Battal Gazi kimdir?
Malatya Serdarı Hüseyin Gazi'nin oğludur. Annesi Saide Hatun Türk asıllıdır. Battal Gazi Malatya'da doğmuştur. Doğduğu ve yaşadığı evin yeri halen mevcuttur. Yıkıntı halinde korunmaktadır. Uzun yıllar halka yemek dağıtılan hayrat yeri olarak kullanılmıştır. Evliya Çelebi seyehatnamesinde bahsedilmektedir.Malatya'da Doğduğu Yere Kendi İsmi Verilmiştir.Annesi Saide Hatun ile eşi Zeynep Hanım'ın ve iki oğlunun ve Torunu Vaiz Baba Türbeleri'de Malatya(Battalgazi)'dedir. Amcası Hasan Gazi'nin Türbesi İse Malatya Darende'dede bulunmaktadır.
Battal Gazi hakkında bugüne ulaşabilmiş kaynaklar sadece mesnevi tarzı yazılmış, birbirini hem destekleyen hem de çelişen olgular içeren destanlar ve halkın hafızasında kalmış olan bilgilerdir.
Battal Gazi Destanı'nda ve halk hikâyelerinde, Emeviler zamanında Arap ordusuyla birlikte İstanbul'u kuşattığı anlatılmaktadır. Kuşatma hem denizden hem karadan yapılmış, fakat başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Destanda Battal'ın düşmanı, Arap komutanına oyun oynayıp kuşatma başladığında İstanbul'a geçerek imparatorluğunu ilan eden İmparator Leon'dur. Arap tarihinde II. İstanbul kuşatmasının tarihi 717-718 olarak belirtilmektedir. Bizans tarihindeki veriler de bu tarihi doğrular niteliktedir. Ayrıca Bizans tarihinde İmparator III. Leon'un tahta çıkma tarihi 717 olarak belirtilmiştir, bundan dolayı destandaki Leon'un İmparator III. Leo İsauryalı olma olasılığı üzerinde durulmaktadır. Destanda Battal Gazi'nin kuşatma sırasında yirmili yaşlarında olduğu söylendiği için, Battal Gazi'nin doğum yılının 690-695 civarı olmasının olası olduğu düşünülmektedir. Battal Gazi'nin 740 yılındaki Afyon (Akroinon) Savaşı'nda öldüğü konusunda tarihçiler mütabakata varmışlardır.
740 yılında Eskişehir'in Seyitgazi ilçesi yakınlarında savaşta aldığı yara sebebiyle şehit olmuştur. Anadolu'da İslamın yayılmasına büyük katkıları olmuştur.
Seyyid Battal Gazi, İslam peygamberi Muhammed'in torunudur. Kendisi Emevi komutanı değildir. Ama Emevi ordusunda görev almıştır. Abdülvehhab Gazi, Muhammed'in de aldığı emaneti yaklaşık iki yüzyıl sonra Seyyid Battal Gaziye teslim etmiştir. Seyyid Battal Gazi Aleviler için serçeşmedir. Seyyid Battal Gazi'nin torunları Amasya Merzifon'da, Eskişehir Seyitgazi'de ve Malatya civarında yaşamaktadır. Kendisi Ayasofya Kilisesine (camiine) giren ve o zamanın düşman komutanı Leo'nun korkusuna sebep olan seyyiddir. Halen Malatya, Manisa, Eskişehir, Amasya, Tokat, Sivas yörelerinde Battal Gazi soyundan olan insanlar vardır.
Battalname
Battalname, 8. yüzyılda Emevi-Bizans savaşlarında ün kazanan Arap komutan Battal Gazi'nin efsanevi yaşamı ve kahramanlıkları çevresinde oluşan halk öyküsüdür.
Battal Gazi ile ilgili menkıbeler, henüz yaşadığı sırada halk arasında yayılmaya başlamıştır. Daha sonra bilinmeyen bir yazar bunları toplamış, Haçlı Seferleri sırasında oluşan başka Zâtül-Himme adıyla anılan bir Arap halk öyküsü oluşmuştur. (Bu kitapta Battal Gazi ancak ikinci bölümde ortaya çıkar. Birinci bölümde ise onunla ilgili menkıbeler Başkomutan Mesleme bin Abdülmelik'in arkadaşı Sahsah'ın başından geçmiş gibi anlatılır. Ayrıca Hristiyanlarla Müslümanlar arasındaki savaşları konu edinen Bizans halk öyküsü Digenis Akritas'ın da Battalname ve Zatü'l-Himme ile benzer yönleri vardır.)
