Osmanlıdan günümüze 'Vakıflar'

Dünden bugüne bir analiz edelim nereden nereye geldik?

Osmanlı için bir vakıf medeniyeti, denebilir. 36,000 Vakıf. Yaralı göçmen kuşlar için tutun da evde tabak kıran hizmetliye kadar düşünülmüş.

Günümüzde de vakıflar da var. Lakin çoğu israf ve lüks hasatlığında.

Peyami safa şöyle der; "Tarihin sürekliliğini kaybeden millet her şeyini kaybetmeye mahkumdur."

Vicdan ile güç ayrıldığı zaman büyüklük kötüye kullanılır.

Kutsalın istismarı her dönemde olmuştur. Maalesef.

Şehzade Orhan Osmanoğlu

"Ayetlerimi az bir değere değişmeyin. Ve bana karşı ittikalı, takvalı müttakiler olun." (Bakara 41) Dünyalık her ne kadar çok olsa da ahiretin yanında yok hükmündedir. Çünkü sonsuzun yanında tüm rakamlar böyledir. Bu tür hizmetler muvakkaten geldiğimiz bir serap hükmündeki bu dünya vesilesi ile ebedî hayatı kazanmamıza yardımcı olur. Samimiyet olmadıktan her şey boş. Samimiyetsizliğin sıfır çarpan etkisi vardır. Bir katrilyon çarpı sıfır eşittir sıfırdır.

Bugünkü derneklerin, vakıfların lüks içinde olanlarının durumu tasvib edeceğimiz bir durum değil. Bilakis üzüleceğimiz bir hâl. (İhlaslı olup mütevazi hizmet edenler müstesna)

Vakıf hizmeti sadece ekmek, ayakkabı, elbise, kalem dağıtmak değildir. Bugünkü dünyanın toplum yapısı kültürden çok haber ve magazinle ilgili. İlme de hizmet için kaynak ayrılmalı.

Vakıf ve dernekler çalışmaya teşvik de etmeli. Afrikada bazı dernekler iş için borç inek, dikiş makinesi veriyor. Alan kişi eline geçtikçe ödüyor. Balık verme tutmayı talim et misali.

Şehzade Orhan Osmanoğlu

Sultan Abdulhamid Darul Aceze açmış. Güney amerikada dilene bir Türk kadına dahi ulaşmış. Toplumun en dipteki kesimine de ulaşılmalı. Madde bağımlıları. Yetimler. Kimsesizler. Bunlar da bize emanet.

Çocuklara hayatı da öğretmeliler. Dikiş dikmesini, ev temizliğini, misafir ağırlamayı, yemek-salata-kahve-çay yapmayı.

Kur’an kurslarında sadece Kur’an öğretilmez. İyi bir gelin, damat, baba, eş, kardeş, komşu, işveren, vatandaş, anne, teyze, hala, dayı, kuzen, işçi..vb nasıl olunur da talim edilmeli.

Peygamberimiz-sav- bizim için üsve-i hasenedir. En güzel örnek. O, çobanlıkta yaptı. Hurma bahçesi de ekti. Vakıflar bu tür hizmetleri de eklemeliler ajandalarına. Gençleri yerine göre bağa bahçeye götürüp sofrasına ekmeğin nasıl geldiğini hakkal yakin göstermeli. Zira Buhari’de rivayet olan bir hadis de: çobanlık yapmayan peygamber yoktur, buyrulur. Tüm hizmetlerin klimalı, kaloriferli ortamlarda olması eşyanın tabiatına aykırı.

Şehzade Orhan Osmanoğlu

Bugün bazı vakıf, dernek ve camialara bazıları bir gücün parçası olmak için yada orayı basamak olarak kullanmak için gidiyor. Ne hazin.

Cümle bu hizmetleri yaparken de tefsir, hadis, İslam tarihi sohbetlerinden de geri kalınmamalı. Danışmanlarınız Kur’an alimleri olsun.

Sağ elinin verdiğini sol eli görmeyen bir terbiyedir vakıf, dernek hizmetleri.

Hz. Enes (Radıyallahu Anh) anlatıyor; "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki; "Allah arzı yarattığı zaman, arz sallanmaya (tıpkı bir hurma ağacı gibi sağa sola) yalpalar yapmaya başladı, bunun üzerine dağlarla onu sabitleştirdi ve böylece arz istikrarını buldu. Melekler dağların şiddetine hayrette kaldılar."

"Ey Rabbimiz, dediler, dağlardan daha şiddetli bir mahluk yarattın mı?" "Evet, buyurdu. Demiri yarattım.''

"Demirden daha şiddetli bir şey yarattın mı?'' dediler. Hak Teâla: "Evet! dedi. Ateşi yarattım.''

"Ateşten daha ağır bir şey yarattın mı?" diye yine sordular. Hak Teala: "Evet, dedi, suyu yarattım! ''

"Sudan daha şiddetli bir şey yarattın mı?'' dediler. Hak Teala tekrar cevap verdi: "Evet, rüzgârı yarattım.''

"Rüzgârdan daha şiddetli bir şey yarattın mı?'' diye yine sordular. Hak Teâla: "Evet insanoğlunu yarattım'' dedi ve devam etti: "Eğer o, sağ eliyle sadaka verir, sol eli görmeyecek kadar gizlerse (daha şiddetlidir).''(Tirmizi, Tefsir, Muavvizateyn 2, (3366))

Şehzade Orhan Osmanoğlu

“Hayber savaşının vukû bulduğu gün Resulullah (asm)'in ashâbından birkaç kişi gelerek ‘Filân şehit, filân şehittir!..’ dediler.

Nihayet bir kişinin yanına vararak ‘Bu da şehittir!’ dediler. Bunun üzerine Resulullah (asm): "Hayır! Ben onu aşırdığı bir hırka yahut yağmurluktan dolayı cehennemde gördüm." buyurdu. (Müslim, Îmân 182. Ayrıca bk. Dârimî, Siyer 48.)

Çemberi genişletin. Yeni bir kimliğe ihtiyacımız var.

Beklentilerin yeniden gözden geçirilmesinde fayda var.

Hak davamız kızıl elma olarak yeter.

Kalın sağlıcakla..
OGÜNhaber