Son dönemlerde mesela Fatih Sultan Mehmet'in türbesini ziyareti sırasında rüzgar esintisi ile dalgalanan ceketinin hareketine bakıp "İmamoğlu türbeye tekme attı" demek ya da daha görevi devir alalı bir yıl bile olmadan "İmamoğlu yüzünden masmavi Haliç simsiyah oldu" demek bence çok gereksiz şeyler. “İmamoğlu ne yaptı da Haliç simsiyah oldu” diye sorsanız bir açıklama bile getiremezler. Ama çamur at izi kalsın türünden bu iftiralar İmamoğlu'nun sürekli reklamını yapmaktan başka bir işe yaramıyor.
Başta da dediğim gibi, İmamoğlu göreve geldiğinden beri zaten çok düşük profil performans gösterdi. Özellikle yapmış olduğu bazı hatalar var ki bunlar İmamoğlu'nun kendi destekçileri tarafından bile çok ağır eleştirilere konu edildi. İstanbul'daki sel felaketi ve Malatya depremi sırasında yaptığı tatiller ile yakın zamanda Şehir Hastanesi'nin yollarını yapmak istemeyerek ve bu konuyu polimik haline getirmesi tam da pandemi gündemine kilitlenmiş İstanbul'da İmamoğlu'nun kendi ipini çekmesi gibi bir şey oldu. Bence İmamoğlu'nun en büyük hatalarından biri de Ak Partililerin kendisini çekmeye çalıştıkları polimiklere hemen sazan gibi atlamasıdır. Sözlü tartışmalar yerine icraatları ile cevap verse bence bu kadar kendisini yıpratmamış olurdu.
Geçen sene seçim propagandası zamanında özellikle Ülke TV'de katılmış olduğu programda, sunucu tarafından sıkıştırılan İmamoğlu'nun yıldızı parlamıştı. Bana göre İmamoğlu'nun seçim başarısı ve özellikle de tekrarlanan ikinci seçimde arayı daha da açmasının en büyük sebebi kendisine karşı yapılan haksız sataşmalardır. Anlaşılan Ak Partililerin bir kısmı hâlâ akıllanmamışlar.
Ancak diğer taraftan aynı haksız sataşmaları İmamoğlu taraftarları ve yakın çevresinden bazı çalışma arkadaşları da karşı taraf aleyhine yapmaktalar. Mesela geçenlerde İmamoğlu'nun kurumsal iletişim danışmanı Murat Ongun'un belediye otobüslerinde özellikle kalabalık yığıldığına dair açıklamaları tam da bu türden bir şeydi. Ne oldu sonuçta ellerine bir şey de geçmedi. Özür dilemek de bozulan itibarı geri getiremedi.
Açık söylemek gerekirse ben siyasetçilerin bu türden davranışlarından tiksinti duyuyorum. Herkes kendi işine baksa ve milletin kendilerine vermiş olduğu vazifeyi yerine getirmeye özen gösterseler, belki sonraki seçimde kazanma şansları daha yüksek olacaktır. Ama ne çenelerini tutabiliyorlar ne de vazifelerini yerine getirebiliyorlar. Her zamanki gibi olan yine millete oluyor. Ama millet de kendi tercihlerinin sonuçlarını yaşıyor.
Seçilmişler ve onların yalaklarından beslenenlerin karşılıklı atışmaları bu ülkeye ve insanlarımıza yıllardır çok şey kaybettirdi. Sırf kendi camiaları kazansın diye ülkenin zamanını ve servetini boşa harcayanlar yarın yine sandıklar milletin önüne konulduğunda hiçbir şey olmamış gibi yüzsüzce sizlerden oy isteyecekler. Onun için gerçekleri takip etmenizi tavsiye ediyorum. Sataşmalara, iftiralara ve her gün gözümüze sokulmaya çalışılan afişlere ve reklamlara değil, sadece gerçeklere bakmanızı ve gerçeklerin izini sürmenizi tavsiye ediyorum. Ancak bu şekilde davranırsak yaşadığımız şehirler ve ülkemiz daha güzel bir gelecek ile karşılar bizi. Aksi halde yine sahnede filler tepişir ve çimenler ezilir.
Dikkat edelim de ezilen çimenler bizler olmayalım.
Sağlık ve afiyetle kalın. Sonraki yazımızda görüşmek üzere.