Battalname'nin 11. yüzyıl sonları ile 12. yüzyıl başlarında yazıldığı sanılmaktadır. Zâtü'l-Himme ile Battalname arasında konu benzerliği vardır. Ama Battalname'nin bu yapıtın doğrudan çevirisi ya da uyarlaması olmadığı iki metnin karşılaştırılmasından anlaşılmıştır.
Battalname'nin Türk halk öykülerinin geleneksel yapısı ve anlatım özelliklerine uymaması, onun Zâtü'l-Himme'den ayrı (bugün kayıp) başka bir metnin çevirisi ya da uyarlaması olabileceği düşüncesini de güçlendirmektedir.
Battalname'deki olaylar da Zatü'l-Himme'de olduğu gibi Malatya ve çevresinde geçer. 8. yüzyıldaki Arap - Bizans savaşlarını, 9. yüzyılda Malatya'da kurulan Arap emirliğinin Bizans ordularıyla yaptığı savaşları, 10. yüzyıl ve 11. yüzyıldaki bazı tarihsel olayları da içine alan ve bunları Battal Gazi'ye mal eden Battalname, İslam dininin Anadolu'da yayılışı ile ilgili ilginç izler taşımaktadır.
Öyküde anlatıldığı biçimiyle Battal Gazi üstün nitelikleri olan, güçlü, zeki, bilgili ve usta bir savaşçıdır. Muhammed tükrüğünü, ona ulaştırılmak üzere bayraktarı Abdülvehhâb Gâzî'ye emanet etmiş, o da bunu uzun yıllar saklayarak Battal Gazi'ye ulaştırmıştır. Bu yolla her dili konuşan, üstün yetenekler kazanan Battal Gazi, keşiş kılığına girerek Hıristiyanlar arasında rahat rahat dolaşır.
İslam dinini yaymak için savaşan Battal Gazi'ye ayrıca Dahhak, Rüstem ve Hamza gibi eski ve ünlü savaşçıların silahları da ulaştırılmıştır.
Battalname'de ve bugün Anadolu halkı arasında dolaşan menkıbelerde Battal Gazi, 12. yüzyılda Malatya yöresinde de egemen olan Danişmentlilerin sınır boylarındaki savaşlarda yiğitlikler gösteren bir kahraman olarak betimlenmiştir.
Battalname'nin düzyazı ve manzum olmak üzere birçok yazması bulunmaktadır. Bunlardan en eskisi 1436 - 1437 tarihli düzyazı metindir. Bilinen tek manzum Battalname ise 18. yüzyıl divan şairlerinden Darendeli Kâtipzade Bakayî (ö. 1785) tarafından kaleme alınmıştır. 1769 - 1770'te yazılmış bu yapıt 7 bin beyitten oluşmaktadır. Battalname, Menakıb-ı Gazavat-ı Sultan Seyyid (1870, 6 cilt; yb Seyyid Battal Gazi, 1966 - 1970, 6 kitap, yay. haz. Mehmet Faruk Gürtunca) adıyla basılmıştır. Hasan Köksal'ın konula ilgili Battalnamelerde Tip ve Motif Yapısı (1984) adlı bir incelemesi vardır.
BATTAL GAZİ DESTANI’NIN DOĞUŞU
8.asırda başlayıp İstanbul’un Sultan Mehmet tarafından fethine kadar beş yüz yıl devam etmiş önce Arap-Bizans sonra Türk-Bizans mücadelesinin atmosferi içinde doğmuş bir destandır.
BATTAL LAKABINI NEDEN ALMIŞTIR?
Mervan’ın oğlu Mesleme’nin (715) İstanbul kuşatmasında,kahramanlıklarıyla büyük ün yaptığından kendisine Battal (kahraman) lakabı verilmiştir.
