Adalet adına adalet'sizliğin teşkilatı; 'Birleşmiş Milletler' (BM)
Merhaba Sevgili Ogün haber okurları, yeni bir haftada daha yeni Bir Portre ile sizlerleyim.
Efendim son haftalarda yazı şeklimizin biraz Bir Portrenin konseptinden uzaklaşıp güncel olaylara yönelmemizden dolayı sevgili okurlarımızdan eleştiriler ve olumlu görüşler aldım. Tüm okurlarımız baş tacıdır görüşleri bizler için çok önemlidir, bu nedenle her iki şekilde de bize ulaşan faks, mektup ve e-postaları değerlendirdiğimizde zaman zaman yöneldiğimiz bu şeklin genelde olumlu karşılandığını görerek mutlu oldum. Bu nedenle zaman içinde portremiz içinde de bu şekilde yazı ve görüşlerimize yer vermeye devam edeceğiz.
BAŞSAĞLIĞI
Bu hafta benim içinde çok acı bir hafta oldu, yakından tanıyıp elini öpmek şerefinde eriştiğim Hacı annemiz Tenzile Erdoğan hakkın rahmetine kavuşarak aramızdan ayrıldı. Tabii Hacı Annemizin aramızdan ani ayrılışı, özellikle oğlu Sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan başta olmak üzere tüm Erdoğan ailesini büyük acılar içinde bıraktı. Ben buradan bir kez daha Başbakanımız Sayın Tayyip Erdoğan başta olmak üzere tüm Erdoğan ailesine ve sevenlerine baş sağlığı ve sabır dilerken, o mümtaz insan Hacı Tenzile Erdoğan annemize Yüce Allah’tan rahmet diliyorum. Biliyorum ki Hacı annemizin mekanı cennettir, çünkü o eli öpülesi Hacı annemiz çevresine şefkat ve sevgi dağıtan güzel bir insan ve ana idi, seni sadece Erdoğan ailesi değil hepimiz özleyeceğiz nur içinde yat Hacı Anne.
Gelelim bu haftaki Bir Portremize, seçtiğimiz konu Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve bu teşkilatın artık işlevini kaybettiği yönündeki düşüncelerimi anlatacağım.
Yaklaşık iki yüz üye ülkeden oluşan dünyada büyük bir teşkilat var; Birleşmiş Milletler Teşkilatı, hani kısa adı BM olan teşkilat….
Bu Teşkilatın amacı dünya barışını sağlamak, üye ülkelere adalet götürmek, açlıkla mücadele etmek, çevreyi korumak, savaşları engellemek vs. vs……
Görevleri ve güya sözüm ona misyonu say say bitmez….
Her yerde görürüz UNİCEF-UN-FAO vb gibi görüntüde görkemli ama işlevde boş, hem de bomboş organizasyonlarını….
Açlıkla mücadele derler; Afrika’da yüz binlerce insan açlıktan ölür ama BM’nin kulağı bile işitmez….
Çocuk hakları derler; Somali’de onbinlerce çocuk açlıktan, savaştan ve kötü yaşam koşullarından dolayı ölür, BM’nin ruhu bile duymaz…
Birleşmiş Milletler Barış gücü derler; Bosna’daki Sırp katliamına seyirci kalırlar, Afrikadaki kabile savaşlarını pas geçerler, Yemendeki diktatörün halka kurşun sıkmasına seyirci kalırlar…
Ama; Libyada şahin kesilirler, demokrasi ve insan hakları havarisi olurlar ve Libya’ya, Irak’a sözüm ona “ özgürlük ve demokrasi” götürürler…
Neden bu ülkelere karşı bu kadar duyarlı, bu kadar insancıl, bu kadar insanidirler acaba?
Duyarlıdırlar evet…. Çünkü bu ülkelerde petrol var, ekonomik rant var durgunlaşmış ekonomilerine can suyu bu ülkelerde var…
Çünkü; ikiyüz ülkenin üye olduğu bir teşkilat filan yok aslında… Sadece beş ülkenin( ABD- İngiltere-Fransa- Çin-Rusya) sömürge anlayışını emperyal kılmak için, dünya hükümranlığı için, demokrasi ve özgürlük kılıfında sunmaya çalıştıkları yeni “ sömürgeciliklerini” ifa edebilmeleri için inşa edilmiş bir teşkilattır Birleşmiş Milletler…
Geçmişten günümüze BM Genel Sekreterlerine bakın, hepsi pasif kişilikler, güvenlik konseyindeki “ beşli çete” nin piyonu olabilecek uyum ve ahenkte kişilikler ve hepsi dünyadaki adaletsizliklere ve acılara duyarsız silik ülkelerden seçilen “mümtaz ve tarafsız şahsiyetler”(!) dir…
BM’ye üye bütün ülkeler ( beşli çete haricinde) mensubu oldukları bu en üst teşkilatın pasifliğini, aymazlığını, ve adaletten uzak adilliğini biliyor olmalarına rağmen güvenlik konseyi üyesi ülkelere olan göbek bağları nedeniyle gıkları çıkmamakta hepsi sus pus olup, heryıl yapılan toplantılarında hamasi nutuklar atmakta, büyük laflar etmekte ve böylece bir toplantıyı daha ifa etmiş olmaktadırlar.
