Tarihte bu şekilde vakalar var. Sultan Abdulhamid döneminde de çok kolera vakası olmuş. Kendisi, aşı çalışmaları için Pastöre para göndermiştir.
Bu korona doğaldı değildi bu tartışmaya girmeyeceğiz.
Osmanlıda engelleyici, bağışıklığı güçlendirici sağlık anlayışı hakimdi.
1- Evler, kerpiç ya da taştan yapılırdı. Kerpiç ev daima doğal toprak sıcaklığı olan 18 derece dir.
2- İki öğün yemek yenirdi.
3- Yün ve pamuk ağırlıklı kıyafetler kullanılırdı.
4- O zaman GDO, zirai ilaç, gübre, hormon yoktu.
5- Ev iktisadı vardı. Yiyecekler genelde evde üretilirdi.
6- Doğayı tahrip eden bir yapılaşma yoktu.
7- Toprağa dokunan bir hayat vardı. Hayat kalitesi teknikle ne kadar haşır neşir olduğun değil toprakla ne kadar haşır neşir olduğundur.
8- Ruhen güçlü idiler. Çünkü manevi rabıtalar ayakta idi. Kur’an, hadis, tarih sohbetlerine gidilir sosyal hayatın içinde olunurdu.
9- Büyük aile vardı, sorunlar altında bireyler ezilmezdi.
10- Erken yatılırdı. Seherler ihya edilirdi.
11- Az çeşit yemek yenirdi. Kuranı Kerim ve Hadislerde adı geçen gıdalar ve yemek çeşitleri tüketilmeye gayret edilirdi.
Hurma, nar, muz, kiraz, bal, balık eti, süt, kabak, sarımsak, soğan, zeytinyağı, mercimek, kiraz, incir, zeytin, kimyon, zencefil, kâfur, çörek otu, mantar, üzüm, kuru üzüm, bıldırcın, koyun keçi eti, kepekli ekmek, yine sabah ve akşam saatlerinde yürüyüş yapmak, hafif koşular yapmak, gece geç saatlerde yatmamak, olumlu düşünmek, mütevekkil olmak, misvak kullanmak, sağlıklı aile hayatı sünnettendir.
Kalın sağlıcakla.