadar yükseğe çıktığının,
Kıracağın büyük rekorun,
Anlı şanlı ilmi ve bilimsel verilerin hiçbir önemi kalmıyor.
Tek anladığımız ve en büyük gerçek; ne olursak olalım bir "hiç" olmak, diyor.
Keşke, ne kadar "küçük ve aslında bir hiç" olduğumuzu görmek ve anlamak için çok yükseklere çıkmak gerekmese…
Sağ ve salim olmanın ne büyük nimet olduğunu,
Kudret-i İlahi karşısında bir "hiç" olduğumuzu,
Bela, musibet, dert, illet gelmeden de görebilsek, anlayabilsek..
Hz Mevlana derki;
"Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken, sen hiç ol...
Menzilin yokluk olsun.
İnsan çömlekten farkı olmamalı; nasıl ki çömleği ayakta tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutanda benlik zannı değil "hiç'lik bilinci"dir.
“Şu birbirimizden üstün olma dâvâsı, büyüklük iddiâsı da ne?
Netîcede, hepimiz bir sarayın kapısında değil miyiz?
Allah; Ey insanlar! Hepiniz fakirsiniz, zengin olan yalnız Ben’im!..(Fatır-15) buyurmuyor mu..!”
Nasrettin Hoca’ya sormuşlar:
-Kimsin?
"Hiç" demiş Hoca, "Hiç kimseyim."
Dudak büküp önemsemediklerini görünce, bu defa Hoca sormuş:
– Sen kimsin?
"Mutasarrıf" demiş adam kabara kabara.
"Sonra ne olacaksın?" diye sormuş gene Nasrettin Hoca.
– Herhalde vali olurum.
– Daha sonra?
– Vezir
– Daha daha sonra ne olacaksın?
– Bir ihtimal sadrazam olabilirim.
– Peki, ondan sonra?
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş:
"Hiç…"
Hoca;
– Daha niye kabarıyorsun be adam! Ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: “Hiçlik makamında!” der.
İpin Hesabı…
Kasabanın birinde zengin bir tüccar yaşarmış.
Öleceği vakit vasiyetinde: 'Ben mezara konulduğum gün, kim gelir benimle bir gece mezarda kalırsa ona servetimin yarısını bırakacağım.' demiş.
Çoluğu çocuğu, akrabaları servetin yarısı bırakılmasına rağmen bunu yerine getiremeyeceklerini düşünüyorlarmış.
Kısa bir müddet sonra adam ölmüş.
Vasiyeti duyanlardan biri de kasabanın en ücrâ köşesinde yaşayan hamalmış.
Adamın öldüğü haberini duyunca yakınlarına kendisinin bir gece mezarda kalabileceğini söylemiş. Bunun üzerine cenaze merasiminden sonra hamalı da adamla birlikte kabre koymuşlar.
Hamal: 'Zaten bir tane ipim bir tane de küfem var.
Kaybedecek bir şeyim yok.
Çıktığımda kasabanın hatırı sayılır zenginlerinden biri olacağım.' diye düşünüyorken bir gürültü kopmuş ve sual melekleri gelmiş.
Gelen melekler aralarında konuşuyorlarmış: 'Bu ölü olan zaten elimizde. Onu istediğimiz vakit hesaba çekebiliriz.
İlk önce şu canlı olandan başlayalım.'
Adam tir tir titriyorken başlamış melekler art arda sorular sormaya:
'Söyle bakalım ey falan oğlu filan.
Küfenin ipini nereden buldun?
Satın aldıysan ne kadara aldın?
Kimden aldın?
Aldığın kişiyi dolandırdın mı?
Hakiki değerinde mi verdin ücretini?
Adamın dili dolanıyor sorulan sorulara cevaplar bulmaya çalışıyor ancak, o cevap verdikçe ip ile ilgili bir başka soru ile karşılaşıyormuş.
Gün ağarırken zengin adamın akrabaları gelmiş ve adamı mezardan çıkarmışlar:
- Artık kasabanın sayılı zenginlerindensin. Anlat bakalım bir gece mezarda kalmak nasıl bir duygu ve babamız nasıl?
Hamal:
- Aman, lanet gitsin! İstemiyorum! Bütün mal mülk sizin olsun!
Ben bir ipin hesabını sabaha kadar veremedim, o kadar malın hesabını kıyamete kadar veremem.
Babanıza gelince; Ben sabaha kadar bir ipin hesabını veremediysem; onun halini, varın siz düşünün…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Uyarı: Koronavirüs ile ilgili en güncel bilgileri T.C. Sağlık Bakanlığı bilgilendirme sayfasından takip ediniz..
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Ebru Aygün
suat taşar
Serkan B.
ATD
Taha N.
Ömer G.
Orkun K.
Niyazi T.
Mine Girgin
Mustafa İlker