Ahlakçı olma ahlaklı ol, yeter..!
Neye ihtiyacımız var, neye…
Dine mi,
Paraya mı,
Vatana mı…
Anlı şanlı sözlerle konuşuyoruz,
Anlatıyoruz,
Koca koca hükümler veriyoruz…
Ben "İslamcıyım" arkadaş,
"Türkçüyüm" ben,
Ben "Ahlakçıyım",
"Ekonomistim" ben, "liberalistim" gibi gibi…
Halbuki iyi Müslüman ol yeter,
İslamın senin "….cılığına" ihtiyacı yok.
Ahlakçı olma; ahlaklı ol.
Türkçü olma; iyi bir Türk ol.
Ekonomist ol veya olma; ekonomiyi ve ekonomini bil yeter.
Aslında şuncu, buncu, oncu veya İslamcı, muhafazakar, seküler, laik daha bilmem ne olmanın bir önemi yok…
"İnsan" ol, insan…
"İyi insan" ol.
Peygamberimiz de buyurmaz mı;
"Muhakkak ki ben, ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" diye…
Bu hadis üzerine Hz. Aişe'ye sorar sahabeler;
Peygamberimizin bahsettiği "güzel ahlak" nedir diye…
O da; Kuran ahlakı der.
Peki o nedir;
"İyi insan" olmaktır.
Yani;
Yalan söylememek, kul hakkına riayet etmek, zulüm etmemek, zalim olmamak, dedikodu yapmamak, aldatmamak, kayırmamak, müşfik olmak, yardımseverlik, merhamet etmek..
Kuran'da o kadar çok bahsedilir ki…
Hatta diğer tüm semavi ve beşeri dini kaynaklarda bile…
Ama lafa gelince mangalda kül kalmıyor.
Din ve dini referans alan söylemler en veciz şekilde dilimizde.
Peki eyleme gelince; kocaman bir hiç…
Ahlak ahlak diye "ahlak abidesi" kesiliyor derin bir "ahlakçılık" yapıyoruz.
Halbuki ne gerek var "ahlak felsefesi" yapmaya.
Çok basit; "ahlaklı" ol yeter…
Yoksa yaptığımız "ahlakın" içini boşaltmaktan, böylesi bir hayati olguyu uygulanmazlaştırmaktan ve ahlak gibi hayatın kendisi mesabesindeki kaideyi "cinsel" refleksle özdeştirme basitliğinden başka bir şey değil…
Sözde; "Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslümanız"
Gerek yok hanımlar/beyler, gerek yok; bu kadar Türkçülüğe de Müslümancılığa da…
Gerek yok dağlara, denizlere, okyanuslara..
Lüzum yok, böyle sembolik ve görsel benzetmelere…
Çok basit; iyi bir "Türk" ol, iyi bir "Müslüman” ol yeterli..
Olurken de; içi başka dışı başka, kalbi başka dili başka değil…
Özüyle sözüyle,
Kalbiyle diliyle,
Sözüyle eylemiyle bir olan, ol.
Komplike bir din ve ırk refleksine gerek yok ki.
Basit, yalın, sade yaşa dinini de, milliyetini de, ahlakını da…
Her türlü eylemine "millilik-Türkçülük" referansı arama.
Dünya hayatına ve yaptıklarına "İslam"ı kamuflaj etme.
Yazıktır, yazık.
Çok ahlak deyince, çok ahlaklı olunmuyor.
İslamcılıkla da çok İslamî olunmaz.
Türk olmak da, Türkçülük hamasetiyle sağlanmaz.
Kaldı ki; çok söylenmesi bu değerleri basitleştirir, sıradanlaştırır, önemsizleştirir.
Basit (sade) yaşa ama basitleştirme..
Rutinin yap ama rutinleştirme,
Bir de kişi kendinde olmayanı çokça savunur ve dillendirir.
İnsan bilinçaltının böylesi de bir özelliği var.
Bu yüzden de yapma,
Lütfen yapma…
Yaptığın popülizmden ve değerleri emellere alet etmekten öteye geçmiyor.
Kimse itibar da etmiyor.
Çünkü kendi inanmadığın sözlere başkaları hiç inanmıyor.
İnandırıcı, ikna edici gelmiyor.
Ölçülü yaşayacaksın ölçülü…
Eylem söylem birliği içeren, ölçülü…
Din de bunu emreder,
Türklük de bunu söyler,
Ahlak da böyle der…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Doğsn yürük manisa