Bu iki durum genellikle, birbirinin hem sebebi hem sonucu niteliğindedir.
Maalesef ki, yanı başımızda gerçekleşen Suriye savaşı, yarım milyondan fazla insanın hayatını kaybettiği, nüfusun %50’sinden fazlasının evinden olduğu, 6 milyona yakın insanın mülteci olarak ülkeyi terk ettiği bir insanlık dramıdır.
Son yüzyılın bu en büyük insanlık dramı, Orta Doğu’ya kendi ağırlığını koymak ve hegemonyasını kurmak isteyen tarafların bir güç gösterisi haline gelmiş ve
“iç savaş” etkisinden çok öteye geçmiştir. Ülkemiz ve küresel ölçekte terör gruplarını da heyecanlandıran bu savaşın maalesef ki en büyük kaybedeni Suriye olmuştur.
Aşağıdaki şekil, savaşın bir ülke ekonomisini nasıl vurduğunun en acı göstergesidir.
Şekil, Suriye’nin 1995-2016 dönemindeki ihracatını göstermektedir.
Maalesef ki, savaşın patlak verdiği 2011 yılından itibaren ülke ihracatı ciddi bir darbe almıştır.
2010 yılında 19 milyar dolar olan ihracatın, 2016 yılında
26’da birine (745 milyon dolar) düştüğü görülmektedir.
Suriye’nin İhracatındaki Düşüş
Kaynak: The Atlas of Economic Complexity, Harvard Üniversitesi
Suriye ithalatı da savaştan payını almış ve ithalat 2016 verilerine göre, 2010 yılı ithalatının yaklaşık olarak
altıda birine düşmüştür.
Suriye’nin İthalatındaki Düşüş
Kaynak: The Atlas of Economic Complexity, Harvard Üniversitesi
Ayrıca 2011 yılında
%5 civarında olan enflasyon 2012’de
%37’ye yaklaşmıştır.
Suriye Merkez Bankası 2011 yılı sonrasına ait veri yayımlamadığı için gelinen noktada durumun ne kadar vahim olduğuna dair istatistiklere dahi ulaşılmıyor.
Peki Suriye savaşı ülkemiz ekonomisini nasıl etkilemiştir?
Aşağıdaki şekil ülkemizin yıllar içerisinde Suriye’ye olan ihracatını göstermektedir. 2012 yılı ihracatı (498 milyon dolar), 2011 yılı ihracatının (1,8 milyar dolar) yaklaşık olarak
dörtte biri düzeyindedir. 2016 yılında ise ihracatın artmasının temel nedeni bu bölgeleye yapılan gıda satışlarıdır. Zira tüm ihracatın %45’e yakın kısmını gıda malzemeleri oluşturmaktadır.
İhracattaki düşüş özellikle Suriye’ye sınır illerin ekonomisi üzerinde ciddi bir baskı yaratmıştır.
Türkiye’nin Suriye’ye Olan İhracatındaki Düşüş
Kaynak: The Atlas of Economic Complexity, Harvard Üniversitesi
Benzer şekilde, 2010 yılında 629 milyon dolar olan Suriye’den ithalat hacmimiz, 2016 yılında 65 milyon dolara düşmüştür.
Suriye savaşının ülkemiz ekonomisi üzerindeki etkisini sadece iki ülke arasındaki ticaret hacmine bakarak incelemek oldukça eksik olacaktır. Zira en büyük ekonomik etki,
mültecilere yapılan harcamalardan oluşmaktadır. Ki sadece şimdiye kadar yapılan harcamaların 30 milyar doları aştığı açıklanmıştır.
Ayrıca Suriye’de bir terör hattının oluşmasını engellemek adına yapılan askeri harcamalar ise olayın bir diğer boyutudur.
Mültecilerin ülkemiz iş piyasası, sosyolojik ve kültürel yapısı üzerindeki etkileri ise kendi içinde başlı başına incelenmesi gereken husustur.
Dolayısıyla bu savaşı kendi için fırsata çevirenlerin aksine ülkemiz bu savaşın yükünü kaldırmak durumunda bırakılıyor.
Peki bu veriler ne anlama geliyor?
Maalesef bu veriler, savaşların
ekonomik tahribat hızının inanılmaz yüksek olduğu gözler önüne seriyor.
Suriye’nin, belki de yarım asır boyunca yaptığı yatırım ve gösterdiği ekonomik büyümenin yaklaşık 4-5 yıl içerisinde başladığı noktaya döndüğünü gösteriyor.
Birileri kendi politik ve ekonomik çıkarlarını hukuk ve adalet kavramlarını hiçe sayarak korumaya çalışırken, birilerinin bunun bedelini canıyla ve malıyla ödediği anlamına geliyor.
Şimdilerde ise Fransa’da ekonomik gelişmeleri protesto edenlerin başlattığı bir gerilme yaşanmaktadır. Tabii ki Fransa ve Suriye tarihi, politik, demografik ve ekonomik zeminleri oldukça farklı iki ülkedir. Aralarındaki ortak nokta,
Suriye’deki çatışmaların temelinde Fransız politikalarının yatmasıdır.
Ancak çıkarılacak ders aynıdır. Hakkı yenilenin hakkını, hukuki bir zeminde araması, olması gerekendir.
Ancak bunu bir kaos ortamına çevirmek ülke üzerinde emelleri olanlar için fırsat yaratmaktadır. Unutulmamalıdır ki Suriye’de protestolar oldukça barışçıl başlamıştı.
Suriye’de en çok mağdur olanlar, hep toplumun en zayıf ve savunmasız kesimi olmuştur.
Çünkü savaşta güçlü, gücünü kullanırken güçsüzler yok olmaya mahkumdur.