Bana göre aklı başında olan herkes gerçekten bu ülkelerin idol alınıp, alınmaması fikrini bir daha sorgulamalı!
Senelerce Amerika, Fransa, Hollanda, İngiltere gibi ülkelere imrenerek baktık. Onları farklılıklara çok saygılı, anlayışlı, hoşgörülü insanlar olarak gördük. Örnek almak ve onlar gibi olmak istedik. Oysaki bizim kendi medeniyetimiz, kültürümüz onlardan daha da iyiydi ama bizi uyutmayı çok iyi başardıkları için bunları bazılarımız görmedi, bazılarımızsa görmek istemedi!
Peki biz kendi ülkemizi kötülerken kimlere âşık olduk? Sırf siyahi bir vatandaş olduğu için polisler tarafından kasıtlı öldürülen George Floyd'un katili, FETÖ'nün finansörü Amerika'ya, Ortadoğu'da PKK, YPG, Ermenistan gibi terör örgütlerini haklı bulup destekleyen ama İslam'ı terör ile özdeşleştirip İslam karşıtı propaganda yapan kurumları 'ifade özgürlüğü' kisvesi altında destekleyen; haddi olmayarak "İslam güncellenmeli" diyen Fransa ve onun Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a, Geert Wilders adlı bir faşist aptalı milletvekili yapan Hollanda'ya özendik.
Bizim bu süper demokratik gördüğümüz pislikler; ayrımcılığın, faşizmin, islamofobinin kuluçka merkezi olarak günümüzde terör estiriyor.
Aklıma takılan birkaç soru var:
İslam dini, gönderilen son dindir ve ahirete kadar geçerliliğini sürdürecektir. İslam dininin kutsal kitabı olan Kur’an-ı Kerim’de bize bildirilen yasaklar, günahlar veya sevaplar sadece indirildiği dönemi veya indirildiği coğrafyayı kapsamamaktadır. Herkes inanmak veya inanmamakta özgürdür. Ama inanmayan kişileri İslam’a hakaret etme veya “İslam dininin zamanı geçmiştir” deme hakkı yoktur.
Bizim ülkemizde olması gereken yapılıp diğer dinlere ve ibadet merkezlerine karşı en ufak bir saldırı veya hakaret cezasız kalmazken; kendini hoşgörülü olarak lanse eden Avrupa’lı acizler İslam’ı kötüleyenleri baş üstünde tutuyor.
Geert Wilders denen bir ahmak çıkıp bir ülkenin cumhurbaşkanı için “Terörist, indirilmeli vs.” diyebiliyor. Bu adam Hollanda’nın kendini meşhur etmeye çalışan, aciz, aptal bir milletvekili. İnsanlara hakaret etmeyi “düşünce özgürlüğü” zanneden bir grup faşiste karşı ülkemizi tek yürek olarak savunmamız gerekirken, maalesef ki bu tarz tweetlerin altında "Biz onlar gibi değiliz. Onları biz de sevmiyoruz. Siz beni sevin" manasına gelen tweetler atan Türk vatandaşlarını görüyorum. Bazılarına "Emin ol onlar seni çok sevecek. Zaten uzun zamandır ‘Erdoğan’a karşı bir Türk çıksa da biz de onunla kanka olsak’ diye düşünüyorlardı" diye dalga geçmek amaçlı cevap yazmak istiyorum.
Buradaki mesele; Erdoğancı olmak veya olmamak değil, benim ülkemin cumhurbaşkanını ben seçiyorsam, ona laf söylemek başka ülkelerin milletvekillerinin haddine değildir. Bu kim olursa olsun. İnanın bana en sevmediğim siyasetçi bile başımıza yönetici olsa onu bir yabancıya kötülemem.
Büyük Birlik Partisi’nin merhum genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, hapishanede yattığı dönemde çeşitli işkence ve kötü uygulamalara maruz kalıyor. Avrupa’dan bir insan hakları heyeti Yazıcıoğlu’nun kaldığı cezaevini teftişe geliyor. Oradakiler o hapishanede insanlık dışı uygulamalara maruz kalsa da “Biz ülkemizi bir yabancıya kötülemeyiz. Devlet bizim devletimizdir.” diyerek onlara çok iyi davranıldığını söyleyip, heyeti başlarından savıyorlar.
Belki katılırsınız, belki katılmazsınız ama ben dış politikada ülkemizin bütün kesimlerinin bir olmasını arzu ederim. Bu ülke bizim, bu devlet bizim. Onlar sadece baştaki kişilere hakaret etmiyor, onları bizler seçtiğimiz için bize de hakaret etmiş oluyorlar. Bizi uyutup bize dinimizi, milli ve manevi değerlerimizi unutturanlara karşı; kendi değerlerimizi hatırlayarak, kendi değerlerimize sarılarak gerçekte kimin hoşgörülü olduğunu onlara nezaket çerçevesi içerisinde gösterelim. Yapacağımız her fiilde sakin olalım. Aşırılık, bizi terör ile yan yana ananları haklı çıkaracaktır.
Hepinizi saygıyla selamlayarak, geçmiş Mevlid Kandili'mizi tebrik ediyorum.