Üç gün önce rahatsızlandım. Panikle Florence Nightingale Hastanesine gittim her zamanki gibi, zira takip eden dahiliyecim oradaydı.
Randevu saatim de hemen girmeye hazırlanırken birisi geldi. Vezne önce sonra doktora dedi şaşırdım ama ses çıkaramadım, 250TL ödeyip, doktor Aslı hanım'ın yanına girdim, tetkiklerime bir önceki kan durumlarıma ve götürdüğüm akciğer röntgenine baktırıp yenisiyle mukayese ettiririm diye. Daha iki laf konuşmadan beni alıp akciğer uzmanı Levent bey'e yollamak üzere telefon etti ve daha Dr. görmeden, acil servise yatırıldım ve damar yolu açıldı, kan alındı, katater takıldı, hemen röntgene indim tekrar acil ve nihayet Levent bey buyurdu. Kan ve röntgeni yeterli bulmadığını ve bütün itirazıma rağmen, artık dünyanın her yerinde yasaklanmış olan radyasyon bombası tomografiye soktu. Zira ellerinde kalmış eski makinaları bizlere kullanıp hala sağlığımızı düşünmeden rant elde ediyorlar. Çok itiraz ettim ama kabul etmedi çekti. O da tamam döndük acile, ben hala bir şey öğrenmeden yatıyorum koyun gibi ve heyecandan kalbim çıkacak, on dakika sonra Levent bey tekrar geldi. Size Doppler yapmam lazım dedi, ben hayır dedim ve müthiş kızdı "o zaman ben sizi bırakmam, ilaçlar verip cuma'ya kadar burada yatıcaksınız" demesine tepem attı. Hasta yatma bölümüne beni tekerlekli iskemleyle götürdüler. Benim bildiğim odaya yatağa götürülür. Meğerse amaç farklı, ben gelmeden yatışım yapılmış ve benden 6.000TL avans istiyorlar. Resmen soygun hiç çekinmeden söyleyebilirim. İlaçlar verip kontrol gününe kadar 4 gün yatırıp serum takıcaklar. Doktor'un yüzünü de çıkış günü tekrar makinalara sokmak için görürsün.
Ben hala o kadar tetkiklerden sonra dahi Dr. efendiden bir şey öğrenemedim, kesin kendimi akciğer kanseri oldum korkusuyla beklerken Allah dostlarımdan razı olsun bunun ayakta geçirilmiş bir zatürre ve kalıntıları olduğunu ancak öğrenebildim.
Yatmamama çok kızan Dr. benimle konuşmaya tenezzül dahi etmiyor. Olay burada da bitmiyor. Cuma günü tekrar gitmek üzere ben reçetemi alıp evime dönüyorum, ve reçetemi eczaneye gönderiyorum tedaviye başlamak üzere, eczacı ilaçların hastanenin ödediğini ve benim yattığımı söylüyor, yani beni yatıyor gösterip, devleti soyuyorlar resmen, hastane işlerine gelince sigortalı oluyor, para tahsil ederken "Biz Özel Üniversite Hastanesiyiz" diyorlar ve kazık atıyorlar.
Yani ne oluyor? Beni yatırıp hem benden 6.000TL. katkı payı alıyorlar, hem de SSK'dan.... yani devleti soyuyorlar!...
Eczacı'nın hatırlatması üzerine derhal hastaneyi arıyorum, ama hasta yatırma bölümü iki saat telefonu açmıyor. Hastaneyi alt üst edip adam yollayarak arattırıyorum. Durumu izah ediyorum süklüm püklüm ezik bir ses inkar ediyor, sonra bakıyor ki söylediklerimden çok eminim ve başına bela açacağım tek kelimeyle tamam şimdi siliyorum diyor, hemen eczaneden haber geliyor şimdi sildiler yazıyı diye...
Yorum sizin kimle kimin iş birlikteliği? ... Sonra duyuyorum ki bu türlü olaylarla devlet devamlı soyuluyor.
Gerçi bu benim florence nightingale ile ilk olayım değil. İki sene önce de gerçek soyguna uğramıştım, odadan aşağıya ultrasona indiğimde cüzdanımı, paralarımı ve bir küpemi çalmışlardı. Fakat öyle bir oldu bittiye getirdiler ki... Kişiyi kameralardan gördükleri halde ki (!) ben de biliyorum, kamera saatine göre kim olduğunu benden kaçırdılar. O zaman da beyin tetkikleri için 9.500TL'mi almışlardı, kızılca kıyamet koparınca 4.500 TL'sını iade etmişlerdi. Babalarının hatırına değildi bu iade.
Ben bunları yazmaya vicdanen mecburum sizler içinde farkındalık olsun diye. Bu haram yiyicileri Allah'a havale ediyorum. Cuma günü de şu tetkiklerimin sonucunu, diskleri raporlarıyla üzerlerine düşeni tam yapmazlar ise tüm deliller elimde, mahkemeye verip Sağlık Bakanlığı'na resmi şikayetimi yapacağım, bu devleti dolandıran hırsızların, Allah yaptıklarını ayaklarına dolandırsın.
O baş hekim sekreterinin insanlara olan küstahlıkları cabası.
Sevgili okurlarım bana şifa dileyin. Tekrar beraber olmak dileğimle hoşça kalın.