BATTAL GAZİ’NİN KARAKTERİ:
İslamın bütün emirlerini ahlâkını, adâlet, şefkat, insaniyet hükümlerini yerine getirir.
Zayıfı, düşkünü kadını öldürmez, asla şarap içmez, harama ve kumara bulaşmaz.
İslam ilimlerini ve diğer dinleri oldukça iyi bilir.
Dürüst, adaletli, alçak gönüllüdür. Tam bir Müslüman hayatı sürdürür.
Derin bir manevi aşkı vardır.
ÖLÜMÜYLE İLGİLİ RİVAYET
Afyonkarahisar’da 740 yılında öldüğü konusunda tarihçilerin birleştiği Battal Gazi ile yakın arkadaşı Ahmet Tarhan kaleyi ele geçirmek için sıkı bir kuşatma yapar, içeridekilerin dışarısı ile bütün bağlantılarını keser.
Kale komutanı, bunun üzerine Bizans İmparatoru’ na haber salar ve 100 000 kişilik bir ordu yardım için yola çıkar. Kalenin burçlarından Battal Gazi’yi görerek aşık olan komutanın güzel kızı O’na bir kötülük gelmemesi için çimler üzerinde uyumakta olan Battal Gazi’ye bağırır, ancak duyuramaz. Sonra bir kağıt yazar, taşa sararak üzerine atar. Battal Gazi, bir iki kıpırdandıktan sonra hareketsiz kalır.
Battal’ın uyunmadığını gören kız telaşlanır, babasına Türklerin komutanının çayırda uyuduğunu söyler ve güya O’nu öldürmek için zehirli bir hançer ister. Battal Gazi’nin yanına gelen kız onu ölmüş olarak bulur. Çünkü attığı taş, Battal’ın kulağına gelmiş ve ölümüne neden olmuştur. Kız üzülür ve hançeri kendi kalbine saplayarak hayatına son verir.
Bizans ordusu kalenin eteklerine geldiğinde amansız bir savaş başlar, Ahmet Tarhan askerleriyle birlikte şehit olur. Ahmet Tarhan Karahisar Kalesi’nin eteklerinde, şu anda Ulu Camii ‘nin karşısındaki mezarına gömülür. Yenilgiden sonra çok şiddetli bir fırtına başlar ve Battal’ın cesedini Eskişehir dolaylarına atar. Böylece Bizanslılar, Battal Gazi’nin öldüğünü anlayamaz ve daha uzun süre onun korkusuyla yaşarlar.
Battal Gazi hakkında bugüne ulaşabilmiş kaynaklar sadece mesnevi tarzı yazılmış, birbirini hem destekleyen hem de çelişen olgular içeren destanlar ve halkın hafızasında kalmış olan bilgilerdir.
Battal Gazi Destanı'nda ve halk hikâyelerinde, Emeviler zamanında Arap ordusuyla birlikte İstanbul'u kuşattığı anlatılmaktadır. Kuşatma hem denizden hem karadan yapılmış, fakat başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Destanda Battal'ın düşmanı, Arap komutanına oyun oynayıp kuşatma başladığında İstanbul'a geçerek imparatorluğunu ilan eden İmparator Leon'dur. Arap tarihinde II. İstanbul kuşatmasının tarihi 717-718 olarak belirtilmektedir. Bizans tarihindeki veriler de bu tarihi doğrular niteliktedir. Ayrıca Bizans tarihinde İmparator III. Leon'un tahta çıkma tarihi 717 olarak belirtilmiştir, bundan dolayı destandaki Leon'un İmparator III. Leo İsauryalı olma olasılığı üzerinde durulmaktadır. Destanda Battal Gazi'nin kuşatma sırasında yirmili yaşlarında olduğu söylendiği için, Battal Gazi'nin doğum yılının 690-695 civarı olmasının olası olduğu düşünülmektedir. Battal Gazi'nin 740 yılındaki Afyon (Akroinon) Savaşı'nda öldüğü konusunda tarihçiler mütabakata varmışlardır.
740 yılında Eskişehir'in Seyitgazi ilçesi yakınlarında savaşta aldığı yara sebebiyle şehit olmuştur. Anadolu'da İslamın yayılmasına büyük katkıları olmuştur.
