Günümüzde pek çok kelimenin kullanış biçimini bildiğimiz için kendimizi o kelimenin anlamını da kavramış olarak kabul ediyoruz. Ama yaşam tarzımızı biraz gözlemlediğimizde aslında kelimelerin anlamını çok da anlamadan kullandığımızı aşikâr bir biçimde görüyoruz…
Kamu; eski Türkçe bir kelime olup "bir ülkede yaşayan vatandaşların tümü, halk" anlamını taşır. Yani bu noktadan hareketle baktığımız zaman;
• Kamu malı = Halkın malı
• Kamu kurumu = Halkın kurumu
• Kamusal alan = Halka ait olan alan
• Kamu görevlisi = Halkın görevlisi
Bunlar daha da fazla türetilebilir, örneklendirilebilir…
Peki, sormak istediğim birkaç soru var: Diyelim ki tapusu size ait olan bir evde sizin kontrolünüz dışında bir şey olsun ister misiniz? Size ait olan bir alanı başkaları sahiplensin ister misiniz? Diyelim bir şirketiniz var ve içinde maaşını ödediğiniz, sigortasını ödediğiniz yaptığı her çalışmada sizin paranızı kullanan bir personeliniz var. Bu personelin istediğini yapmasını, hatta sizin mekânınızda, sizin paranızla çalışırken size efendilik yapmasını ister miydiniz?
Bu sorularıma çok büyük bir oranda "Tabii ki hayır, öyle şey mi olur?" dediğinizi duyar gibiyim. Peki, ben size bunların olduğunu söylesem? Yani sizin arazinize, sizin paranızla yapılan bir binada, sizin paranızla ve size hizmet etmek için çalışan insanların, sizin onlara sağladığınız olanaklarla size efendilik yapmaya kalktıklarını söylesem…
Nasıl mı?
Bugün kamu kurumlarında halka hizmet etmek için, maaşını halktan alarak çalışan pek çok personelin (iyi olanları ve görevlerini layıkıyla yapanları tenzih ederek, töhmet altında bırakmadan söylüyorum) halka tepeden baktığına, halka bilgi vermekten imtina ettiğine, kendini halktan daha üstün gördüğüne şahit oluyoruz. Hatta bazı kurumlarda, bazı kişilere bir soru sorduğunuzda size öyle bir davranır ki; işi yapmak istemediğini suratından anlarsınız. İş geliştirmek ve kamu kurumunu daha iyi bir hale getirmek şöyle dursun, mevcut işi bile yapmaktan imtina eder bazıları. Çünkü sohbet edip çay içmek daha caziptir onun için.
Peki bunlar olurken siz (yani halk) nerede?
Anayasanın, yerel yönetimlerle ilgili kanunların ve sair mevzuatın halka kamu kurumlarında, kamu hizmetine gönüllü katılma, yapılan çalışmalar hakkında bilgi edinme hakkı verdiğinden haberdar mısınız? Herhangi bir kamu personelinin bulunduğu makamda size hizmet etmek amacı ile olduğunun, siz kanunlara uygun taleplerde bulunduğunuz sürece sizin işinizi zorlaştırmakla değil, kolaylaştırmakla mükellef olduğunu biliyor muydunuz?
Biz kendi haklarımıza sahip çıkmazsak ve bilinçli olmazsak birileri çalışmamak için hizmet etmeyecek, önüne gelen projelerin her birine bir kulp bulup geri gönderecek. Çünkü eğer proje kabul edilirse çalışmak zorunda kalacak. Yani akşama kadar dostları ile çay, kahve, simit sohbeti yapamayacak. Fakat ülkemizin kalkına bilmesi için o projelerin yapılması ve sürdürülebilir hale gelmesi gerekiyor. Yani oturduğumuz yerde "Baş koymuşum Türkiye'min yoluna" dinleyerek veya "Yaşasın tam bağımsız Türkiye" nidaları atarak ülke kalkınmıyor, kalkınmayacak.
Bir ülkenin kalkınması için 7'den 70'e herkesin sorumluluk alması, çalışması, üretmesi gerekiyor. Bunun için de birbirimizi denetlememiz gerekiyor. Yani kamu kurumu halkı denetleyecek, halk da kamu kurumlarını…
Ama bunun için bilgi edinmek gerek. Sizden istirhamım; lütfen anayasamızı okuyun…
Sağlıcakla…