Ama bu yılki toplantı öyle olmadı…
AB ülkelerinin aralarına almamak için suyu sürekli yokuşa sürdükleri Türkiye’nin başbakanı bu defa gerçekleri; üye ülke devlet başkanları ya da başbakanlarının gözlerine bakarak haykırdı…
Adeta BM’nin artık yeniden yapılanması gerektiğini, artık bir çatı görevini ifa edemediğini, artık işlevini yitirdiğini “ beşli çete”ye rağmen hem de BM nin merkezinde, çekinmeden, sakınmadan haykırdı…
“Açık söylemek zorundaydım ki; Birleşmiş Milletler bugün insanlığın umutlarını, insanlığın geleceğini tehdit eden korkulara galip kılacak bir liderlik sergileyemiyor. BM, belli ülkelerin çıkarları ve vesayeti istikametinde değil, bütün insanlığın hukukunu korumayı esas almak üzere yeniden yapılanmak ve vizyonunu yenilemek zorundadır” diyerek BM’ ye dair acı gerçeği dile getirdi.
Somali’deki insanlık dramına, Filistin’in BM’ye üyelik müracaatındaki çifte standarta, İsrail’in zulüm politikasıyla uluslararası hukuku hiçe saymasına ve savaş tamtamları çalması karşısındaki BM’nin sessiz kalarak adeta rıza göstermesine çok net cümlelerle parmak bastı.
Adeta;
Zulme rıza zulümdür dedi…
Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır dedi
Adalet adına zulüm olmaz dedi
Silkinin, kalkın, üzerinizdeki ölü toprağını atın, gözünüzü açın ve dik durun dedi…
Ey Milletler zulme sessiz kalmayın, adaletten yana olun, haktan yana olun, birgün olur ki siz de adalet, hak, hukuk gibi kavramlara ihtiyaç duyarsınız dedi…
Ortadoğu halklarının, 3. Dünya ülkelerinin BM’nin sözüm ona “adalet” anlayışından mutazarrız ve muzdarip tüm ülkelerin ve milletlerin sesi olarak konuştu…
Çünkü Asya’da, Balkanlarda, Güney-Kuzey Afrika’da, Güney Asya’da olanları bizatihi müşahede ederek söyledi tüm sözlerini…
Çünkü “Arap Baharı” denilen hareketlerin olduğu ülkelere hiçbir ekonomik çıkar anlayışı olmadan, Türk milletinin tarihi misyonuna uygun olarak gitti, gördü, görüştü ve öyle geldi konuştu BM’de…
Libya petrolünün % 35'ine nasıl çöreklenirim diyen çağdaş sömürgeci Sarkozy ve atalarının gittiği gibi gitmedi Libya’ya…
ABD’nin Irak’a Afganistan’a gittiği gibi gitmedi bu ülkelere…
Kuveyt’e, Arabistan’a, Bahreyn gibi ekonomik menfaati olan ülkelere ihtimam gösteren ABD-İngiltere-Fransa gibi günümüzün sömürge ülkelerinin Somali’ye, Filistin’e, Sudan’a sessiz kalması gibi suskun kalmadı, sadece petrol menfaatiyle adım atmadı…
Artık bölgesinin ekonomik ve siyasi olarak yükselen değeri olarak, BM’ de en gür sesle tüm dünyayı silkeledi, uyandırdı; kendinize gelin artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak dedi…
Umarım ve inşallah Tayyip Erdoğan’ın konuşması sayesinde, BM üyesi ülkeler, bu uyarılara samimiyetle değerlendirerek, üstlerine çökmüş olan ölü toprağından kurtularak ve birazcık olsun bu teşkilatın kuruluş amacına ve felsefesine uygun hareket etmeye dönük, ciddi adımlara teşebbüs ederler.
Aksi takdirde dünyadaki açlıktan da, savaşlardan da, ölümlerden de hepsi mesul olmaya devam ederler, bu yanlışların vebaliyle vicdanlarında mahkum olurlar ve olacaklardır da…..
Haftaya yeni Bir Portrede buluşmak üzere sağlıcakla kalın sevgili okurlarım.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.