Seyyid Battal Gazi, İslam peygamberi Muhammed'in torunudur. Kendisi Emevi komutanı değildir. Ama Emevi ordusunda görev almıştır. Abdülvehhab Gazi, Muhammed'in de aldığı emaneti yaklaşık iki yüzyıl sonra Seyyid Battal Gaziye teslim etmiştir. Seyyid Battal Gazi Aleviler için serçeşmedir. Seyyid Battal Gazi'nin torunları Amasya Merzifon'da, Eskişehir Seyitgazi'de ve Malatya civarında yaşamaktadır. Kendisi Ayasofya Kilisesine (camiine) giren ve o zamanın düşman komutanı Leo'nun korkusuna sebep olan seyyiddir. Halen Malatya, Manisa, Eskişehir, Amasya, Tokat, Sivas yörelerinde Battal Gazi soyundan olan insanlar vardır.
Battalname
Battalname, 8. yüzyılda Emevi-Bizans savaşlarında ün kazanan Arap komutan Battal Gazi'nin efsanevi yaşamı ve kahramanlıkları çevresinde oluşan halk öyküsüdür.
Battal Gazi ile ilgili menkıbeler, henüz yaşadığı sırada halk arasında yayılmaya başlamıştır. Daha sonra bilinmeyen bir yazar bunları toplamış, Haçlı Seferleri sırasında oluşan başka Zâtül-Himme adıyla anılan bir Arap halk öyküsü oluşmuştur. (Bu kitapta Battal Gazi ancak ikinci bölümde ortaya çıkar. Birinci bölümde ise onunla ilgili menkıbeler Başkomutan Mesleme bin Abdülmelik'in arkadaşı Sahsah'ın başından geçmiş gibi anlatılır. Ayrıca Hristiyanlarla Müslümanlar arasındaki savaşları konu edinen Bizans halk öyküsü Digenis Akritas'ın da Battalname ve Zatü'l-Himme ile benzer yönleri vardır.)
Battalname'nin 11. yüzyıl sonları ile 12. yüzyıl başlarında yazıldığı sanılmaktadır. Zâtü'l-Himme ile Battalname arasında konu benzerliği vardır. Ama Battalname'nin bu yapıtın doğrudan çevirisi ya da uyarlaması olmadığı iki metnin karşılaştırılmasından anlaşılmıştır.
Battalname'nin Türk halk öykülerinin geleneksel yapısı ve anlatım özelliklerine uymaması, onun Zâtü'l-Himme'den ayrı (bugün kayıp) başka bir metnin çevirisi ya da uyarlaması olabileceği düşüncesini de güçlendirmektedir.
Battalname'deki olaylar da Zatü'l-Himme'de olduğu gibi Malatya ve çevresinde geçer. 8. yüzyıldaki Arap - Bizans savaşlarını, 9. yüzyılda Malatya'da kurulan Arap emirliğinin Bizans ordularıyla yaptığı savaşları, 10. yüzyıl ve 11. yüzyıldaki bazı tarihsel olayları da içine alan ve bunları Battal Gazi'ye mal eden Battalname, İslam dininin Anadolu'da yayılışı ile ilgili ilginç izler taşımaktadır.
Öyküde anlatıldığı biçimiyle Battal Gazi üstün nitelikleri olan, güçlü, zeki, bilgili ve usta bir savaşçıdır. Muhammed tükrüğünü, ona ulaştırılmak üzere bayraktarı Abdülvehhâb Gâzî'ye emanet etmiş, o da bunu uzun yıllar saklayarak Battal Gazi'ye ulaştırmıştır. Bu yolla her dili konuşan, üstün yetenekler kazanan Battal Gazi, keşiş kılığına girerek Hıristiyanlar arasında rahat rahat dolaşır.
İslam dinini yaymak için savaşan Battal Gazi'ye ayrıca Dahhak, Rüstem ve Hamza gibi eski ve ünlü savaşçıların silahları da ulaştırılmıştır.
Battalname'de ve bugün Anadolu halkı arasında dolaşan menkıbelerde Battal Gazi, 12. yüzyılda Malatya yöresinde de egemen olan Danişmentlilerin sınır boylarındaki savaşlarda yiğitlikler gösteren bir kahraman olarak betimlenmiştir.
Battalname'nin düzyazı ve manzum olmak üzere birçok yazması bulunmaktadır. Bunlardan en eskisi 1436 - 1437 tarihli düzyazı metindir. Bilinen tek manzum Battalname ise 18. yüzyıl divan şairlerinden Darendeli Kâtipzade Bakayî (ö. 1785) tarafından kaleme alınmıştır. 1769 - 1770'te yazılmış bu yapıt 7 bin beyitten oluşmaktadır. Battalname, Menakıb-ı Gazavat-ı Sultan Seyyid (1870, 6 cilt; yb Seyyid Battal Gazi, 1966 - 1970, 6 kitap, yay. haz. Mehmet Faruk Gürtunca) adıyla basılmıştır. Hasan Köksal'ın konula ilgili Battalnamelerde Tip ve Motif Yapısı (1984) adlı bir incelemesi vardır.
BATTAL GAZİ DESTANI’NIN DOĞUŞU
8.asırda başlayıp İstanbul’un Sultan Mehmet tarafından fethine kadar beş yüz yıl devam etmiş önce Arap-Bizans sonra Türk-Bizans mücadelesinin atmosferi içinde doğmuş bir destandır.
BATTAL LAKABINI NEDEN ALMIŞTIR?
Mervan’ın oğlu Mesleme’nin (715) İstanbul kuşatmasında,kahramanlıklarıyla büyük ün yaptığından kendisine Battal (kahraman) lakabı verilmiştir.
BATTAL GAZİ’NİN KARAKTERİ:
İslamın bütün emirlerini ahlâkını, adâlet, şefkat, insaniyet hükümlerini yerine getirir.
Zayıfı, düşkünü kadını öldürmez, asla şarap içmez, harama ve kumara bulaşmaz.
İslam ilimlerini ve diğer dinleri oldukça iyi bilir.
Dürüst, adaletli, alçak gönüllüdür. Tam bir Müslüman hayatı sürdürür.
Derin bir manevi aşkı vardır.
ÖLÜMÜYLE İLGİLİ RİVAYET
Afyonkarahisar’da 740 yılında öldüğü konusunda tarihçilerin birleştiği Battal Gazi ile yakın arkadaşı Ahmet Tarhan kaleyi ele geçirmek için sıkı bir kuşatma yapar, içeridekilerin dışarısı ile bütün bağlantılarını keser.
Kale komutanı, bunun üzerine Bizans İmparatoru’ na haber salar ve 100 000 kişilik bir ordu yardım için yola çıkar. Kalenin burçlarından Battal Gazi’yi görerek aşık olan komutanın güzel kızı O’na bir kötülük gelmemesi için çimler üzerinde uyumakta olan Battal Gazi’ye bağırır, ancak duyuramaz. Sonra bir kağıt yazar, taşa sararak üzerine atar. Battal Gazi, bir iki kıpırdandıktan sonra hareketsiz kalır.
Battal’ın uyunmadığını gören kız telaşlanır, babasına Türklerin komutanının çayırda uyuduğunu söyler ve güya O’nu öldürmek için zehirli bir hançer ister. Battal Gazi’nin yanına gelen kız onu ölmüş olarak bulur. Çünkü attığı taş, Battal’ın kulağına gelmiş ve ölümüne neden olmuştur. Kız üzülür ve hançeri kendi kalbine saplayarak hayatına son verir.
Bizans ordusu kalenin eteklerine geldiğinde amansız bir savaş başlar, Ahmet Tarhan askerleriyle birlikte şehit olur. Ahmet Tarhan Karahisar Kalesi’nin eteklerinde, şu anda Ulu Camii ‘nin karşısındaki mezarına gömülür. Yenilgiden sonra çok şiddetli bir fırtına başlar ve Battal’ın cesedini Eskişehir dolaylarına atar. Böylece Bizanslılar, Battal Gazi’nin öldüğünü anlayamaz ve daha uzun süre onun korkusuyla yaşarlar.